31 Ara 2019

Çocuklar Süt Sevmiyor mu?



Dün bir arkadaşıma çaya davetliydim. Öğleden sonra olduğu için çocukları evdeydi. Ben de giderken onların sevebileceği ‘zararsız’ ve lezzetli bir şeyler almak istedim. Ufak tefek atıştırmalık yiyeceklerin yanında marketten en sevdiğim markanın ambalajlı sütünü aldım. Bizim evde çok tüketildiği için sütü artık otomatik alıyorum hiç düşünmeden.

Evlerine gittiğimde arkadaşım torbaları boşaltırken sütleri kendime aldığımı sanınca bayağı şaşırdım. Meğer çocukları süt “sevmezmiş”. Bu aslında onun dediği tabii ama orada bir şey demeden, evde bal, kakao gibi tatlandırıcı bir şeyler olup olmadığını sordum. Kakao poşetini elime aldım ve annemin hazırladığı kakaolu sütü hazırlamaya giriştim.

Benim düşünceme göre, çocuklar bir gıdayı, bir yiyeceği sevmediğinde bu gerçek fikir değil, bir etkilenme veya zorlanma sonucu oluyor. Yani çocuğu yemesi veya içmesi için zorlarsan o çocuk o gıdayı bir daha tüketmeyebiliyor. O yüzden çocukları serbest bırakmak, sıkmamak, o gıdayı farklı türde onlara sevdirmek lazım.

Kakaolu sütlerini ve atıştırmalıklarını hazırlayınca onları çağırdım ve sütle ilgili bir hikaye uydurdum hemen. Sonuç belli; sütlerini bayılarak içtiler. Konu neyi yaptığınızdan çok nasıl yaptığınız. Pazarlamanın önemini buradan anlıyor insan. Arkadaşım şaşkın tabii.
Sohbet ettiğimizde ise çekinerek ambalajlı sütleri pek kullanmak istemediğini söyledi. Nedenini sorduğumda ise besin değeri düşük olduğunu söyledi. Bunu da araştırmadığını, tamamen kendi fikri olduğunu söyledi. Gel bakalım o zaman dedim. Dedikodu yapacağımıza, magazin konuşacağımıza bunu araştıralım dedim. 1-2 saat gezindik yerli ve yabancı sitelerde. Çıkan sonuçlar ise onu şaşırttığı kadar beni de şaşırttı zira bilmediğim bir sürü şey öğrendim. Bu vesileyle arkadaşıma da teşekkür ederim yeni şeyler öğrenmemi sağladığı için.

İlk olarak ambalajlı sütler, şu an ortalıkta gezen çiğ sütlere göre denetimli ve kontrollü olduğu için kesinlikle ama kesinlikle daha güvenli ve sağlıklıymış. Ambalajlı sütler, ısıl İşlem Görmüş İçme Sütleri Tebliği’ne uygun ısıl işlem geçirirler ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından onaylanan tesislerde üretilirmiş.


Isıl işlem, dünya çapında tüm sütlere uygulanan bir yöntemmiş meğer. Bunun amacı, insanlarda ciddi hastalık riski oluşturabilecek etkenlerin tamamen uzaklaştırılmasıymış. Ayrıca besleyiciliğinden ve içeriğindeki vitaminlerinden de herhangi bir kayba uğramazmış. Yani arkadaşımın fikri yanlışmış. Araştırmasak, sorgulamasak yanlış bir fikre inanmaya devam edecekti.

Bu arada aranızda çiğ süt kullanan varsa diye çok ama çok önemli bir bilgi eklemek istiyorum. Çiğ olarak tüketime sunulan açıkta satılan sütler biliyorsunuz sokakta, dükkan önlerinde, mağaza kapılarında filan satılıyor. E tabii soğuk zincir de hak getire! Bu sütlerde soğuk zincir sağlanamadığından, tüketiciye ulaşana kadar geçen taşıma sürecinde toplam bakteri yükü artıyor. Bu zararlı mikroorganizmaların uzaklaştırılması amacıyla evlerde kontrolsüz bir şekilde uzun süre kaynatılıyor ve bu yüzden vitamin-mineral kayıpları ambalajlı sütlere göre daha fazla oluyor.
Aman diyeyim her yerden süt almayın, çiğ süt almayın, denetimden geçmeyen sütü doğal sözüne kanıp eve sokmayın. Çocuklarınızı da onu sevmiyor, bunu sevmiyor diye şartlandırmayın. Sadece neyi nasıl sunacağınızı bilin ve çocuğunuza, yeni şeyler denemesi ve sevmesi için her zaman şans verin. Hepimize örnek ve ders olsun bu deneyim.

Bir boomads advertorial içeriğidir.
devamı »

19 Ara 2019

Altın Hesabı Nasıl Açılır?



Çok sayıda kişi yatırım aracı olarak altını tercih ediyor. Zor günler için birikim yapmanın bir yolu olan altınların evde tutulması ise hırsızlık olayları nedeniyle sakıncalı! Ayrıca evde tutulan altınların zamanla değer kaybetmesi riski de bulunuyor. Bu nedenle altın hesabı açmak hemen herkes için oldukça cazip bir seçeneğe dönüşüyor. Bu noktada altın hesabı açtırmak için hangi banka tercih edilmeli ya da ne yapmak gerekir gibi sorular giriyor.

Altın hesabı açmak için Kuveyttürk Bankası tercih edilebilir. Pek çok kişinin orak tercihi olan bu bankanın birkaç farklı altın hesap türü sunduğunu belirtebiliriz. Bu nedenle herkesin kendi gelir durumunda ya da beklentilerine uygun bir hesap türünü tercih ederek altınlarını değerlendirmesi mümkün olabiliyor. Ayrıca hesap açmak için çok sayıda farklı prosedür ile uğraşılmasına gerek olmuyor. Gayet kolay ve hızlı bir şekilde hesap açılmasını sağlayabilirsiniz.

Altın Hesap Türlerini İnceleyin!

Kuveyttürk bankası internet sitesine tıklamanız durumunda altın hesap türlerini inceleyebilirsiniz. Altın cari hesabı en çok tercih edilenlerden biri oluyor. Bu hesabı açmanız durumunda dilediğiniz zaman altın alım satımı yapabiliyorsunuz. Aynı zamanda minimum işlem limitinin sadece 0.01 gram olması da bu hesap türünün cazip özelliklerinden biridir. Bu hesap bankanın herhangi bir şubesinden açılabildiği gibi mobil şubeden ya da internet şubesinden de açılabiliyor.

Altına altın katılma hesabı bankanın bir diğer hesap türü! Bu hesabı açanlar bir yandan tasarruf elde ederken diğer yandan da kazanç sağlayabiliyor. 1 ay vadeli olarak bu hesabı açmak isteyenler 100 gr altın ile açabiliyor. Bu arada 3 ay ila 1 yıl vade seçeneklerinin olduğunu da belirtelim. Stopaj oranı ise her vade için % 15 düzeyinde…

Kuveyttürk Bankası internet sitesini incelemeniz durumunda bankanın diğer altın hesap türlerine dair detaylı bilgi alabiliyorsunuz. Hangi hesap türünün sizin için çok daha cazip bir seçenek olduğunu kolaylıkla tespit etmek için mutlaka bankanın internet sitesine uğrayın. Altınlarınızın değer kaybetmesini engellemek için harika bir seçenek olan altın hesabı güvenli bir şekilde birikim yapmanızı da sağlıyor.

devamı »

10 Ara 2019

Adet Sancısına Ne İyi Gelir?



Adet kanamaları üreme dönemindeki kadınların yaşadığı doğal ve normal bir olaydır ve yumurtlamanın, gebe kalabilme yetisinin de göstergesidir. Adet dönemleri bazı kadınların hafif ve sorunsuz geçerken, bazıları çoğu kez ağrılı, sancılı birkaç gün geçirir. Genellikle de hafif ağrı kesiciler veya dinlenme ile geçer.

Adet sancısı neden olur?

Adet sancılarının nedeni, her ay rahim içi tabakalarının yenilenmesi ve bir sonraki yumurtalama dönemine hazırlanmasıdır. Yumurtlama döneminde gerçekleşen olası bir döllenme ile oluşan embriyonun rahim içi duvarına tutunabilmesi için rahim duvarı kalınlaşır. Gebelik olmadığı aylarda ise “prostagladin” adlı madde salgılanır ve rahim kasılır ve şiddetli sancılar yaşanır.

Adet sancıları hafifletilebilir!

Adet dönemi ağrıları, sancıları pek çok tıbbi ve doğal yöntemle giderilebilir. Adet ağrılarının giderilmesinde ağrı kesiciler çok etkilidir ve kısa süre içinde de sonuç verir. Bu sorunun ilaçlarla değil de, doğal yöntemlerle hafifletilmesi çok daha doğru olur. Doğal yöntemler genellikle adet sancılarının geçmesine, hafiflemesine yardımcı olabilirken, çok şiddetli ağrılarda tıbbi tedavi için bir sağlık kurumuna başvurmak önerilir.

