31 Mar 2015

Bahar Yorgunluğu



bahar yorgunluğu
Ayakta uyutulduğumun kanıtıdır :)
 
 Son 1 haftadır kolumu kaldırmak bile canım istemiyorum.

 Yataktan kalkmakta zorlanıyorum, evi toplamaya üşeniyorum, arabalarda, bilgisayar başında uyukluyorum. Ve ben bunun sadece bahar yorgunluğu olduğuna inanmak istiyorum. Çünkü normal şartlarda gece hiç uyumasam bile güne gayet enerjik başlarım şuan çökmüş durumdayım. Yaşlanmışta olabilirim :)

  Valla şaka bir yana şuan resmen biri beni sabaha kadar dövmüş sonra da köprü altına savurup atmış gibi hissediyorum. Allah yaşatmasın tabii sadece hissetmiş olmaya razıyım :)

 Yazıyorum ama bir taraftan da şeytan işi gücü bırak çık şirketin çatısında kıvrıl bir köşeye uyu diyor o derece bitik durumdayım. Ki bu durum bende her yıl maalesef nisan ayı boyunca devam ediyor. 1 ay bu kadar enerjisiz gezmemek içinde elimden geldiğince vitamin ilaçları, bol su ve bol meyve tüketmeye çalışıyorum.

 Bu konuda Prof.Dr.Osman Müftüoğlu nun çok güzel önerileri var. Eğer sizde benim gibi dağılmış vaziyette geziyorsanız uygulamaya başlayın :)


Enerjik olmak için öneriler

Eğer yorgunsanız, kendinizi güçsüz ve halsiz hissediyorsanız, yani enerjiniz yetersizse aşağıdaki beslenme önerilerinden yararlanabilirsiniz.

ÖĞÜN SAYISINI ARTIRIN Küçük porsiyonlar halinde günde 5-6 öğün yiyebilirsiniz. Sık sık ve az az yemeniz kendinizi daha enerjik hissetmenizi sağladığı gibi şişkinlik ve yorgunluğunuzu da azaltacaktır.

DÜZENLİ SIVI ALIN Düzenli ve sürekli sıvı alın. Yorgunluk çoğu kez susuzluğun ve sıvı eksikliğinin belirtisidir. Günde en az 8-10 bardak su içerek enerji düzeyinizi koruyabilirsiniz.

HAMURA EL SÜRMEYİN Hamur işlerinden uzak durun, hayvansal yağları terk edin. Birçok araştırma fazla miktarda hayvansal doymuş yağ ve hamur işi tüketenlerde yorgunluk ve halsizlik şikáyetlerinin daha sık olduğunu ortaya koymaktadır.

DAHA ÇOK MEYVE Daha çok meyve yiyin. Özellikle glisemik indeksi düşük, lif ve posa miktarı yüksek, antioksidan kapasitesi fazla meyveleri gün boyu küçük porsiyonlar halinde tüketmeniz enerji düzeyinizi artırır. Elma, şeftali, siyah erik, kiraz ilk tercihleriniz olmalıdır.

CİPSİ UNUTUN Patates, mısır cipsi ve kuruyemişler yerine taze hazırlanmış sebze çubuklarını (kabak, salatalık, yeşil veya kırmızıbiber) veya cevizi, bademi, fındığı tercih edin.

ŞEKERLEME YOK Küçük şekerlemeler, çikolatalar veya pastalar yerine kuru veya taze meyveler (kuru veya taze elma, erik, kayısı) yiyin.

KURU MEYVE Dondurma yerine dondurulmuş üzüm taneleri veya dondurulmuş küçük kavun ve şeftali parçaları yiyin.

FINDIK FISTIK Yağlı, tuzlu krakerler yerine tuzsuz badem, fındık ya da cevizi tercih edin.

SALATAYA DİKKAT Mayonez veya kremalı salata sosları yerine sirke, limon suyu veya balzamik sosları deneyin.

 Kısa sürede bahar yorgunluğu denen bu ruh halimi atlatıp yaz enerjisi moduma geçmek dileğiyle...

Sevgiler,

devamı »

30 Mar 2015

Çocuk Korkuları


çocukları korkutmak
fotoğraf: Ali Rıza ÖZER

"Duygusal gelişimin içinde yer alan ve çocukluk çağında sıklıkla görülen bir ruhsal durum olan korku, canlı varlıkların görünen ve görünmeyen tehlikeler karşısında gösterdikleri en doğal tepkidir.
"Hem kaçınılmaz, hem de temel bir duygu" olarak nitelendirilen korku, canlıyı uyaran ve kendi savunmasını sağlayan yararlı bir mekanizma olarak kabul edilmektedir."

 Her çocuk belli dönemler de belli şeylere takıp korkuyorlar. Bunu aşmakta çocuğa yardımcı olmak ise biz anne babalara düşüyor.

 Yağız bir dönem karanlıktan korktu. Bir dönem kakasından korktu ciddi bir kabızlık süreci yaşadık. Şimdi de ciddi derece de hayvan korkusu var. Ve bunu aşması için gerekirse tedavi görecek. Bu konu da suçun büyüğünün bende olduğunu çok iyi biliyorum. Çünkü bende böcekten dahi çok korkarım ve tepkilerimi Yağız ın yanında dikkat edemeden aşırı olarak gösterdiğimi düşünüyorum.

 "Anne -babaların bazı durumlar karşısında gösterdiği tepkiler de önemlidir. Çünkü çocuklar anne-babalarını örnek alarak etkilenebilirler. Bu şekilde bazı korkular çocuklar tarafından öğrenilir. Örneğin annenin; yanlarına kedi köpek yaklaşınca ürküp sıçraması, evde böcek görünce çığlığı basması, kocası evde yokken çocuklarını yanına almadan yatamaması gibi davranışlar içinde olması,
çocukta korku duygusunun oluşmasına neden olabilir. "

 Ve malesef bu korkuları büyüklerin; "erkek adam korkarmı?" - "sen kocaman adam oldun" - "bak kardeşinden utan hiç korkmuyor" lafları iyice çıkmaza sokuyor. Hele ki kuştan korktuğu için büyükleri tarafından küçümsendiğini hisseden Yağız çok ama çok üzülüyor. Bu durumu yakın zaman da aşmak için elimizden geleni yapacağız. Korkuların tedavi edilmesinden yanayım ki uzmanlar da böyle olması gerektiğini söylüyor.

• Korku çocuğu uyarır ve tehlikelerden uzaklaşmasını sağlar. Böylece çocuk birçok tehlikeden kendisini korur.
• Ancak korkunun çok olması ve yoğun yaşanması çocuğu rahatsız eder. Anne-babanın alacağı
eğitsel önlemlerle çocukluk korkularının azalması beklenir.
• Ancak anne-baba ve öğretmenin hatalı yaklaşım ve davranışları çocukluk korkularının
ergenlik hatta yetişkinlik dönemine kadar uzamasına neden olabilir.
• Korku çocuğun yaşamını engelleyecek düzeyde ise davranış bozukluğu olarak değerlendirilir. Bu
durum uzman tedavisi gerektirir

 Birde çocuklarına söz dinletmek için korkutan bir kesim var ki bilmeden çocuklarına durduk yere korku aşılıyorlar. 

 " seni dilenciye veririm"
 " susmazsan komşu gelip seni alacak"
 " yemezsen doktor amcana iğne yaptırırım"
 " ağlamaya devam edersen seni öcülere veririm" gibi bu örnekleri çoğaltmak mümkün. Bu şekilde büyütülen bir çocuğun doktordan, iğneden, terkedilmekten, canavarlardan korkması kaçınılmazdır.

