Hangimiz ara ara hatta sık sık anlaşılmak istemeyiz ki?
Belki sorunlarımı benden başkası çözemez, belki derdime derman olamaz hiç bir cümle ama bazen ufacık da olsa "anlıyorum seni" denmesi ya da "anladım" der gibi bakılması içime su serper.
Çocuklarda da bu böyle hele ki kardeş kavgalarında ezilen ya da sopa yiyen tarafa hemen yönelmek yerine bağıran öfkeli olan çocuğa dönüp konuşmak "anlıyorum öfkelisin" yaklamışımı her çocuğa iyi gelecektir. Biz büyükleri bile rahatlatabiliyorsa düşünün çocuklar üzerinde yaratılan etkiyi.
Aralarında 7 yaş olmasına rağmen bu sıra evde sürekli çocuklar arasında kavga var. Bir bakıyorum Yağız kardeşiyle güzelce oynuyor ama 10dk geçmiyor Ela nın o tiz çığlık sesi evi inletiyor. Hemen müdahale etmemeye çalışıyorum istiyorum ki sorunlarını kendileri çözsünler fakat dikkat çekmeyi başaramayan Ela bu sefer eline ne geçerse abisine atmaya başlıyor. Ve orada müdahale etmek zorunda kalıyorum. Sorunu bir türlü çözemez hale gelince gizlice oyunlarını takip edeyim dedim. Ve gördüm ki abi oyun başladıktan 5 dk sonra Ela nın elinden en sevdiği oyuncaklarını izinsiz alıyor ve saklıyor Ela bağırmaya başlayınca da Yağız ben bir şey yapmadım ( bu konuyu daha önce yazmıştım) diyerek savunmaya geçiyor.
Şimdi bunu gördüğüm şekilde Yağız'a söylesem hemen başlayacak ergen tavırlarıyla isyan etmeye bunu tahmin ederken kendi dönemim aklıma geliyor kardeşim için hep aman o küçük aman sen büyüksün derler di çok kızardım büyük olmaktan da abla olmaktan da nefret ettim çoğu zaman. Ve ben evlenen kadar kardeşim olduğunu söylemedim kimselere soranlara tek çocuğum derdim düşünün öfkeyi :) Tabi evlendiğim gün hatta kardeşimin askere gittiği gün canımın yarısı koptuğu gün anladım ki o benim kanım canım herşeyimm. Ama bunu anlayana kadar 20 sene geçmese iyi olurdu tabii...
Bu yüzden dir ki Yağız ve Ela'nın arasını yaş olarak özellikle fazla olsun istedim. İstedim ki sen büyüksün o senin kardeşin lafını ben söylemeyim onlar bunu fark edecek yaşta olsunlar. Yer yer büyük kavgalar oluyor yer yer taraflar birbirini her şeye rağmen rakip görüyor. Ara sırada küçücük boyuna bakmayan taraf karşı tarafa saldırıya geçiyor.
Yağız'ın öyle vurayım, ittireyim gibi huyları hiç olmadı şükür hala da yok. Ama sağolsun alttan alttan çok güzel delirtmesini biliyor. ELAAAA desek zaten 3 yaş sendromunda oyuncaklarını bile abisine toplatmaya çalışıyor. Ben senin kardeşinim gibi damar sözcüklerle Yağız'ı ikna edemezse direk dalıyor. İşte o nokta da mecbur müdahale ettiğim kısımlar arasında oluyor.
Asrın sorunudur bu kardeş kavgası. Bazen gülerek izliyorum hallerini bazen gerginlikle. Ama sonuç güzel ne olursa olsun özür dileyip sarılıp öpüşerek ayrılıyorlar. Bunun sebebi arada ki yaş farkımı, çocukların karakterimi bilmiyorum ama 2.çocuğu planlarken tam da böyle hayal etmiştim. Az kavga çokça sevgi. Ve kendi kendilerine problem çözme becerisi kazanmaları önemliydi benim için.
Dün Ela, Yağız okuldayken en sevdiğini tırını almış anneannesine götürmüş orada da unutmuş. Yağız okuldan gelince tırını bulamadı ve çok kızdı. Hatta bir ara ağlıyordu Ela da ikna etmeye çalışıyor "unuttum abicim yarın getiririm mutlaka üzülme" diye :) Yağız "seni affetmiyorum Ela" deyince Ela delirdi "abisin sen affedeceksin" diye bir saldırdı ve kavga çıktı. Gizli gizli izleyerek arada ki diyaloglara çok güldüm gece baktım yatarken öpüşüp anlaşıp yatıyorlardı. İşte bahsettiğim bu.
Kaşını gözünü yaran yoksa herkes kendi halinde takılabilir. 10 yaşında ki ergene yapma desem tribe bağlar, 3 yaşında ki eli maşalıya yapma desem 1 saat ağlar ve dır dırı ile başımın etini yer. Tepkisiz kalmak en güzeli :)
İkisini de anlıyorum, sabırla anlamaya çalışıyorum. Ama birilerinin de beni anlamasını umutla bekliyorum ;)
Sevgiler,