Adet sancısını hafifleten doğal ve yan etkisiz öneriler

·         Isı
Adet sancılarının kısa sürede doğal olarak geçirmek için ısı, yani sıcaklık önerilir. Bu sebeple de adet döneminde ütü ile ısıtılmış bir havluyu alt karın bölgesine koyup o şekilde beklemek rahatlatır. Isı sayesinde kasılmalar ve sancılar yavaş yavaş azalmaya başlar. Adet dönemi boyunca karın bölgesini olabildiğince sıcak tutmak, kışın kalın giyinmek bu konuda çok işe yarar.

·         Ilık çay
Adet dönemlerinde ılık bitki çayı, sıcak içecekler adet sancısını hafifletici etki gösterir. Bu sebeple de bitki çayı içerek ağrılardan kurtulmak önerilir.

·         Dinlenmek
Dinlenmek, adet sancılarında hafifletici etki gösterir. Adet dönemlerinde fiziksel açıdan zorlayıcı, yorucu etkinlikler sancılarını artırır. Bu nedenle adet dönemi başlamadan birkaç gün önceden adet kanaması bitinceye kadar ağır fiziksel egzersizler,  güce dayalı işlerden uzak durmalı daha çok dinlenmeye zaman ayrılmalıdır.

·         Uzun süre aynı pozisyonda kalmamak
Bir kişinin gün içinde uzun saatler boyunca aynı pozisyonda kalması vücutta ağrı yapar, var olan ağrıları da artırır. Adet dönemlerinde bu etki çok daha yüksek olur. Tüm gün bilgisayar başında oturarak çalışan, ayakta aynı pozisyonda kalarak çalışan kadınların adet dönemleri daha yüksek ağrılı olur. Adet döneminde uzun süre ayakta kalmak ya da uzun süre oturmak yerine gün içinde kısa süreli de olsa uzanarak dinlenmek ve otururken ayakların altına yastık koyarak uzatmak, biraz kalkıp yürümek, hareket etmek sancıları hafifletmeye yardımcı olur.

·         Dengeli ve hafif beslenmek
Tüm vücut sağlığı için her dönemde ve her yaşta sağlıklı, doğal ve dengeli beslenmek önerilir. Çünkü aşırı miktarda yemek, fazla yağlı, tuzlu, şekerli beslenmek vücut sağlığı için zararlıdır ve mideyi çok fazla doldurmak ağrıları, sancıları arttırıcı etki gösterir. Bu bakımdan adet döneminde öğünleri normalden daha hafif tutmak, gün içinde azar azar ve sık sık yemek karın bölgesinde baskı oluşmasını ve ağrıları önleyebilir.

·         E vitamini almak
E vitaminin kasları gevşetici ve sancıları azaltıcı etkisi olduğundan adet döneminde yaşanan sancıları hafifletmek için de E vitamini deposu olan ay çekirdeği, badem, ayçiçek yağı, buğday tohumu, aspir yağı, fındık ve fıstık tüketmek önerilir.

·         A vitamini almak
A vitamininin de vücutta rahatlatıcı etkisi, adet sancılarını hafifletici özelliği vardır. Bu sebeple de adet döneminde sancıları hafifletmek için A vitamini bakımından zengin gıdalar; tatlı patates, havuç, ıspanak, karalahana, bal kabağı, marul, kavun, dolmalık biber, domates, kırmızı biber, pırasa, greyfurt, bezelye, kuşkonmaz, taze fasulye, brüksellahanası, kayısı, maydanoz, nane ve brokoli tüketilmesi önerilir.

Kaynak:

devamı »

22 Eki 2019

Elektrik Süpürgesi Seçimi Nasıl Yapılmalı?


Her evde en sık kullanılan küçük ev aletlerinin başında elektrik süpürgeleri geliyor. Çok sayıda kişinin hemen her gün kullandığı elektrik süpürgelerinin titiz bir şekilde seçilmesi kullanım konforu bakımından büyük önem taşıyor.  Oyuncak elektrik süpürgesi satın alırken nelere dikkat edilmesi gerektiği konusunda pek fikir sahibi olduğumuzdan söz edemeyiz. Bu nedenle sizlere bazı önerilerde bulunacağız.

Öncelikle elektrik süpürgesinin watt gücüne dikkat etmelisiniz. Ancak bu noktada gözden kaçırılan bir detay olduğunu belirtelim. Yüksek watt  gücüne sahip olan elektrik süpürgelerinin performansının da çok yüksek olduğu düşünülüyor. Oysa bu bilginin elektrik süpürgesinin performansı ile ilgili ya da toz alım gücü ile alakalı olmadığını bilmenizde fayda var. Bu değer kullanılan elektrik miktarı ile alakalıdır.

Elektrik Süpürgesi Alırken Bunlara Dikkat!

En çok dikkat etmeniz gereken unsur kullanırken sizi yormayacak olan ve manevra gücü yüksek bir elektrik süpürgesini tercih etmenizdir.  Özellikle her gün elektrik süpürgesi kullananlar için bu detayların çok daha fazla önem taşıdığını belirtelim. Mobilyaların etrafını süpürmekte zorlanmayacağınız bir başlık dizayna sahip olması  ve aynı zamanda farklı başlık seçeneklerini de sizlere sunması ölen taşıyan kriterler arasında yer alıyor. Yenilenen modelleri artık perdelerin üzerindeki tozu almanız için bile ayrı bir başlık seçeneğini sizlere sunabiliyor. Dolayısıyla tercihinizi olabildiğince yeni nesil elektrik süpürgesi modellerinden yana yapmaya özen gösterin.

Süpürgenin sessiz olması da bir diğer önemli özellik olarak karşımıza çıkıyor. Desibeli yüksek bir elektrik süpürgesi kullanırken sizi ve ailenin diğer üyelerini rahatsız edebilir. Tüm bunlarla birlikte seçtiğiniz tasarımın kaç yıl garantili olduğunu da gözden geçirmelisiniz. Garanti süresi en az 2 yıl olan elektrik süpürgesi modellerini tercih etmeye çalışın.  Markanın teknik servis alanının geniş olup olmaması da önem taşıyan bir diğer unsur!

Ekonomik fiyat görmek isteyenler uygun elektrikli süpürge fiyatları için hemen MediaMarkt internet sitesine tıklayabilir. Seçkin markalar tarafından en son teknolojiler kullanılarak geliştirilen elektrik süpürgesi modelleri bu sitede geniş bir seçenek yelpazesi eşliğinde beğeniye sunuluyor. Ürünlerin teknik özellikleri hakkında bilgi sahibi olabileceğiniz sitede kıyaslama yapabilir ve size en uygun olan ürün modelini pratik bir şekilde tespit edebilirsiniz. Ayrıca indirimli olarak satışa sunulan süpürge modellerinin de bulunduğu bilgisini sizlere aktaralım.

devamı »

8 Eki 2019

Beden ve Beyin Dengesi


Eğer ki stres içinde yaşıyorsan bedenin iç ortamının güven ve dengede olduğunu asla söyleyemezsin. Beden stres içinde yaşıyorsa uyumla çalışma halini kaybetmiştir.
Bedenin kendisini eski düzen ve dengesine kavuşturmak için verdiği bir tepki olan stres üç türlüdür:

İlki fiziksel strestir. Bunu örnek kazalar, yaralanmalar olabilir.

Ikincisi kimyasaldır. Bakteriyel, viral hormonal dengesizlikler ya da alkol alımı sonucu vücut dengesinin bozulması gibi...

Üçüncüsü ise psikolojik streslerdir. Anne baba ayrılığı, ailede kayıplar, borçlar, trafik ve internet erişiminden uzak kalmak (hele son dönemlerde) gibi...

Bu gibi durumlarda beden ve beyin dengesini kaybeder.
Sadece düşünmek suretiyle bedeninde stres modunu açabilirsin.
Bir tehlike anında olaydan korunmanın sağlayan stres böyle bir durumda ise tamamen bedensel uyumunu bozar hale gelir. Bedenin stres tepkisini vücudunda açtın/aktive ettiğin andan itibaren onu kapatamazsan , hastalık kapında demektir.

Neden mi?
Çünkü; doğada hiçbir organizma acil durum modunda belirli bir sürenin üzerinde kalamaz.

Insan ise geçmişte canını sıkmış bir hafızasına işlenmiş bir meseleyi sadece "düşündüğü an itibariyle o olay gerçekleşiyor gibi tepki verebilen" bir beyin ve bedenle yaşamaktadır. Kişi, zamanında kendisinde stres tepkisi oluşturmuş olayı sadece düşündüğü anda!! Olay beyninde birdenbire hayat bulur ve o noktada beyni ve bedeni adeta o anı yeniden yaşıyormuş gibi aynı kimyasal tepkiyi verir.
Ne İlginç değil mi; bedenini geçmişi şartlandırıyorsun ve bedenin sadece düşünmenle dengeden çıkıyor!