 Yağız da bu süreçleri bilinçsizce yaşadıktan sonra çocuklar da korkuya dair bir sürü kitap okudum ve Ela da çok daha temkinliyim. O kadar börtü böcekten korkmama rağmen Ela yanımdayken asla tepki vermiyorum. Sözümü dinlesin diye asla birşeylerle korkutmuyorum. Ela şuan sadece genel sürecini yaşıyor şimdilik yüksek sesten korkuyor daha ileride muhtemelen karanlıktan korkacaktır.

ÇOCUKLAR NELERDEN KORKAR?
2 yaş; En çok seslerle ilgili korkular söz konusu: Özellikle tren, kamyon, gök gürültüsü, sifonun çekilmesi, elektrik süpürgesinin çıkardığı sesler. Karanlık, büyük eşyalar, koyu renk eşyalar ve şapkalar da korku unsuru bu yaştaki çocuklar için...
2.5 yaş ; Oyuncağın veya yatağın yer değiştirmesi, annenin uykuya geçişte yanından ayrılması, birinin yan kapıdan girmesi gibi alışagelmişin dışında yapılan hareketler çocuğu korkutabilir.
3 yaş; En çok görsel korkular; karanlık, hayvan, polis, anne babanın gece sokağa çıkması
4 yaş; seslerle ilgili korkular, özellikle motor gürültüsü, şimşek, ani yüksek ses, köpek, karanlık, yabani hayvanlar, annenin evden ayrılışı yalnız kalma sayılabilir.
5 yaş; Fazla korkulu bir yaş değil. Daha çok görsel korkular var. Ayrıca daha somut korkular, düşme, bir yerini incitme.
6 yaş; Hayalet, cadı korkusu, yatak altında birinin saklanabileceği korkusu. Su, ateş, fırtına, anneyi eve gelince bulamama korkusu.
7 yaş; Karanlık, bodrum, tavan arası korkusu. Gölgeleri hayalet, cadı gibi algılama. Okuduklarından, televizyondan, sinemada gördüklerinden fazlasıyla etkilenme,endişelenme.
8-9 yaş; Endişe ve korkular daha az. Sudan ve karanlıktan daha az korku. Daha gerçekçi korkular var. Örneğin; bir şeyi yapamamak, okulda başarısızlık vb. gibi kişisel endişeler.

 Ve son olarak anne babalara düşen görevler;
• Anne ve baba, öncelikle çocuklarının hissettiği bu korkuyu kabul etmeli ve ciddiye almalıdır.
• “Korkacak bir şey yok. Sen büyüdün. Bebek gibi davranıyorsun” gibi sözler, çocuğun korkusunu
gidermediği gibi çocuğun anne ve babasına olan güvenini yitirmesine neden olur. Çocuk zamanla anne ve babasıyla olan iletişimini kesmeye başlar.
• Her ne kadar anne ve babanın amacı çocuğu korkularından uzaklaştırmak olsa da çocuk bu
duygusuna daha çok sarılır ve bu korkusunu başka durumlara da yansıtmaya başlar. Yani, çocuğun korku duygusu zamanla artar, derinleşir, ve köklenir. Panik haline döner ve bir alışkanlık olur.
• Yapılabilecek ilk şey çocuğunuzla empati kurmaktır. Onun korkularını paylaşmalı, unu anlamaya çalışmalı, küçük adımlarla ilerlemeli ve her adımda onu cesaretlendirilmelisiniz.
• Bir dakika için durun ve düşünün: korktuğunuzda diğer insanlar size nasıl davranırlarsa, kendinizi güvende hissedersiniz?

kaynak


sevgiler, 
devamı »

26 Mar 2015

Molfix İle Mutlu büyüyen bebekler adım adım mutlu yarınlara koşuyor!

Molfix’in dikkat çeken reklam filmlerine bir yenisi daha eklendi.Molfix’in yeni reklam kampanyasında, bebeklerin mutlu ve keyifli olduğu anlar ile, anneleriyle ve ailece yaşanan eşsiz anları seyrediyoruz.
Bebeklerin mutlu olması ve mutlu büyümesi sağlıklı gelişimin en önemli sırrı. Mutlu bebeklik dönemi geçiren bebekler, ileride de mutlu ve başarılı bireyler olmanın ilk adımını atmış olacaklar. “Mutlu Bebekler Mutlu Yarınlar!” mottosuyla anne ve bebeklerin her zaman, her anlamda yanında olan Molfix bebeklerin sağlıklı gelişimleri ve gelecekte mutlu bireyler olmaları için bebeklerin altını kuru tutar, özgürce hareket etmelerini sağlar ve ciltlerini korur.
Bebeklerin en keyifli olduğu anlarda, aileleriyle geçirdikleri keyifli paylaşımlarda gördüğümüz reklam filminde de “ mutlu anlar yaşayan bebeklerin, mutlu yarınları olur” mesajı veriliyor.
Reklam filmini izleyebilir ve https://www.facebook.com/molfix adresini ziyaret edebilirsiniz.
Bir boomads advertorial içeriğidir.
devamı »

8 - 9 Yaş Erken Ergenlik

8-9 yaş erken ergenlik

 Ağustos ayında 10 yaşına girecek bir erkek çocuğu annesi olarak söylemek isterim ki "anneler 2 yaş sendromundan korkmayın! Korkmanız gereken asıl dönem erken ergenlik dönemi" :)

 Evet gülüyorum ama maalesef öyle. Ve ben son 2 senedir kara kara gerçek ergenlik dönemin de ne yapacağım kaygısı yaşıyorum.

 Hele bu sıra fazlasıyla sinirli, öfkeli, atarlı ki içimden ona kadar saymasam avazım çıktığı kadar bağırıcam o derece kendimi zor tutuyorum.

 Gece gayet güzel yatan bir çocuk sabah neden mutsuz ve suratı 5 karış uyanır sizce? Konu Yağız olunca tahminler giyim yönünde hep bizde. Evet ya mont kavgası yapacaktır ya da ayakkabı kavgası yapacaktır önceden gardını alıyordur küçük ergen.

 Artık ikna etmek kandırmakta zor. Ödev yapıyoruz doğrusunu anlatıyorsun ama mümkün değil ikna olmuyor nerdeyse çatışmak uğruna 2 + 2 = 5 diyecek durumda. Bu durumda sakin kalmayı başarmak bizim evde zafer sebeplerinden biri oluyor. Ela nın doğumuyla birlikte ev içinde kimsenin sesi pek yükselmiyor. Çocuklara kolay kolay bağırmıyorum elimden geldiği kadarıyla öfkeme de hakim oluyorum. O kadar sinirli babamız bile gayet güzel açıklama yaparak Yağız a doğruyu anlatmaya çalışıyor ama maalesef başarılı olamıyoruz.

 * 3 yaşında temiz, titiz, tertipli olan çocuğa şuan zorla el yıkatıyor zorla diş fırçalatıyoruz.
 * Kıyafetlerini vakti zamanında benden daha düzenli katlayıp yerleştiren çocuk şuan üzerinden çıkardığını odasının ortasına atıyor.
 * Babasının Ali Ağaoğlu kadar zengin olduğunu, her istediğinin alınacağını sanıyor ve buna da ikna edemiyoruz.
 * Kendi fikirlerini kabul ettirmek için bize bilinçli olarak ceza verme çabaları hızla arttıyor. Yemek yememek, yapmasını istediğimiz şeyleri yapacağı varsa da yapmamak, çözdüğü testleride özellikle hata yapmak gibi.
 * Benim kararlarım daha önemli moduna kendini fazla kaptırdı.

 Peki nerde hata yapıyoruz?

