27 Şub 2015

Siyah Beyaz


siyah beyaz
 
 Dün akşam çocukları kocama bırakıp arkadaşlarımla sinemaya gittim. Maç var demişti ama olsun çocuklarla izlersin işte dedim o da ses etmedi çıktım gittim. Meğer UEFA Avrupa Ligi maçıymış valla bilsem gitmezdim :) Çünkü hasta beşiktaşlı bir eşe ve erkek çocuğa sahibim. Ela hanım da ortalarda dolanmış hep birlikte maçı izlemişler. Geldiğimde penaltı atışları oynanıyordu ve biz Ela ile sessizce odaya kapandık olurda yenilirse babasının depresyona girdiğini görmesini istemedim :) Neyse ki sonunda siyah beyazlı kahramanlar tarih yazdı ve Liverpool u mağlup ettiler.

 Futbol ile pek alakam yoktur ama ailecek BJK li olduğumuz doğrudur :) E madem öyle haftanın bu son gününde blogumu siyah beyaz kombinler le donatalım herkesin gönlü olsun ;)

 Ve burdan tüm Beşiktaş futbolcularını Türkiye ye bu gururu yaşattıkları için tebrik etmiş olalım.

siyah beyaz elbise
siyah beyaz çocuk elbisesi
siyah beyaz çocuk elbisesi
white and black dress
siyah beyaz kombin elbise

 Sevgiler,





devamı »

26 Şub 2015

Mama Sandalyesi Seçimi

 Yağız da pek kullanamadığımız mama sandalyesini Ela da birkaç ay kullandık. Birkaç ay diyorum çünkü mama sandalyemiz kraft ın yatay - dikey olarak kullanılan sandalyelerindendi ve Ela içinde çok sıkılıyordu.

 Çok güzel mama sandalyeleri var fakat gereksiz pahalılar. Kimileri 6.ay itibariyle mama sandalyesinde uyuyabiliyor diye bütçesini zorlayarak almaya çalışıyor. Fakat mama sandalyesinin amacının sadece yemek yerken sofrada kullanılması gerektiğini unutuyorlar. Zaten hareketli olan zamane çocukları 1 yaşından sonra
mama sandalyesinde fazlasıyla sıkılıyor.

 Oda yetmezmiş gibi evde bu pahalı ve kocaman mama sandalyesini koyacak yer bulmakta zorlanıyoruz. Temizliğide ayrı bir eziyet bin tane parçası var.

 Bel maalesef 2 çocuğum da da severek kullanamadım. Ne çocuklarım sevdiler ne ben. Verilen paraya da yazık günah oldu. Geçenler de yeni doğum yapan arkadaşım mama sandalyeniz duruyorsa almak isterim dedi. Amannn dedim boş ver :) Git ikea dan hem uygun hem pratik mama sandalyesi al daha iyi :)
mama-sandalyesi

 İkea nın mama sandalyesini çok geç keşfettim evde diğeri varken de alamadım. Ama gittiğimiz lokantalar da ya da evinde olan arkadaşlarda bu sandalyeye Ela yı oturttuğumuz da çok daha rahat olduğunu gördüm. Bebek ilk oturmaya başladığında ya da ek gıdaya geçtiğinde diyelim yanına minder desteği ile sonrasında da mindersiz çok rahat oturabilir. Temizliği de çok kolay ve çok yer kaplamıyor oluşu da ayrı bir alma nedeni.

 Bu saatten sonra benim almama pek gerek yok. Ama mama sandalyesi arayanlara tecrübelerimden dolayı büyük ve pahalı mama sandalyelerini hiç önermiyorum. İlk çocukta insan araştırmadan gördüğü her şeyi özenip alıyor ama ikinci çocuk da daha bilinçli oluyor.

Sevgiler...
devamı »

25 Şub 2015

İştahsız Çocukmu? Uykusuz Çocukmu?

uykusuz-çocuklar

 Birkaç gündür kendime bunu soruyorum. Nedeni belli hala gece uykularımız çok az. Her yolu denedim ama bir türlü Ela nın gerektiği kadar bile uyumasını sağlayamadım.

 Uykusuzluk başıma vurmuş olsa gerek ki acaba uykuyu sevseydi de iştahsız diye dert yansaydım daha mı iyi olurdu diye sorgulamaya geçtim.

 Oğlum uykuyu çok sever ama iştah sıfır kız ise tam tersi. İki örnekte elimde mevcutken, ikisinden de dert yanıyorken tercih yapmam mümkün değil elbet.

  Amaa şöyle geneline bakınca evet Yağız iştahsız ama deliksiz uyumayı seven bir çocuk ve bağışıklığı çok iyi kolay kolay hasta da olmaz. Diğer taraftan Ela çok güzel yemeğini yer ayırmaz evet oda kolay kolay hasta olmaz (maşallah diyeyim)

 Valla bu durumda ben iştahsız çocuğu seçiyorum. Gece 9 dan sonra nabız atışlarım artıyor benim kalp krizi geçirecek gibi oluyorum. Korku filmi sahnelerini yaşıyoruz evde. Komşuların yüzüne bakamıyorum çocuğumu dövdüğüm için saatlerce çığlık atıyor sanacaklar ya da soracaklar diye :)

  Şaka değil valla gece 2 de yanımıza gelip sabaha kadar aramızda rahatsız olup uyuyamayan evlat rahat etsin diye odasına götürdüğümüz de delirmiş gibi ağlıyor 2 gecedir artık yanımıza almamak için mücadele ediyoruz. Ve sonuç olarak 2 saat ben yatağının başında sandalye tepesinde oturuyorum 2 saat babası oturuyor. Uyudu sanıp parmak ucunda odadan çıkarken her şey en başa dönüyor. Ağlamasını istemediğim içinde bırakıp gitmiyorum azimle sabah erken işe gidecek olmama rağmen tepesinde uykuya dalmasını bekliyorum.

  Sabah olunca da biz karı koca üzerimizden tır geçmiş gibi kalkarken küçük hanım bütün gece deliksiz uyumuş gibi daha saat 7 olmadan kalkıyor ve "bak ben yatağımda uyudum" diyor. Ağlanacak halimize gülüyoruz. O yüzden sadece birkaç saat değil sabaha kadar yatağında uyumaya alışması şart.

  Tüm bu sebeplerden dolayı iştahsız çocukmu? uykusuz çocukmu? diye sorulsaydı ben kesinlikle iştahsızı seçerdim çünkü azimli anneler oyunla da olsa çocuğun ağzına bir iki lokma sokabiliyor ama uykusuz çocuğa oyunla ya da kandırarak uyutmak mümkün olmuyor.

