31 Mar 2016

Kristal Çocuk’ta dünya çocuklarıyla yaz okulu

Değişik temalarda yarıyıl ve yaz okulları düzenleyen Kristal Çocuk, 2016 yaz okulu programını farklı kültürlere ayırdı. “Dünya Çocukları Yaz Okulu” temalı program, 5-12 yaş grubu çocuklara değişik ülkeleri eğlenceli bir şekilde tanıtarak farklılıkların zenginlik olduğunu anlatmayı amaçlıyor.


Okulların kapanmasına 3 aylık bir süre kala çocuklar şimdiden eğlenceli bir yazın hayalini kurmaya başladı. Kristal Çocuk’un her yıl farklı konseptlerde düzenlediği yaz okulu programlarıyla çocuklar keyifli anılar biriktirecekleri unutulmaz bir yaz geçiriyor. 

Önceki yıllarda İngilizce Gelişim Yaz Kampı, Sosyal Yaşam Yaz Okulu, Yaratıcı Sömestir Kampı gibi farklı içeriklerde programlar düzenleyen Kristal Çocuk’ta bu yıl yaz okulu “Dünya Çocukları” teması ile hazırlandı. 5-12 yaş grubundaki çocuklara yönelik hazırlanan programda her gün yeni bir ülkeyi tanıtıcı oyun ve etkinlikler düzenlenecek. Böylece çocuklar dünya barışı için farklı kültürleri, farklı dilleri, yaşamı zenginleştiren farklılıkları tanıyacak ve empati yapmayı öğrenecek.

Her yaz başka okullardan, hatta başka milliyetlerden öğrencileri de ağırlayan Kristal Çocuk’ta öğrenciler, bu farklılığı yaşayarak da öğrenmiş oluyor, yeni dostluklar kuruyor.  

Yaz okulunda ayrıca bilim, yaratıcı drama, yazarlık ve mutfak atölyeleri, dikkat ve konsantrasyona yönelik akıl oyunları saati, İngilizce konuşma kulübü ve çocuk yogası düzenleniyor. Haftada 3 gün yüzmeye gidilen programda her gün bir ders saati de akademik desteğe ayrılıyor. Öğrenciler eğitmenler eşliğinde yaz ödevlerini yapıyor, ihtiyaç duyduğu konuları tekrar ediyor.

Butik hizmet veren Kristal Çocuk Yaz Okulu, bu yaz 30 öğrenciye hizmet verecek. Program hafta içi 5 gün, sabah 9.00-16.30 arası düzenlenecek olup okul 07.30-19.30 arası açık olacak.

Kristal Çocuk  2016 Yaz Okulu Dönemleri
20 Haziran 2016 - 01 Temmuz 2016
11 Temmuz - 29 Temmuz 2016
1 Ağustos - 19 Ağustos 2016
22 Ağustos - 9 Eylül 2016




*tanıtım bülteni 


devamı »

29 Mar 2016

Her Çocuk SADECE Mutlu Olmayı Hakediyor

cinsel istismar

 Bir anne olarak bu konu da yazmak çok ama çok zor. Ama etraf kötü. İnsan kılıklı yaratıklarla dolu. Çocuk bedeninden fayda görebileceğine inan canavarlar artık her yerdeler. Ve ne kötüdür ki her gün onlarca çocuk "çocuk istismarı" ile karşı karşıya kalmaktadır.

 Kahretsin ki öz baba, öğretmen, akraba, komşu herkes de potansiyel var artık. Şu yapmaz bu yapmaz demeyeceğimiz bir dönemdeyiz. Ve bunu yapanlara uygulanacak caydırıcı tek bir ceza yok. Kalkıp aile bakanı bile saçma sapan konuşabiliyorsa arkanız da bir devlette yok demektir.

 Peki bizlere çocuk istismarı na karşı neler yapmak düşüyor. Aslında bunu hepimiz biliyoruz. En çok da araştırdığım konulardan biri bu. Türk insanları fazla cana yakındır tanıdık tanımadık herkes birbirini şap şap öpmeyi sever. Hele çocuk gördü mü kimse dayanamaz. Ama artık dikkat etmek gerekiyor.

* Parkta gördüğünüz çocuklara bir şey ikram etmeden önce annesinden izin alın. Sarılıp öpmek için izin bile istemeyin çünkü rahat bırakın öpmeden karşıdan sevin. Devir başkasının çocuğunu kucaklayıp sevecek devir değil.

* Çocuklarınıza "aa git amca sevsin seni, öpsün" falan demeyin. Amca, teyze her kimse öpmesin sevmesin varsın çocuğunuza yabani desinler.

* İyi dokunuşu, kötü dokunuşu daha küçücükken oyun halinde öğretebilirsiniz. İnanın bu en az motor gelişimi kadar önemli.

* Bu zamanda çocuklar artık arkadaş evinde kalmamalı. Ailesini tanıyor bile olsanız, izin vermediğiniz için evde isyan çıkacak bile olsa oturup her şeyi açık açık anlatın. Yaşadıklarından etkilenip psikolojisi bozulacağına sizden duyduklarıyla siniri bozulsun daha iyi.

* Yaşı kaç olursa olsun kimseye emanet etmeyin 5 dk bile olsa etmeyin.

* Eve gelen her misafirin kucağına oturmak zorunda olmadığını ısrarla anlatın.

* Cinsellik artık aile arasında konuşmaya utanılcak bir konu olmasın. Yaşına göre çocuğunuza açık açık cinsellik eğitimi verin. Sohbet edin merak ettiklerini cevaplayın.

* Özel bölgelerinin sadece ona ait olduğunu ve kimsenin dokunmaması gerektiğini sürekli tekrarlayın.

* "Ya annem kızarsa ya, babam kızarsa" gibi kaygıları taşımayan evlatlar yetiştirmek zorundayız.

* Çocukları dudaklarından öpmeyin öptürtmeyin sonra büyüdükçe çocuğa bunun yanlış olduğunu anlatmak gerçekten zor oluyor. Bizzat şahit oldum.

*  Site içerisinde bile oturuyorsanız bahçeye saldığınızda ara ara kontrol edin gerekirse inin aşağıda oturun. En kuytu köşede diğer arkadaşı tarafından tacize uğrayan çocuklar var. Bunu hiç unutmayın.

* Her okul dönüşü yarım saatinizi çocuğunuzla sohbete ayırın hiç bir şey anlatmasa da hareketleriyle gizlediği bir şey olursa mutlaka anlarsınız.

* Telefonu varsa telefonunu, günlüğünü, kullandığı bilgisayarda ki arama geçmişlerini ara ara mutlaka kontrol edin.

 Kısaca kim ne derse desin alın çocuklarınızı pamuklara sarın. Bilmem kim çocuğuma yabani demiş, öteki içe kapanık demiş, öteki sır tutmaz senin oğlun/kızın açık ağızlı demiş umursamayın. Bırakın size de "iyi ki bir çocuğun var"desinler. Kimsenin ne dediği önemli değil. Önemli olan anne babaların çocuklarıyla olan iletişimidir. Varsın yabancılara karşı çekingen bir çocuğunuz olsun ama sizinle her şeyi açık açık konuşabiliyorsa buna sevinin.