* Sürekli komut veriyoruz. Diş fırçala, ellerini yıka, odanı topla vs vs...
* Bazen hala çocuk olduğunu unutup ondan çok fazla olgunluk bekliyoruz. Ki bunu da her anne baba farkında olmadan yapıyor.
* 2 yaş itibariyle çocuklarla inatlaşmayı kesmek huzurlu geleceğin ilk adımı olabilir :)
* İlk çocuk doğduğunda hevesle her şeyi aynı anda alıyor ve önüne sunuyoruz. Buna alışarak büyüyen çocuk ilerde doyumsuz oluyor. Tabi Yağız gibi bazı çocukları ayrı tutmak da gerek marka takıntısı, giyim hastalığı oyuncak sevginin önüne geçen çocuk sayısı azdır.
* Yağız bizi cezalandırırken aslında zamanın da ona kullandığımız "yemeğini yersen gidebilirsin" ya da "odanı toparlarsan çikolata yiyebilirsin" gibi cümlelerinin uygulamasını bize yapıyor.

 O kadar iş stresi ya da hayat sıkıntısı arasında bazen onların da birer birey olduğunu unutabiliyoruz. Ama şöyle de bir gerçek var ki maalesef yeni nesil anne babaları ciddi zorlayacak şekilde büyüyorlar.

 Peki uzmanlar 8-9 yaş çocuğu hakkında neler diyorlar;
     8 – 9 Yaş  Çocuğunun Psikolojik özellikleri;
 8 yaş grubu çocuklar çok gelişmiş bir hayal gücüne sahiptir. Şakadan çok hoşlanır, ansızın güler, hareketli, dikkatsiz, münakaşacı aynı zamanda arkadaş canlısıdır. Eleştirilere hassastır, Gücünün üstünde işlere kalkışır. Projesini gerçekleştirmek için olağan gayret gösterirler. Karşılaştığı problemleri halletme de arzulu ve cesurdur. Gerilim boşaltıcı bazı hareketleri (gözlerini kırpıştırma, parmağım emme, mide ağrıları) görülebilir.
 9 yaş grubu daha kavga-gürültü eder. Saldırganlık sözel hale gelmiştir. Gerilimini ayağını yere vurmak, baş dönmesi, kendi kendisiyle alay etmek gibi yollarla boşaltmaya çalışır. Oldukça bağımsız bir hale gelmiştir. Kendine güvenir ve kendi kendini eleştirir. Başarının önemine inanmıştır. Ödül almak için çok çalışır. Tartışmayı sever.

Ailenin Kişilik Gelişimine Etkileri:
 Çocuk iyi ve kötü örnekleri ilk defa aile fertlerinden görür. Aile hayatının temeli sevgiye, güvene, bağlılığa ve karşılıklı anlayışa dayanır. Böyle bir aile yuvası çocuk eğitiminde en elverişli çevredir.
Aile etkilerini şu şekilde sıralayabiliriz:
1- Anne-babanın etkisi (otorite)
2- Aileyle birlikte oturan varsa diğer yetişkinlerin etkisi (anne, dede, hala)
3- Hizmetçilerin etkisi
4- Ailedeki çocuk sayısı ve sırasının etkisi
5- Aile hayatındaki düzensizlikler. ( Anne veya babanın hastalanması, ölümü, birinin uzun süre diğerlerinden ayrı kalması, anne ve baba arasıdaki geçimsizlikler, ayrılma ve boşanmalar, üvey anne veya babanın çocuğa etkisi)
6- Çocuklar arasında ayrım yapmak
7- İlgisizlik dayak ve cezalar
8- Hatalı eğitim, sayılabilir.

Kazandırılacak davranışlar:
 Oyunlar toplu eğlenceler bakımından da aile çocuğa örnek olmalıdır. Piknikler, Sporlar, Okuma ve Müzik bir ailenin üyeleri arasındaki bağı kuvvetlendirir. Evde ve okulda çocukların yetenekleri, güzel davranışları, örnek ve zekice söylediği bir söz değerlendirilmeli, el becerilerinin gelişmesi için bozulan, kırılan eşya ve araçları onarmasına fırsat vermelidir. Çocuklar ve ergenler niçin yalan söylerler? Birçok neden bulabiliriz. Korku azar gibi bir takım üzücü olaylardan kaçınma arzusu, gerçeğin tam olarak ne olduğunu bilmemekten gelen heyecan, başka bir yalancıya benzeme, bencillik, gerçekte olduğundan daha mert ve akıllı, saygıdeğer görünme isteği, kuruntu gibi nedenler sıralanabilir.
 Küçük yaştan başlayarak çocuğun yaptığı her yanlış işi göze batmadan önce itiraf etmesi sağlamalıdır. Tekin ve yapıcı bilgiler verilmelidir. Belki çocuğun yalanları zararsız gibi görülebilir, önemsenmezse büyüdüğünde yalanlar devam ederse karakterinin zayıflamasına neden olur. Yalancılığın alışkanlık haline gelmesinde en büyük faktör; çocukların yanında yetişkinlerin sık sık yalana başvurmalarıdır. Bu nedenle çocukların yanında büyüklerin göz göre göre yalan söylememeleri, konuşmalarına dikkat etmeleri gerekmektedir. Çocuklar büyükleri örnek alırlar. Yetişkinlerin yalan söylemekten çekinmediklerini gören çocuk zor durumdan kurtulmak için, bazen de övünmek için yalana başvurmayı alışkanlık haline getirebilir.

 Duyguların ifade edilmesi:
Kızgınlık, kırgınlık, düşmanlık duygulan; isyan etme, direnme, meydan okuma olarak görülür.
Engellenme ; Çok karşı koymalarda.
Nefret; Yalan söyleme, duyguları saklama, sinsice davranma.
Utanma ; Başkalarını suçlama, dedi kodu yapma.
Değersizlik; Hile yapma, başkalarının çalışmalarını sahiplenme .
Korku, kaygı, huzursuzluk; Patronluk taslama, zorbalık etme.
Mutsuzluk, üzüntü, ruhsal çöküntü ; Yenilgiden nefret etme, yenme gereksinimi duyma.
Burukluk, kin ; îşbirliği yapma, örgütlenme, güçsüzlük.


devamı »

24 Mar 2015

2 Yaş Fotoğraf Çekimi

 Minik kuzum 2 yaşında nidaları bizim evde hala devam ediyor :) Her akşam alkışlar eşliğinde iyiki doğdun Ela yapıyoruz 1 ay sürecek gibi :)

 1.yaş günün de Ela nın abisiyle hatıra kalsın diye fotoğraflarının çekilmesini istemiştim. Tam da bu arayıştayken vesile olan çok sevdiğim bir arkadaşım sayesinde profesyonel fotoğrafçı Ali Rıza Özer ile tanıştık. Ve Ela nın 1 yaş doğum gününde bakmalara doyamadığımız, beklentilerimin de çok üzerinde güzel fotoğrafları oldu.

 2.yaş günü yaklaştığın da ise yine aklıma ilk gelen isim Ali Rıza Özer oldu. Bu sefer evimizde ailecek fotoğraflarımız çekildi. Kocaman makinadan korkan Ela başlarda poz vermeyeceğim havalarında gezsede bir sürü güzel fotoğrafı çekildi. Kalabalık olmadan biz bize bir çekim kararı aldığıma daha bir sevindim çünkü hepimiz rahat hareket edebildik. Bu arada fotoğraf çekmenin mutlaka severek yapılması gereken bir iş olduğunu da iyice görmüş oldum yoksa kimse sadece hobi için ufacık bir çocuğun peşinden yerlerde sürünerek bu işi yapamaz :)

 Handan Hnm a da Ali Rıza Bey e de ne kadar teşekkür etsem az. Aile gibi olduk. Ela yı ne kadar içten sevdiklerini görmemek elde değil. Hele ki 1.yaş gününde çekilen ve birçok sevdiğimizinde buzdolabını süsleyen Ela nın bir fotoğrafını kanvas tablo olarak yapıp getirmeleri bizim için harika bir süpriz oldu.