  Ahh ahh vakti zamanında uyuyan oğlum varken dert yanan uykusuz annelere bilmiş bilmiş "sorun çocuk da değil sizde iyi bir uyku eğitimi vermelisiniz" derken uykudan nefret eden bir kızçem olacağını hiççç düşünememişim. Çok vicdan azabı çekiyorum çok :)

 Öğleden sonra anca ayılmış anneden Sevgiler,
devamı »

23 Şub 2015

Kantaron Yağının Faydaları


kantaron-yağinın-faydalari
görsel alıntıdır
 Çocuklar sayesinde çeşit çeşit bitkilerin faydalarını öğrenmeye devam ediyorum. İnsan başına gelmeyince her şeyden bir haber oluyormuş. Tabii bunlar sizde" mutlaka deneyin" dediğim değil sadece benim tecrübe edip faydasını gördüğüm bilgiler.

 Karadut şurubu deneyiminden sonra yine Ela sayesinde keşfettiğimiz kantaron yağının faydalarına inanamadım. İlaçlara gerek duymadan doğada ne kadar çok faydalı bitkiler varmış demeden geçemiyor insan.

 Ela nın kabız olduğunu yazmıştım. Poposunda kanama ve yara oldu. Antalya daki dostum herbişeyim bana bu yağın iyi geldiğini söylediğinde hemen bir arkadaşımdan az bir şey alıp akşamına Ela nın poposuna sprey yardımıyla sıktım. Ve gerçekten yara kalmadı hatta deriyi yumuşattığı için daha kolay kakasını yapabildi. Pişiği de vardı oda bir gecede geçmiş oldu. Evde çok kolay bir şekilde yapılışı olduğunu da öğrendim. "Zeytinyağı içerisine kantaron çiçeklerinden koyup güneşte 1,5 -2 ay bekletip rengi kırmızı olduğun da içerisinden çiçekleri alıp karanlık bir yerde saklanabiliyormuş."

 Kabızlığımız hala devam ediyor fakat tamamen acıyacak korkusuyla Ela nın kakasını tuttuğunu fark ettik. Şimdilik buna bir çözüm arayışındayız.

Kantaron yağının faydaları nelerdir?
Kantaron yağı her türlü yaralarda kullanılmaktadır. Açık yaralar, taze yaralanmalar, kesikler, ezikler, çarpmalar sonucunda oluşan morluklar vb durumlarda iyileşme sağlamaktadır.
Kantaron yağı;
* Antiseptik özelliği ile yarada mikrop oluşmasını önler
* İltihap önleyici özelliği ile yarada herhangi bir iltihap oluşmasını engeller
* Damar büzücü etkisi ile kanamayı kısa sürede durdurur
* Hücre yenileyici özelliği ile yaranın çabuk kapanmasını sağlar
* Aynı zamanda sürüldüğü sürece yaranın sebep olduğu ağrı ve sızıları giderir.
* Yanıklarda ve haşlanmalarda da kantaron yağı kullanılabilir. Yanıkları kısa sürede iyileştirdiği gibi, yanık anındaki acıyı dindirir. Yanığın mikrop kapmasını ve iltihap oluşumunu engeller.
* Güneş yanıkları için kantaron yağından yararlanabilirsiniz. Yanık bölgelerinize sürdüğünüzde acınızın azaldığını hemen hissedebilirsiniz. Yanıklarınız kısa sürede iyileşecektir.
* Trafik kazaları sonucunda meydana gelen iç yaralanma ve iç kanamalarda hem sürülerek, hem de dahilen içilerek kullanılır. Damar büzücü özelliği nedeniyle iç kanamaların durmasına yardımcıdır.
* Hematomlarda (derideki mavi-mor lekeler), beze şişkinliklerinde ilgili bölgeye sürülerek masaj yapılır.
* Pürüzsüz bir cilde sahip olmak için, cilt bakım yağı olarak faydalanabilirsiniz.
* Kantaron yağı bebeklerin pişiklerinde de çok etkilidir.
* Yine bebeklerin karın ağrılarında kantaron yağı kullanıldığında ağlamaları sona erer. Ağlayan bebeğin karnına kantaron yağıyla, sağ avuç içi kullanılarak hafif hareketlerle masaj yapılır.
* Sırt ağrıları, lumbago, siyatik ve romatizmada masaj yağı olarak kullanılmaktadır.
* Yalnız bu rahatsızlıklarda 1/10 oranında ardıç ya da kekik yağı (veya her ikisi de) eklenerek kullanılır. Ağrılı bölgeye bu yağ ile masaj yapılır. Kısa süre içinde ağrılarınızın hafiflediğini göreceksiniz. Değişik bitki kürlerinin yanı sıra, bu masajla hastalığınızı tamamen tedavi etme şansına sahipsiniz.
* Dahilen kullanımda kan şekerinin düşürülmesine yardımcı olur.
* Dahilen kkullanımda iç ve dış varislerin tedavisinde etkilidir. Bunu damar büzücü özelliğiyle yapar.
* Mide ağrılarında ve mide ülserinin tedavisinde de dahilen kullanılır.
* Yaz-kış ayaklarını ısıtamayanlar da kantaron yağından yararlanabilir
* Uyarı: dahilen kullanımlarda günde bir tatlı kaşığından fazla içilmesi uygun değildir
* Kantaron yağı 2-3 sene boyunca tazeliğini ve etki gücünü muhafaza eder.

Sevgiler,
devamı »

20 Şub 2015

Pegasus'tan Müthiş Doğum Günü Sürprizi

pegasus

Düşününce biz annelerin hayatta en çok heyecanlandığı ve hiçbir zaman da unutmayacağı (unutmak da istemeyeceği) an, bebeklerimizin doğum anıdır! Doğumda bebeğimin ilk defa ağlarken çıkardığı ses hâlâ kulaklarımda. :)
Doğumdan sonra yüzlerine her baktığımızda bu heyecanın onlarla birlikte hızla büyüdüğünü de hissederiz. Bu yüzdendir ki bebeklerimizin doğum günleri hem onlar hem de bizim için çok önemli! :)
Pegasus bu heyecanımızı görüp yaşadığımız bu mutluluğu daha da artırarak çocuklarımızın doğum günlerini uçaklarında kutlamaya başladı! Hem çocukları hem de bizi çok mutlu ediyor!
Tüm anne babalar bu videoyu izlemeli. :) http://youtu.be/hKi6S_iZxLM

Bir boomads advertorial içeriğidir.
devamı »

19 Şub 2015

Ela 23 Aylık

23 aylik-bebek-gelisimi

 Ela bugün 23 aylık oldu. Ve ben bugün daha bir çocuklarım büyümesin diye fazladan dua eder oldum. İnsanlardan onları nasıl korurum kaygılarım her uyandığım sabah daha da artıyor.

