29 Kas 2017

Okul Öncesi Kitapları


 
 
Babamın vefatından beri bir çok şeyi elimden olmadan ihmal ediyorum. Blogum da bunlardan biri bazı şeylere alışmak cidden zaman alıyormuş bunu çok acı bir şekilde tecrübe ettim.
 
Bu dönem de özellikle çocuklarla vakit geçirmek yüzümü daha çok güldürüyor onu fark ettim. Üçümüz birlikte bir sürü çocuk kitabı okuduk. (bu sıra okuduğum yetişkin kitaplarını nedense okuyamıyorum okuduğumu da anlamıyorum) Çocuk kitaplarının bana verdiği enerjiye de ayrı bir hayranım. Bu yazımda sizlere de okul öncesi kitapları hakkında bizim en sevdiklerimizden olanlardan bir kaç paylaşım yapmak istiyorum.
 

 
 



Önce sizi Selina ile tanıştırayım sevgili İdil Öztürk Başaran'ın ortaya çıkardığı sevimli bir karakter :) İlkokul çocuklarına daha uygun olduğunu düşünsem de bizim Ela 1 aydır her akşam Selina'nın maceralarını bana okutuyor. Çizimleri ve anlatım dili oldukça ilgi çekici olduğu için Selina'nın tüm kitaplarını canı gönülden tavsiye edebilirim.
Özellikle okul fobisi olan çocuklar için Selina'nın Okul Maceraları kitabını çocuğunuza okutmanızı öneririm.
 
Gelelim diğer kitaplarımıza ;)
Hepkitap yayın evine ait bir sürü kitap elimizde mevcut :) Hatta instagram hesabımda çekiliş ile hediye etmişliğimiz bile var. Şimdiye kadar bu o kadar da güzel değilmiş dediğimiz bir kitap olmadı. Özellikle Tavşancan ve Rikki karakter olarak açık ara favorimiz.

RİKKİ
Guido Van Genechten’ın yazıp resimlediği, on sekizden fazla dile çevrilen Rikki dizisi okul öncesi dönemdeki çocuklara hitap ediyor. Rikki diğerlerinden farklı bir tavşandır. Rikki’nin bir kulağı aşağıya sarktığı için arkadaşları onunla alay eder. Farklı olmakla baş etmeyi öğrenmek bir çocuk için pek kolay değildir. Rikki, kendini eğlendirerek bu sorunun üstesinden gelebileceğini keşfettiğindeyse her şey onun için daha kolay olur.

Tavşancan ile Faresu Karlı Gün

Tavşancan ile Faresu karda oynamaya bayılırlar ama nasıl bir kardan adam yapacaklarına bir türlü karar veremezler. Bu tatlı hikâyede iki arkadaşın nasıl anlaşmaya vardığını, nasıl birlikte eğlendiğini okuyacaksınız.

Çaya Gelen Kaplan
İlk baskısı 1968 yılında yapılan Çaya Gelen Kaplan’da kendini çaya davet ettiren ve evdeki her şeyi yiyip içtikten sonra çıkıp giden, bir daha da dönmeyen kaplanın hikâyesi anlatılıyor. Kapağında iyi huylu, sakin bir kaplan ile halinden memnun bir kız çocuğunun yer aldığı kitap, canlı renkleri ve yuvarlak hatlı resimleriyle ilgi uyandırmaya devam ediyor. Modern çocuk klasiklerinden biri olan, neredeyse 50 yıldır aralıksız yayımlanan Çaya Gelen Kaplan ilk kez Türkçede.
 
Tavsiye edebileceğiniz okul öncesi kitaplar varsa yoruma mutlaka yazın seçeneklere her zaman açığız :)
Sevgiler,
 





 


devamı »

21 Kas 2017

Saklama Rehberi

                                          
Besinlerin kullanım ömrünü nasıl uzatabileceğinizi biliyor musunuz? Peki ya onları ne kadar uzun bir süre boyunca saklayabileceğinizi? Eğer siz de benim gibiyseniz, birkaç temel gıda dışındaki hiçbir besin için net bir fikriniz olmadığına eminim. En basitinden, sizce elma ne kadar bir süre saklanabilir? Lezzetini, sertliğini ve tazeliğini yitirmemesi için ne yapmak gerekir? Oturup her besin maddesi için internette araştırma yapmanıza gerek yok: http://saklamarehberi.com, tüm bu bilgilere tek bir kaynaktan ulaşmanızı sağlıyor.

