Yağız ve Ela'nın arası 7 yaş. Resmen hesaplayarak kardeş yaptık. Sebebi ise kardeşler arası rekabet dönemini asla yaşamak istemiyor olmamdan kaynaklıydı.
Çünkü benim kardeşimle aram 2,5 yaş ve sürekli kavga ederek büyüdük. Evlenene kadar da kardeş kavgasını doyasıya yaşadık. Özellikle ergenlik dönemlerimde bana kaç kardeşsiniz diye soranlara "ben tek çocuğum" cevabını verdiğimi çok iyi hatırlıyorum. Yani uzunca bir süre resmen kardeşim yokmuş gibi yaşamaya çalıştım. Evlendim gelin almamda ve 1 ay sonra da kardeşimi askere uğurlarken yıllar sonra kardeşime kavuşmuş gibi ağladım o ayrı. O gün bugündür soranlara hatta sormayanlara benim birde erkek kardeşim var diyorum 😊
Sadece bende değil en yakınımda annem kız kardeşini, babam erkek kardeşini mal mülk davaları yüzünden kaybetti. Yıllarca onlar için üzüldük konu kardeş bağı olunca sağlık olsun bile denmiyor. Değmeyecek dünya malı için insan kanından, canından vazgeçebiliyor hep bunları yaşayarak öğrendik. Keşke dünyada ki en büyük mirasın kardeş sevgisi olduğunu öğrenmiş olsalardı.
Yaşadıklarımı ve gördüklerimi düşününce çocuklarımın arası 5 yaştan az olmamalı dedim. Biri ağabey diğeri kardeş olsun rakip olmasınlar diye düşündüm. Birlikte yardımlaşarak büyürler, birbirlerine düşman olmazlar bende rahat ederim dedim. Fakat ikinci çocuğun eli maşalı olacağını bir türlü hesaplayamadım. Tecrübe işte...
Yağız şuan gümbür gümbür ergenlik girişinde ( girsin çıksın artık bitsin bu eziyet) her zaman her yerde benim dediğim doğru moduna girdi ve çıkamıyor. Sürekli çatışmak için sebep arıyor. Ve sürekli mutsuz. Her an dünya başına yıkılacakmış havasında takılıyor. Sıkıyorsa evde olumsuz cümle kullan saatlerce bunalıma bürünebiliyor. Şu sıra en büyük hobisi sinsi bir şekilde Ela'yı (ağız hareketi bile olabilir) kızdırmak. Meydan boş ise Ela'nın odasında ki oyuncakların yerini değiştirme cesaretine girebiliyor. Ela kıyamet koparınca ben bir şey yapmadım diye kendini savunan ilk kişi olması onu ele veriyor. Evden kaçıp başka bir aile ile yaşamak gibi planları var.
Ela ise doğduğundan beri 1-2-3 yaş sendromunda (umutsuz vaka) bu sıra özellikle kural tanımama, arsızlık, tutturma, ona söylenenleri duymama modunda. Var olan inat seviyesi en tepelere çıktı ve bir kademe dahi düşmüyor. Şu sıra en büyük hobisi sürekli Yağız'ın odasına gidip onu kışkırtma, kızdırma gibi ne kadar gürültü çıkarak konu varsa olay yaratma derdinde. Asla inkar etmez ben yaptım ne olacak diye artistlik yapar. Oda başka bir anne baba bulma derdinde.
Ve son 2 aydır inanılmaz bir kavga, gürültü ve rekabet içindeler.
Şiddet yok ama sürekli birbirlerini tehdit ediyorlar. Yağız kendini Ela ile Ela ise kendini Yağız ile kıyaslıyor. Bu aşamaya gelince sen 3 yaşındasın sen 10 yaşındasın demek konuyu maalesef çözmüyor. Ela'nın tiz çığlıkları Yağız'ın isyanı eve bomba gibi düşüyor. Çoğu zaman kendi hallerine bırakmaya çalışsam da bizde insan evladıyız kafamız götürmüyor.
Krizleri geçince sarmaş dolaş, sevgi yumağı olmaları beni duygulandırmıyor düşündürüyor. Acaba ruhsal sorunlarımı var bu çocukların diye düşünsem de "sen kendini ve akıl sağlığını bu dönemde iyi koru" diye kendime tavsiyeler veriyorum. Yakında edindiğim tüm çocuk eğitimi ve gelişimi tecrübelerimi bir kenara bırakıp kızılcık sopası ile haneye dalacak kıvama gelmiş durumdayım kendimden korkuyorum😊
Şaka bir yana gerçekten bu duruma şaşırıyorum ve iki ayrı dönemde olan çocuğa nasıl davranmam gerektiği konusunda bocalıyorum. Ela'nın okulunda bulunan pedagog ile görüştüm. İki ayrı dönemi de iki ayrı birey olarak kabullenmemiz gerektiğini vurguladı. Ben Yağız'ı çok sahipleniyorum çünkü babasıyla çok kavga ediyor ve kendim kızsam da babası ile çatıştığında ona kıyamıyorum. Eşimde Ela'yı çok sahipleniyor çünkü Ela canımlı cicimli konuşmaları ile babasına tüm kuralları yıktırıyor. Tüm bunlara rağmen iki çocuk da ne olursa olsun ev içi kurallara uymak zorunda. Buna bende katılıyorum ama bazı kuralları uygulayabilmek için bile aşırı sabır ve yüksek tahammül seviyesi gerekli olabiliyor. İşte biz büyükler günün stresi altında bunu sağlamakta oldukça zorlanıyoruz.
Kardeş arası rekabet, kardeş kıskançlıkları, kardeş kavgaları kitaplara konu olacak kadar çok yaşanan bir durum. Onlara kardeş sevgisini ve kardeş bağını unutmamaları gerektiğini öğretmek bizlerin görevi. Bunu öğrenen kardeşlere başka hiç bir miras bırakmanıza gerek kalmayacaktır.
Sevgiler,