 Çok derinlere dalmadan 23 aylık bebek gelişimi hakkında bilgi vereyim.

 Bu ay 2 yaş krizlerimizin sinyalleri hızlı hızlı çalmaya başladı. İstediği olmayınca küçük hanım kendini yere atıp kafasını özellikle vuruyor. İnatla uzun uzun ağlasa da hiç müdahale etmiyorum.

 Gece uykularımız ilk yatış saati olarak düzenli fakat gece de bir çok kere kalkıp yanımıza yatmak istemesine hala çözüm bulamadık. Bu yüzden sabahları işe üzerimizden tır geçmiş gibi gidiyoruz.

 Yatarken masal anlatmamı istiyor. Özellikle kırmızı başlıklı kız favorimiz gecede 5 kere anlattığım zamanlar oluyor. Masalları unuttuğumu farkettim acilen masal kitabı almalıyım :) Tabii bu arada hala babasının uyutmasını istiyor. Fakat sabah olunca da anneee diye tutturuyor ve tuvalete bile birlikte gidiyoruz.

 Telefon, tablet sevdasından bir nebze de olsa uzaklaştırdık. Artık evden anneanneye giderken tabletten şarkı dinleyerek değil şarkı söyleyerek gidiyor(lar). Tabii bu babaya arada bir belgeletmek gerekiyor çünkü ben yanların da olmuyorum :) Akşamları da eşimde bende elimize telefon, tablet almamaya çalışıyoruz.

 Bu ay doğduğundan beri ilk defa kabız oldu nerdeyse 3 hafta etrafta "kaka yapıyorum, çıkmıyorrrr" nidalarıyla dolaştı. Burdan anladık ki artık bezi bırakma sinyalleri ileri dereceye ulaştı. Havalar biraz ısınsın ilk bez bırakma denemelerine başlayacağız. Fakat kabızlık işini hala tam çözemedik bol su içmesine rağmen hala kabız durumda. Önerisi olan varsa seve seve dinlerim.

  Ela yı bu ay oyuncak mutfak eşyalarıyla tanıştırdım. Ve ilk defa uzun bir süre bir oyuncağın başında durduğunu gördüm. Bize kahveler yaptı, çorbalar pişirdi, bebeklerini yedirdi içirdi.

 Puzzle sevgisi artınca 12 parçalık puzzle da yaptığını görünce puzzle kitaplarından satın aldım. Her sayfasın da puzzle olan bu kitaplara ilgisi çok iyidi. Legoları bırakıp tüm dikkatini bu puzzle lara verdi diyebilirim.

 Dil gelişimine gelirsek; maşallah dil pabuç oldu :) 1 ayda bu kadar hızlı ilerleyip cümle kurmasına, şarkı sözlerini ezberlemesine şaşırıp kalıyoruz. Oturup karşılıklı sohbet edebilecek durumdayız desem yalan olmaz.

 Kalem kağıt sevdası bu ay çok geriledi artık daha çok oyun kurcabileceği oyunlara yöneliyor ve fakat hala yanlız oynamıyor illa birimiz eşlik edecek.

 Çizgi film izleyeceğim diye tutturmaları başladı çok kısa bir süre açıp dikkatini başka yöne çekmeye çalışıyoruz. Tv den ne kadar uzak durursa o kadar iyi olacağını düşünüyorum.

 Artık her yemekten sonra abisiyle birlikte ellerini yıkıyorlar.
 Diş fırçalama çabaları hızla ilerliyor.
 Dışarıdan geldiğinde montunu, şapkasını kendisi çıkarıp yerine koyabiliyor.
 Üzerini kendi başına çıkarabiliyor fakat giyinirken destek alarak giyinmeye çalışıyor.
 Çorbaları da yiyebileceği gibi kaşık tutması daha bir düzeldi.

 Kısaca internetten derlenen 23 aylık bebek gelişim özellikleri şöyle;

- Küçük toplara çok rahat vurabilir.
- Kelimeleri birleştirerek kısa cümleler kurar.
- Kelimelerde ekler kullanabilir.
- Vücudun bölümlerini tanır ve gösterebilir.
- Resimlerde gördüklerini söyleyebilir.
- Söylenenleri anlar ve uygular.
- Giysisinin bir parçasını giyebilir.
- Söylenen şarkılara eşlik eder.
- İzlediği dansları yapmaya çalışır.
- Tuvaleti geldiğinde haber verir.
- Mutfakta kullanılan eşyalara ilgi duyar.
- Diğer çocuklarla oyunlar oynar.
- Kapıları açıp kapatabilir.
- Yardımla dişlerini fırçalayabilir.
- Oyuncak bebeğini besler ve giydirir.
- Değişik yiyeceklere ilgi gösterir.
- Şekilleri tanır ve yerlerine yerleştirebilir.
devamı »

18 Şub 2015

Kadın Olmak

Türkiye de kadın olmak

 Şimdi soruyorum Türkiye de etek boyuna göre namus yorumu yapmayan kaç insan vardır?

 Gerçekten çoğu insanın sadece erkekler de değil hem cinslerimin de arasında bu fotoğrafta ki mantıkta olan bir sürü insan var.

 Ve malesef bu insanların hepsi aramızda. Beyinleri sadece belden aşağıya çalışan insan müsvettelerinden çocuklarımızı Allah korusun diyorum artık. Çünkü biliyorum ki ben koruyamam, ben tek başıma engelleyemem. Günlerdir düşünüyorum Özgecan ın annesi nasıl bir önlem alsaydı da kızının başına bu gelmeseydi diyorum. Ama bu sorumun cevabı yok. Hiçbir anne bunun önüne geçemezdi. Hiçbir anne otobüste, okulda, avm de kızının başına böyle birşey geleceğini tahmin edemezdi.