Türkiye’nin ilk ve en büyük derin dondurucu üreticisi olan Uğur Soğutma tarafından hazırlanan (ve tamamen ücretsiz şekilde kullanılabilen) sitede; hamur işleri, süt ürünleri, meyveler, sebzeler ve et ürünleri ile ilgili merak ettiğiniz her bilgi yer alıyor. İlk olarak, tüm bu besinlerin ideal kullanım sürelerinin ne olduğunu, daha sonra da bu kullanım süresini nasıl uzatabileceğinizi öğreniyorsunuz. Tahmin edebileceğiniz gibi, derin dondurucu kullanmak tüm gıda maddelerin daha uzun süre dayanmasını sağlıyor. Ancak, örneğin karidesi derin dondurucuda saklayabilir misiniz? Peki ya yazın aldığınız, lezzetli ve sulu bir karpuzu derin dondurucuya koyup, kışın yiyebilir misiniz? Tüm bu soruların ve çok daha fazlasının cevaplarını Saklama Rehberi web sitesinde kolayca bulabiliyorsunuz. Hepsi bu kadar değil: Sitenin “Alternatif Bilgiler” bölümünde, evde kolayca hazırlayabileceğiniz birbirinden lezzetli tarifler yer alıyor. Evde nasıl mocha yapabileceğimi, meyvelerin kararmasını nasıl önleyebileceğimi, hatta unsuz kekin nasıl yapılacağını bile öğrendim. Laf aramızda, kot pantolonların derin dondurucuda temizlenebileceğinin de haberdar oldum! (Kotu fırçaladıktan sonra bir poşete koyup derin dondurucuda 1 gün boyunca bekletiyorsunuz.  Şaşırtıcı, değil mi?)

Türkiye’nin ilk gıda saklama rehberi olan http://saklamarehberi.com, beni şaşırtacak ölçüde bir içeriğe sahip ve her birini okumaktan büyük keyif aldım. Eğer sizin de bir derin dondurucunuz varsa, bu siteyi muhakkak ziyaret etmelisiniz. Derin dondurucunuz yoksa bile gıdaları nasıl daha sağlıklı tüketebileceğinizi, ne kadar uzun bir süre boyunca saklayabileceğinizi ve basit, pratik, lezzetli tarifler ile ipuçlarını Saklama Rehberi web sitesinden öğrenebilirsiniz.
Bir boomads advertorial içeriğidir.
devamı »

17 Kas 2017

BABAM


Günlerdir bir şeyler yazmak istiyorum. Fakat hislerimi yazıya dökecek tek cümle bulamıyorum. Sanki ne yazarsam yazayım içimden geçenleri doğru anlatamayacakmışım gibi geliyor.

5 Kasım Pazar gecesi çok ani bir şekilde babamı kaybettim. İnanmam, kabullenmem günlerimi aldı. Takdiri ilahi diyerek kendimi teselli ediyorum. Rabbim evlat acısı vermesin, evlat acısı çekenler de var diyerek kendimi avutuyorum. Ama kalbimde ki acıyı, içimde ki boşluğu asla dolduramıyorum.

İlk 3 gün bundan sonra asla gülemem, bundan sonra asla nefes alamam ve bundan sonra asla yemek yiyemem hayat durdu diye düşünürken gün gün normalleşmeye başladığımı görmek, annemin sağ olduğuna şükretmek, bana ihtiyacı olan ailemin varlığını hatırlamak insanı yavaş yavaş tekrar hayata bağlıyormuş bunu çok iyi öğrendim. Hayat ve zaman durdu derken babasız tam 12 gün geçti. 2 gün önce bir düğün salonunda sarılarak fotoğraf çektirdiğin babanı 2 gün sonra toprağa gömmek onu orada yalnız bırakmak ve bu gerçeğe alışmak sandığımdan daha zor ama hızlı oluyormuş. Bizi yaradan sabrını da veriyormuş.

Sevdiğin birini kaybettiğinde akla ilk gelen keşkeler olurmuş. Benim asla bir keşkem yok babamla doya doya bir çocukluk doya doya baba sevgisi yaşadım. Bizim büyüklerde mal mülk kavgaları vardı. Babamın çok üzüldüğü kafasına taktığı şeyleri de çok iyi biliyorum. Eminim onlarda babamın ölümünden sonra başlarını yastığa koyarken tüm keşkelerini iyice gözden geçirmişlerdir ve dilerim vicdanlarını susturacak kelimeler bulabilmişlerdir.

Sevdiklerinizi kırarken özellikle de dünya malı için üzerken bin kere düşünün olur mu? yarının garantisi yok af dilemek, helalleşmek, gönül almak için sandığınızdan daha uzun zamanınız olmayabilir. Ayılsan da bayılsan da giden de geri gelmiyor.