 Ben 1 haftalık sus payı olarak birkaç fotoğraf alabildim :) Artık 1 yıl bu fotoğraflara bakar insanları bıktırana kadar paylaşırım :)

www.alirizaozer.com

profesyonel fotoğraf çekimi

2 yaş fotoğraf çekimi

2 yaş fotoğraf çekimi

doğum günü fotoğrafları
baba kız fotoğrafları

kanvas tablo

Sevgiler,
devamı »

19 Mar 2015

ELA 2 YAŞINDA

24 aylık bebek gelişimi

Bu minik kuş artık tam tamına 24 aylık. Bu kadar hızlı büyümese diyorum ama zamanı da durduramıyorum.
Ela nın bu ay en büyük gelişimi 12-15 arası parçalı yap-boz ları çok kısa bir sürede kendi başına yapıyor olması.
Anlattığım masalları ise kendi başına tamamlamaya başlaması da ayrı bir gelişim özelliği diyebilirim.
Aşağı da da internetten derlediğim 2 yaş gelişim özellikleri var. Her çocuk farklıdır ama biz anneler illa hangi dönemde ne nasıl olur diye araştırma yapmayı severiz. Kıyaslama yapmadıkça sorun var. Araştırma yapmak iyidir ;)
Sevgiler,
2 YAŞ GELİŞİM ÖZELLİKLERİ

Kendi benliğinin çevreden ayrı olarak algılandığı evredir.
Bağımsızca isteme ve davranma gibi yetilerin temeleri atılmaktadır.

Bu dönemki en önemli konular tuvalet eğitimi ve bağımsızlık alanlarındaki yetiştirme ve öğretme çabalarıdır.

Bu yaşın getirdiği hızlı gelişim çocuğu bir çok açıdan bağımsız hale getirir.

Bağımsızlık duygusu ve yetenekleri arasındaki uzlaşmazlıklar aslında çocuğun daha çok yardıma ihtiyaç duyduğu bir dönemdir.

Bu dönemde görülen inatçı davranışların çocuğun karakter özelliği olarak görülmemesi gerekir.

Bu aynı zamanda çocuğun hayır dönemidir. Bu çocuğun ağımsız bir insan olmayı öğrenmesinin yoludur.

Çocukla alışveriş gibi bazı faaliyetler birlikte yapılabildiği için yakınlaşmanın ve sevgi ifadesinin en net olduğu dönemdir.

Bu dönem motor yeteneklerin ve dil becerilerinin oluşturulduğu alandır.

Çocuğun kendini kanıtlamaya çalıştığı b bir dönemdir.

Sosyal tepkilerin gelişmeye başladığı bir dönemdir. Taklit ,utanma ,otoritenin kabulu, rekabet, ilgi çekme arzusu gibi.

Aile dışındaki bireylerle ilişki kurma , kendi akranlarıyla birlikte olmaktan zevk alma dönemidir.

Birtakım davranışların belirli ortamlarda uygulanması gereğini öğrenir. Sosyalleşme olgusunun ilk aşamalarıdır.

Karalama evresinden tanınabilecek ilk çizimlerin oluştuğu evredir.

Zihinsel semboller geliştirmeye başlar. İsim ve nesnelere ait hızla gelişen bir sözcük hazinesi oluşur.

2 yaş dönemi sorgu çağı dönemidir. Nasıl ve niçinlerin başladığı evre olduğunu söyleyebiliriz. 4 yaş ile bu özellik en üst seviyesine ulaşacaktır.

Bu dönemde dışkılama ve işeme kaslarının işlevlerinde gelişme göze çarpar.Bu kaslarının üzerinde egemenlik kurması seçim yapabilme duygusunun gelişmesine neden olur.

2.5 yaş dönemi gelişimin en büyük kriz dönemlerinden biridir. Bu zorlu dönemde çocuk dengesiz , olumsuz, kararsız ve isyankardır.

Söz dinlemediği hatta tersini yaptığı ve kısıtlandiğı zaman öfkelenen ve yardım almayan bir yapısı vardır. Bu dönem ‘ karşı koyma bunalımı ‘ olarak adlandırılabilir.

2.5 yaş dönemi sinir sisteminin gelişiminin gelişiminde bir ara evredir.

Seçme yeteneğine yeterince sahip olamadığı için iki olanağı birden seçebilir.

Bu dönem aynı zamanda korkulu rüya dönemidir.

Çocuk bu dönemde farklı kutuplar arasında yalpalar, atılganlıktan utangaçlığa, güçlü bir sahip olma duygusundan aldırmazlığa hızla geçebilir.

Öğrendiği kavramları genişletmek için bir takım yeni detaylar katmaktadır.

Artık kendine ait söyleyebildiği çocuk şarkıları vardır.

Çok daha fazla rengi tanıyabilmektedir.

3’ kadar sayabilmektedir.

2.5 yaş bunalımı çocuğun kişiliğini geliştirir.

PSİKOMOTOR ALAN


Bu dönem sağlam adım dönemidir. Engellerden sakınarak kolaylıkla durup yeniden koşabildiği dönemdir.

Dengesini yitirmeden çömelip desteksiz ayağa kalkabilir.

Oyuncakları ileri geri itebilir. Artık yön bilincide gelişmiştir.

Bir basamağın üstüne çıkıp rahatça inebilir.

Parmaklık ve duvara tutunarak merdiven inip çıkabilir fakat bu hareketi gerçekleştirirken her basamakta iki ayağını yan yana getirmek en belirgin harekettir.

Düşmeden bir topu omzundan yukarı atabilir.

Üç tekerlekli bisiklete oturu ama pedalları çeviremediği için ayaklarıyla iterek yürütür.

Çok küçük nesneleri eline alırken kesinlik ve çabukluk kazanmıştır ve aynı ustalıkla yerine koyabilir.

Küçük şekerlerin ambalaj kağıtlarını açabilir.

Tahta küplerle altılı ya da sekizli kuleler yapabilir.

Ucuna cok yakın tutarak kalem kullanabilir

Sayfaları teker çevirir.

El seçimi artık olgunca belirgindir.

Hem dairesel hem de ileri geri karalamalar yapar. Dik çizgiyi ve V şeklindeki çizimi takip eder.

2.5 yaş ile dengesini kaybetmeden dümdüz ileri koşar.

Çocuk bahçesinde bulunan bazı aletlere kolayca tırmanır.

Alçak bir basamaktan iki ayağıyla aşağı atlayabilir parmak ucunda durabilir.

Büyük toplara tekmeyle vurabilir , ama dengeyi pek sağlayamadan bir yana eğilerek ve hafifçe tekme atar.

BİLİŞSEL GELİŞİM


Çocuklar büyüdükçe yaşlarına özgü birtakım düşünce biçimleri sergilerler. Bu dönemde hareket eden her şey canlıdır.

İşlem öncesi bu evrede çocuk dünyayı kendi ben – merkezli bakış açısından algılar, başka birinin açısından göremez.

Sözcük kullanmaya , sembol ve sembolle temsil ettiği nesne arasındaki ilişkiyi anlamaya başlar.

DİL GELİŞİMİ


2 Yaş çocuğunun konuşması artık onu tanımayanlar tarafından da anlaşılabilir ama hala pek çok çocuksu öğe içerir.

Sözcük dağarcığı hızla gelişir. İhtiyacı olan sözcükleri kullanmasını öğrenir. Anlayabildiği sözcük sayısı ise daha fazladır.

İki sözcüklü cümle kurabilir.