 Kabul bu yazının her satırını öfkeyle yazdım. Çünkü bir yerde başka çocukların haksız yere canlarının yandığını okudukça kahroluyorum. Kimsenin masum bir çocuğun gözlerinde ki mutluluğu yok etmeye hakkı yok. Çünkü gerçekten her çocuk sadece mutlu olmayı hak ediyor.  
Kırılmayı asla...
Sevgiler,

Not: www.onlineanne.com mutlaka inceleyin çocuk istismarı hakkında çocuklara anlatılabilecek tarzda çok güzel broşürler hazırlamışlar çıktı alıp çocuklarınızla inceleyebilirsiniz.


cinsel istismar

devamı »

25 Mar 2016

Butikbebe.com’dan 23 Nisan’a kadar geçerli 23 TL ANINDA İNDİRİM!



Butikbebe.com’a yaz geldi. Çocukların büyük çoğunluğu kalın kıyafetleri ve montları giyinmekten hoşlanmaz. Çocuk işte bu, hemen bunalabilir, sıkılabilirler. Bu yüzden de aslında anne-babaların en rahat olduğu mevsimdir yaz mevsimi. Hem çocuklarının üşümesinden korkmazlar, hem de onların kendilerini daha özgür hissedecekleri kıyafetleri giydirebilirler.

Giydirecekleri kıyafetlerin onları üşütmeyeceğini veya yapısından kaynaklı terletmeyeceğini bildiklerini tercih ederler. Aynı zamanda her türlü ürün için içeriğinde zararlı madde bulunmayacağından emin olmak isterler.

Bütün bunları göz önüne alarak, keyifle alışveriş yapabileceğiniz Butikbebe.com 23 Nisan’a kadar siz okurlarıma çok özel bir indirim sunuyor.

Miniğinizin rahat hareket edebileceği, anne-babaların çocuklarına güvenle giydirebileceği
 www.butikbebe.com ürünlerine 23 TL indirimle sahip olmak için mutlaka göz gezdirmenizi isterim.

İNDİRİM ÇEKİ : 23Nisan23


Kampanya 23 Nisan 2016’ya kadar 200 TL ve üzeri yapacağınız alışverişlerde geçerlidir.
devamı »

24 Mar 2016

Terörün çocuğunuz üzerindeki olumsuz etkisini doğru iletişimle azaltın

Gündelik yaşam rutininizi bozmayın!


Son zamanlarda ülkemizde yaşanan terör olayları başta çocuklar olmak üzere tüm toplumu derinden etkiliyor. Psikolog Mustafa Varol Yorulmaz yaşanan terör olaylarının etkisinin çocuklarla doğru ve yapılandırılmış bir iletişim süreci kurarak en az hasarla atlatılabileceği çağrısında bulundu
 PSYCASE Eğitim ve Psikolojik Danışmanlık’tan Psikolog Mustafa Varol Yorulmaz, bu dönemde çocuklara korkunun ve üzülmenin yaşamın bir parçası olduğunu anlatarak bunu öğrenmelerine olanak sağlamanın yararlı olacağına dikkat çekti. Psikolog Yorulmaz, “Yaşanan olaylar ne kadar sarsıcı ve örseleyici olursa olsun, yerinde ve yapılandırılmış bir etkileşim süreci, çocuklarımızın deneyimlediği bu yaşantıları minimum hasarla atlatmalarını sağlayacaktır” açıklamasını yaptı.
Çocuğunuzun sormuş olduğu tüm soruları sade ve basit bir dil kullanarak dürüst bir şekilde yanıtlamanızın faydalı olacağını söyleyen Yorulmaz  “Çocuğunuzun sorduğu kadarıyla bilgi ve açıklama göstermeye gayret edin. İyi niyetle yapılmış olan detaylı açıklamalar onların kafasını daha da karıştırmaktan başka bir işe yaramaz” dedi.

Psikolog Mustafa Varol Yorulmaz, ebeveynlere şu tavsiyelerde bulundu:

Ø  Gündelik yaşam rutininizi bozmayın!
Gündelik yaşam rutininizi bozmamaya gayret gösterin. Çünkü rutinin bozulmaması, çocuğunuz için işlerin yolunda gittiğine dair bir göstergedir.
Ø  Yaşanan olayları nereden öğrendiğine dikkat edin!
Çocuğunuzun yaşanan benzer türdeki bu olayları kontrolünüz dışındaki herhangi bir kitle iletişim aracından öğrenmemesi için çaba sarf edin. Çünkü oralarda kullanılan ifade ve dil çocuğunuzun yaşına uygun olmayabilir.
Ø  Güvende olduğunu hissettirin!
Çocuğunuz aynı soruları sıklıkla tekrar tekrar sorabilir. Bu durum aslında, onun kendisini tekrardan güvende hissedebilmesinin bir yoludur. Sizlerin birer ebeveyn olarak cevapladığınız soruların onu rahatlatıp, size karşı güven duyduğunu gösterir.
Ø  Okulda öğretmeninin olayları nasıl aktardığından haberdar olun!
Olaylar anlatılırken, sorular cevaplanırken aynı dil ve ifadenin kullanılıyor olması oldukça önemlidir. Aktarımdaki farklılıklar, çocuğunuzun tedirginliğini arttırmaktan başka bir işe yaramaz.
Ø  Size sarılmak istediğinde karşılık verin!
Çocuğunuz bu durumlarda her zamankinden daha fazla sarılmaya ve dokunmaya ihtiyaç duyarsa onu kesinlikle karşılıksız bırakmayın.
Ø  Üstüne gitmeyin!
Çocuğunuz konuyla alakalı birtakım sorular sorduktan sonra sessizleşirse onu rahatsız etmeyin ancak iletişim kanallarınızı da açık tutmaya devam edin. Bu konu hakkında konuşmak isterse zaten size geri gelecektir.
Ø  Olaylar karşısında sergilediğiniz davranışları gözden geçirin!
Patlayan bir bomba, küçük bir çocuk için pek bir anlam ifade etmez. Çocuk, ailesine bakar ve onlar sakin ise, durumun kontrol altında olduğunu anlarlar. Yani sizlerin şahit olduğu şeylerin sizi ne kadar etkilediğini ve nasıl davranışlar sergilediğinizi gözden geçirmeniz oldukça önemlidir.
Ø  Kaygılanmasın diye olayı küçültmeyin!
Çocuğunuzun kaygılanmaması için yaşanan olayların boyutlarını kesinlikle küçültmemelisiniz. Bu davranışınız, sizin ona karşı samimiyetinizi sorgulamasına sebebiyet verebilir. Yaşanan bu terör amaçlı çatışma olayları büyük ve çocuğunuz da bunu biliyor…

Eğer ‘’Biz bütün bunları yaptık ve uyguladık ancak çocuğumuz hala sakinleşemiyor.’’ diyorsanız, mutlaka bir uzmana başvurup ondan destek almayı ihmal etmeyin.

devamı »

23 Mar 2016

Çocuk Odası Hazırlıkları

 Hamilelik haberini alınca başlayan heyecan gün geçtikçe yerini alışverişe bırakır. Kıyafetler, bebek gereçleri derken işin en zevkli kısımlarından biri çocuk odası hazırlama kısmı oluyor. Ben ayrı bir odada büyümedim ama çok şükür 2 çocuğum içinde gönlüme göre çocuklarımın da seveceği şekilde odalar hazırlayabildim. Hatta oturma odasını gereksiz gördüğüm için iptal edip (cinsiyetlerinin farklı olmasınında etkisi var) ikisine de ayrı odalar hazırladım.