Insan stres altında ;hayatta kalma durumundayken sahip olduğu büyük korteks yüzünden, sürekli manada olumsuz duygu ve düşünceler oluşturmaya başlar. Duygu ve düşüncelerse hormonal karşılıkları ile insanın kanına karışarak beden kimyasını değiştirirler.
Stres modunu açmanla oluşturduğun kimyaya bağımlı hale gelmen, bu kimyayı oluşturan düşüncelerine bağımlı hale gelmen demektir!

"Nasıl yani, ben duygu ve düşüncelerimi bağımlısı mıyım?" diye düşünebilirsin.

Aynen öyle. Beden mahallinde alıştığım ve bağımlısı haline geldiğim bu kimyayı oluşturan senin duygu ve düşüncelerindir.
Değişme zamanı geldiğinde değişemem en de işte bu bağımlılıklarındandır!!!
Alıntıdır...

Stresin, öfkenin zararlarını aslında hepimiz biliyor ve bize verdiği zararları gözlemleyebiliyoruz. Fakat öfke kontrolü sağlamakta zorluk çektiğimizinde farkındayız. Bu konuda çok fazla türden kitap ve araştırma yazısı okuyorum. Ve hepsinin sonu olumsuz düşüncelerimizin yerine olumlu, pozitif düşünceleri koymak şartına çıkıyor.

Ben bunun çözümünü her duygumu yazmaya başlayarak buldum. Yazdıklarımı okudukça ne gereksiz şeylere öfkeleniyormuşum dediğim bir çok konu oldu. Yazarak sakinleşmekte bana büyük bir artı sağladı. Duygularımı olduğu gibi kabul etmeyi ama en önemlisi de her duygunun gelip geçici olduğu gerçeğini yazarak daha iyi anladım diyebilirim. Beden ve beyin dengesini sağlamak sandığımızdan çok daha önemli diyebilirim. Önce ruhunu iyi et ;)

Bu konuda okuduğum kitapları instagram hesabımda paylaşıyorum fakat bloğumda da mutlaka tavsiye olarak sizlerle paylaşacağım.

instagram: @gulsahonen

sevgiler..



devamı »

23 Eyl 2019

Çocuğunuz İçin Faydalı Süt Bilgileri



Çocuğunuza ne zamandan itibaren süt vermeye başladınız? Veya şöyle sorayım; çevrenizde çocuğuna süt içirmeyen anne baba var mı?

Biz hepimiz lıkır lıkır süt içerek büyüyen bir nesilden geliyoruz. Hatta süt içmezsek dişlerimizin çıkmayacağı, boyumuzun yeterince uzamayacağı gibi sözleri çook duyduk. :)

Geçenlerde çocuklu arkadaşlarımızla konuşuyorduk. Son zamanlarda, özellikle anne baba olduktan sonra fark ettiğimiz bir şey var; şimdiki çocuklar, bizim dönemde olduğu kadar süt içmiyor. Halbuki süt ne kadar faydalı! Bu yoğun koşturmacalı hayat içinde bu konuyu atlıyoruz. Çocukların kemik gelişimi ve sonraki yaşamları için sütün yararları saymakla bitmiyor ve bunu tekrar hatırlamak bizim görevimiz.



Sütün Yararları Neler?
Hazır konusu açılmışken, anneler için de hassas ve merak edilen bir konu olduğundan sütün faydalarından bahsetmek istiyorum.
Hadi sırayla gidelim, önce gebelikten başlayalım.

Süt tüketimi sadece çocuklar için değil, gebelik ve emzirme dönemi için de çok önemli. Süt, gebelik ve emzirme dönemlerinde, bebeğin büyümesi ve gelişmesi için gerekli vitamin ve minerallerin vücuda alınmasına ve bebeğin kemik gelişimine yardımcı oluyor. Aynı zamanda annenin kemik ve diş sağlığının korunmasını da sağlıyor.

Çocukluk ve ergenlik döneminde ise süt, güçlü kemik ve diş oluşumunu sağlıyor, kemik yoğunluğu artırıyor, sağlıklı büyümeye, özellikle de 1-4 yaş döneminde çocukların zihinsel gelişimine yardımcı oluyor.

Süt tüketimi sadece çocukluk döneminde değil, ileriki yaşlar için de çok önemli. Yetişkinlerde ve yaşlılarda da süt, kemik sağlığının korunmasında etkili rol oynuyor ve vücudun ihtiyaç duyduğu protein, kalsiyum, fosfor, B2 vitamini gibi birçok besin öğesini içeriyor.

Her Süte Güvenmeyin
Şimdilerde bir doğala dönüş merakıdır gidiyor. Güzel ama her ürün gerçekten söylendiği gibi doğal mı? Özellikle dikkat ediyorum, açıkta satılan çiğ sütleri doğal algısıyla sorgulamadan evlerimize sokuyoruz. Halbuki denetimden geçmeyen çiğ sütler, ciddi anlamda sağlık riski içeriyor.
Bunun yerine uzun ömürlü veya günlük ambalajlı süt tüketmelisiniz. Her yerde kolaylıkla bulabileceğiniz ambalajlı sütler, çeşitli denetimlerden ve doğru işlemlerden geçtiği için güvenilirdir – aynı zamanda katkısız ve doğaldır. Şahsen benim de tercihim, kolay ulaşılabilir olması ve tam anlamıyla güvenilir olması nedeniyle kutu sütler. 
Sonuçta vücudumuza giren her bir gıda için çok dikkatli olmamız gerekiyor, değil mi?

Bir boomads advertorial içeriğidir.
devamı »

3 Eyl 2019

Hayatın Tüm Kontrolü Sizde


Yaşadığımız realitede her şey o kadar gerçekçi gelir ki, yaşarken gerçek algısına kapılmamız gayet normal. Gölgeler, renkler, ayrıntılar, tatlar, kokular, manzaralar ve binalar gibi daha bir çok detay bu illüzyonun bize gerçekmiş gibi algılanmasını sağlıyor. Maalesef, zihinlerimiz manipüle edildiği için, dışarıdaki her gördüğümüz şey bizden bağımsız, ayrı olarak algılıyor ve deneyimliyoruz. Bu da bizi bütünden kopmuş, yalnız mücadele eden birisi haline getiriyor. Dolayısıyla korku ve endişelerde baş göstermeye başlıyor.

Yaşadığımız evren ne kadar gerçekçi olursa olsun, tamamen zihnimizde oluşan bir evrenden başka bir şey değildir. Şehirler, ormanlar, gökyüzü, dünyamız ve hatta tüm galaksi ile birlikte her şey kendi zihnimizin içinde. Her şeyi biz burada deneyimliyoruz. Dışarı diye baktığımız şey aslında kendi zihnimizin içinde, dışarıda olan hiç bir şey yok! Tüm deneyimlerimizi bedenimiz aracılığıyla yaşıyoruz. Aslında bedenimizde tamamen zihinsel bir olgudan ibaret. Sadece her anlamda hissettiğimiz için, gerçek yanılgısına kapılıyoruz. Bizler spiritüel varlıklarız. Özümüzü oluşturan bir bilinç, bir tek bir enerji alanıdır. Adına ne dersek diyelim, hep aynı kapıya çıkar. Elimize baktığımızda katı gibi görünse de, mikroskop altında incelendiğinde, titreşen enerji dalgaları görürüz. Bu da bizim gerçekte ne olduğumuzu gösterir.

Tüm bu bilgiler bize inanılmaz bir gücü işaret eder. Bu gücü kullanmaya başladığınız da, tüm yaşamınız değişmeye başlar. Hayatınız olmasını istediğiniz noktaya ulaşır. Bu gücü kısaca tanımlamak gerekirse; dışarı diye bir şeyin olmadığını artık biliyoruz. Yaşadığımız realitede dışarısı diye adlandırdığımız alan, içimizde hissettiklerimiz ve düşündüklerimizin sonucudur. Yani önce içimizde, duygu ve düşüncelerimiz vasıtasıyla oluşturup yaydığımız frekanslar sayesinde, deneyimi oluşturan enerjiye güç veririz. Bunun sonucunda da “dışarı” diye adlandırdığımız alanda bunun sonuçlarını yaşarız.