Kim ,niçin, ne ve nerede soruları sorar.

Sıfat ve zarflar çocuğun sözcük dağarcığına 1.5 yaşından itibaren girmeye başlar. En son ise sıfatları kullanmaya başlar. Çocuğun en zor kavrayabildiği ben , benim , bana ve beni zamirlerinin kullanılmasıdır.

Önemli olmayan sözcükleri söylemeden atlayabilir.

Yoğun bir duygulanım , heyecan ve coşku durumunda kekeleme oldukça yaygındır ama geçicidir.zamirlerini doğru kullanır.

2.5 yaş ile 200 ya da daha fazla kolayca tanınabilir sözcük kullanabilir.

kaynak
devamı »

Kızıma...

2 yaş doğum günü

Meleğim;
 Güzel kızım ailemizin şuan en minik üyesi, en güler yüzlüsü, en yaramazı, en uykusuzu, en huysuzu, en süslüsü, en çok bilmişi, en çakalı, en cadısı, en sevgi dolusu sensin bebeğim.

  Abin için en büyük hediye bizim için ise en değerli varlıksın.

 Abinde tattığım anneliğin sende en acemi hallerini yaşadım bu 2 sene içinde. Acemi diyorum evet çünkü seninle her şeyi en baştan yaşadım. Abinde kolay olan her şey çok çok zordu.

 Yine de sabretmeyi seninle daha iyi öğrendim. Şikayet etmemeyi, isyan etmemeyi hep o güler yüzün öğretti bana. Tam sinirden delirdiğim anlarda o minicik ellerinde sarılıp “canım annem” diyerek sırıtman bu 2 seneyi sana bağırmadan geçirmemizi sağladı. Öfke kontrolünü ev içinde senin bu tavrın sayesinde sağladık.

 Abinle büyüdük sandık ama seninle daha bir çocukluğumuza döndük. Parklarda oynamayan, oyuncaklarla pek işi olmayan abin bile sayende geçte olsa parkı ve oyuncakları sever oldu.

 Minik kızım herşeyim;

 Bir bilsen bizim için ne kadar değerli olduğunu, bir bilsen seni ne kadar çok sevdiğimizi geceleri asla uyanık kalıp bizi uykusuz bırakmazsın :) Kıyamazsın…

 Tüm gece babanı başucunda saatlerce diktiğin, gecede saat başı bize su taşıttığın, uyutmadığın için, sabahları tüm uykusuz gecemize rağmen işve ve cilve yaparak bizi enerjik bir şekilde işe uğurladığın için, minik parmaklarınla bize her saniye kalp yapmaya çalıştığın için, sevginin gücünü daha 2 yaşında olmana rağmen gösterebildiğin için, oynamak istediğin her oyunu yalnız oynamayıp zorla birimizi oynattığın için, abine kıskançlık değil kardeş sevgisini yaşattığın için, hayatımızda ki tüm stresleri güler yüzünle atmamızı sağladığın için binlerce teşekkür ederim meleğim.

 Aldığın sağlıklı her nefes için, sağlıkla uyandığımız her yeni gün için rabbime binlerce kere şükürler olsun.

 Ömür boyu sağlıklı günlerin olsun. Allah’ım seni de abinide hep doğru insanlarla karşılaştırsın. Kaldıramayacağınız büyük acılar yaşatmasın. Elbet başarılı bir gelecekte dilerim ama her şeyden önce dürüst insan olmanız en büyük dileğimdir. Bizler belki sizlere huzurlu bir ülke bırakamayacağız ama eminim sizin nesliniz söke söke hakkını alacaktır.

 İyi ki doğdun kızım iyi ki varsın . Ve iyi ki anne baba olarak bizi seçtin. İyi ki bu kadar sevgi getirdin hayatımıza. Doğum günün kutlu olsun birtanem.

 Ve son sözüm sana artık prensesim demiyorum annecim çünkü prenses gibi büyümeni değil kadın gibi kadın olmanı istiyorum.  

 Seni çok seven ANNEN
 19 MART 2013
2 yaş doğum günü

devamı »

18 Mar 2015

Rexona Black+White

rexona black+white

  Rexona paketim fikrimühim sayesinde dün elime ulaştı. Ekinde de tüm watsons mağazalarında kullanılabilecek 10 adet %50 indirim kuponu mevcuttu.

  Fikrimühim paketlerim işyerime geldiği için inanılmaz rağbet görüyor :) rexona black + white %50 indirim çeklerimi de tüm arkadaşlarıma dağıttım bile.

 Rexona ürünrlerini daha önce de kullandım hala da evimde mevcut bu ürünü de denemeye başladım bile. Kullanmadan önce sitesinden araştırma da yaptım. Her gelen ürüne atlamamak lazım değilmi ön araştırma şart :)

 TER KOKUSUNA KARŞI NE YAPMAK GEREKİR?
Ter kokusuna karşı duş almak, kolonya, parfüm ya da pudrasız deodorant kullanmak geçici çözümlerdir. Etkileri gün boyunca devam etmez. Ter kokusuyla baş etmenin en kolay ve etkili yolu anti-perspirant deodorant kullanmaktır.

 DEODORANT NASIL KULLANILMALIDIR?
Temiz ve kuru koltuk altına ve doğrudan cilde uygulanmalıdır.Leke oluşmaması için giysilere sıkılmamalıdır. Sprey deodorantlar, iyice çalkalandıktan sonra koltuk altına 15cm'lik mesafeden ve kutu dik tutularak püskürtülmelidir. Roll-on ve stick deodorantlar koltuk altına sürülerek kullanılmalıdır. Roll-on ve stick deodorantlar cilde uygulandıktan sonra 1-2 dakika giyisiler giyilmemelidir.

 REXONA DEODORANTI GÜN İÇERİSİNDE NE SIKLIKLA KULLANABİLİRİM?
Deodorantınızı her banyodan sonra ve her sabah temiz ve kuru koltuk altına uygulamalısın. Böylece etkisi gün boyu devam eder. Ayrıca eğer ihtiyaç duyarsanız gün içinde istediğiniz kadar uygulayabilirsiniz.

 ÜRÜNLER DERMOTOLOJİK TESTLERDEN GEÇİYOR MU?
 Tüm Rexona ürünleri dermatolojik testlerden geçirilir. Testleri bağımsız bir laboratuar yapar.


Sevgiler,

devamı »

18 Mart Çanakkale Zaferi


çanakkale geçilemez-atatürk

ÇANAKKALE SAVUNMASI : Öz yurdunu korumak için şahlanan yaralı bir ulusun, sayı ve maddi açılardan üstünlüğü tartışılmaz olan düşmanlarını yenerek, onları felce uğrattığı bir savaştır. Bu durumuyla dünya harp tarihlerine geçmiş ve Türk tarihine de altın harflerle yazılıp Türk’ün kahramanlık ve şeref abidesi olmuştur.

Bu zaferler, büyük Türk Ulusuna Atatürk gibi dahi bir lider hediye etmiştir. Mustafa Kemal’in Anafartalarda parlayan yıldızını 18 MART’ın şafağı aydınlatmış, bu zafer, Türk’e, öz benliğini ulusal kimliğini bulma yolunu göstermiş, Türk bağımsızlık savaşının temelleri ÇANAKKALE’nin sularında ve Conk Bayırı’nda atılmıştır.

BİR YOLCUDur yolcu! Bilmeden gelip bastığın,
Bu toprak, bir devrin battığı yerdir.
Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın,
Bir vatan kalbinin attığı yerdir.

Bu ıssız, gölgesiz yolun sonunda,
Gördüğüm bu tümsek, Anadolu’nda,
İstiklal uğrunda, namus yolunda,
Can veren Mehmed’in yattığı yerdir.