 Malesef etrafımız paşam, oğlum, erkeğim diye büyüyen evlatlarla dolu. O evlatlar büyüdü başka evlatlara zarar veriyorlar. Ve biz anne babalar ne bunun önüne geçebiliyoruz ne de "ne yapabiliriz?" sorusunun cevabını bulabiliyoruz. Sadece Allah a emanet yaşıyoruz bu ülkede.

 Diyorlar ki her memlekette tecavüz, cinayet işleniyor. Kadın cinayetlerinin en çok olduğu ülkeler Arap ülkeleriymiş. Bizim de bu ülkelerden farkımız olmadığının kanıtı o zaman bu cinayetler.

TÜRKİYE’DE DURUM

Türkiye’de kadına yönelik şiddet son yıllarda artış gösterirken, rakamlar durumun vahametini gözler önüne seriyor.

Buna göre; kadınların % 25’i fiziksel şiddete uğruyor.

Şiddete uğrayan kadınların %75’i eşi tarafından şiddete uğruyor.

Cinayet sonucu ölen kadınların %40-70 eşi tarafından öldürülüyor.

Tecavüze uğrayanların %50 si 18 yaş altında ve bunlardan %10 erkek çocuk gerisi kız çocuktur.

Her 4 kız çocuktan biri cinsel şiddete uğruyor.

Daha çok 7-9 yaş arası çocuklar cinsel şiddete uğruyor.

5-10 yaş arası çocukların %55’i ensest mağdurudur.

10-16 yaş arası çocukların %40 ensest mağdurudur.

Cinsel saldırganların %75’i tanıdık biridir.

Ensest olaylarında faillerin %50’si öz baba ve sırasıyla amcalar enişteler, ağabeyler, dedeler ve dayılardır.

Acil yardım hattını arayan kadınlardan % 57’si fiziksel şiddete, % 46,9’u cinsel şiddete, % 14,6’sı enseste ve % 8,6’sı tecavüze maruz kalmıştır.

 "DİŞİSİNE KÖTÜ DAVRANAN TEK HAYVAN İNSANOĞLUDUR." Jack London

Not: Şuan hepimiz kadın olmak çok zor diye isyan ediyoruz ama hepimiz farkındayız ki birkaç gün içinde bu yaşananları unutup normal hayatımıza döneceğiz ta ki bir başka kadın vahşice katledilene kadar.

 Sevgiler,
devamı »

16 Şub 2015

Kadına Şiddet #özgecanaslan

kadina-şiddet

 Bugün sevgi dolu sözcükler yazmayı o kadar çok isterdim ki anlatamam. Ama 2 gündür değil sevgi sözcüğü kötü konuşmamak, küfür etmemek, etrafımda gördüğüm her erkeğe kötü kötü bakmamak için büyük çaba sarf ediyorum.

 Hepimiz ne zorluklar altında evlat yetiştiriyoruz, saçlarının bir teline zarar gelmesin diye ömrümüzü harcıyoruz, okusunlar hayırlı evlat olsun diye gecemizi gündüzümüze katıyoruz. Sonra ne oluyor 20 yaşına
kadar gözünün içine bakarak büyüttüğün evladını şerefsizler katlediyor. Aklım almıyor hangi insan evladı bu kadar cani olabilecek kadar kendini kaybedebilir?

 2 gündür içim içimi yiyor. Bütün ülke vicdanını konuştururken bir sanatçı bozuntusu kalkıp mini etek yorumu yapıyor. Yetmiyor hem cinsim "20yaşında ki bir kız okula gideceğine oturup çocuklarının anası olsaydı başına bu gelmezdi"diye yorum yapabiliyor. Hep dediğim gibi kadın kadını daha vahşice vuruyor. O kadına sormak istiyorum geçen sene 9 yaşında bir erkek çocuğunu öldürdüler o garibin suçu neydi de kalkıp bu kızın okumasına takılıyorsun nasıl bir kafada yaşıyorlar aklım almıyor.

 İdam gelsin diye bağrınıyoruz ama gelen idam kararı kadınların ölümünü durdurmayacak aksine evlilik dışı çocuk yapıldığında da yine kadını idam edeceklerine kalıbımı basarım. İdam gelsin diye haykırırken bunu da mutlaka düşünün.

 Şimdi birkaç gün hepimiz ayaklanacağız ama sonra unutulup gidilecek bu yaşananlar taa ki başka bir kadın vahşice katledilene kadar.

 Önce kadın kadına destek olmayı öğrensin ülkemde sonra da adalet gelsin. Ben inanıyorum ki o şerefsizlere
yattıkları hapishaneler de gerekli cezayı verecekler ve özge can dan daha beter bir şekilde can verecekler.

 Bunu yapan yaratığın baba egemenlinin baskın olduğu bir evde büyüdüğüne de adım gibi eminim. Ağaç yaşken eğilir erkek çocuklarını büyütürken oyuncak silahlar alan bir aile iseniz yapmayın, çocuğunuz ezilmesin diye sana vurana sende vur mantığını aşılamayın, şiddet içerikli oyunlardan,  filmler kaçının. Evet bunlar kökten çözüm değil ama ne olur kadına saygısı olan, kadına değer veren vicdanlı erkek çocukları yetiştirin. Bikinili yada mini etekli bir bayan gördüğün de bunu ayıp olarak aşılamayın bunun normal olduğunu öğretin. Öğretin ki büyüdüğün de bunu tahrik sebebi olarak görmesin.

 Şunu da kimse unutmasın güçsüz kadın yoktur sadece erkek egemenliğine boyun eğmiş kadın vardır. Ve etrafınız da bir kadına şiddet uygulandığını gördüğünüz de sakın susmayın, sakın görmemezlikten gelmeyin. Çünkü bunun gibi adi herifler kapalı yada açık demeden kendilerine herkesi kurban seçebiliyorlar.

 Daha çok şey yazmak istiyorum ama olmuyor. O annenin yerine bile kendimi koyamadığım için üzülüyorum.
Evlatlarımızın geleceğini düşünmeden edemiyorum.

 VEE...

 Korka korka evlat yetiştirmeyi bize laik gördükleri için tüm annelerin ahını alanları da asla affetmiyorum.
 
 Yolda tek başımıza yürürken arkamdan gelen ayak seslerinden korkmama sebep olanları asla affetmiyorum.

 Sırf kılık kıyafet yüzünden lafla taciz etmeyi kendilerine hak görenleri asla affetmiyorum.

 Yol kenarında yürüyen bir kadına arabayla yanaşanları asla affetmiyorum.

 Kız çocuklarına ya da erkek çocuklarına iç geçirenleri asla affetmiyorum.