 Cinsiyet oda seçiminde belirleyici bir etken ama internette ki tasarımları gördükçe de insanın kafasında ya da hayallerin de diyeyim bir sürü seçenek belirleniyor. Hazır oda takımları kadar tasarım odalar da herkesin aklını başından almaya yetiyor. Yani ayrı ayrı ürünler alıp güzel bir çocuk odası dekorasyonu da yapılabiliyor.

 İşin büyük kısmı hayallerimize kalıyor. Yani hayal gücümüz ne kadar güçlü ise o kadar güzel çocuk odaları tasarlayabiliriz. Klasik, modern, etnik veya karakterlerle dolu bir dünya seçeneği yaratmak çok da zor değil. Hatta bende Ela'nın odasını genç kız odasına çevirmek için sabırsızlıkla bekliyorum. Ve ara ara internetten çocuk odası dekorasyonu ile çeşitli araştırmalar yapıyor beğendiğim fotoğrafları arşivliyorum.

homify
Işıklı bulutlarda uyumak güzel olurdu.

tasarım mobilyalar
Bu oda çocuğu falan geçtim tam benlik :)

çocuk yatakları Montessori odaları da bu sıra çok popüler oldu geç kalmış olmasaydım Ela ya mutlaka böyle bir oda hazırlardım. Çok sevimli değil mi?tasarım çocuk odaları Böyle eğlenceli bir odaya sanırım hiç bir çocuk hayır diyemez.

Peki nerden başlamak gerek?
Mobilyalara karar vermeden önce yerleşim planı yapmak gerekir. Sonrasında gömmemi yoksa taşınabilir mobilyamı olmalı onlarıda planlayıp not etmekte fayda var. Sonrasında da eğlenceli bir odamı, huzurlu sakin bir odamı yoksa kızım var masalsı bir odamı olmalı diye düşünmek mobilyalar için karar vermenizde yardımcı olacaktır. Çocuk büyük ise fikrini almayı da sakın unutmayın sonra bayağı arıza çıkarabiliyorlar benden söylemesi :)

Canlı ve parlak renkler odaya renk katarken, eğlenceli depolama alanları ve gömme sepet yada raflar farklı bir tarz yaratmanıza yardımcı olacaktır.

Görseller homify sitesinden izinle aldığım tasarım odalardır. Hayran kalmamak mümkün değil. Çok da güzel ilham veren fikirler var. 

Homify' ın heyecan verici ve harikulade fikirlerini gözden geçirin ve uygulanabilmesi mümkün olağanüstü dekorasyonları keşfedin. Homify sitesinin sayfalarında görsel bir tura çıkın ve dikkatinizi çeken, beğeninizi kazanan bir şey olursa resmini kolayca yeni fikirlere ekleyin. Size ilham veren fotoğrafları "yeni fikirler" sayfanızda üzerine notlar alarak saklayabilir, çocuk odası bakım için işe koyulduğunuz zaman hazır olmalarını sağlayabilirsiniz ;)

Ayrıca belirtmek isterim ki sadece çocuk odası dekorasyonu değil bu sitede tüm ev dekorasyonuna ait bir sürü ilham verecek görseller de mevcut hatta balkonumu yaza hazırlamak için bayağı fikir edindim diyebilirim.

Ehh buda bu haftanın #annetavsiyesi olsun.

Sevgiler,

tasarım giyinme odası
Böyle bir giyinme odasına da hayır demezdim :)









devamı »

19 Mar 2016

Veee 3 YAŞ


Kızım,

Sen olmasan ben her gece deliksiz uyurdum.
Sen olmasan ben yıllar sonra en başa dönüp tuvaletlerde vakit harcamaz, en yeni bezleri denemez, kusmuk temizlemez, her gece yapılacak etkinlik araştırmak zorunda kalmazdım.
Sen olmasan ben bu kadar sık derin nefes alıp içimden 10 a kadar sayarak sakinleşmeye çalışmak zorunda kalmazdım.
Sen olmasan kız reyonlarına bu kadar para dökmezdim.
Sen olmasan ben gecelerce uyku eğitimi nedir bilmezdim.
Sen olmasan oyuncak mutfakta saatlerce yemek yapıp torun bakmazdım.
Sen olmasan evcilik oynadığım yılları hatırlamazdım.
Sen olmasan bebek reyonlarında bu kadar vakit harcamazdım.
Sen olmasan paraya kıyıpta aldığım rujlarım sağlam kalırdı.
Sen olmasan topuklu ayakkabılarımın ömrü daha uzun olurdu.
Sen olmasan kız çocuğu yetiştirmenin kendine rakip yetiştirmek olduğunu bilmezdim.
Sen olmasan geceleri sırf sen uyanma diye parmak ucunda yürümezdim.
Sen olmasan kız çocukları annelerinin kumasıdır ne demek bilmezdim.
Sen olmasan işten eve yorgun gidince saklanbaç oynamak zorunda kalmazdım.
Sen olmasan etrafta bu kadar çok toka dağınıklığı olmazdı.
Sen oldun ben bir daha doğdum...

KIZIM en tatlı yol arkadaşım;
Sen olmasan ben pembe rengi bu kadar çok sevmezdim.
Sen olmasan ben kız annesi olmanın zevkine varamazdım.
Sen olmasan ben kendi içimde ki renkleri keşfedemezdim.
Sen olmasan ben bütün yorgunluğuma rağmen sıcacık gülümsemenle bu kadar enerji dolu olmazdım.
Sen olmasan ben bir gülüşünle hayata daha bir sıkı sarılamazdım.
Sen olmasan ben kahkahaların her kapıyı açtığına şahit olamazdım.
Sen olmasan ben çok uyur ve günü erkenden yakalayamazdım.
Sen olmasan ben eksik kalırdım.
Sen olmasan ben asla bir prenses annesi olamazdım.
Sen doğdun ben tamamlandım
Sen doğdun ben kız annesi oldum.
Sen doğdun ben hayallerimde ki kız çocuğuna kavuştum.
Sen doğdun ben yine evlat sevgisinin tarif edilemez bir duygu olduğunu anladım.
Sen doğdun ben içimde ki kız çocuğunun hala yaşadığını gördüm.
Sen doğdun içimde ki solan çiçekler tekrar canlandı.
İyi ki doğdun canım KIZIM.
Sağlık ve huzur dolu yılların olsun.