Ve son olarak;
Babalar kız çocuklarının kahramanıdır. Benim babamda öyleydi. Bütün çocukluğum babam gibi biriyle evlenmek için dua ederek geçti çok şükür adı bile babamla aynı olan bir eş buldum. Çocuklarım da dedelerinin elinde sevgiyle büyüdü. Yağız'ın olgun yaklaşımını, Ela'nın dedemi gömerken hava alması için delik açtınız mı, peki ben özlediğim de nasıl sarılacağım sorgularını asla zihnimden çıkaramayacağım.
Kısaca babamın yeri asla dolmayacak ve biz asla unutmayacağım.

Unutmadan özellikle belirtmek isterim ki; insan yakınındakileri en iyi bu zor dönemde tanıyormuş. Ve ben bir kez daha iyi anladım ki gerçekten çok iyi dostlar biriktirmişim.

Burada daha fazla bunalım yaratmak istemiyorum. Kendimce hayata tutunmaya çalışıyorum. Geride kalan tüm sevdiklerime Allah tan sağlık diliyor her nefesime şükrediyorum. Şimdilik sığındığım en büyük liman DUA. Rabbim bizde dahil sevdiklerini kaybeden herkese sabırlar versin.

BABAM mekanın cennet olsun hep dualarım da olacaksın. Seni hep gülen yüzünle ve sevgiyle anacağız.

Sevgi ve sağlıkla kalın.




devamı »

12 Kas 2017

Kadınlarda Görülen Başlıca Kanser Türleri

Ölüm tehdidi taşıyan kanser hastalıkların önemli bir ölçüsü jinekolojik hastalıklara bağlı olarak gelişir. Dolayısıyla kadınların mutlaka ve mutlaka yılda bir kez dahi olsa kadın doğum uzmanına başvurarak genel bir pelvik muayenesinden geçmeleri gerekir. Çünkü jinekolojik çatısı altında farklı kanser türlerine rastlanılabilir.Vulva kanseri, meme kanseri, yumurtalık kanseri, rahim ağzı kanseri,  tüp kanseri, döl yolu kanseri ve döl yolu kanseri kadınlarda en sık rastlanılan kanser türleri arasındadır. Memorial Şişli Hastanesi jinolojik kanser uzmanı Prof. Dr. Ahmet Göçmen, kadın kanserleri hakkında merak ettiklerinizi aktardı.
Jinekolojik Kanserlerin Nedenleri Nelerdir?
Kadınlarda görülen kanser türleri, diğer kanser türlerinde olduğu gibi aynı nedenlerden  kaynaklanır. Hava kirlilikleri, dengesiz beslenme, sağlıksız cinsel yaşam, sigara kullanma ve hazır gıdaları sıklıkla tüketme kansere neden olan başlıca faktörlere örnek gösterilebilir.

Kadın Kanserlerinde Hangi Olası Belirtiler Gözlenir?
Genital bölgenin vulva, rahim ağzı, döl yatağı, yumurtalık gibi farklı kısımlarında oluşabilen kanserlerin şikayetleri her hastada değişiklik gösterebilir. Ancak en yaygın rastlanılan belirtiler aşağıdaki gibidir.

        Adet düzensizliği

      ●        Yumurtalık kistleri

        Genital siğiller

        Kaşıntı

        Sık idrara çıkma ve idrar kaçırma

        Ağrılı cinsel ilişki

        Vajinal akıntılar

        Ara kanamalar

        Kahverengi lekelenmeler
        Ateş basması

Jinekolojik Kanserlerde Uygulanan Tedavi Yöntemleri

Kanserlerin varlığı tespit edildikten sonra hastanın yaşı, sağlık durumu ve hastalığın düzeyi göz önünde bulundurularak en uygun tedaviye başlanılır. Diğer kanser türlerinde olduğu gibi jinekoloji kanserlerinde de en önemli husus erken tanıdır. Erken tanı ile kanserli hücrelerin vücudun diğer bölgelerine sıçraması kolayca önlenebilir. Hasta henüz menopoz dönemine erişmemişse üreme yeteneği korunmuş olacaktır.

Kanser hücreleri, borderline ve germ tipi ise hastanın sadece kanserli bölgesine müdahale edilir. Böylelikle yumurtalıklar korunacağı için gebe kalma olasılığı da son derece mümkün hale gelecektir. Laporoskopik türde yapılan ameliyatlar, kanserin daha erken dönemlerde yok edilmesini sağlayan en önemli tedavi seçeneklerinden birisidir. Yumurtalığa bağlı kanserlerde de daha çok robotik cerrahi işlemler uygulanır. Yapılan tedavi yöntemleri ileri teknolojiye sahip cerrahi müdahalelerle gerçekleştirildiği için hastanın kısa sürede ayaklanması, taburcu olması ve sosyal yaşantısına kolayca dönebilmesi söz konusudur.
devamı »

1 Kas 2017

Çocuklarda Zayıf ve Uzamayan Saçlar


Ela ve saçları diyerek konuya girmek istiyorum :) Çocuğum uzun saça çok meraklı fakat zayıf ve çok zor uzayan saçları var.