Tüm güç içimizde kullanılmaya hazır

Dışarıdaki bir şeye baktığınızda ve bunun olmasını istemiyorum dediğinizde, dışarıda olan sizi etkileyecek hiç bir şey olmadığı için, aslında olmasını istemediğiniz şeyi başlatan ve onunla ilgili negatif duyguyu, yaymaya başlayan siz oluyorsunuz. Bu gönderdiğiniz duygu frekanslarının sonuçlarını da, yaşamınızda deneyimliyorsunuz. Dış hayata bakarak kararlar vermeyin, dış hayat daha önceki düşüncelerinizin birer sonucu. Olayları ve deneyimleri başlatan, sizin o andaki duygu ve düşüncelerinizden başka bir şey değil. Bu gücü, size faydalı olacak şekilde kullanmanızın tam zamanı ve unutmayın ki tüm kontrol içeriden gelir. O zaman hayatınızın tüm kontrolü sizde!

devamı »

25 Tem 2019

Ankastre Fırınlar Hakkında Merak Edilenler


Marka ve model çeşitliliği bakımından klasik fırınlar kadar zengin olan ankastre fırınlar bugün tüm mutfakların vazgeçilmezi! Şık bir model mutfağınıza estetik katacağı gibi fonksiyonelliğiyle mutfakta işinizi fazlasıyla kolaylaştırır. Geniş ürün yelpazesi içerisinde içerdiği özelliklere göre en doğru seçeneği bulursanız; yıllar boyu mutfaktaki en büyük yardımcınızı da bulmuş olursunuz... Ancak bunun için de fırın modeli seçiminde bazı detaylara dikkat etmelisiniz!
Ankastre Fırın Seçiminde Nelere Dikkat Etmelisiniz?
Her evin başlıca buluşma noktası olarak kabul edilen mutfakların sağlıklı ve düzenli olması gerekiyor. Yemeklerin pişirilmesi ise artık birbirinden şık ankastre fırın modelleri ile yapılıyor. Fonksiyonel olmalarının yanı sıra estetik tasarımları ile de göz dolduran pek çok model mutfak dekorasyonu açısından da önem taşıyor. Düzenli olmaları ve mutfaktaki kalabalık görüntüyü egale etmeleri bakımından son zamanlarda artık her evde ankastre set görmeniz mümkün. Modern görünümü üstün teknoloji ile buluşturan ankastre fırınları alırken mutfağınızı tamamladığına emin olmalısınız.
       Retro, vintage ve modern görünüme sahip farklı modeller bulunuyor. Tasarıma karar verirken mutfağınızın dekorasyonunu göz önünde bulundurabilirsiniz. Örneğin modern bir mutfak için vintage görünümlü bir ankastre ürün uygun olmayabilir. Tercih ettiğiniz modelin dekorasyonu tamamladığından emin olmalısınız.
       Mutfak ile uyumlu ölçülerde olması cihazın fonksiyonelliğini artırır. Özellikle mutfağınızda ankastre fırın için ayrılan bir bölme varsa bölmenin ölçüleri ile uyumlu ürün tercih etmelisiniz. Aksi halde mutfakta ekstra bir tadilat yaptırmak durumunda kalabilirsiniz.
       Fırının sağladığı avantajları da göz ardı etmeyin. Fonksiyonellik sadece ürünün mutfak ile uyumlu olmasını ifade etmiyor. Ankastre pişirme programları ve özellikleri ile ihtiyaçlarınıza tam anlamı ile cevap verebilmeli.
Ankastre Fırın Ayrıcalığını Yaşayın
Yılların tecrübesine sahip markalar tarafından üretilen beyaz eşya, ankastre tasarımlar ile yeni bir anlam kazandı. Üstün teknolojik detaylarla donatılan ürünler enfes yemeklerin yanı sıra artık damak çatlatan hamur işlerinin de kolayca yapılmasını sağlıyor. Geleneksel fırınların sağladığı özelliklerin dışında soğuk hava fanlı ve 3D ısıtma desteği olan ankastre fırınlar, size güvenilir bir kullanım avantajı sağlıyor. Özellikle yeni nesil modellerde bulunan buz çözme fonksiyonu ile mutfakta daha pratik olabilirsiniz. Yenilikçi bir yaklaşımla geliştirilen ankastre fırın, farklı ihtiyaçlara hitap eden farklı teknik özelliklere sahip. Ankastre fırınların içerisinde bulunan farklı pişirme programlarının mutfak kültürünüz ile de uyumlu bir biçimde geliştirildiğini görebilirsiniz. Modern tasarımlar ve yenilikçi yaklaşımlar harmanlanarak sizlerle buluşturulan ürünler ile et ve balık gibi et yemeklerini de lezzetlerinden ödün vermeden pişirebilirsiniz. Lezzeti ile damakları şenlendiren yemekleri tam kıvamında pişirebilmeniz için ise her bir model de bulabileceğiniz zamanlayıcı fonksiyonundan yararlanabilirsiniz. Böylece yemeği sürekli kontrol etmek durumunda kalmazsınız. Ayarladığınız saatte otomatik olarak kapanan ankastre fırın ile unutulmaz sofralar hazırlayabilirsiniz.
Her Zevke Uygun Ankastre Fırın
Tasarımları ve farklı ebatları ile her zevke hitap eden ankastre fırın, renk bakımından da size seçim şansı veriyor. Işığı yansıtan fonksiyonu nedeniyle özellikle dar alana sahip mutfaklarda tercih edilen beyaz renk ankastre fırınları görebilirsiniz. Asil duruşları ile gösterişli mutfakların tercihi olan siyah renkteki modeller de son yıllarda öne çıkıyor. Fakat fazlası ile lekelenen siyah renge alternatif arayanlardansanız inox modelleri inceleyebilirsiniz. Leke tutmayan ve mat metalik görüntüde olan inox ürünler gözünüze hitap ederken mutfakta da işleri kolaylaştırmaya yardım ediyor. Ankastre fırın fiyatları ise tüm bu çeşitliliğe bağlı olarak değişkenlik gösterebiliyor. Fiyatların farklı olması erişebilirliği de artırıyor. Siz de bütçenize ve zevkinize uygun ankastre fırınları Koçtaş güvencesi ile hemen satın alabilirsiniz. Beğendiğiniz ürünü sepete atmayı unutmayın.


devamı »

12 Tem 2019

Yoğurtlu Makarna Salatası


Yoğurtlu makarna salatası; altın günlerinin, çat kapı gelen misafirler için kurulan sofraların, pratik bir öğle yemeği sofrasının ve lezzetli aperatiflerden oluşan bir çay saatinin vazgeçilmez seçeneklerinden biridir. Az malzeme ile hazırlanır ve hazırlaması gerçekten çok pratiktir.

Makarna salatası denince, akla genellikle mayonez, bezelye, patates, havuç ve mısır gibi malzemeler gelir ancak bu tarifte; makarnaları dereotu, domates, kekik, salatalık, zeytin, peynir, soğan ve yoğurt ile buluşturuyoruz ve ortaya çok çok aromatik hem de çok hafif bir lezzet çıkıyor. Mayonez kullanmadığımız için de, gönül rahatlığıyla yiyebileceğiniz bir salata oluyor. Tarifin videosu için

Hazırsanız, hemen ilk önce ihtiyacınız olan malzemelere bir göz atalım ve ardından bu nefis yoğurtlu makarna salatasını yapmaya başlayalım…

Malzemeler
300 gram makarna
Yarım bardak beyaz peynir
Yarım kırmızı soğan
¾ bardak zeytin
1.5 bardak cherry domates
3 çorba kaşığı limon suyu
2 çorba kaşığı ince doğranmış dereotu
1.5 bardak yoğurt
1 adet salatalık
Tuz
Karabiber
1 çay kaşığı kekik

Nasıl Yapılır?

Makarnayı haşlamak için suyu tencereye alın ve altını açıp kaynamaya bırakın.
Kaynamaya başlayınca, içerisine tuz serpin ve makarnayı suyun içerisine bırakıp haşlayın.
Haşlanan makarnaların suyunu süzün.
Bir kasede kıyılmış dereotu, limon suyu, kekik, zeytinyağı ve yoğurdu birleştirin ve güzelce karıştırın.
Doğranmış soğanı, çeri domatesleri, salatalığı ve zeytini de ekledikten sonra malzemeleri bir kez daha karıştırın.
Son olarak, karışıma makarnayı da dahil edin ve biraz daha karıştırın.

Afiyet olsun.

devamı »

16 May 2019

Erkek Çocuk Yetiştirmek


Ben 80 li yıllarında doğmuş biriyim. Bizim dönemimizde ve bizden önce doğan erkek çocukları ağam, paşam gibi pamuklara sarılarak büyütüldü.

Yatak dahi düzeltmeden büyüyen bir erkek kardeşim var. Kaymak sevmez diye evlenene kadar sütü ve ayranını kendi elleriyle süzerdi annem asla kıyamazdı. Neyse ki babam sorumluluk verirdi de anneme rağmen evde bir denge sağlanırdı. Çok şükür kardeşim aklı başında yetişkin bir erkek oldu :)

Ya babaları da anneleri gibi toz kondurmadan büyütülen erkek çocuklarına ne oldu?