DOĞUM GÜNÜN KUTLU OLSUN MELEĞİM
Seni Çok ama Çok SEVİYORUM

devamı »

17 Mar 2016

2 yaşa VEDA ederken...

3 yaş
Yeni pozu böyle :)
Fotoğraf çekinmeyi bir çocuk ancak bu kadar sever :) Poz ver de anında işini bırakır gelir en memnun olduğum huyu diyebilirim :) 

3 yaşa sayılı günler kala 2 yaşa veda etmemiz biraz sancılı geçiyor. 2 yaş sendromu sanırım yerini 3 yaş sendromuna bırakıyor. Bu sendromlar biter mi? tabii ki bizim evde hiç bitmez :)

3 yaşımıza gireceğiniz ama maşallah yavrumuz hala kronik sorun haline gelen uyku problemlerini bir türlü aşamadı. İnstagramdan takip edenler bilirler gece bekçisi Ela yı yormak adına bayağı savaş veriyorum. Yeri geldi 2km yürüttüm, yeri geldi eve kaydırak koydum yeri geldi sofrayı bırakıp saatlerce saklambaç oynanıp koşturdum yeter ki bayılıp uyusun diye ama yokkkk hala az uyku ile büyümeye çalışıyor. Haftaiçi anneanne de öğlen uykusunu az da olsa uyuyan kızçe haftasonu bizimle vakit geçirmek adına öğlen uykusu falan uyumuyor bu durumda tüm gün oynamak, ilgilenmek zorunda kalıyoruz. Ev işleri hak getire durumunda...

Bizimle yatıyor. Bu konuyu çok takıyorum artık evet zamanla vazgeçecek belki ama bir şekilde kendi yatağında uyumayı öğrenmesi gerek. Bizim yatağımız da uyutup kendi yatağına yatıyorum ama daha 1 saat dolmadan yine bizim yatağa geliyor. 18 aylıktan beri aşamadığımız bir konu oldu bu belki de artık dışardan bir destek almamız gerekiyor. Yoksa gece boyu yataktan düşmemek adına gerçekleştirdiğimiz çabalarımız sonucu birimiz sakat kalacağız. Kısaca az uyusun ama yeter ki kendi yatağın da uyusun.

İştahımız maşallahh diyeyim çok çok iyi gördüğü hiç bir sofrayı kaçırmaz oturur herkesle yemek yer ama gel gelelim boy, kg, ebat bildiğiniz 2 yaş çocuğu kıvamında. Hala 2 yaş kıyafetleri giyiyor 1 yılda da toplasak 1 kg aldı diyebilirim. Panik yok her şey normal bizim aileden pek tombik çocuk çıkmıyor genetik miras :) Çok şükür kolay kolayda hasta olmuyor.

Fiziksel gelişimi geri olsa da el becerisi ve dil gelişimi maşallah aldı başını gidiyor. Eller hep belde ve ağız da hep bir çığlık. Emir kiplerini çok güzel kullanıyor mesela :) "bunu yapacaksınız dedim size" yapan yok tabii 2 saat yerde tepinerek ağlıyor varsın ağlasın alıştık artık.

3 yaş çocukları





Çok iyi makas ve kalem kullanıyor. Taşırmadan boya yapmak için inanılmaz hırs yapıyor. En önemlisi detaycı dişi, dili, kirpikleri olmadan çocuk çizmiyor. Çöp adam yapmadan ileri gidemeyen annesine göre inanıyorum ki çok iyi resimler çizecek :)










Tehdit, şantaj çok fazla; "bana çikolata vermezsen kendimi balkondan atarım", "o tokayı takmazsan seni gebertirim" gülcem gülemediğim anlar bu anlar oluyor işte. Bunlar "izlemiyor o kendi halinde oynuyor" dediğimiz anlar da diziler de geçen sözcükler. Yağız'a sen Sefer'sin diyo mesela. Poyraz Karayel dizi keyfimiz de bu gidişle rafa kalkacak gibi görünüyor. Yoksa Yağız ın adı ya Poyraz kalacak ya Sefer :) Kısaca oyun dahi oynuyor olsa kulağı hep bizde ve bellek kayıt altında.

İnanılmaz derece de kıyafet seçmeye başladı. Ben konuya abiden dolayı zaten hakimim ama 10 yıldır hala abiyle kıyafet kavgası yaparken birde bu kızçe ile nasıl baş ederim bilmiyorum. Uzmanlar çocuklara küçüklükten itibaren 2 seçenek sunun o seçsin diyor ya ben bunu önermiyorum Yağız da bunu yaptım hay yapmaz olaydım dediğim çok anlar oluyor(her sabah gibi). Adam üniforma da bile seçenek arıyor. Ela da akıllandım yapmadım bugün bu uygun bunu giyelim dedim iyi güzeldi de ama bakıyor abi hep istediğini giyme kavgasında aşağı kalır mı? kalmaz tabii. Geçen gün montu ayakkabısına uymadı diye evden zor çıkardım. Hayır ayakkabı ve mont seçeneği de 1 yani fazlasını o an nerden koyayım önüne. Neyse ki şimdilik ikna edilebiliyor. Ama gidişat Yağız 2 olma yolunda.

Süsü hep vardı sabahın köründe uyku hiç tutmadığı için toka takalım, kolye takalım, makyaj yapalım istekleri aldı başını gidiyor. Küçücük çocukların ellerinde ojeyi hiç sevmem ama öyle krizler yaratıyor ki (bu da bir nevi sınav) sadece 1 yada 2 tırnağına sürme hakkı var neyse ki babası kızıyor da hemen çıkaralım paniğine yenik düşüyor.

Ahhh baba demişken babamız 10 numara. Kakam geldi babam gelsin, babam uyutsun, babam giydirsin, babam yedirsin vs. resmen benden daha çok emeği var üzerinde. Benimle sadece oynuyor ve banyosunu yapıyor ama babası ile hep bir temas halinde sarmaş dolaş. Gözümün içine bakarak kocan benim artık demeyi de asla unutmuyor. Yoo hiç kıskanmıyorum :)

Kendini hep kendinden büyüklerle kıyaslıyor. Sevdiği arkadaşları var mesela hemen aklına geliyor ben ondan büyüğüm diyor. Ya da o kıyafetini giymeyi beceremiyor ben yapabiliyorum diyor. Ha arada aynada kendine bakıp bakıp maşallah dediğine de şahit olmuşluğum var. Çocuk da özgüven tavan.

Amaaaa yabancı birini görsün hemen sus pus olur sakin, ağzı var dili yok çocuk tipine bürünü verir şaşar kalırsınız. Tam o anda pembe rujum var derseniz kabak çiçeği gibi 2dk da açılır.