 Allah da affetmeyecek. Beter olun.

 Kadına şiddetin önüne geçmek için SUSMA #sendeanlat

 Gülşah


devamı »

13 Şub 2015

Çizgi Filmler

çizgi-filmler

 Çizgi film sevmeyen çocuk hatta büyük bile yoktur diye düşünüyorum. Evet bazı çizgi filmler öğretici nitelikte fakat ne kadar eğitici, öğretici olsa da çocuklarımıza ne kadar zarar verdiğimizin farkında değiliz.

 Hayal dünyalarının gelişmesi gerekiyor bu çok doğru fakat bu saatlerce çizgi film izleyerek asla olmayacak bir şey. Aksine saatlerce hareketsiz tv karşısında oturan çocuk zamanla sosyalleşemeyecek ve içine kapanacaktır ve başkalarıyla iletişim kurmakta zorlanacaktır. Bu da geç konuşma, dikkat eksikliği gibi sorunları gün yüzüne çıkaracaktır.

 Daha da ilerleyen yaşında şiddete meyilli çocuklar olacaklardır. Elbette tamamen engellemek çok zor. Ama 2 saat gibi bir süre sınırlaması koyarak birçok olumsuz etkinin önüne geçebiliriz.

 Birde son zamanlar da yakından tv izlemenin epilepsi nöbetlerine yol açtığı konuşuluyor.

  "Türkiye'de çoğunlukla 50 hertz TV kullanılıyor.
  Çocukların beyni 50 hertz TV monitörlerdeki resim kaymalarını daha kolay algılıyor. Beyin, istem dışı bu    atlamaları takip ettiği için yoruluyor. Yorulan beyin daha sonra bir boşalma isteğiyle vücuda nöbet geçirtiyor."


 Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Okan'ın bu sözleri çocuklarımıza oyalansınlar diye çizgi film açarken hatırlanacak cinsten değilmi?

 Birde çok tutulan ticari bir iş var ki oda çok sevilen çizgi film karakterlerinin kıyafetlerini satın alıp çocuklara giydirmek. Anaokulunda ki öğretmeniz tüm sınıfa bunu yasakladığın da Yağız çok üzülmüştü bende nedeni o dönemde çözememiş kendisine sormuştum. Ve öğretmenimiz "lütfen çocuklarınızın hayal dünyalarını sadece sevdiği çizgi film karakterleriyle sınırlandırmayın. Bırakın her rengi, her canlıyı tanısın çizgi film dışında bir dünya olduğunu öğrensin demişti." O günden sonra çizgi film karakteri olan kıyafetler hiç almadım. Bu mantıkla büyüyen çocuklar da zamanla o kıyafetleri istemeyi bırakıyor.

 Bunlar bir yana bir de göz problemleri var!!
 Fazlasıyla tv, tablet, bilgisayar gibi teknolojik aletlerle içli dışla olan çocuklarımız özellikle ilkokula başladıkların da miyop sorunu yaşıyorlar. Yağız nerdeyse sırf bu yüzden 1 yıldır gözlük kullanıyor. Umarım aldığımız önlemlerle numarası düşer diye umut ediyorum.

 Yağız da çok fazla bilinçli değildim bir dönem odasın da tv bile bulundurduk o döneme kadar çok fazla çizgi film izlemeyen çocuk odasına tv konulunca iyice düşkün oldu ve bizden uzaklaşıp odasına kapandı. Bunu fark ettiğimiz an tv yi odasından çıkardık ve hayatı normale döndü.

Sonuç olarak neler yapabiliriz ?

 * 18 ayın altında ki çocukların yanında tv açmamalı,
 * tv izleme süresi 2 saati geçmemeli ve bu süre sadık kalmalı,
 * izlenecek programlar aile tarafından önceden seçilmeli ve mümkünse birlikte izlenilmeli,
 * çocuklara seviniyor diye çizgi film karakterli kıyafet almaktan kaçınılmalı,
 * çocuk şiddet içerikli çizgi filmlerden uzak tutulmalı,
 * çocuğun odasın da asla tv bulunmamalı,
 * oyalanmaları için evde kitap, resim, etkinlik gibi yöntemler tercih edilmeli,

 Aman oyalansın, sesi çıkmasın, sıkılıyor vakit geçirsin diyerek izlettiğimiz çizgi filmlerin zararlarını ve günümüzde ki çizgi filmlerin çok da masum olmadıklarını asla unutmayın. Ben ettim siz etmeyin gibi bir şey oldu bu varsın öyle olsun :)

 Sevgiler,
devamı »

12 Şub 2015

İnstagram Çocuk Butikleri

 İnstagram olmasa ne yaparmışız demeden geçemiyorum çoğu zaman etiketler sayesinde aradığım çoğu şeyi çok kolay bulabiliyorum.

 1 ay sonra Ela nın doğum günü var özel bir elbise arayışındayım. Daha öncede alışveriş yaptığım ya da kalitesine güvendiğim bazı toka ya da giyim butiklerini özellikle yazmak istiyorum. Belki birilerine yardımcı olur ;)
puiko-ela
taç: puiko
 Ela nın toka koleksiyonunu bilen bilir 1 yaşından beri tokalarımız +Puiko com sahibi Özlem benim için satıcı değil bayağı uzaklarda ki dostum oldu :) Elbise aldık tokamız yok hopp acil puiko lazım diyoruz sonra ki gün elimde :) Yaptığı işin sonuna kadar hakkını verdiğini canı gönülden söyleyebilirim.
çocuk-tokaları

 Toka deyince diğer aklıma gelen isim ise @nilytoka sahibi Gülnur Topçu geç keşfettim ve daha 1 kere fırsat bulup toka alabildim ama herkes tarafından çok sevildiğini söylemeden geçemeyeceğim. Çarşamba akşamları yaptığı hemen teslim saatlerini kaçırmamak için saatini kuranlar var ben gibi diyebilirim :) Birde beni en çok etkileyen; sattığı tokaların parasını başka ihtiyacı olan birinin hesabına yatırtacak kadar vicdanlı oluşu. Bu devirde etrafında kileri düşünen kaç kişi kaldı ki?
nilytoka
toka: Nilytoka
 Birde arkadaşım var @idol_baby_ sahibi Seçil toka yapmaya başladığından beri elimden geldiğince destek olmaya çalışıyorum. Çünkü üreten kadınlara ayrı bir hayranım. Hem çocuğuna bakıyor hem de ortaya bir şeyler çıkarmaya çalışıyor. Kopyalamadan, kendi emeğiyle yaptığı için hızla büyüyeceğine inanıyorum.