Söyleyeyim; onlar bugünün ki şiddet haberlerinin baş kahramanı oldular. Çünkü onlar "göster amcalara pipini"diyen ailelerinin erkek egemenliğini sonuna kadar yaşatılan yetişkinleri oldular. Kadına acıması olmayan, değer vermeyi, sevmeyi bilmeyen bireyler oldular. Merhamete dair hiç bir olgu yok içlerinde. Kadın her şeyi hak ediyor onların gözünde...

Geçmişi bırakın bugün hepimiz çocuklara yapılan tacizlerin artmasından, kadına yönelik şiddetin her gün tekrarlanmasından, hayvanlara merhamet etmeyen insanların varlıklarından dert yanıyoruz.

Peki bu kadar isyan ederken biz evde nasıl erkek çocuk yetiştiriyoruz?

Sokakta oynarken oğlun kavga etti diye aslan kesilip diğer çocuğun üzerine öfkeyle yürüyor musun?
Oğlun bir hayvana zarar verdiğinde karşına alıp hayvanların da yaşam hakkı olduğunu sevgiyle anlatıyor musun?
Merhamet duygusunu aşılayıp elinde olanı olmayanlarla paylaşmanın önemini vurguluyor musun?
Koşulsuz sevmeyi belki sana da öğreten olmadı ama öğrenip oğluna da anlatmayı hiç düşündün mü?
Daha şimdiden olmayan gelinine şakayla karışık laf ediyor musun?
Oğlunu ileri de karısıyla paylaşma fikrini canını acıtıyor mu?
Lise kadar ayakkabısını bağladın mı? Peki ağzına besledin mi?
Evde sana yardım etmesine fırsat veriyor musun?
Odasını o yapamaz ya da yorulmasın okuldan geliyor ben toplayayım diyor musun?
Notlarını deli gibi önemsiyor her başarılı olduğunda maddi değeri yüksek ödüller alıyor musun?
İlerisi için hayalin sadece başarılı, iyi bir meslek sahibi bir adam olması mı?

Daha bir sürü yazarım ama gerek yok. Cevapları her erkek çocuk annesine göre değişir fakat bilmelisin ki vereceğin cevapların oğlunun ileri de maalesef kendi kendine yetemeyen, yetemedikçe stres yapıp başkalarına zarar verme potansiyeline sahip bir yetişkin olup olmayacağını belirleyecek. Bunu ben değil araştırmalar söylüyor.

Erkek evladım yok diye kenara çekilme komşun, kardeşin, etrafında kiler nasıl erkek çocuk yetiştiriyor dikkat ediyor musun?

Bilmelisin ki;
Bugünün yetişen erkek çocukları yarının haber gündemlerini belirleyecekler.
Bunun ne kadar farkındayız?

Bugün haberlerde 20.kattan atılarak ölen üniversite öğrencisi Şule Çet in babasının, gencecik bir erkek olan sanığın "kızına sahip çıksaydın" lafıyla nasıl yıkıldığı haberleri dönüyor. Sosyal medya da da herkes bunu kınayan paylaşımlar yapıyor.
Eğer acilen silkelenip nasıl çocuk yetiştirdiğimize dikkat etmez isek yarın öbür gün o babanın yerinde olmaktan daha acısı bu sözleri kolayca söyleyebilen merhametsiz o erkek çocuğunun annesi yerinde olabileceğimiz gerçeğini hiç ama hiç unutmamalıyız.

Sevgiyle kalın...







devamı »

29 Nis 2019

LOL Bebek Çılgınlığı


Bu kızçelerin oyuncak tutkusu kaç yaşında bitiyor bilen var mı :)
Yağız 6-7 yaş itibariyle oyuncak almayı bırakmış daha çok kutu oyunları, puzzle gibi şeylere yönelmişti. Fakat Ela nın 6 yaş olmasına rağmen hala bitmek bilmeyen bir oyuncak alma tutkusu var.

Bu yılında en büyük tutkusu Lol bebek sanırım. Hangi kız annesiyle konuşsam Lol bebek üreticilerine sevgilerini ilettiğini duyuyorum :) Ürünler ufacık ve çok pahalı ama kat kat o paketi açmanın çocuklara verdiği mutluluk inanılmaz etkili. Kendi açamasa bile oturup youtube videolarını izleyen çocuklar var. Ela çok fazla tv ve telefon izlemez ama bu furyaya etrafında ki arkadaşlarından dolayı kendini maalesef kaptırdı.

İlk başlarda asla bu ürüne o kadar para vermem dedim. Ama Ela öyle bir para topladı ki bizi bile şaşırtıp kendi ilk lol bebeğini kendi aldı. Bu yaşta böyle azimle para biriktirmesine hayret ettik. Lol bebeklere sen nelere kadirsin :)

Normalde para topla desem asla toplamayacak olan çocuk kendini aştı desem yeridir. Ben kararımdan dönmedim ve para verip almadım. Fakat o para toplayıp almaya devam etti. Ee bide doğum gününde hediye olarak da gelince yeterince doymuştur dedim ama öyle olmadı. Bir sürü çeşit çıkardıkları için garip bir tutku haline geldi.

Yalnız oyuncakçılarda çok pahalı olabiliyor diye internette araştırma yaptım. Daha öncede deneyimlediğim için yine en uygun fiyatlısını karakter dükkanı sitesinde buldum. Orjinal ürün olması, kapıda ödeme imkanı gibi fırsatları olduğu içinde en büyük tercih sebebim oldu. Özellikle indirimi yakaladıysanız şanslısınız çok uyguna geliyor. Hızlı kargo sayesinde çok beklemeden elinizde olacağının garantisi veriyorlar.

Bizde bu tutku daha ne kadar devam eder bilmiyorum ama karakter dükkanı gerçekten kurtarıcımız oldu ;)

Sevgiler






devamı »

1 Nis 2019

Önce Sen DEĞİŞ


Ela'nın bebekliğinde çok uykusuz geceler geçirdim ve bir çok anneye yalnız olmadığını anlatmak için bu bloğu açtım. Yağız'ı büyütürken çok sıkıntı yaşamadım ama kabul etmeliyim ki Ela'yı büyütürken çok zorlandım.

Blog arşivim uykusuz geceler, sendromlar, kriz dönemlerini içerin yazılarla dolu :)

Ela şuan 6 yaşına girdi. Eskisi gibi yazı yazma sıklığım düştü tabi bunun tek nedeni Ela'nın artık uyuyor ve beni yormuyor olması değil blog okuma oranlarının eskiye oranla çok düşmesi büyük etken. İnstagram da aktifim ama maalesef buralara eskisi gibi yazmak içinden gelmiyor. Çünkü verilen emeğin hakkının verilmediğini düşünüyorum. Neyse bu başka bir yazı konusu olsun ;)

Ela artık uyuyor beni yormuyor dediğim de büyüdü artık olgunlaştı diyorlar. Tabii ki büyüdü, değişti ama Ela dan önce ben değiştiğimin farkındayım. Mesela artık sabahları kıyafet krizleri yaşamıyoruz ki sabahları ağlayarak işe gitmişliğim çok olurdu. ( örnek daha önceki isyan yazım TIK TIK )

İster kısa kollu gitsin, ister çıplak müdahale etmiyorum. Böyle olunca üşüyüp hasta nasıl olunuyor onu öğrendi mesela daha temkinli giyiniyor. Mesela önceden tayt altına külotlu çorap giydirirdim oda giymeyeceğim diye kavga ederdi. Bu sene en soğuk havalarda bile sadece penye taytlarla okula gittiği oldu ve inanın bu kış hiç hasta olmadı. Belki de olacaktı bu bir riskti ama olsaydı da en kötü tecrübe kazanır dedim ve kendi haline bıraktım. Sonuç şuan sabahları evden hepimiz çok mutlu mesut çıkıyor. Bazı sabahlar huysuz kalkıyor meditasyon tekniklerini öğrendiğim için bi yere kapanıp nefes tekniklerini uyguluyorum ve yanına gidiyorum hadi sen yat güne bir daha başlayalım diyorum acayip hoşuna gidiyor.

Akşamları yatması için çok kriz yaşardık. Şimdi yemekten sonramı tamamen oyuna ayırıyorum hep birlikte 1 kutu oyunu oynuyor ve ardından kitap okuyoruz sonrasında da direnmeden yatıyor. Hala yalnız uyumuyor ama kendi isteğiyle yatması bile benim için mucize... Tabii bide 13 yaşında oğlum var onunla da illa yarım saat kadar sohbet ediyorum. Ve gecenin sonrası bana ait :)

Dizi izlemeyi bıraktım. Meditasyon yapmayı öğrendim. Yoga ve egzersizi hayatımın tam ortasına koydum. Sağlıklı beslenme kurallarını evde hepimiz uygulamaya başladık. 1 yılda çok çok iyi yol katettik. Ani sinirlenmelerim, başkalarına kızıp çocuklara bağırmalarım, oturup kendi kendime hırsımdan ağlamalarım hiç kalmadı. Kendimi inanılmaz iyi hissediyorum. Bu yıl hiç hasta olmadım mesela 10 aydır aylık regl ağrılarım olmasına rağmen asla ağrı kesici içmiyorum. Bunun bile yan etkilerini lütfen internette araştırın.