Bu tümsek, koparken büyük zelzele,
Son vatan parçası geçerken ele,
Mehmed’in düşmanı boğuldu sele,
Mübarek kanını kattığı yerdir.

Düşün ki, hasrolan kan, kemik, etin
Yaptığı bu tümsek, amansız, çetin,
Bir harbin sonunda, bütün milletin,
Hürriyet zevkini tattığı yerdir.

NECMETTİN HALİL ONAN

Bugünün anlam ve önemini, bu vatan uğruna dökülen kanların değerini çocuklarımıza anlatmak en büyük görevimizdir.

Vatanı uğruna kanlarını döken tüm şehitlerimizi rahmet ve saygıyla anıyorum.

sevgiler,
devamı »

17 Mar 2015

8 Mart Kadınlar Günü Buluşma Sponsorlarımız

 Daha öncede dediğim gibi bizim sponsorlarımız şahaneydi gerçekten. Diğer yazıma da buradan ulaşabilirsiniz. Gelelim 8 Mart taki Bursa Hilton buluşmamızdan ellerimiz dolu olarak eve gelmemize sebep olan sponsorlarımıza ;) 

blogger etkinlikFarmasi Kozmetik çok güzel bir set hazırlamış. Özellikle rujun rengine bayıldım. Farmasi olarak güzelde ürün tanıtımı yaptılar.


bursalı bloggerlarAquas ürünleri için mutlaka sitelerine göz gezdirin. Birde yaşlanma karşıtı güneş kremi vardı ki daha fotoğrafını çekemeden anneme kaptırdım :)

burun yıkamaBurun Yıkama aparatını biz evde denedik bile Yağız biraz zorlandı ama büyüklerde kullanımı daha kolay.

Fulser selülit kremi, tresan saç toniği ve fondöten testerları şahane değil mi? :) Saç toniği ve selülit kremlerini kullanmaya başladım bile.

temizleme jeliAcnecinamide yüz temizleme jeli benim cildime uygun değil bu yüzden bir arkadaşıma vermiştim daha dün beni arayıp kullandığını ve çok güzel bir ürün olduğunu dile getirdi.

bitki çayıDoğadan bizlere çok güzel kupa ve bitki çaylarından bir paket hazırlamış. Bu arada tarçın portakal çayını mutlaka denemenizi tavsiye ederim ;)

Parisienhome zaten takip ettiğim bir siteydi. Gönderdiği bu hediye ise banyo suyuna katılabilen banyo bombası diye geçen bir ürün. Daha  denemedim ama küvet suyuna yada yıkanacağın suya atıyormuşsun.
saç açıcı spreyhttp://www.sacbakim.com/ ürünlerinden zaten kullanmıştım bu saç açıcı sprey ise saçlarını taramakta zorluk çekenlere bire bir ;)
kırtasiye malzemeleriAvansas kırtasiye ürünleri Yağız tarafından anında yağmalandı :)


turşuhttp://www.berraktursulari.com.tr/ ve www.anavarzabal.com sitelerini mutlaka ziyaret edin turşu, sos ve bal harikaydı.

kekik çayıhttp://www.datcapaketi.com/ organik ürünler cenneti diyebilirim. Hele ki çağla çıkmış bugünlerde almam lazım.

doldurma parfümBargello ve Nobren parfümleri.

hediyehediyemucidi ürünleri çok sempatik hele ki maymunlu mouse yastığı Ela nın favorisi oldu :)

gül kolonyası-gül kremiEglantine gül kokulu el kremi ve kolonyası anneme kaptırdım bile :)

el yapımı cüzdanhttps://www.facebook.com/Fingerscrossedco bu el emeği cüzdan çok güzeldi. Birde yanında her kadının değerli olduğunu anlatan çok anlamlı bir yazı vardı. 

vucüt köpüğüHepsiville gondermiş olduğu duş köpüğü diğer duş jellerinden çok çok farklı. İlk defa tanıştığım bu ürünü çok beğendim.

dondurmaPanda nın göndermiş olduğu dondurmalar sayesinde daha yaz gelmeden dondurma yemiş olduk :)

bursalı bloggerlar buluşmasıVeee minik pisilerimiz Ela nın odasında yerini aldı bile :) Pluscanvas a çok teşekkür ederiz.

Emeği geçen herkese tekrar çok ama çok teşekkür ederim.

Sevgiler,









devamı »

15 Mar 2015

Kitap Fuarında Doğum Günü

kitap alışverişi

 Bebektim, çocuk oldum büyüdüm genç oldum. Ergen oldum, erken evlendim kadın oldum. Anne oldum. Ve sonunda bugün 32 yaşında oldum. 

 En güzel yaşlarım mı bilemem ama en huzurlu dönemlerim olduğuna eminim. 

Hırsım yok. 

İmkansız hayallerim yok.

Sağlık ve huzurdan başka dileğim yok.

Bugün beni unutmayan tüm sevdiklerime ne kadar teşekkür etsem az. 

Bugün şık bir restorantta yemek yemedik ailecek Bursa Kitap Fuarına gittik. Çocuklar olmasa kendimi kaybedebilirdim :) Yağız ın da benden farkı yok. Kitap isteğinde sınırın yok oğlum dediğim anda pişman oldum :) İflas bayrağını çekmeden kaçtık.

 Ela ve Yağız a aşılamak istediğim en büyük sevgilerin başında KİTAP SEVGİSİ geliyor. Bunun içinde elimden geleni yapıyorum.

 Doğum günümün kitapların arasında  geçmesinden de çok ama çok mutluyum.

bursa kitap fuarı

Birde tesadüf Ayşe Kulin in imza gününe denk geldik. Yanımda kitapları olsaydı imza alırdım ama olmadı sadece fotoğrafını çekmekle kaldım.

Not: Kitap yurdunun gözünü seveyim bir çok kitap fuardan bile daha indirimli :)

Kendime sevgi ve huzur dolu yeni bir yaş dilerim sizleri de sevgiyle ve kitaplarımla selamlarım ;)

Gülşah 
(32 yaşında bir anne)
devamı »

Ankete Katıl, Hediyeleri Kazan!

Siz de 3 farklı Allegra Çocuk anketimize katılarak, bebek ürünlerinden birini ya da 100 TL’lik Joker hediye çekini kazanma şansı yakalayın.
Bebek Aksesuar Ürünleri 
Aşağıdaki linkte yer alan anketimizi tamamlayan katılımcılar arasından çekilişle belirlenecek 2 kişi güvenlik kapısı, 5 kişi beslenme aksesuar seti ve 5 kişi 100TL değerinde Joker hediye çeki kazanacak.
Ankete Katılmak için;  http://www.allegra-insight.co.uk/cs/8Gu/blog
Bebek Arabası Anketi 
Aşağıdaki linkte yer alan anketimizi tamamlayan katılımcılar arasından çekilişle belirlenecek 1 kişi en son model bebek arabası ve 15 kişi 100 TL değerinde Joker hediye çeki kazanacak.
Ankete Katılmak için;  http://www.allegra-insight.co.uk/cs/8Dg/blog
Çocuk Oto Koltuğu Anketi
Aşağıdaki linkte yer alan anketimizi tamamlayan katılımcılar arasından çekilişle belirlenecek 1 kişi en son model çocuk oto koltuğu ve 10 kişi 100 TL değerinde Joker hediye çeki kazanacak.
Ankete Katılmak için; http://www.allegra-insight.co.uk/cs/8FI/blog
Hadi hemen katılın, birbirinden değerli hediyeleri kazanan siz olun!
Bir boomads advertorial içeriğidir.
devamı »

12 Mar 2015

8 Mart Kadınlar Günü Buluşmamız

bursalı blogger buluşması

 8 Mart ta Bursalı bloggerların olarak buluştuğumuzu yazmıştım. Gerçekten Hilton Bursa Hotel bizi şahane ağırladı. Kadın ve blogger dostu olduğunu da kanıtlamış oldu ;) Misafirperverliği için ne kadar teşekkür etsek az. Sponsorlar sayesinde eve ellerimiz de  dolu döndük. Benim poşetlerden birde küçük bir cadı çıktı herkese çıkmamış sanırım bana özel :)
bursa hilton otel organizasyonMasalarda ki kişiye özel yerlerimize hayran kalmamak elde değil özenle hazırlandığı çok belli.  