çocuk-toka
toka: idol_baby
Tokaların bizde yeri ayrı ama bu hafta hem şerim olan @neşeligunleratolyesi keşfettim. Sahibi Pınar Hnm çok ilgili boyunluk ve bant siparişi verdik bile. İlgisine ve yardımseverlerine hayran kaldım diyebilirim. Boyunluk ve bere olarak da şahane seçenekler var. Bizimde ürünlerimiz gelsin fotoğraf paylaşırız mutlaka :)

 Yine Bursa da olduğunu sonra dan keşfettiğim @butikkostum mağazası var rengarenk fotoğraflardan etkilenmemek mümkün değil. Bere boyunluk takımlar, anne-kız tişörtler, bantlar var. Listeme alalı çok oldu en kısa zaman da deneme yapacağım.

Çocuğunuzla bir örnek tişörtler giymek isterseniz kalitesi fotoğraflar dan bile belli olan @reform_tekstil sayfasına uğramanızı mutlaka tavsiye ederim.

 Anne-kız bir örnek elbise ya da taytlı takımlar giymek isterseniz de @canantopraktasarım sayfasına bakmadan geçmeyin derim. Bir türlü çalışmak kısmet olmadı ama çok ilgi olduklarını söylemeden geçemeyeceğim. Ara ara fiyat alıp karar vermeye çalışıyorum.

 @ellatasarım var birde her baktığım da ah ahh diyorum. Kişiye özel, masalsı elbiseler dikiyorlar. Hayran kalmamak elde değil. El emeğinin hakkını verdikleri her hallerinden belli oluyor.

 Yine Bursa da olan bir atölye var @murdumkıds bir masal diyarı da Neslihan Hnm sayfası diyebilirim. Kardeşimin düğününden önce keşfetmediğime çok üzülmüştüm.

 Birde bildik tütülerden farklı bir tütücü adresi vereyim :) @tutulittlelady inanılmaz kullanışlı etekler dikiyor çok da yaratıcı. Özel bir gün olmadan sadece çok beğendiğim için aldığım bu tütüyü Ela hala dans etmek için bile giyiyor. Fiyatları da piyasa da diğer tütülere göre çokk çokk uygun.
tütü-etek
toka: puiko
tütü : tütülittlelady

 Yazmaya başlayınca fark ettim bu yazı dizisi bitmez :) Şimdilik bu kadar diyelim.

 Bu arada bizi  instagram dan takip etmeyi unutmayın.

 Sevgiler...



 
devamı »

11 Şub 2015

Çıkartmalı Çocuk Kitabı

çocuk-kitaplari

 Çıkartma hastası Ela için bulduğum bu kitaba bayıldım diyebilirim.

 Kitap suda yaşayan, karada yaşayan, yırtıcı hayvanlar gibi kategorilere ayrılmış. Ve hayvan fotoğraflarının bazılarını silik yapmışlar ki çıkartmalar arasından çocuk doğru hayvanı bulup eşleştirme yapabiliyor.

 Kitabın içerisinde 100 adet hayvan çıkartması var. Dolayısıyla hemen bitmiyor. Hatta kitapta aralara yıldız çıkartmaları da koymuşlar ki Ela yıldız ve kalbe bayılır. Uzun süre vakit geçirmemizi sağlayan bu kitabı 1 ay oldu alalı ve hala tam bitmedi diyebilirim. Sabah eline geçerse anneannesine götürüyor. Akşam hatırlarsa geri getiriyor :)

çikartmali-kitap

 Kitap dışında birde boş bir deftere "bu sayfa suda yaşayan hayvanların olsun" diyerek bölümler yaptık ve kitaptan sıkılınca da o deftere yapıştırmaya başladı. Böylece balığın suda yaşadığını, kartalın yırtıcı bir kuş olduğunu oynayarak kavramış oldu. Uzun yolculuklar da da çocukları oyalamak için kullanılabilecek olan bu kitabı seve seve tavsiye edebilirim. 

 Meyveler, sebzeler ve sayılar olarak da çeşitleri olduğunu sonra dan öğrendim. Bu kitabımızı bitirince onları da alacağım. Bu kitabı artık daimi üyesi olduğum kitapyurdu sitesinden 5 tl gibi bir rakama aldım.

 Tanıtım yazılarında 3+ diye belirtiyorlar fakat yapıştırma seven tüm çocukların seveceği bir kitap olduğunu söyleyebilirim.

 Fotoğraftan çıkartmaları ne kadar sevdiğimiz anlaşılıyordur sanırım :)
çocuk-kitaplari

 Sevgiler,

devamı »

10 Şub 2015

Lohusa Sendromu

lohusa-sendromu

 Hamilelikle birlikte her bayanın hormonları alt üst oluyor.

 Hanginiz hamileyken durduk yere ağlama krizlerine girmedi ki ? Ya da hanginizin kafası uykudan kalkmadı ilk aylarda?

 Böyle başlıyor hormonların kadına oyunları. İçinde bir can taşıyorsun ama vücudunda sana bir bedel ödetiyor. Seve seve katlanılır dediğinizi duyar gibiyim.

 Ama bu şekilde bastırılan duygular ve önemsenmeyen hormonel değişiklikler hayatınıza bebek girdikten sonra daha bir çıkmaza giriyor.

 Ağlayan bir bebeği susturamamak, elinin kolunun bağlanması, uykusuzluk vs derken kadın kendini unutuyor.

 Yağız da yaşamadım ama Ela da ben ben değildim. Annemi "tecrübeliyim nasılsa sen düzenini bozma"diyerek evine göndermiştim. Hesaplamadığım şeyler vardı Ela uykuyu sevmeyen bir bebekti birde üzerine kolik olunca ne yapacağımı bilemedim. Birde bunun üzerine eve yakın olan okula oğlumu getirip götürmesi vardı. 

 Ela saatlerce ağlarken 20 günlük falandı gözümün önüne bebeğimi balkonda attığım halüsinasyonları görmeye başladım. Onun ağladığı süre boyunca bende ağlıyordum. Bu sahneler bir kaç gün tekrarlayınca kendimi toparlamak için  harekete geçtim. Ve eşim işten geldiğinde daha kapıda Ela yı kucağına tutturup havanın soğuk olmasına aldırmadan ya da saatin geç olmasını umursamadan kendimi dışarı atıp uzun yürüyüşler yaptım. 