Etrafta yeni doğan bebeklerden dolayı kendini resmen kadın gibi sanıyor. Karnına bebekler sokup doğum yapıyor sonra da o bebeği emzirip, uyutup, altını değiştiriyor. Bana da bırakıp işe gitmeyi ihmal etmiyor şimdiden torun bakıyorum :)

Evcilik oynamaları çok gelişti hala kendi başına oynamasa da bebeklerle falan çok güzel sohbet ediyor ve de onları konuşturuyor.

Abi ile bir ara çok güzel oyunlar oynuyorlardı ama şimdi o erkek diyo ve direk çocuğa dalıyor. Bu eli maşalılığın sebebini henüz çözemedim ama Yağız a karşı bu sıra ilginç bir öfkesi var. Ben onun ablasıyım odasını toplasın, kitap okusun, ödevlerini yapsın gibi bir artistliği söz konusu. Başka çocuklara vurduğunu da görmedim çok şükür herkese vurma gibi bir dönemi olmadı.

Birde şahane küsmelerimiz var istediği olmasın veya biraz sesimizi yükseltelim odasına gidip küsüyor ve biri yanına gidip sarılıp öpene kadar ağlıyor hemen peşinden koşmayalım diye bekliyorum bazen valla abartısız her dakika ses tonunu daha bir rahatsız edecek düzeyde arttırıyor sıkıyorsa gitme yani :)

İnişli çıkışlı bir evre bitiyor diğer bir evre başlıyor. Ve zaman su gibi akıp gidiyor. Korkuyla evlat yetiştirdiğimiz bir dönemdeyiz o yüzden büyüdüklerine inanın sevinemiyorum. Hatta onlar büyüdükçe onları koruyamamaktan daha çok korkuyorum.

Allah kimseyi evlatlarıyla sınamasın bütün sendromlu dönemlere razıyım.

Sevgiler,







devamı »

15 Mar 2016

Yeni Umutlar ve Hayaller

aile fotoğrafı


Hoşgeldin yeni yaşım, temiz sayfalarım, küçük umutlarım, büyük hayallerim...

Gel otur karşıma önce anlaşalım. Önümüzde koca bir 365 gün var. Beni yoran insanlardan uzak duralım birlikte. Kaçmak istediklerime arkamı döndüğümde vicdanımı duyurma bana beni destekle ki arkama bakmadan önüme devam edebileyim.

Koruyucum Allah tır ama sende bir el atsan güzel olur. Bakma yaşım ilerliyor ama içimde ki çocuk hala büyümedi ayağım takıldığın da hemen kalkmak yerine düştüğü yerde ağlamaya başlıyor beni de kendine uyduruyor. Sen bize sahip çık. Kendini, varlığını, olgunluğunu hatırlat bana sık sık.

Sırtımı birilerine dayamayı severim. Hoşuma gider güveneceğim insanların elini tutmak. Ben uyarıyorum kendimi hep git duvara yaslan, illa birinin elini tutacaksan da diğer elini tut diyorum ama kafa 20 li yaşlara gidip geldiği için sallamıyor bu uyarıları. İlk darbede yaşımı ve tecrübelerimi hatırlıyorum. Bu sene artık hiç hatırlatma yapmadan unutmayayım yaşımı.

İyi günümde de kötü günümde de çok şükür en büyük destekçim önce kendim oluyorum. Düştüğümde kaldırıyorum, üzüldüğüm de kendimi motive ediyorum, yeri geliyor gaz veriyorum kendime ama bir türlü sakinleşme sürecine kendi kendime geçemiyorum. Bu konu da bana yardımcı ol fevriliğim dursun artık. Haksızlığa gelemiyorum diye diye neredeyse tüm insanların üzerine atmaca gibi saldırmak geliyor çoğu zaman içimden sen bi engel ol çünkü bazen ben bile korkuyorum kendimden.

Bana kendim kadar yakın dostlarım var. Sessizce çekip gitmiyorlar, sessizce yanımda oluyorlar ben ne yaparsam yapayım elimi bırakmıyorlar onları kaybetmeme sakın izin verme olur mu? Sayıları bir elin parmaklarını geçmese de olur az ve öz olsun. Çok insan dönemini 20 li yaşlar da kapattım çok şükür. Elimdekiler benimle kalsın yeter.

Benimle her şeye hazır ol. 3 yaş sendromun da bir kızım, erken ergenlik döneminde oğlum var. Yeri geliyor 3 yaşın da oluyorum yeri geliyor 10 yaşında yeri geliyor kendi 18 yaşımda ki kafama bağlanıyorum. Merak etme en son kendime 23 ümde anne olduğumu hatırlatıp normale dönüyorum. Şaşırma her döneme uçmaya hazır ol yeter.

Sabırla gel yanıma ne olur. Buna çok ihtiyacım var kolay yakıyorum limanları gemileri değil bak kökten limanları diyorum öyle tek tek uğraşmaya tahammülüm ve sabrım yok artık. O yüzden diyorum yanına bolca sabır ve tahammül al.

Ben kendimi kolay kolay unutmam ama sen yine de unutursam bana ÖNCE BEN demeyi hatırlatmayı ihmal etme. Ben mutsuzsam kimseyi mutlu edemem. Sahip çıkmam gereken sevdiklerim var benim onların huzuruna onlarında benim huzuruma ihtiyaçları var. O yüzden hep haykır ÖNCE SEN de bana.

Gözümü kör edecek kadar kimseyi benimsememe izin verme. Dostluk uğruna benimsediklerimden çok canım yandı. Aşacak kadar tecrübeye sahibim artık ama sen yine de şu benimseme konusunu unutturma bana.

30 lu yaşlar zordur bilirsin olgunluğun başlar, kimselere eyvallahın kalmaz tek başıma da yeterim artistlikleri alır başını gider. Ayaklarının üzerinde durulmak nasılmış hepsi bu yaşlar da öğreniliyormuş onaylıyorum doğrudur. Yine de sevmem ben egoyu önüme çıkarsa ezer geçerim ısrarla karşıma çıkarma pes edip yenik düşmem ezmeye devam ederim. Bunu da bil.

Her şeyi unutup duruyorum yaş 33 olmuş 30 deyip duruyorum dert etme kabullenirim yavaş yavaş.

Ve son olarak önce sağlıkla gel sonra huzuru çıkar çantandan ailem ve sevdiklerimle kurduğum küçücük dünyama ışık ol ve bana enerji yükle çünkü en çok buna ihtiyacım oluyor.

Ve ve ve bir dilek hakkım varsa içimden geçirmiyorum haykırıyorum sağlık, huzur, para, mutluluk kabul hepsi olsun ama önce sevgi ve barış olsun etrafta gerisini ben hallederim.

Gülşah ÖNEN












devamı »

11 Mar 2016

Size de Oluyor mu?

Bu dönem de ben unutkan değilim diyenler ayakta alkışlanacak kadar azınlıktalar. Koşturma, stres derken yapılacakları, alınacakları herkes unutur oldu.