şeker hamuru pasta

Bu harika pastanın emek sahibi Merve Uçan Butik Pasta süper görünüyor değilmi? Pasta olduğunu uzaktan anlamadım bile. Tadıda şeker hamuru olmasına rağmen çok güzeldi.


balık yağı şurubu möllers balık yağını daha öncede çok duymuştum ama kullanmak bugüne kısmetmiş Yağız a içirmeye başladım bile.

makeup pastel kozmetikValla pastel ürünlerini gördükten sonra makyaj blogumu olsam acaba diye düşünmeden edemedim. Pastel in nude serisine de ayrı bir hayran kaldım.
watsons hediyeleriwatsons kutusundan çıkanlar çok güzeldi. Isıtıcı bantları arkadaşlarımla denedik bile özellikle adet dönemlerinde rahatlıkla kullanılabilir.

lapitak ayak bakımLapitak zaten bizim evde kullanılan bir üründü bu paket bize çok çok iyi geldi. Denemeyenler varsa özellikle topuk çatlak kremi ve ayak deodorantını kesinlikle tavsiye
ederim.

 dermokil ürünleriDermokil maskelerini zaten kullanıyordum. Şampuanıda keşfetmiş oldum.

dövme-geçici dövmeAna kız yapmasak olmazdı :) Newobsessions bu güzel geçici tattoo hediyeleri bileklerimizde çok şık durdu.

 Sponsorlarımız bu kadarla bitmedi çok uzun olmasın devamını sonraya bırakayım ;)

 Bu organizasyonda emeği geçen tüm blogger arkadaşlarıma teşekkür ederim. Sayelerinde çok güzel dostluklar kuruldu.

Organize eden blogger arkadaşlarım;

Katılımcı blogger arkadaşlarım ise ;

Sevgiler,












devamı »

Gripten Korunmak


grip-olmamak-için -ne yapabiliriz?

 Bu sıra etrafımda herkes hasta. Havalar bir soğuk bir sıcak derken grip olmak kaçınılmaz oluyor. İşyeri hekimimizin güzel tavsiyelerini sizlerle paylaşmak isterim. Çoğunu biliyoruz ama ne kadar dikkat ediyoruz orası meçhul :)

 Merhaba Değerli Arkadaşlar;
 Hava sıcaklığının istikrarsızlığı grip salgınlarının ortaya çıkmasında çok büyük bir etkendir. Bu sene havaların bir çok soğuk, bir çok sıcak olması hem vücudumuzun havaya adapte olmasını zorlaştırdı, hem de viral enfeksiyona bağlı hastalıklara adeta davetiye çıkarttı
.
Peki nedir bu viral enfeksiyonlar? Kendilerini nasıl belli ederler?

 Genellikle topluluk içinde insandan insana bulaşma söz konusudur. Klasik grip/soğuk algınlığı gibi başlarlar. Genellikle ilk semptomları halsizliktir. Bunu eklem ağrıları takip eder. Daha sonrasında da kas ağrıları vücüdun büyük eklemleriyle birlikte başlar ve hastalığa yakalananlar kendilerini “dayak yemiş gibi” hissederler. Bu dönemde baş ağrıları da olabilir. Sanki vücutlarında ezilmeler varmışçasına hareket ederken eklemleri ağırmaya başlar. Daha sonra boğaz ağrısı, ses kısıklığı ve kuru bir şekilde kesik kesik öksürük tabloya eklenmeye başlar. Bazı olgularda ateş de çok yüksek düzeylere çıkar ve ağız/dudak etrafında yaralar da ortaya çıkar. Hastalık semptomları ve ortaya çıkış sırası kişiden kişiye göre değişiklik göstermekte beraber, süresi de yine kişinin savunma sistemine ve kendine ne kadar iyi baktığıyla orantılı olarak 2-4 haftaya kadar sürebilir.

Bulaştırır mıyım?

 Evet, çok bulaşıcıdır. Özellikle çocuklarda bu virüsün daha uzun etkileri olabilmekte ve alt solunum yolları enfeksiyonlarına da neden olabilmektedir. Bulaşı engellemek için ellerin sık sık yıkanılması, evlerin ve ofislerin de ara ara havalandırılması gerekmektedir. Mümkünse hasta olanlarla yakın iletişime geçilmemeli ve maske kullanılmalıdır. Evlerde havlu vb. gibi ortak kullanım eşyaları mutlaka ayrılmalı ve izole edilmelidir. Hastalık ilk günden yaklaşık 10 güne kadar bulaştırıcılığını da devam ettirmesiyle, diğer griplerden ayrılmaktadır.

Nasıl tedavi olurum? Ne yapmalıyım?

 Tam bir tedavi mümkün değildir. Tedaviler semptom giderme yönündedir. Boğaz ağrısı olanlarda medikal ağız spreyleri veya gargaralar işe yarayabilir. Ağrıların ve halsizliğin giderilmesinde de yine grip ve soğuk algınlığı ilaçlarından hassasiyet yaratmayan birisi tercih edilebilir.Şunu özellikle belirtmek isterim ki ilaçlar bu hastalığın iyileşme süresini kısaltmaz, sadece hastalığı daha rahat geçirmemizi sağlayabilir.
Asıl önemli olan soru şu olmalı; “hasta olmamak için neler yapmalıyım!?”

-Vücut savunma direncini yüksek tutmak anahtar role sahiptir.
-Özellikle, nane-limon-ıhlamur içeceğinin içine bal ve zencefil de katılmasıyla hem semptomlar giderilmeye başlar, hem de vücut savunma direnci artar. İçeceğin kaynatılıp 10 dakika kadar soğumaya bırakılması ve ılık-sıcak arası bir derecede tüketilmesi de önemlidir.
-Beslenme ve uyku kesinlikle düzen içerisinde olmalıdır.
-Öğünlerde mümkünse mercimek ve tarhana çorbası tercih edilmeli ve bol limonla içilmelidir. Salata yine limon ve elma sirkesiyle birlikte tüketilmelidir. Salatanın sonda kalan suyu muhakkak israf edilmemelidir ve vitamin açısından çok önemlidir.
-C vitamininden zengin doğal portakal, greyfurt, mandalina gibi meyveler mümkünse en az 1 defa menüye dahil edilmelidir.
-Yine vitamin yönünden zengin olan ve antioksidan özellikleri olan havuç, brokoli, kabak, lahana, karnıbahar gibi sebzeler de tüketilmelidir. Yemekte kullanılacaksa çok kaynatmadan tüketilmelidirler.
-Savunma sistemi hücrelerimiz sulu ortamda daha iyi çalıştıkları için, günde 2 litreden az su içmemeye çok özen göstermeliyiz.
-Gece yatarken yastığın biraz yüksek tutulması veya iki yastık kullanmak da daha rahat bir uyku çekmemize yardımcı olabilir.  