 Her dışarı çıktığımda yüzüme çarpan rüzgar beni kendime getirdi. 2 mt ötede ki bakkala yürümeyen ben o hırsla 4 km yürüdüğümü hatırlıyorum. Hem doğum kglarım gitti, hem de ben yenilenmiş oldum. 

 Şanslıydım kocam büyük destekti, şanslıydım kendi çözümümü bulacak kadar şuurumu kaybetmedim. Kısa sürede toparlandım.

 Başta en büyük sorumluluk eşlere düşüyor. Depresyonda olsun ya da olmasın destek olunmalı. Maalesef her eş bunu yapmıyor ya da ne bileyim büyükler yeni doğum yapmış annenin başında tecrübelerini yarıştırıp anneyi daha büyük strese sokabiliyorlar. Zaten yetersiz olduğunu düşünen taze anne iyice bunalıma girebiliyor. Ve hayatının en mutlu geçmesi gereken günler kabusa dönebiliyor.

 Evet lohusa sendromu diye bir şey var. Sakın eskiler kaç çocuk doğurmuş sendrommu görmüş demeyin. Eskilerin yedikleri organik şeylerle günümüzde bizlerin yediği ne olduğu belirsiz gıdaların farkları çok. Yediklerimizin hormonlara katkısını ergen çocuklara bakarak çok rahat görebilirsiniz. Eskiler gibi sağlıklı değiliz biz artık daha kolay kanser oluyor, daha kolay depresyona giriyor ve daha kolay ölümü ve öldürmeyi düşünüyoruz. Bu yüzden lohusa sendromu kelimesini duyunca kınamayın yakınınızsa destek olun değilse de bol dua edin.

 Bu yazı bana yazdıran sebep ; lohusa sendromu teşhisi konmuş olmasına rağmen evde yalnız bırakılan annenin evladını boğmuş olması haberi oldu. Haberin altına kadınların yaptığı yorumlar inanılmaz kötüydü. Daha önce de dedim biz kadınken kadının halinden anlamıyoruz. Tabii ki öldürmeye karşıyım ama bu bambaşka bir boyut. Kişinin kendi isteğiyle girebileceği bir psikoloji değil bu. Ve her yerde asla destek olmadan atlatılamayacak bir evre olarak geçiyor.

 Ne olursa olsun o bir anne ve senden benden farkı yok. Durduk yere evladını öldürenle de bir tutulmalı bu dönemde yaşananlar. Tüm kadınlardan tek ricam; anne olun ya da olmayın ama bir anneyi kınarken, yargılarken mutlaka 2 kere düşünün. Sizin başınıza gelmeyeceğinin garantisi yok.

 Sevgiler...
lohusa-sendromu






devamı »

9 Şub 2015

Nestle Coffee-Mate Deneyimi

 Fikrimühim paketlerini ayrı bir seviyorum. Bu sabah da işe geldiğim de beni bekleyen bir paket vardı.

 Paket dediysem öyle uyduruk birşey değil. Bayağı şık bir teneke kutu içerisinde NESTLE COFFEE-MATE nin kahve ve yeni bol köpüklü kahve kreması vardı. Gün içerisinde çok fazla kahve içmemeye dikkat etsem de sabahları herkes gibi kahveyle ayılan bana gayet yerinde bir paket oldu.

nestle coffee-mate-kahve kremasi

 Köpüklü ve ekstra yumuşak bir tat tanımlaması bu kahve kreması için çok yerinde olmuş. Zaten istesemde öyle sert kahveler içemem. Mutlaka süt yada kahve kreması ile kahvemi yumuşatırım. Daha doğal olduğu için önceliğim süttür fakat coffee mate kahve kreması da önyargılarımı bir nebze kırmış oldu.

 Ayrıca kahve kremalarının kalorili olduğunu düşünürdüm ama tanıtım broşürlerinde coffee-mate kahve kreması ile yaptığınız bir fincan nescafe de sadece 32 kalori var olduğu yazıyor. E bu durumda gerçekten kahve keyfi yüksek, kalorisi düşük bir içim olacaktır.

 Kısaca ben bu tadı sevdim.

 Kutusunu da mutfağım da çekmece içi düzenleme de kullanmaya karar verdim :)

 Markaların bu yollarla tüketicinin nabzını ölçmesi bana reklamlarda bas bas biz en iyisiyiz diye  bağırmasından daha mantıklı geliyor.

nestle coffee-mate-kahve kremasi

 Herkese mutlu, sağlıklı bir hafta dilerim.

Sevgiler,

devamı »

6 Şub 2015

Çocuklara Oyun Alanları


 Saklanma alanları ya da oyun alanları da diyebiliriz çocukların çok hoşuna gidiyor. Bizler zamanın da masa altı, koltuk arkalarını kendimize yer edinirken zamane çocuklarının çadırları ya da görseller de ki gibi oyun alanları oluyor. Böyle alanların hayal dünyalarının gelişmesine yardımcı olduğuna inananlardanım. Hatırlasanız a masa altlarında ne oyunlar kurardık :)

 Yağız ufakken çadır almıştım ve aylarca içinde yaşadı diyebilirim. Naylon ve çok toz topladığı için sıkıldığı ilk an da söküp attım.

 Ela içinde vakit geldi derken pinterest te bu modellere denk geldim. Naylon çadırdansa bunlar daha cazip ve daha kullanışlı gibi görünüyor.

 En alttaki ev şeklinde ki saklama alanına da ayrıca bir bayıldım. Etrafta oyun sepeti gezdirmektense böylesi daha rahat olabilir.


oyun-evleri

  Ela nın yatağıda alttaki gibi ve yan tarafı boş bu model çok cazip geldi. Allah ım parayı bulsam neler yapacağım :)

oyun-evleri

    Ve işte favorim :)
    Yazarken aklıma geldi bu şekilde de derli toplu pek durmayacağı için tüm dağınıklığı da böyle açıkça sergilemiş gibi olmuyor muyuz? :) neyse ben oyun alanı kısmıyla ilgilenmeye devam edeyim.

oyuncak-saklama-alanlari
    

  Mutlu hafta sonları dilerim.

  Sevgiler..



devamı »

4 Şub 2015

Annelik Kariyer mi?


çalışan-anneler
görsel alıntıdır.

 Ne çok konuştu herkez bu konuda değilmi?

Çalışan ve çalışmayan kadını birbirine düşürdüler. Annelik gibi kutsal görevi de kariyere dönüştürdüler.