Eskiden yaşlılık belirtisi olan unutkanlık günümüz de bayağı normal kabul edilir bir hal aldı. Ben bir ara erken yaşta alzheimer oldum korkusuyla test yaptırmıştım şükür sorun yok ama bu duruma nasıl çözüm bulunur bilemiyorum.

Koyduğum şeylerin yerini kolay kolay unutmam hatta annemin sakladığı şeyleri elimde koymuş gibi bulabilme yeteneğine sahibim. Ben olsam nereye koyarım mantığıyla kayıp her şeyi bulabilirim :) Bu konu da iyiyim ama gel gelelim insan isimlerini hatırlamada, yapılacakları unutmada sınıfta kalıyorum.

Şöyle ki, gülerek biri yanıma geliyor Gülşah cım nasılsın diye sarılıyor hayatta çaktırmam sarılırım ama kafamda tilkiler takla atar kimdi, nerden tanışıyoruz gibi hızlı bir düşünce seline kapılırım. Bazen hatırlarım ama ismini çıkaramam. Geçen de oldu bu bir çocuk geldi yanıma aa Gülşah nasılsın falan yok yani yüzü tanıdık bile gelmiyor. Adımla hitap etmese kesin biriyle karıştırdı beni derim ama adımı söylüyor bu kadar tesadüf olamaz heralde. Biz bayağı çocuklardan konuştuk ayrıldık ve ben hala kimdi nerden tanıyorum hatırlamıyorum. Sormak da ayıp geliyor bu kadar samimi yaklaşana da "pardon çıkaramadım" diyemem sanırım. (Bu da yeni başladı bir çekinmeler bir ayıp olurlar. Yaş geçtikçe bir şeyler oluyor ama çözemedim henüz.) Eskiden bir de çok takardım o çıkaramadığım kişinin ismi neydi neydi diye içim içimi yerdim illa bulmalıyım adını diye zorlardım kendimi o yok artık aman napim hatırlamıyorum diyerek geçiyorum çünkü o sıra günlük planıma geri dönüyor o ismi düşünmeyi unutuyorum :)

Bazen arkadaşlarımla selam yollayan ilk/orta okul arkadaşlarım oluyor yani öyle diyorlarmış "ben Gülşah ın ortaokuldan arkadaşıyım selam söyle" diye selamı alıyorum ama ismini hiççç çıkaramıyorum. Facebook tan görüyorlar muhtemelen çalıştığım şirket bile yazıyor sağ olsunlar atlamayıp selam yolluyorlar ama bilmiyorlar ki Gülşah ta teller yanmış :)

Ya da yakın bir arkadaşımla telefonda konuşup hafta sonu için plan yapıyoruz cuma olup tekrar konuştuğumuzda ben ne planı yaptığımızı düşünüp duruyorum.

Mesela kimselere kolay kolay söz vermem çünkü unutuyorum. Valla hiç memnun değilim bu durumdan ama kafamda yaptığım öncelik sıralamasından dolayı böyle olduğuna inanıyorum. Çünkü çocuklarla ilgili şeyleri unutmuyorum.

Bazen saçıma şampuan sürmeyi unutup duş jelide sürebiliyorum, ya da diş fırçama traş köpüğü sürmüşlüğüm oluyor. Kapı üstünde anahtar (dış kısımda) unutup uyuduğum da oluyor. Dur şu konuyu yazayım diyerek bilgisayarı açıp karşısına oturup "ne yazacaktım ben" diye kara kara düşündüğüm de çok oluyor.

Çok sık olmasa da bazı anlar da kafamdan siliniyor mesela gözlüğümü kaybettim düşünüyorum evet kafama takmıştım sonra yemeğe gittim ama orada çıkardım mı falan yok yani gözümün önüne gelmiyor o anı hatırlamıyorum.

Çok kitap okuyorum mesela şuan aynı anda ( yatarken, serviste ve e-kitap olarak) 3 ayrı kitap okuyorum ve konularını asla unutmuyorum. Ama kitap bitti rafa koydum 2 hafta sonra gel sor bu bitirdiğin kitabın konusu neydi diye öylece yüzüne bakarım hatırlamam zor olur.

Bunlar sadece bana olmuyor diye umuyorum aksi halde ruh ve sinir hastalıklarından randevu almam gerekecek :)

Şaka bir yana artık her şeyi not ediyorum hatta eski tanıdık isimleri bile yazıyorum karşılarına da nereden tanıştığımızı yazıyorum ki bir daha unutkanlık yaşamayım diyorum. Yakında isimlerin yanına portre de çizebilirim :) Çünkü en çok unutkanlığı gerçekten insan seçmede yaşıyorum.

Bu biraz dalgınlık ve unutkanlık karışımı bir durum. Bir ara bayağı kafama takmıştım ne oluyor bana diye ama gel gör ki bu kadar koşturma arasında mekik dokurken detayları unutmak kimseye garip gelmemeli. Hele ki Ela ile birlikte yaşadığımız uykusuzluk bütün algımızı yerle bir etti. Bu problemlerin bir kısmı eşimde de var. Gerçekten 3 yıldır kaliteli bir uykumuz yok. Sadece de bu değildir etken eminim hayatın hızına çok fazla kaptırıyoruz kendimizi. Ve yavaşlamazsak cidden toplum olarak erken yaşta ruhumuzu kaybedeceğiz.

Not: Ne olur "evet evet bende de oluyor" deyiverin olurmu ? :)




devamı »