Çocuklarla iletişim benim için her zaman çok önemliydi. Abi kardeş yaş farkı 7 olduğu için aynı anda bir şey yapamadığımız için ikisiyle de ayrı ayrı vakit geçirmeyi öğrendim. Ela ile baş başa bir cafe ye gidip sohbet edebiliyoruz inanılmaz hoşuna gidiyor. Yağız ile kitapçı da dolaşıyor kitaplar hakkında birlikte konuşuyoruz, dolaşıyoruz, paylaşım yapıyoruz. Beni sürekli elimde, çantamda, yatağımın başucunda kitapla gördükleri için kitabını alan yanıma gelmeye başladı.

Kısaca ben önce kendimi iyi etmenin yollarını buldum. Ben sakinleşince, kendimi mutlu etmeyi öğrenince otomatikman çocuklarımla ilişkimde düzeldi. Eşimde normalde sinirli ama biz bu yolda ilerledikçe eminim oda düzelecek evde öfkeli kimse olmadıkça kendiyle kavga edecek hali yok :) Ondan her zaman tek ricam lütfen çocukların yanında TV açma ve elinde sürekli telefon olmasın oluyor. Elinden geldikçe ayak uyduruyor farkındayım. Onu da zorlamıyorum.

Daha doğrusu 6 yaşında ki bir birey, 40 yaşında ki bir birey ikisini de ben değiştiremem. Ama kendimi değiştirebileceğimi öğrendiğim andan beri yatırımım kendime çünkü SEN DEĞİŞİRSEN DÜNYA DEĞİŞİR mantığına inanıyorum ve etkisini de kendi gözlerimle görüyorum.

En çok BEYİN ve sağlık kitapları okuyorum. Çocuk beyni, yetişkin beyni nasıl çalışıyor. Hangi hormon neyi etkiliyor. Bağırsak parazitleri davranışları nasıl bozuyor, öğrenmeyi nasıl etkiliyor  hepsini okuyup araştırarak öğreniyorum hatta bir defterim var her yeni bilgiyi not ediyorum.

Ben kendimce bir yola girdim ve daha çok başındayım. Bu yolda kendim için ailem için daha ne yapabilirim acaba diye düşünürken etrafta ne olmuş kim arkamdan konuşmuş, o ne giymiş, bu ne yemiş hiç umurumda olmuyor. Nefsimi terbiye etmeyi hayat belki de böyle öğretiyor. Ve bu yolda yalnız kalmaktan inanın hiç korkmuyorum. Ailem olsun en sevdiğim bir kaç dostum yanımda olsun yeter fazlası zaten yoruyor ;) Eskiden öfkeden deliye döndüğüm şeylere artık tepkisiz kalabiliyorum. 2 çocuklu çalışan bir anneyim ama asla eskisi gibi yorgun değilim evde ki herkesle tek tek ilgilenecek kadar enerjim var. İş bölümümüz çok iyi  yavaş yavaş herkes birbirine yardım etmeyi öğrendi 6 yaşındaki üzerine düşen sorumlulukları yerine getiriyor 40 yaşında ki de :)

Bu konuda saatlerce konuşabilir yazabilirim de ama kısaca benim değişimim böyle başladı. Çok yoruluyor, çok sinirleniyor, çok şikayet ediyor, çok öfkeleniyor sonra pişman oluyorsan önce aynaya bakmayı dene güzel kardeşim...
Eşini, çocuğunu bırak önce kendini değiştirmeye başla...
Önce sen kendine SAHİP ÇIK.

Sevgiler,






devamı »

22 Mar 2019

Lifecell’den Akıllı Kamera: SUPERCAM

SUPERCAM ile Sevdiklerinize Gözünüz Gibi Bakın
Teknolojilerle deyimler çok bağlantılı aslında. Mesela “gözün gibi bak”. Ne güzel bir deyim değil mi? Bir şeyin ne kadar değerli olduğunu göstermek için söylenir. Eski zamanlarda önemsediği şeylerden ayrılmak zorunda kalan insanlara güven vermek için.

Zaman ilerlese de ihtiyaçlar değişmiyor. Deyimler ve ihtiyaçlar da teknoloji ile birlikte yeni anlamlar kazanıyor.
Gözün gibi bak deyimi için de başka bir çözüm var artık. Yeni bir teknoloji: Supercam
Supercam evini, işini, evcil hayvanını, bebeğini… insanın önemsediği ne varsa gözü gibi bakabilmesi için yapılmış bir hizmet. Lifecell’in sunduğu güvenlik hizmeti Supercam ile kamera sistemlerinizden evinizi mobil uygulama sayesinde izleyebiliyor, geriye dönük kayıtlarınıza ulaşabiliyorsunuz. Çift taraflı konuşma özelliği ile cihaz üzerinden iletişim kurabiliyor, davetsiz misafirler için alarm alanı oluşturabiliyorsun. Tüm bu özellikleri ile gerçekten sevdiklerine gözün gibi bakabiliyorsun.

Üstelik bu teknolojiyi Lifecell’liler ve Turkcell’liler avantajlı şekilde kullanıyor. Supercam ile birlikte uygulama içinde kullanabilecekleri 5 GB internet de beraberinde geliyor.
Supercam’in paket özelliklerini gözden geçirin, avantajlı fırsatları kullanın, siz de sevdiklerinize gözünüz gibi bakın.
Akıllı Paket: 7/24 izlemenin yanında hareket alarmı, video ve görüntü kaydetme/paylaşma özelliklerinin kullanılabildiği paket.

Bulut Paketi (7 veya 30 gün): 7/24 izlemenin yanında hareket alarmı, video ve görüntü kaydetme/paylaşma ve 7 gün veya 30 gün geriye sarma özelliklerinin kullanılabildiği paket.
Not: Supercam, ücretsiz kurulum, 7/24 destek hizmeti, gece gündüz 1080p (HD) çözünürlüğünde izleme imkanı, alarm alanında hareket olması durumunda telefonuna anında bildirim gönderme ve video klip oluşturup paylaşma özellikleri ile birlikte kullanılabilmektedir.

Bir boomads advertorial içeriğidir.
devamı »

9 Mar 2019

Güneş Gözlüğü Almadan Önce Bilmeniz Gerekenler

Güneş gözlükleri aslında göz sağlığını korumak için mutlaka kullanılması gereken ürünlerin başında geliyor. Ancak bizler koruma özelliğinden ziyade bir aksesuar olarak bu tasarımları kullanmayı seviyoruz. Oysa gözlüklerin sadece güzel görünmesi, satın almanız için yeterli bir unsur olmamalı! Beraberinde UV ışınlarına karşı ne kadar koruma sunduğunu da bilmelisiniz.

Camlar Ultraviyole Işınlarını Bloke Ediyor mu?

Mutlaka bilmeniz gereken bir konu olduğunun altını çizelim. Seçtiğiniz güneş gözlüğü güneşin UV ışınlarını yüksek düzeyde bloke etmelisiniz. Blokaj oranı ne kadar yüksek olursa göz sağlığınızı da o kadar korur. Güneşin UVA ve UVB ışınlarının sadece cildi olumsuz etkilediği düşünülüyor. Oysa gözler de güneşin bu ışınlarından oldukça yüksek oranda olumsuz etkileniyor. % 99 koruma sunan gözlük modelleri dahi var, bu yüzden % 10 ya da % 20 gibi düşük blokaj oranı sunan gözlüklerden uzak durun.

Camların Koyuluk Düzeyi Kullanım Şeklinize Uygun mu?

Kullanım şekliniz aslında cam renginin koyuluğunda belirleyici bir unsurdur. Örneğin ayna kaplamalı olarak dizayn edilen güneş gözlüklerinin aslında göze gelen ışıkları kırarak daha net bir görüş sunduğunu biliyor musunuz? Sahilde uzanırken, arkadaşlarınızla yürüyüş yaparken bu özellik önemini kaybediyor olabilir. Ancak bir de araba kullandığınızı düşünün! Göze gelen ışığın kırılması işte bu durumda o kadar çok önemli bir hal alıyor ki, “hayati önem” taşıyor dersek abartmış olmayız. Cam rengini özgürce seçebilirsiniz ancak koyuluk düzeyini yaşam şekliniz ve günlük aktivitelerinizi dikkate alarak seçmelisiniz.

Kaliteli mi?

Burada kaliteden kastımız kullanışlı olması, uzun ömürlü kullanım sunması ve bununla birlikte uzun süreli kullanımlarda rahatsız etmemelidir. İşte bu noktada devreye belirli bir kalite düzeyinin üzerinde olan ürünleri satışa sunan adresler giriyor. Coquet de bu sitelerin başında geliyor ve en güzel
güneş gözlüğü modellerine kaliteden ödün vermeden, bol sıfırlı rakamlarla ödeme yapmadan sahip olmayı sağlıyor.