Sıfıra vurdurun önerilerine gıcık oluyorum. Bilimsel hiç bir açıklaması yok sıfıra vurunca saç çıkmıyor bunu artık kabul edelim ve çocuklara bu çirkinliği boşuna yaşatmayalım.

Saç uzama konusunda doktorlar önce tüm kan değerlerinin sonuçlarını istiyorlar. Biz bunu daha önce yaptırdık ve hiç bir vitamin eksikliği çıkmamıştı. Genetik olduğu söylendi ve öylece kaldı. Bende kendi çapımda Ela'ya düzenli olarak yağlarla saç bakımları yapmaya başladım.

Ela'nın yaşı 5 e yakın yani daha ufak çocuklara bu bakımlar önerilmeyebilir. İlk adım olarak sülfatsız şampuanla yola çıktım. Ela doğduğunda da ilk olarak Mustela nın köpük şampuanını kullanmaya başlamıştım.



















Şimdi ise parfümsüz, sabunsuz doğal kökenli nemlendirici özelliği de olan yanda ki ürününü kullanıyorum. İçeriğinin temiz olmasından ötürü içimde oldukça rahat diyebilirim.

 Tabii bu kadarla kalmıyorum. Hafta da bir bu şampuanla yıkıyorsam diğer zamanlar da sülfatsız her hangi bir şampuanı içerisine bir kaç damla çam terebentin yağı damlattığım şampuanı kullanıyorum. Gözüne kaçırmadan yıkamak ve durulamak çok önemli bu yüzden küçük çocuklara kullanmaktan kaçmak gerekli riske gerek yok :)

 
Ve her duştan sonra saçlarına argan yağı sürüyor öyle kurutuyorum.
 
Bunların haricinde haftada ya da iki haftada bir yağlardan bir karışım hazırlayıp kendime uyguladığım gibi Ela'nın da saçına sürüyorum.
 
Hazırladığım karışım şöyle;
1 çay kaşığı tatlı badem yağı,
1 çay kaşığı hint yağı,
1 çay kaşığı hindistan cevizi yağı
 
Bu yağları karıştırıp Ela'nın saçına güzelce masaj yaparak sürüp sarıyor ve 1 saat o şekilde beklemesini sağlıyorum. Bu bakımı kendi saçlarıma uygulayacaksam eğer ölçüleri mutlaka arttırıyorum çünkü benim kafaya çay kaşığı falan yetmez :)
Arada bu karışıma zeytin yağı da ekleyebiliyorum. Zeytinyağının her şeye iyi geldiğini ayrıca belirtmeme gerek yok sanırım ;)
 
Bu yağların faydalarını internetten mutlaka araştırın inanın kendi saçınız için bile güzel bir bakım önerisi olacaktır.
 
Bu uygulamalarla ben Ela'nın cılız saçlarını bir nebze de olsa güçlendirdim. Eskisi gibi sönük değil daha canlı daha sağlıklı görünüyorlar. Ayda bir saç boyundan da kendim kesiyorum böylece daha sağlıklı uzamasını sağlıyorum.
 
Ve son olarak kan değerlerine göre arada çinko takviyesi yapıyorum. Gıdalarla yeterli gelmiyorsa mutlaka şurup ile destekliyorum. Bu konuda doktorunuzdan destek alabilirsiniz. Çinko değerlerinin normal değerlerine çıkarılması çocuklar için sadece saça değil tüm vücut gelişimlerine çok güzel etkileri vardır. Özellikle kış aylarında gribe ve soğuk algınlığına da çok etkilidir. Bu yüzden kış aylarında çinkoya daha bir önem verdiğimi özellikle belirtmek isterim.
 
Bizim evde saç için uyguladığımız yöntemler bunlardan ibaret. Bu konu instagram da çok sorulan bir soruydu özellikle yazmak istedim. Mucizeler yaratmasa da bu yöntemlerden şimdilik yeteri kadar fayda görüyorum.
 
Unutmadan belirtmek isterim ki; herkesin uyguladığı her yöntemi denemeden önce mutlaka kendi araştırmanızı yapın. İçinize sinmeyen her şeyden uzak durun. Konu çocuklar olunca daha hassas olmak gerekiyor.
 
Sevgiler,
instagram : @gulsahonen
 
 
 
 
 
 

devamı »
Bumerang - Yazarkafe