8 Mar 2016

Beyaz ve Sağlıklı Dişlere Kavuşmanın En Pratik 5 yolu

Bugün hayalinizdeki beyaz ve sağlıklı dişlere en pratik şekilde kavuşma yollarını paylaşacağım. İşte dişlerimi korumamı sağlayan ve rahatça gülümseme nedenim 5 diş temizleme pratiğim :)
Beyaz ve Sağlıklı Dişlere Kavuşmanın En Pratik 5 yolu
1. Rutinlerinize Uyun
Hayatta en önemli şey sanırım sizin için iyi olan ne varsa alışkanlık haline getirmek. Spor yapmak, sağlıklı beslenmek gibi aslında kişinin kendisine bakması ve temizliğine dikkat etmesi de önemli. İşte bu yüzden diş temizliği rutinlerinizi belirleyin ve ona uyun.
Her sabah ve gece yatmadan önce dişlerinizi mutlaka fırçalayın! Bu alışkanlığınızı halen kazanamadıysanız bugün zaman kaybetmeden kendiniz ve diş sağlığınız için büyük karar verebilirsiniz.
2. Size Uyanı bulun!
Nasıl ki giydiğiniz kıyafetler tarzınızı yansımadığında kendinizi o kıyafetin içinde yabancı gibi hissediyorsunuz, aslında kişisel bakımlarınız da öyle. Diş ve diş ati yapınıza en uygun fırçayı bularak diş temizliğinizi daha verimli yapabilirsiniz.
3. Kendinize Zaman ayrın!
Bir şeyi yapıyor olmak kadar onu doğru sürede ve doğru şekilde yapmak da çok önemli. Özensiz bir biçimde yaptığınız hiçbir şey tam olmayacaktır. O yüzden dişlerinize ve kendinize zaman ayırın. Bu zamanı doğru fırçalama teknikleriyle yaparsanız emin olun kısa sürede farkı siz de fark edeceksiniz.
4. Bazı Ayrılıklar Çok Güzel!
Vedalar ve ayrılıklar hep can yakar ama aslında bazı ayrılıklar size çok iyi gelebilir :) Nasıl mı? 3 ayda bir diş fırçanızla vedalaşın ve hijyen açısından önemli bu değişikliği bir alışkanlık haline getirin.
5. Yol Arkadaşınızı İyi Seçin!
Geldik en önemli maddeye. Diş fırçanızı seçtiniz, kendinize zaman ayırdınız, her şeyi tam yaptınız ama diş temizliğinde istediğiniz verimi halen alamıyor musunuz? O zaman doğru diş macununu kullanmıyor olabilirsiniz. Bu konudan mustarip olanlara önerim; Procter and Gamble’ın dünyada pazara sunduğu en gelişmiş beyazlatıcı diş macunu olan 3 Boyutlu Beyazlık Luxe Perfection İpana olacak.
Yeni İpana 3D White PERFECTION diş macunu İpana’nın en hızlı ve en güçlü beyazlatıcı diş macunu. Perfection diş macunu 3 Boyutlu Beyazlık ailesinin en ileri ve etkili beyazlatıcı diş macunu teknolojisini içerir. Böylece diş minesine zarar vermeden sadece 3 günde diş yüzeyindeki lekelerin %100’e kadarlık kısmını etkin biçimde çıkarıyor. Ben bu ürünü çok sevdim, satın almak isterim derseniz tıklayınız.
Tüm bu maddeleri eksiksiz yerine getirenler olarak bol bol gülümsemeyi hak ettik sanırım :)
P.S. Bana bu bilgiler yetmedi, ağız ve diş sağlığı üzerine daha çok şey merak ediyorum diyenleri aşağıdaki siteye alalım. 
http://www.agizbakimuzmani.com/
#ipanaperfection  #gülüşünügöster
İçerik Kaynak: http://www.e-gunlugum.com/
Video Kaynak: https://www.youtube.com/watch?v=RZ5ymuChrW0

Bir boomads advertorial içeriğidir.
devamı »

Kadınlar Günü(mü)?

kadınlar günü
Bu sözü ben yazmadım ama yazanı alkışlıyorum...
 Ortaokul öğrencisiydim mahallemiz de arkadaşlarla yol kenarında bir arkadaşın evinin duvarında otururduk. Annem çekip uyardı beni "oturmayın orada gelen geçen laf ediyor"dedi anlamadım ne yaptık ki biz dedim ama anneme soramadım. Öğrendim ki tüm arkadaşlarım uyarılmış. Neden? koca koca adamlara biz duvar üzerinden pas veriyormuşuz ( pas vermek ne demek diye çok ta sorguladık) biz lise itibariyle bir daha öyle yola yakın yerlerde oturamadık. Lise de ise giyim kuşamımıza takıldı herkes çok süsleniyormuşuz , arkadaşım kapandı ona da bir dünya laf ettiler. Ve bunları konuşanlar koca koca kadınlar yani hem cinslerimiz olduğunu tahin etmek zor değil değil mi?

 Tüm ergenliğim annemle giyim kavgası etmekle geçti babam karışmaz ama annem mahallede ki kadınların konuşmalarından çok etkilenir bana sarardı. Evlendim ilk 5 yıl kocamın kıyafetime karışmasıyla mücadele ettim. Mini etek, ip askılı, dantel çorap vs gibi değil bu kavgalar dar-bol, kol boyu kısa uzun, renkli kıyafetler gibi sıradan konular. Şimdi eşim eskisi gibi değil eminim kabullendiği için değil kavga etmekten yorulduğu için karışmıyor. Ve biliyorum özellikle bu kıyafet konusunda eşlerine boyun eğen çokça kadın var. Çünkü annelerinden öyle öğrendiler.

 Kapansan yadırgarlar, mini etek giysem aranıyor derler, sesli gülsem davetkar derler, önce kariyer desem ayıplarlar, dışarda emzirsem utanmaz derler, emzirmesem kendini düşünüyor derler derler derler....

 Sırf başkaları için ve sırf başkaları ayıplamasın diye kız çocuklarının kafasına BAŞKALARINI kazıyarak büyütülen kadınlar kendi çocuklarını da aynı şekilde büyütmeye devam ederken biz anca yılda bir günü kadınlar günü olarak kutlamaya devam ederiz.

 Ve bugün kadınlar günü kutlarken; çocuklarının gözü önünde bilmem kaç yerinden bıçaklanmış kadın haberlerini hatırlayın.

 Giyim kuşamı yüzünden tecavüz hak görülmüş kadınları düşünün, karısını parçalara ayıracak kadar kendi malıymış gibi gören şerefsiz erkekleri düşünün,

 Tek başına sokaklara çıkamadığınızı, otobüslere yalnız başımıza binerken ne kadar korktuğumuzu, erkeklerin gözünde karakterimizi giyimimizin belirlediğini unutmayın.

 Kariyerimizden tut, çocuk yetiştirmemize hatta çocuk sayımıza bile karışılırken ve hatta benim bedenime saygı duymayıp kürtajıma bile karışılırken ben 365 günün sadece bir gününü kutlamayı kendime yakıştıramam. Evet herkes sesini çıkarsın, evet herkes yazsın çizsin ama kadın haklarının iyi hal indirimden ibaret olduğunu asla ve asla hiç bir kadın unutmasın.

 Kızlarınızın bu ülkede değer görmesini istiyorsanız erkek çocuklarına; "kadınları sevmeyi öğretin, ev işlerinin birlikte yapıldığını, gönül almanın bir çiçekle olmayacağını, kadınları giyimine göre yargılamamayı öğretin.

 Ve kız çocuklarına bir şey öğretmeyin sadece dinleyin, her şeyine ortak olun, iletişiminiz hiç kopmasın, her şeyi ilk önce anne babasıyla konuşması gerektiğini ezberletin. Bunların yanında siz yine de tenha sokaklarda pek yalnız kalmamasını tembihleyin. Bu düzen değişene kadar hiç bir çocuk ve hiç bir kadın güvende olmayacaktır.

Ben bu ülke de kadın olmaktan utanıyorum ve kadınlar gününün bu ülke de kutlanmasını da komik buluyorum. Kutlamak isteyen buyursun kutlasın.

Sadece bir gün değil her gün hatırlanmak dileğiyle...

Sevgiler,


devamı »

3 Mar 2016

Teknolojiye Direnmek

Yok yok öyle direnip kökten engellemiyorum. Yapmak istiyorum ama maalesef yapamıyorum.

