fotoğraf alıntıdır. |
Özgüven; insanın kendisi ve çevresiyle barışık olması, olumlu ve olumsuz yönlerinin farkında olması demektir. Özgüven tüm bireylerin ihtiyaç duyduğu, yaşamda sorunların ve sorumlulukların daha kolay üstesinden gelmesini sağlayacak bir duygudur.
Şımarıklık ise; her durumda ve her şartta kendisinin ve isteklerinin ön planda olmasını isteyen, isteklerini ertelemeyi ve beklemeyi bilmeyen, karşısındaki insanların isteklerine saygı göstermeyi öğrenememiş, bulunduğu ortamda bütün ilgiyi üzerine toplamaya çalışan, mızmızlanan, mutsuz, zaman zaman agresif, sadece kendi dediklerini yaptırmaya çalışan ısrarcı davranışlara şımarıklık denilebilir. Sadece çocuklarda var olduğu sanılan bir duygudur fakat insanlarda da bol bol bu tavırları görmek mümkündür :)
Özgüven ve şımarıklık arasında çok ince bir çizgi var. Ve bu sık sık karıştırılıyor. Gittiği her ortamda insanları rahatsız eden, dur yapmadan anlamayan, saygısızca davranan çocuk özgüvenli değil şımarıktır. Tüm bunlara ek olarak ukala ukala garsonlara konuşan, gittiği her yere her ortama bahane bulan, düşünmeden hareket eden yetişkinde şımarıktır.
Şımarıklık daha küçük yaşlarda desteklenmez ise kalıcı olmaz. Burada anne baba tutumu çok önemlidir. Çünkü çocuk doğru yada yanlış kavramlarını henüz bilmediği yaşlarda her türlü davranışı sergileyerek toplumsal sınırları öğrenmeye çalışmaktadır. Yaptığı her davranışta aldığı tepkiler sosyal bir birey olma yolunda kimliğini ve kişiliğini bulacaktır. Çocukların ilgi çekmek için yaptıkları bu davranışlara yön vermek bizlerin elinde.
*Ağlayıp tepindiği anda kuralların bozulduğunu ve isteklerinin yapıldığını görüyorsa zamanla uyum ve davranış bozuklukları gelişecektir. Bu da çocuğun özellikle okul sürecinde arkadaşları tarafından istenmeyen çocuk olmasına yol açacaktır.
*Anne babası tarafından sadece kendisi varmış ve en önemli şey onun istekleriymiş gibi davranılarak büyütülmüş çocuk, başkalarının duygularına, acılarına, beklentilerine de kayıtsız kalacak ve insanları anlamak, anlayış göstermek bir empati duygusunu öğrenemeyecektir. Bu olumsuzluğun en önemli getirisi ise, çocuğun zamanla kendi anne babasına karşıda duyarsızlaşmasıdır.
Dolayısıyla bizim anne baba olarak görevimiz çocuğumuzun her istediğini yapmak değil, onu kendi isteklerini yapabilecek, çevresine saygı duyan, başkalarını ve duygularını önemseyen donanımlara sahip bir birey olarak yetiştirmektir.
kaynak
Bunları neden yazdım? Çünkü etrafımda çok fazla özgüven konusunu şımarıklıkla karıştıran insanlar var. Geçen gün markette gördüğüm bir kadın orada karşılaştığı bir arkadaşına evde kendi kendine çocuğunun okumayı söktüğünü, kendine çok güvenen bir oğlu olduğunu ballandıra ballandıra anlatıyordu. Aşırı özgüvenli olduğu için oğlu girdiği hiçbir ortamda yabancılık çekmiyormuş. Bu sırada oğlunu gösterdi ben şok oldum. 6 yaşında çocuk kasada işini yapan bayanı rahatsız etmekle meşguldü. Oğlunu gördü uyarmak yerine döndü arkadaşına gülerek görüyor musun ne kadarda her şeye meraklı dedi. O an kasiyer ile göz göze geldik ama böyle birine laf anlatmak bize düşmediği için susup kaldık. Bunun gibi örnekleri eve gelen misafirlerde de görmek mümkün oluyor. Çocuk evin altını üstüne getiriyor anne sesini çıkarmıyor. Sonra oğlunun dışa dönük, özgüvenli bir çocuk olduğu için her gittiği yerde rahat davrandığını anlatıyor.
Kendini iyi ifade eden çocuk özgüvenlidir. Kural tanımayıp rahat davranan çocuk sadece şımarıktır. Ve sorumlusu sadece ailedir.
Tam tersi bir örnek de vermek isterim. Oyy ne tatlı maşallah dediğim tanımadığım bir çocuğa anneannenin hemen atlatıp "ahh ablası çok şımarık" bu demesi de çok normal bir şey değildir. Halbuki çocuğun o ortamda yaptığı hiçbir şımarıklık yoktu.
Kaldı ki 2 yaşındaki çocuk ne kadar şımarık olabilir. Öyle bile olsa bunu çocuğun yanında tanımadığın birine anlatmanın faydası nedir bilemiyorum.
Kısaca kimse saf değil dışarıdan bakıldığında çocukların az çok özgüven sahibi yada şımarık olduğunu hepimiz anlayabiliyoruz. Bunu anneler kendi çocuklarına bakınca da anlasa yeter ;)
Sevgiler,
Malesef bu iki kavram dediğin gibi fazla birbiri içine girmiş durumda. Çocuklarımızı kendimiz kötü etkiliyoruz çok zaman
YanıtlaSilÇok güzel konulara değiniyorsun, bayılıyorum yazılarına 😘
YanıtlaSilKesinlikle çok katıldığım bir yazı olmuş, bende kızımda bazen yaşıyorum sorunlar ve nasıl davranacağımı kestiremediğim zamanlar olmuyor değil ama şımarıklığa gerçekten tahammülüm yok , en büyük korkum da çocuklarımın şımarık olması ve insanları rahatsız eden bireylerden olmaları, bunu yapmamak için elimden geldiğince bilgilenip uygulamaya çalışanlardanım .. sevgiler..
YanıtlaSilÇok isabetli bir konu seçmişsin Gülşahcım şımarık çocuklara hiç tahammülüm yok.
YanıtlaSilCok haklisiniz, ben de bircok defa sahit oldum, ve rahatsiz edici cocuk davranislari bir sekilde ögretilmeli, özgüven baska simariklik baska.. Ama bir de hic cocuguna laf söyletmeyen ebeveynler var...
YanıtlaSilSamimiyet ve laubalilik arasındaki çizgi gibi ince çizgilere dikkat etmek gerek :)
YanıtlaSilbüyükler küçüklere göre daha şımarık bu devirde bana göre.. bu markette bahsettiğin olay gibi ben de çok sık görüyorum çevremde sayelerinde çocuklardan soğudum :-((
YanıtlaSilİnsanın fıtratın da olacak. Sözüne çok inanıyorum.
YanıtlaSilÇok doğru bir konuya parmak basmışsın.
YanıtlaSilYine çok güzel bir yazı olmuş...
YanıtlaSilÇok güzel anlatmissin. Çocuklarin suću yok ki aileler sorumlu bu durumdan.
YanıtlaSil