Diş
konusu bizim ailenin en büyük sorunlarından biridir. Bu konuda kendi annemden
bana geçen benden çocuklarıma uzanan zorlu bir mücadelemiz hep var.
Yağız süt dişleri konusunda sıkıntı yaşamamıştı. Fakat
kalıcı dişlerinde kanal tedavisi olacak kadar sorunlar oldu. Düzenli bir
şekilde kontrole gitmesi gerekiyor. Ela ise daha çok küçük olmasına rağmen süt
dişlerinde son 6 aydır ciddi çürükler oluşmaya başladı. Bir kaç diş hekimi
gezdik ama yaşı ufak olduğu için, değil muayene olmak koltuğa oturup ağzını
bile açmadı. Bir kaç ay bekleyip yine denedik fakat Ela' yı ikna etmek mümkün
olmadı. Tabii bu arada diş ağrıları başladı.
Çocuklara bakan diş hekimlerinin
çocukla iletişiminin çok önemli olduğunu bir kez daha görmüş oldum. Kimi doktor
çocukla hiç konuşmadan direk bizimle sohbet etti. Kimisi ikna etmeyi bile
denemeden direk genel anestezi önerdi. Genel anesteziden korktuğum için hiç
düşünmedik bile. Fakat çürüklerin ilerlemesi ve ağrılarının artması bu konuyu
iyice düşünmemize sebep oldu.
Son bulduğumuz diş hekiminin ilgisi
ve detaylı konuşmasıyla Ela' nın dişlerini genel anestezi altında yapılmasına
karar verdik. Bu konuyu araştırırken karşıma sedasyon
yöntemi de çıktı.
Sedasyon yöntemi; küçük yaşlarda
olan çocuklarda sıklıkla kullanılır. Ayrıca psikolojik olarak korkusu olan
hastalarda da başarılı bir yöntemdir. Yapılacak olan işlemin süresi kadar derin
uyku damar yolu ile hastalara verilir. Hekim tarafından tedavi uygulanmaya
başlar. Bu uygulama yapılırken bir anestezi uzmanı hastanın yanında
bulunmaktadır. Solunum faaliyetlerini, kan basıncını kontrol eden anestezi
uzmanı gözlem yapacaktır. Tedavi bittikten sonra, hasta uyandırılır.
Bu yöntem bize pek uymadı çünkü genelde kısa işlemler için uygulandığını öğrendim. Ela' nın ağzında 2 tanesi yoğun olmak üzere 6 çürük vardı. Yani işlemleri uzun sürecekti bu yüzden genel anestezi daha mantıklı geldi.
Karar verdikten sonra geçtiğimiz hafta hemen işlemlere başlandı. En çok ameliyathaneye inerken Ela' nın ağlayacak olmasından korktum. Çünkü fazlasıyla hastane ve doktor korkusu olan bir çocuk ve böyle bir şeyi yaşaması bu korkularını daha çok arttırabilir diye düşündüm. Fakat öyle olmadı babasının kucağında ameliyathaneye indiler ve iğne bile göstermeden maske ile uyuttular. Uyuduktan sonra damar yolu açıldı ve o uyanmadan iğneler çıkarıldı. 1 saat süren işlemden sonra ağzında ki tüm çürükler temizlenmiş oldu. Dışarıda beklemek dünyanın en zor işiydi. Çıktığında uyuyordu ayılmaya başlamasıyla ortalığı inletti. Normalde uykusundan bile asabi uyanan Ela' nın narkozdan ayılmasının kolay olmayacağını zaten tahmin ediyordum.
İşlemler bittiğinde oluşacak çürükleri engellemek için flor uygulaması yapıldı. Bu uygulamayı aileden onay alarak devlet okullarında da yapıyorlar fakat gelişi güzel her çocuğa uygulanmaması gerektiğini de belirttiler.
Hastaneden sonra çocuk hemen normal hayatına dönebiliyor. Ağzında da hiç bir şişlik kalmıyor. Kulağım ağrıyor yemek yiyemiyorum diyen Ela üzerinde deneme yaptık sevdiği şeyleri yiyebiliyordu.
Çok şükür biz atlattık. Ela' nın isyanlarını nazını, kaprisini saymaz isek gayet başarılı ve kolay bir yöntem burada sadece narkoz alacak olması insanı korkutuyor fakat anestezi uzmanının söylediğine göre yoğun bir narkoz verilmiyor.
Bu süreçte süt dişleri nasılsa geçici tedavi ettirmeyin diyende oldu. Fakat bu ileride ağız sağlığını ciddi ölçüde bozacaktı. Zaten fazlasıyla düşünüp beklediğimiz için 2 azı dişinin çürükleri çok ilerledi ve yanındaki dişlere de zarar vermeye başladığını öğrendik. Yani nasılsa geçici diyerek çürüklerin tedavisini ertelemek çok mantıklı değil. Ve nasılsa dökülecek diyerek diş fırçalamayı atlamak yapılan en büyük hataların başında geliyor.
Diş hekiminin bu konuda ciddi uyarıları oldu. Dişler sabah akşam mutlaka fırçalanmalı. Çok abur cubur tüketen bir aile değiliz fakat masum gördüğüm süte katılan nesquik bile dişlere ciddi anlamda zarar veriyormuş. Dişlere yapışan jelibon gibi şekerleri Ela çok sever fakat konuştuk artık almayacağız diye anlaşma yaptık. Meyve suları, kinder gibi çikolatalarda artık hayatımızda olmayacak.
Hayatımızda olmayacak derken evde olmayacak tabii ama maalesef etrafımızda herkesin çocuklara şeker, çikolata gibi şeyleri düşünmeden verme gibi hareketleri var. Bu konuda okullar bile hata yapıyor. Topluca yanlış beslenmenin içinde bulunuyoruz. Ve çocuklar bu ürünlere fazlasıyla düşkün. Sadece tadına baksın ya da şeker vereyim sussun diyerek verilen her şey çocukların sağlığını ciddi anlamda tehdit ediyor.
Elbet sıfırlamak mümkün değil ama bu konuda biraz daha seçici davranmak zorundayız.
Süt dişlerin tedavisi yaşı küçük olan çocuklar
için zor fakat geçici bir durum bu dönemde edinilen alışkanlıklar ise kalıcı
dişlere fayda sağlayacaktır. Bizde genetik sorunlarda var bu yüzden daha çok
dikkat etmemiz gerekiyor.
Sormak istediğiniz
bir şey olursa mailden ulaşabilirsiniz.
Sevgiler,