Daha önce bu konu ile ilgili yazmışım.(TIK TIK) Fakat Yağız a artık bu yöntemler işlemiyor. Örnek vermek gerekirse artık ceza olarak elinden tableti almak, ya da en sevdiği bir şeyi bir müddet yasaklamak onu daha da öfkelendiriyor. Ve aynı şeyleri bu sefer inadına yapıyor. Uzlaşma sağlayabileceğimiz bazı noktaları araştırıp not ettim ve evde uyguladım. Bize uymayanları eledim, uyan maddeleri kendimce geliştirmeye çalışarak yola devam ettim. Hala ediyorum.
* Şuan tableti yasak. Ama bu ceza anlamında yasak değil. Birlikte karar aldık. Okullar kapanana kadar ortadan kaldırdık. Okullar kapanınca günde 2 saat olarak şimdilik anlaşmamız mevcut. Tableti verirken yazılı onayını alacağım bu ilk taktiğimiz. Böylece verdiği sözleri unutması zor olur. Yazılı sözlerin hepsini saklıyorum ;)
* Suçlayıcı kelimelerin çoğunu rafa kaldırdım. "Bu çöpleri salonun orta yerine sen mi attın" yerine ikisene de hitaben (ayırmadan) suçlu aramadan; "sinirli olduğumu çöplerin yerinin burası olmadığını şimdi kalkıp bana yardım etmeleri gerektiğini"söylüyorum. Böylece kimse ben yapmadım o yaptı cümlesini kuramıyor hatta ara ara birbirlerini uyardıklarına da şahit oldum. Bir taşla iki kuş ;)
* Yazmak Yağız ile aramda ki en iyi iletişim yöntemi olmuş durumda. Bazen ona anlatmak istediğimi konuşarak anlatıp ikna edemediğim de not olarak yazıp çalışma masasına yapıştırıyorum. Sabah notlarımı okuduğun da daha bir ılımlı yaklaşıp hatasını anlayabilecek şekilde özür dileyebiliyor. Tabii ki bazı zamanlar özür dilerim sözcüğünün 1 gün sonrasın da aynı hatayı yapabiliyor. Ve ben yine azimle aynı taktikleri uyguluyorum.
* Bir ara kızdığım da en sevdiği ayakkbıları olan futbol ayakkabılarını saklama yöntemini uyguluyordum. Çok öfkeleniyor bir de üzerine insanı delirtircesine zırlayarak ağlıyordu ( artık hiç yok diyemiyorum bu huyunu henüz bırakmadı) Baktım inatlaşma uzuyor ve sadece ayakkabılarına tekrar sahip olmak için benden özür diliyor. Bunu anladığım da kendimi çok suçlu hissettim. Çocuğu resmen ellerimle çıkarları için savaşmaya itekliyordum. Bunu da oturup konuştuk. Örnek vermek gerekirse; bahçede top oynamaktan geç geldiğinde ceza olarak ayakkabılarını saklamak yerine "buna çok kızdığımı ve sofra saatini kaçırdığı için kendisine peynir ekmek hazırlamak zorunda kalacağını" açıkladım. Başta sallamadı öyle yemekle de arası pek yok ama baktı aç açına yatılmıyor kendince ekmek arası yaptı. Vicdansız gibi görünebilirim ama uygulama tuttu bir sonra ki gece sofra saatinde evde oldu ;) Kıyamayıp ona kalkıp yemek ısıtsaydım eminim sonra ki akşam nasılsa annem beni aç bırakmaz mantığıyla vaktinde evde olmayacaktı.
Şimdilik uygulayabildiklerim bunlar. Aslında kısacası bizim evde CEZA YÖNTEMİ falan yok. Uzlaşma ve hatasını anlamasına yardımcı olma var. Ve ben Yağız'a böyle davrandıkça Ela'ya karşı daha sabırlı olduğumu hissediyorum. Amacım öncelikle çocuklarımın; işledikleri bir suç karşısın da ceza alarak kendilerini değersiz hissetmeleri yerine "her şeyi tekrar düzeltmek için ne yapabilirim?" diye düşünmelerini sağlamak.