Hafta sonu hava güzel diye parkı olan bir cafe ye gittik. Topumuzu da aldık Yağız futbol hastası. Ama daha oturduk 10dk sonra yanımıza geldi nefes alamıyorum kötüyüm dedi. Sunii teneffüs yapınca hayata dönen hasta gibi ihtiyacı olan tek şeyin tablet olduğunu söyledi.

Artık şaşırmıyorum ama bazen hiç anlamıyorum. Bu kadar mı öncelik sırasını değiştirdi bu teknoloji. Miss gibi havada oynayıp, koşup, zıplamak varken nasıl oluyor da akıl tablette kalabiliyor?

Vermedim tabii ki suratını astı normalde dışarı çıkarken yanına almasına da müsade etmem ama arkadaşım alıcak dedi ve kaşla göz arasında aldı. Ve gerçekten kızdı oturdu ne parkta oynadı ne de doğru düzgün topa yöneldi.

Hani diyoruz ya da uzmanlar da diyor"sınırlayın belli bir süre oynasın". Evet sınırlıyoruz ama engel olamıyoruz.

Geçenlerde bana facebook un mesaj kısmından yazıyor akşam olunca da yazışmalarını kontrol ettim sınıflarından bir kız grup kurmuş erkeklere bir küfürler, bir hakaretler yazmış inanamadım. 10 yaşında bir kız çocuğu hayır yadırgamıyorum benim de kızım var muhtemelen ailesi de böyle konuştuğunu bilmiyordur ( ben öyle olduğuna inanmak istiyorum) ama bu kadar serbest dalış yapacak kadar meydan o çocuğa kalmamalı. Yağız'a okuduğumu söylemedim ama uzun bir süre tablet vermeyeceğim. Biliyorum bu da çözüm değil. Ve biliyorum etrafın da ki arkadaşları teknoloji ile bu kadar haşır neşir olduğu sürece bu çocuğun aklı hep benim yasakladığım tablette kalacak. Bu bir ceza değil bu onun geleceği için ödül aslında ama bunu şu dönemde anlatabilmek çok zor.

Peki 10 yaşında ki bir çocuğun elinden tableti alıp yerine ne konulabilir? Kitap okuyor bolca ama oda bir müddet oyalıyor. Resim falan çizmeyle hiç işi yok. Playstation babasıyla arada oynuyor (bıraksak her daim oynar) Arada bir Ela ile oyun kuruyor ama çabuk kaçıyor. Hadi haftasonları çok dolu olmasın dinlensin desen sürekli sıkılma evresinde. Tenise yazdırdık 1 saat oraya gidiyor. Ama geliyor yine canı sıkkın. Sırf sıkılmasın diye tüm kurslara da yazdırmam çok mantıklı değil gibi. Tıkanıp kalıyoruz böyle...

Hani şuan sırf yemek yesin diye ufacık çocukların eline tablet açıp verenler var ya gümbür gümbür gelen tehlikenin farkında değiller. Tablet izleyerek yiyeceğine aç gezsin daha iyi desem inanın yalan söylemiş olmam. Yağız' da çok erken tanıştı teknoloji ile erkende tablet alıp verdik eline. Neden? Çünkü etrafta ki arkadaşlarına özenmesin diye! Ne kadar yanlış yaptığımı şimdi çok daha iyi anlıyorum. Ne kadar geç o kadar iyi mantığı kafama yerleştiğinde biraz geç kalmış oldum.

Ela da o kadar teknoloji merakı yok sanırım erkeklere göre bu konu da kız çocukları daha bir geri kalıyor. Eminim onunda ileride merakı başlayacak ama şimdiden yesin, uyusun, içsin,sussun diye teknoloji ile tanıştırmaya niyetim yok.

Teknolojiye direnmek ve direnmemek arasında çok ince bir çizgi var. Başkası sussun diye çocuğunun eline tablet verir bunu gören çocuğun ona özenir, bilmediği oyunları ondan öğrenir gerekirse kaşla göz arası arkadaşının tableti ile oynar yine de işini görür. Kökten engellemek değil çok serbestte değil sınırı, ayarı doğru hesaplaya bilmektir asıl mesele.

Yağız da ayarlayamadığı mı kabul ediyorum. Zaten bu yüzden yazıyorum ben ettim siz etmeyin :) küçücük bebelerin eline yesin, sussun gibi sebeplerle tablet falan vermeyin tehlikenin boyutu gün geçtikçe büyüyor. 4 yaşında ki erkek çocuk tablette soyunan kadınları izleyip gülebiliyor. Ahh o youtube yok mu her şey var içinde masumca bir çizgi film izlerken alttan absürd bir video klip görüntüsü çıkabiliyor. Aman dikkattt!!!!

Sevgiler,




devamı »

1 Mar 2016

Mart

Severim Mart ayını. İlkbaharın gelişini müjdeler. Soğuktur kazma kürekte attırabilir ama sıcak havaların habercisidir.

Özel bir aydır. Kendi doğum günüm, kızımın doğum günü bu aydadır. Balık burcunu simgelediği için biraz huysuz olarak görsemde tüm aylardan daha özeldir bu ay.

Şubat ayında kendime koyduğum hedefleri tutturamam ben ama Mart ın bana gaz veren bir tarafı vardır.

Bu ay daha çok yazı yayınlayıp daha çok kitap okuduğum görülebilir. Ve nedense diğer aylarda deli gibi koştururken Mart ayında yavaşlarım ben. Yeni bir yaşa girdiğim içinmi yoksa kızımın yeni yaşını hatırlattığı için midir bilmem ama daha bir günleri sindire sindire geçiririm. Her anı yaşarım ve her anı not ederim.

Doğum günü hazırlıklarını Mart ayında yapmayı sevmem o telaş beni yoruyor. Son günlere yakın tam vazgeçecek gibi oluyorum sonra hevesle doğum gününü bekleyen kızçeyi görünce yine başa sarıyorum. Şaka değil valla düğün cemiyeti gibi pasta tabakları bile pahalı birde işin içine karakterler girince dünyanın parasını topluyor adamlar. Hele o kostüm fiyatları nedir anlamadım sadece 2 saat giyeceği bir kıyafete o paralar istenirmi yazık günah. Neyse yine aklım bunlara kaydı her an vazgeçebilirim zaten :)

Yeni yaşıma stresten uzak ( ki zor) sakin, yavaş ve de kafam rahat girersem tüm yaşımın öyle geçeceğine inanırım. Pek öyle olmuyor ama olsun umutları büyük bir insan olmaktan zarar gelmez :)

Kısaca bu ay kimseyi sallamam arkadaş acele işlere de bu ay katılmam Nisan da görüşürüz artık bu ayı sakinlik ayı ilan ediyorum. Ela yı da 1 aylığına isteyen birine ödünç verebilirim doğum gününe yakın geri alırım :))

Sevgiler,






devamı »
Bumerang - Yazarkafe