Sözlerime Hipokrat’ın bir sözüyle son veriyorum;

“Hastalığın En Güzel İlacı, O Hastalıktan Korunmanın Çarelerini Öğrenmektir”


Sağlıklı Günler Dilerim…
Dr. Ferhâl KÜÇÜKOSMAN

Hepinize hastalıksız günler dilerim ee bide artık yaz gelsin diyorum :)

Sevgiler,

devamı »

11 Mar 2015

Alkali Su İçmek

2 lt su tüketmek zayıflamakUzmanlar günde 2 lt su için diye bas bas bağrıyor. Ben bu konuda anneme çekmişim gün içinde hayatta aklıma su içmek gelmez. Ama hamileliğim de gizli şeker çıkınca günde 4lt su içtiğimi biliyorum. Bu sayede hamileliğimi çok kg almadan bitirdim. Doğumdan sonra da 4lt içme rekorlarım devam edince 3 ayda eski kiloma dönmüş oldum.

 Ama bakıyorum sonra zamanlar da yine iyice su içmeyi azalttım. Hele kış ayında susanmıyor ki arkadaş aklıma da gelmiyor. Valla bende evde, işte her yere koca koca bardaklara su koyup kendime hatırlatmalar yapmaya başladım. Bu vesile ile günde 2lt. içmiş oluyorum.

 Yeterli miktarda su içmediğimiz de cildimiz de dahil tüm vücutt alarm veriyor ama biz ancak başımıza ciddi bir şey gelince fark ediyoruz. Ben suyu ılık içenlerdenim. Kimi doktorlar soğuk kimisi ise sıcak içmenin daha faydalı olduğunu söylüyor. İnsanlar önce su içmeyi alışkanlık haline getirsinde varsın soğuk yada soğuk içsinler :)

 Birde geçen seneden beri benimde içmeye çalıştığım faydasını çok duyduğum alkali su var.

  Alkali Su Kısaca : Kullandığımız her türlü içme suyunda bulunan zararlı bileşenlerden arındırılarak ve Ph Seviyesinin yükseltilmesi sonucu elde edilen, yüksek oksijen seviyeli, antioksidan özellikli, serbest radikalleri ve vücudumuzda biriken asidik toksinleri nötrölize eden, bağışıklık sistemini güçlendirerek, sağlıklı, kaliteli ve uzun yaşamayı sağlayan en doğal su’dur.
Bu konuda Dünya Sağlık Örgütü yayınladığı bir deklarasyonda ; “Eğer her gün düzenli olarak iyileştirilmiş alkali iyonize su içersek tüm hastalıkların % 80 oranında azalacağı tahmin edilmektedir.” şeklinde görüş bildirmiştir.

 Alkali su evde kolayca hazırlayabilirsiniz. Ben 1 lt suyun içine bir çay kaşığı karbonat atıyorum ve tüm gün yemeklerden önce o suyu içiyorum. Bazı sitelerde ingiliz karbonatıyla yapılması söyleniyor. Fakat eczacı bana normal karbonat ile ingiliz karbonatının arasında hiçbir fark yok dedi.

 Alkali Su Zayiflatirmi-Alkali Suyun Faydaları ve Sağlığa Yararları
Suyun zayıflama ve kilo vermeye katkısı zaten bilinen bir gerçek. Sudan daha iyi zayıflatan bir sıvı var ise o da olsa olsa alkaline su (alkali su) olurdu. Bunun nedeni ise normal suyun yapamadığı bir şeyi yani vücuttaki zararlı toksinleri alkali suyun PH olarak nötr yapma yeteneğinin bulunmasıdır. Şimdi alkaline su zayıflatırmı sorusunu cevaplayıp alkali suyun faydaları nelerdir bir göz atalım.

 Daha fazla oksijene sahip sağlıklı ve fonksiyonel sudur.

 Temiz ve bakterisizdir. İçindeki alkali minerallerin yanısıra diğer su çeşitlerine göre yaklaşık iki (2) kat fazla oksijene sahiptir.

 Negatif ORP değerine ve güçlü antioksidan özelliğe sahiptir.Alkali iyonize su -200 ila -500 mV arası ORP değeri nedeniyle yüksek oksidasyon indirgeme gücüne yani antioksidan özelliğe sahiptir. Küçük moleküler küme yapısına sahip bir sıvı olarak diğer antioksidanlara göre vücut tarafından çok daha hızlı ve kolayca emilir.

 Vücudun pH dengesini korumasına yardım eder ve hastalıkları engeller.Alkali iyonize su vücudun doğal pH dengesinin korunmasına ve düzenlenmesine yardımcı olarak vücutta zararlı bakteri, iltihaplanma ve hastalıkların oluşumunu engelleyen bir ortam yaratır.

 Olağanüstü hidrasyon (nemlendirme) ve detoks sağlar.Moleküler yapısı diğer sulardan daha küçüktür. Bu nedenle hücrelerin içine  diğer su çeşitlerine göre altı (6) katına kadar fazla su girişi sağlayarak vücudun daha fazla nemlenmesine ve bağlı olarak vücüdun zehirli atıklardan en hızlı ve mükemmel şekilde temizlenmesine yani detoksuna olanak sağlar.

 Vücudun enerjisini ve zindeliği arttırır.Alkali iyonize su küçük moleküler yapısı nedeniyle vücudun biyoelektriksel dengesini diğer su çeşitlerine göre üç kat daha hızlı yenileyerek vücudun enerjisini ve zindeliğini arttırır.

 Serbest radikalleri etkisizleştirir.Serbest radikallerin yarattığı hasar hızlı yaşlanma ve yanı sıra kanser dâhil birçok hastalığa sebep olmaktadır. Alkali iyonize suyun moleküler yapısı ve güçlü antioksidan özelliği serbest radikalleri etkisizleştirerek vücuda zarar vermelerini engeller.

 Kilo verilmesine ve zayıflamaya yardımcı olur.Vücut, içinde biriken asidik atıkları etkisizlestirmek için yağ birikimi yapar. Alkali iyonize su asidik atık birikimini engellediği için vücudun yağ biriktirmesine de gerek kalmaz. Dolayısıyla doğal olarak zayıflamanıza yardımcı olur.


Sevgiler,


devamı »

10 Mar 2015

8 Mart Hilton Bursa


bursalı bloggerlar
bursalı bloggerlar

8 Mart Dünya Kadınlar Günün de Bursa lı bloggerlar olarak Hilton Otel inde güzel bir etkinliğe katıldık.

 Hilton un kaliteli servisi ve etkinliği düzenleyen arkadaşların bizleri ağırlaması çok güzeldi.

 Bir çok markanında bu etkinlikte ev sahibi olması hepimize keyifli saatler yaşattı. Bu güzel gün için emeği geçen herkese çok teşekkür ederim. Detayları daha sonra yazacağım ama bu güzel toplu fotoğrafı paylaşmak için bekleyemedim :)

Blogum sayesinde çok güzel insanlar tanıdım. Bursa da özellikle bu kadar kaliteli bloggerların olması gerçekten gurur verici.

Kadınlar gününü es geçmek istemiyorum. Benim için kadının günü sadece 8 Mart değil her gündür. 8 Mart ı özel olarak kutlamaya da karşıyım. Ülkemde bu kadar kadının değeri yokken kalkıp 8 Mart ı sevgi ve saygıyla paylaşmanın anlam ve  önemi sıfır. Evet sesimizi duyuralım. Farkındalık yaratalım.

 Ama bunu sadece 8 Mart ta değil her gün yapalım. Bir Özge can gibi kızlarımız vahşice öldürülmeden ya da kocası tarafından bıçaklanan kadınlarımız ölmeden önce sesimizi duyuralım.

Ve tekrar yazmadan geçemiyorum önce kadın kadına saygı ve sevgi duymayı öğrensin. Ondan sonra büyük beklentilere geçelim.

Sevgiler..
devamı »
Bumerang - Yazarkafe