Kendi açımdan bakınca da evde ne kadar az kriz yaşanırsa ben daha az gergin oluyorum. Zaten günün yorgunluğunu stresini düşününce basit bir kaç yöntemi kendime huy edinerek daha sakin bir ev hayatı geçirebilirim. Bizler böyle büyümediğimiz için bu yöntemlere kendimizi alıştırmak oldukça zorlayıcı ve zaman istiyor. Ama yine de evde ki huzurum için her şeyi yapmaya hazırım. Tabii buna herkesi ortak ederek ;)
Not: Bunlar tamamen kitaplardan okuyarak, uzmanlardan dinleyerek kendimce kendi çocuklarımın karakterlerine göre belirlediğim yöntemlerdir. Asla kimseye akıl vermek gibi bir niyetim yoktur ;) Çünkü henüz kelin ilacı olsa kendi başına sürer kısmında çırpınmaya devam ediyorum.
Sevgiler,
Snapchat: gulsahonen
Canım seni çok iyi anlıyorum. aynen senin gibi evde ergen olma yolunda ilk adımlarını atan küçük adama yetiştirdiğimiz için her söylediğimize muhalefetler. Ama bu günlerde geçecek. Nasıl tuvalet eğitimidir, uyku eğitimidir, okuma-yazma öğretmesi geçti ise; aynen o gibi bu günlerde geçecek. Sadece biraz sabır etmek lazım, bence!...
YanıtlaSilgeçiyor geçiyor kendimizce çözümler bulmaya çalışıyoruz işte :))
SilNe kadar büyük emek harcıyoruz onları düzgün bir şekilde yoğurup şekillendirebilmek için çok çok iyi anlıyorum seni Gülşah. Yağız'ı iki yaş geriden takip eden Görkem'le de benzer şeyler yaşıyoruz ev halimiz genel olarak aynı. Sürekli suçlamalar o yaptı o yaptı sesleri bak yine kulağımda çınladı :))
YanıtlaSildoğru resmen çabalıyoruz onlar için olması gerekende bu tabii. süreçleri yaş gruplarına göre hemen hemen aynı onu fark ediyorum aynı şeyleri yaşıyoruz çoğumuz :)
SilBüyük oğlumla ben de yazışarak anlaşırdım. Daha doğrusu ben yazar masasına bırakırdım, o notları hala saklar. Onunla iletişimimde ne kadar doğru bilmiyorum ama "anne üzülüyor" baskısını uyguladım. Yaparsan üzülürüm şeklinde. Çok merhametli bir çocuktu kıyamaz vazgeçerdi o anlık yaramazlıktan. Ne yapsın o da balık burcu:))
YanıtlaSilAncak küçük oğlum ters, vicdansız çok aksi. İnanılmaz yıpranıyorum anlatacak söz yok yaşadıklarımı. Sırf inat için 5 yaşına kadar bezlendi. Nasıl başedeceğimi şaşırdım. Ceza onu korkutuyor ama caydırmıyor bu sebeple ben iyice karışmış durumdayım. Robot gibi oldum. Hayatımda herşey ona göre programlı yazık ki
Balık burcu erkeği süper ama ya :)
Sil2.ler de sorun hep var ben anlamadım gitti daha bir asi oluyorlar :) 3 yaşında ki çocuk resmen emir kipleriyle hitap ediyor bizi bayagı zorlayacak gibi :)
Evet emir var bol bol. Geçen gece uyumamak için bahane uydurduğu anlardan birinde çikolatalı süt içicem dedi. Hayır uyku saati çok geçti uyuyacaksın dedim. Ağlıyor, vereceksin içicem bi kere filan şeklinde ısrar ben hayır diyorum. En sonunda "rica ediyorum noolursun?" deyince dayanamadım tabi. Saat sabaha karşı 4 ve ben istediğini yaptım:))
SilBir yastan sonra bir seyleri yasaklamak daha çok hirslandiriyor. Ben de konusma yolunu teecih ediyorum ama yine de sabrimiz sinaniyor bazen.
YanıtlaSil