Çalışmayan anneye hangi konu da destek olundu ki çalışan anneye köstek olunuyor onu hala çözemedim.

Her yıl söylenti çıkıyor; yok doğum izni süresi uzayacak, yok süt izni artacak, yok aylık bakıcı yardımı yapılacak say say bitmez.

Sonra bakanın biri çıkıyor ordan çalışan kadınları kızdırıp, vicdan azabı yaşatacak laflar ediyor. Bir grup “evet haklı doğru söylüyor” diyor, diğer kadınlar “öyle değil” diyerek ayaklanıyor.

Bakanmış, devletmiş, kocaymış bizi anlamıyor da hem cinslerimiz çokmu anlıyor acaba?

Avm düşünün bebek arabasıyla asansöre binmeye çalışıyorum asansör geliyor içinde ortalama 30 yaş grubu kadınlar gülüş cümbüş etrafa bakınıyor. Hiçbirinin elinde çocuk ya da bebek arabası yok. Benim cins bakışlarımı görünce de kafalarını çevirip asansör kapısının kapanmasını bekliyorlar. Ve ben böyle dakikalarca bekliyor binemiyorum. Şimdi benim orda ki halimi kimin anlamasını beklemeliyim?

Neden anne düşmanı toplumuz bukadar hiç düşündünüz mü?

Çocuğu olmayan kadın çok gürültü yapıyor diye çocuklu kadının tepesine dikiliyor. “çocuğuna sahip çık ses yapmasın” diye tehdit parmakları sallıyor. Ya da tersi örnekler de mevcut; çocuklu kadın çocuğu olmayan kadına” ee işte her kadın çocuk doğuramaz” diyerek damardan vuruyor. Oysa ki sadece çocuk doğurmak değildir annelik bilmiyor.

Çalışmayan anne “ben parayı değil, çocuklarımı seçtim” diyerek çalışan anneyi eziyor. Ya da kariyeri için çalışan anne evde olan anneyi ”o kadar okudun ettin ev hanımı oldun yani” diye kınıyor.

Geçenler de haber vardı lohusa sendromun da olan yeni anne doktorların uyarısına rağmen evde yalnız bırakılmış ve kadın çocuğunu boğarak öldürmüş. Bu kan dondurucu olaya girmeyeceğim ama altında ki yorumları yazanların çoğu kadındı ve o anneye etmedikleri beddua kalmamıştı. O an anladım ki lohusa sendromuna doğum yapan kadın bile inanmıyor.

Kadın kadını bu kadar üzülebiliyorken bizlerin erkeklerden çok fazla anlayış beklememiz biraz saçma oluyor.

Bana gelince; iki çocuğumu da çalışarak büyüten bir anneyim. Sebep belli para lazım. Şanslıyım ki çocuklarıma annem bakıyor. Arada bir sabahları çocuklarımı bırakırken vicdan yapıyorum ama sonra toparlıyorum hemen “sen sadece kariyer değil annelik de yapıyorsun” ve diyorum ki kendime “ele günü boşver hatalarınla, günahlarınla sen süper bir annesin”. Kısaca kimse den birşey beklemiyor kendi motivasyonumu kendim sağlıyorum.

İster üst düzey bir yönetici olun, isterseniz çocuğunuzun bakımı için kariyerinizi bırakıp evde oturun. Yeter ki etrafla değil, mutlu olabileceğiniz birşeylerle uğraşın ve annelik kadar kendinizi de önemseyin.

Çünkü annelik kariyer değil, mutlu çocuklar yetiştirmektir. Bunun da yolu mutlu anneler den geçer.

Sizi sizden başka kimse iyi edemez.

Sevgiler,

devamı »

2 Şub 2015

Çocuk Filmleri


vizyondaki-cocuk-filmleri-süngerbob
süngerbob
Yarı yıl tatilinin yarısı bitti bile. Ben çalışıyorum Yağız da anneannede sıkılmaya başlayınca çareyi anaokulundan beri aralarında ki bağ bitmeyen kendi deyimleriyle kankası olan arkadaşına bırakmaya başladık.

 Birlikte gayet güzel vakit geçiriyorlar. Tatil başladığından beri vizyona güzel çocuk ya filmleri girmeye başladı. Daha da mutlu olsunlar diye iş çıkışı sinemaya götürelim dedik. Ama maalesef en son film başlama saati 18:30.

 18:30 yani benim mesai bitiş saatim.

 Yani yetişemem geç kalırım demek.

 Bu şu demek oluyor “çalışan anne çocuğunu sinemaya götüremez”.

 Hafta sonu da çalışan ebeveynleri düşününce; bir ailenin çocuklarını sinemaya götürmesi neden bu kadar zor olmak zorunda? diye sormadan edemiyorum.

 Tamam erken yatmaları gerekiyor da yarı yıl tatili bu bir gece 1 saat geç yatsa bir şey olmaz. Ve ben bunu düşündüklerini iç sanmıyorum.

 Şimdi ne yapayım ben gidip “çocuğumu sinemaya götüreceğim de izin alabilirmiyim” desem bana neresiyle gülerler bir düşünün.

 Bir annenin çocuğuyla vakit geçirmesine bu kadar engeller konulmamalı. Karşıdan bakılınca”ne var bunda” diye düşünebilirsiniz. Tamam ben bu hafta sonu telafi edip oğlumu sinemaya götüreceğim ama aklıma çalıştığı için götüremeyen ailelerin çocuklarına yapmak zorunda kaldığı açıklamalar geliyor.

 Ve maalesef günümüzde zamane çocuklarını ikna etmek öyle sanıldığı gibi kolay olmuyor.

 Yine bir çalışan anne vicdanı yaşatmaya niyetim yok ama üzgünüm halden anlamayan bir toplumuz. Ne diyelim inancım sonsuz çalışsın yada çalışmasın her anne evladının mutluluğu için bir çözüm bulur diye düşünüp konuyu kapatmak istiyorum.

 Yağız ın seçtiklerin den bir kaç sinema filmi paylaşayım;
 Süngerbob 6 Şubatta vizyona giriyor.Diğer filmler şuan vizyon da. Evdeyseniz saat sorununuz yoksa çıkın gidin :)
vizyondaki-cocuk-filmleri-7 cüceler
7 cüceler

vizyondaki-cocuk-filmleri- 6 süper kahraman
6 süper kahraman

  Mutlu haftalar dilerim.

 Sevgiler..
devamı »
Bumerang - Yazarkafe