Bu nedenle beklentilerinizi netleştirip siteye tıklayın ve modelleri gözden geçirin. Tamamı modaya ve yılın trendlerine uygun olarak hazırlanmış gözlükler olduğundan gönül rahatlığı ile seçim yapabilirsiniz. Klasik, modern, spor, otantik, salaş, maskülen kısacası her tarza uygun pek çok farklı model seçeneğinin olması da cabası…

devamı »

10 Şub 2019

Çocuk Kitaplarını İnternetten Temin Edin




Çocuğunuz için ilgi çeken ve onlara kitapları sevdirecek eserlere ihtiyacınız varsa kitapçılar arasında mekik dokuyarak zaman kaybetmenize hiç gerek yok. Kitapçılarda ilgi çekebilecek çocuk kitapları aramak için ayırdığınız zamanı çocuğunuz için kullanabilirsiniz. Çünkü internette çok daha fazla sayıda kitap seçeneği sizi bekliyor. Online olarak sipariş vermeniz hem gereksiz yere zaman kaybetmenizi önler hem de çok daha uygun fiyatlarla ödeme yapmanıza olanak tanır.

Elbette internette çocuk kitapları satan herhangi bir adresten alışveriş yapmanızı tavsiye etmiyoruz. Çocukların gelişimine ve yaşına uygun bir şekilde hazırlanmış, onlara çeşitli mesajlar vererek katkıda bulunabilecek kitapları tercih etmelisiniz. Bu eserleri bulabileceğiniz ve gayet düşük bir bütçeyle satın alabileceğiniz platformlar da var. Bunlardan biri de Sihirli Yolculuk ismini taşıyor.

Sihirli Yolculuk web adresinde her yaş grubuna uygun çok sayıda farklı hikaye kitabı yer alıyor. Bu sitenin anne babalardan tam not almasının nedeni tüm eserlerin gerçekten çocukların ilgisini çekebilecek maceralar içeriyor olmasıdır. Dolayısıyla aileler “ acaba çocuğum bu hikayeden keyif alır mı” endişesini yaşamadan gönül rahatlığı ile sipariş verebiliyor.

İnternetten Kitap Alışverişinin Avantajları

Kitapçılarda özellikle çocuk kitabı reyonlarında sizleri sınırlı sayıda eser karşılar. Maalesef bu reyonlarda ailelerin görmek istediği geniş seçenek yelpazesinden eser yok! Bu nedenle online alışveriş aileler için çok daha cazip bir seçeneğe dönüşebiliyor. Özellikle Sihirliyolculuk.com adresinde fotoğraflı alfabe kitaplarından isme özel hikaye kitaplarına kadar onlarca farklı seçenek bulunuyor. Özellikle kişiye özel hikaye kitaplarının aileler tarafından mutlaka denemesini tavsiye ederiz. Çünkü bu eserler çocuğunuzu hikayenin içine çekmek için özel olarak hazırlanıyor.

Örneğin çocuğunuzun ismini taşıyan bir karakterin başından geçenleri anlatan bir hikaye kitabı minikler için elbette daha cazip bir form kazanıyor. İlgiyle dinleyebiliyorlar hatta kitabının tekrar tekrar okunmasını dahi talep edebiliyorlar. Çocuğunuzun bazı özelliklerini taşıyan kitaplar da kişiselleştirilmiş hikaye kitapları kategorisinde değerlendiriliyor. Bu eserleri çocuğunuza kitapları sevdirmek için de tercih edebilirsiniz.

Söz konusu web adresinde daha küçük yaşlarda olan çocukların ilgi gösterebileceği eserler de mevcut. Online olarak tamamına göz attığınızda hangilerinin sizin çocuğunuz için uygun olduğunu zaten kolaylıkla tespit edeceksiniz.

devamı »

Parmaklar Pırlantayla Işıldasın



Aşkı kelimelerle tarif edemeyebilir; ama gösterebilirsiniz. Aşkınızı ifade etmenin birçok yolu vardır. Bu yollardan biri de özel günlerde alınan hediyelerdir. Özel günler, şüphesiz ki herkes için değerlidir. Bu özel günler, sevdiğiniz kişiye verdiğiniz değeri göstermek için birer fırsattır. Aldığınız hediyeyle aşkınızın sizin için anlamını ifade etmek; sevgilinizi, sizin için ne kadar önemli olduğunu göstermek istersiniz. Bu noktada da en doğru hediyeyi seçmek, sizin için ciddi bir mesele hâline gelebilir.

Pırlanta yüzük, "Sen benim için özelsin." demenin en güzel yoludur. Pırlantanın yeri, kadınlar için her zaman ayrı olmuştur. Pırlanta, sadece bir değerli taş olmaktan ziyade, taşıdığı anlam bakımından da kadınlar üzerinde çok özel bir etkiye sahiptir. Bununla birlikte sıradan bir tasarımdansa şık, zarif ve benzeri olmayan bir takıyı tercih ederler. Zira kadınlar, taktıkları değerli kolye ve pırlanta yüzüklerin, aynı zamanda eşsiz ve benzersiz de olmasını; görenler üzerinde hayranlık uyandırmasını ister.

Tabii ki hediye, mutlaka çok pahalı olmak zorunda değildir. Önemli olan, sevdiğiniz kişiye, onun hep aklınızda olduğunu göstermektir. Bir kadın, çünkü, her şeyden öte hiç unutulmamak ister. Özel günlerde onu unutmamanızı ve iyi düşünülmüş anlamlı bir hediye ile ona duyduğunuz aşkı taçlandırmanızı bekler. Bir kadının ruhunu ve isteklerini anlarsanız, ona doyamayacağı bir mutluluk yaşatabilirsiniz. Sadece ne istediğini bilmek, sizden ne beklediğini anlamak yeterlidir.

Buna bağlı olarak, kadınların güzel görünmekten, şık olmaktan ve kendilerinden söz ettirmekten ne kadar hoşlandığını aklınızda bulundurmalısınız. Kusursuz güzellik istekleri ve mükemmele ulaşma arzuları, doğalarındandır... Kadınlar, bulundukları ortamda güzellikleriyle dikkatleri çekmek ve ışıltı ile parlamak ister.
Pırlanta takılar ise ışıltılarıyla kadınların güzelliklerini aydınlatır; bulundukları yerde hemen fark edilmelerini sağlar. Pırlanta kolyeler, bileklikler ve yüzükler, kadınlar için tutkunun da sembolüdür. Ona değerli bir taş hediye etmeniz, onun kalbini kazanma yolunda önemli bir adımdır çoğu zaman. En özel pırlanta yüzükler, doğum günlerinde, yıl dönümlerinde, güzel bir başarıyı kutladığınız da ve elbette ki Sevgililer Günü'nde, aşkınızı anlatmanın en iyi yoludur. Bu, bazen bir tek taş, bazen de tüm zarafetiyle beştaş olabilir.

Her kadın, güzelliğini ve şıklığını birbirinden değerli ışıltılı taşlarla taçlandırmayı düşler. Pırlanta yüzük ise kadınların hayalindeki hediyeler arasında en etkili olanıdır. Siz de bu Sevgililer Günü'nde sizin için en özel kişiyi mutlu etmek için hediye olarak pırlanta bir yüzük almayı tercih edebilirsiniz. Çeşit çeşit modelleriyle Altınbaş, bu konuda en büyük yardımcınız olacaktır. Sadece birkaç tıkla birbirinden şık eşsiz pırlanta yüzüklere buradan kolayca ulaşabilirsiniz.

devamı »

6 Şub 2019

Özgüveni Yüksek Çocuk Yetiştirmek



Özgüven nedir?

Özgüven doğuştan gelen değil kazanılan ve geliştirilen bir duygudur.
Özgüven, kişinin kendisine güvenmesidir, saygı duyması ve değer vermesidir.  Yapabilirim, başarabilirim, çözebilirim, bu işin altından kalkabilirim duygusuna sahip olmaktır. Ve bu duygu çok ufak yaşlarda aile ortamında gelişmeye başlar.

Özgüven Eksikliğinin Belirtileri Nelerdir?

*Yabancı ortamlara girdiğinde kaygılanıyorsa,
*Akranlarının yanında veya  sosyal ortamlarda bulunmaktan rahatsız oluyorsa,
*Duygu ve düşüncelerini ifade etmekte zorlanıyorsa,
*Sorumluluk almaktan kaçıyorsa,
*Sürekli utangaç, çekingen, içe kapanıklık hissi varsa,
*Fikrini söyleyemiyorsa,

Çocuk kendini yetersiz hissediyor ve özgüven eksikliğini ciddi derecede yaşıyordur.

Peki  çocuklarda özgüven duygusunu geliştirmeye nereden başlamalıyız?
Her anne baba çocuğunun özgüven duygusuna sahip olmasını ister. Her ne kadar her çocuk karakteri ile doğar deseler de;  hayata merhaba dediği an itibariyle gördüğü olumlu davranışlar ile özgüveni gelişecektir.
Özgüven konusunda çocuğunuzu geliştirmek istiyorsanız ; işe kendi davranışlarınızdan başlamalısınız.

Koşulsuz Sevmeyi Öğretin
Yeni doğan bebeğin annesini emmesi , babası ile göz ve ten temasında bulunduğu an sevgi/bağlılık başlar. 0-6 yaş dönemin kişiliğin oluştuğu ve geliştiği temel dönemdir. İşte o andan itibaren çocuğa koşulsuz sevgiyi öğretmeye başlamalıyız. 

Değer verildiği görerek büyüyen, fikirlerinin önemsendiğini hisseden  çocukta özgüven duygusu en iyi şekilde gelişecektir.

Fakat doğduğu andan itibaren önemsenmeyen, eleştirilen, sen yapamazsın, başaramazsın gibi söylemlerle baskılanan çocuk asla özgüven sahibi olamaz.  Anne baba olarak sert cezalardan kaçınmak zorundayız. Olumlu davranışları destekleyerek çocuğa bu konuda yardımcı olmayı öğrenmeliyiz.

Kıyaslama Yapmayın
Ne yaparsa yapsın çocuğunuzu asla başkalarıyla kıyaslamayın. Kendini eksik hisseden çocuk cesaretini kaybeder. Her çocuk özeldir. Her çocuk değerlidir. Ve bunu hissederek büyüyen çocuğun özgüveni  her daim artar.

Aşırı Koruyuculuktan Kaçının
Yürümeye başladığı andan itibaren onun eli, ayağı olma görevini sürdürmeyin. Aşırı koruma davranışı çocuklarda kaygıya sebep olur. Ya başıma bir şey gelirse hissi ile cesareti de kırılacaktır.

Sorumluluk Verin
Küçük yaşlardan itibaren ufak tefek sorumluluklar verip, çocuğa başarı duygusu tattırılabilir. Yapabiliyorum ve başardım hissi çocuğun özgüveninin artmasına büyük destek olacaktır.

Destek Olun
Yaşına ve becerisine göre ulaşabileceği hedefler koyun. Başaramadığında ise mutlaka her haliyle onu kabul ettiğinizi hissettirin. Aile desteği gören çocuk daha sağlam adımlar atacaktır.

Evinizde güven duygusunun yüksek olduğu, tüm üzüntü ve sevinçlerinizi ortaklaşa konuşup, paylaşabildiğiniz bir ortam oluşturmak için mücadele edin. Bu konu da anne babaların çocuklarına davranışları ile örnek olduğunu aklınızdan çıkarmamanızda fayda var.

Yaşamdan zevk alabilmemiz için özgüvene ihtiyacımız var. Ve bunun temeli en başta dediğim gibi evde yani ailede başlıyor.  Kaygıları ile başa çıkabilen, sorumluluklarını bilen, her ihtiyacını karşılayan, karşılayamadığında yardım istemekten çekinmeyen çocuklar yetiştirmek  elimizden geleni yapmalıyız. Gerektiği yerde de dışarıdan profosyonel destek almayı ihmal etmemeliyiz.

Sevgiler,


devamı »

29 Oca 2019

Çocuklarla İletişim

Çocuklarla İletişim

Bu bloğu açtığım da Ela çok ufaktı ve en büyük derdim uyumuyor olmasaydı. 3-4 saatlik uykuyla işe gelip bloğuma bütün içimdekileri yazdığım dönemleri unutmam mümkün değil :)

Bu yıl neyse ki uyuma alışkanlığı kazandı ve bende böylece uykunun aslında bir insan için ne kadar da önemli olduğunu anladım. Tabii artık gelip eskisi gibi bloğa yazamaz oldum. Benim gibi bir sürü uykusuz anne ile dertleştiğim buraları boşlamak çok içime sinmese de blogların eskisi gibi okunmuyor oluşu hep yazmama engel oldu. Derdim bitti blogda bitti olmasın diye kapatmakta asla istemiyorum. Ama buralardayım işte blog yazmaktan kopmam mümkün değil. Sadece son 1 yıldır kendimle mücadele ediyorum. Şekersiz beslenme, spor, yoga, meditasyon vb bana iyi gelecek her şey ile meşgul olma çabam var. Artık her fırsatta kitap okuyorum. Roman okumayı bıraktım mesela bilim, kişisel gelişim, araştırma, sağlık kitapları ve beyine dair tüm bilgileri kendimde depolamak istiyorum. Özellikle çocuklarla iletişim kafaya en taktığım konu oldu. Bunları yapmak içinde bazı şeylerden uzak kalmak zorunda kalıyorum.

Yoksa çocuklar büyüdükçe dertleri de büyüyor tabii ki...

Ama deliksiz uyumak resmen sağlıklı bir beyine sahip olmak demekmiş bunu çok iyi anladım :) Uykusuz dönemlerimden kalma öfke ayarım iyice kaçmıştı. Aylardır da bunun üzerinde uğraşıyorum eskisi gibi her şeye sinirlenmemek için elimden geleni yapıyorum. Madem uykusuzluk derdim bitti kendimi iyileştirmeye bir yerden başlamak zorundayım :) Çünkü çocuklar büyüdükçe onlarla bağırarak iletişim kurmanın mümkün olmadığını çok iyi anladığım bir dönemdeyim.

Mesela; 15 tatil için 1 hafta yıllık izin aldım. Normalde yıllık izinlerden koşarak işe dönerim. İlk defa öyle olmadı çocuklarla gayet sakin ve doyuma ulaşmış bir şekilde zaman geçirdik. Hemde babamız çalışıyor olmasına rağmen tek başına çok güzel vakit geçirmenin huzurunu anlatamam. Yaş aralıkları çok olduğu için (7 yaş) ortak bir etkinlik bulmak zor olsa da ikisinin de birbirinin isteklerine saygılı oluşu beni inanılmaz motive etti. Sırayla herkes birbirinin gönlünü yaptı. Hiç kriz yaşamadık. İşte bu iletişimi ben ömür boyu yaşamak ve yaşatmak istiyorum. Başarıdan önce birbirlerine saygı duymayı, sevmeyi öğrensinler. Çatışmak yerine uzlaşmanın yollarını bulsunlar istiyorum.

Bunu bulmaları için de önce benim onlarla çatışmadan uzlaşma yolunu öğrenmem gerekiyordu. Değişime kendimden başladım ve sonuçlarından inanın çok memnunum. Her kişisel gelişim kitabında DEĞİŞİME KENDİNDEN BAŞLA yazar ve hepimiz bunu "aa güzelmiş ne kadar doğru" der okur geçeriz. Bunu bilmemize rağmen illa karşımızdakinden bir şeyler yapmasını beklemeye devam ederiz. Gerekirse karşımızda ki değişsin diye zorlama yoluna gideriz. Eğer karşımızda ki çocuksa; ceza veya tehdit yöntemine başvururuz. Amacımız dediklerimizi yapsınlar, bizim istediğimiz gibi davransınlar, bizim kurallarımıza göre büyüsünler diye istemekten asla vazgeçmeyiz.

Maalesef böyle bir iletişim şekli olmadığını ben 35 yaşında kabullendim ve çocuklardan çok kendimi yönlendirme, kendimi değiştirme yoluna geçmeyi seçtim. Mesela onlara sordum; sana nasıl davranırsam beni dinlersin? dedim. Ve söylediklerini not ettim. Hatta bir gün Ela bağırarak abisinden bir şey istediğinde; "neden sesin bu kadar yüksek yoksa kızgın mısın" dediğim de "yoo değilim sende abimden bir şey isterken böyle konuşuyorsun" dedi. İçime oturdu desem inanırsınız değil mi? Cidden oturdu çünkü :) Onlara örnek olduğumuzu bile bile yanlış davranmaya devam ettiğimiz sürece iletişim de asla bir sonuca varamayacağımızı kabul etmek zorundayız.
İşte böyle böyle ilerledi benim yolculuğum daha çok yolun başındayım ama çabalarımın karşılığını iyi bir iletişim olarak aldıkça ruhum okşanıyor.

Ama itiraf edeyim henüz bu değişimden koca faydalanamadı hala ondan beklentim çok fazla :))) azcık onu da değiştirmek istiyorum sonra silkeleniyorum hop bir dur orada onunda sırası var diye kendimi susturuyorum ;) inanıyorum oda olacak...

Çocuklarla iletişim konusunu önemsiyor isen ve nereden başlamayalım dersen? Kendinde en çok neyi değiştirmek istiyorsan ona odaklan.
Çocuklarından yardım almayı da unutma ;)

İnstagram: @gulsahonen

Sevgiler








devamı »
Bumerang - Yazarkafe