30 Eyl 2014

İnstagram Nazarı


Fotoğraf çekmeyi de çekinmeyide herzaman çok sevmişimdir.Vaktim olsa sağlam bir fotoğraf çekme eğitimi almayı da, meslek olarak tercih etmeyide çok isterdim.

Elimden geldiğince araştırıp fotoğraf çekme detaylarını da öğrenmeye çalışıyorum.Çok şükür iki çocuğumda poz vermeyi çok sevdiği için bana da bolca malzeme çıkıyor bizim evden :) Bu yüzden Yağız ve Ela nın sağlam bir fotoğraf arşivi var.

Babamda severmiş fotoğraf çekmeyi ki 31 yaşındayım ve bebeklik fotoğraflarım için güzel bir makina almış iyide korumuş makinayı ta ki ben keşfedip fotoğraf çekicem diye makinayı bozana kadar sağlamdı.

Yaşanan her an okadar değerli ve önemli ki bu yüzden her anı ölümsüzleştirmek gerekiyor diye düşünüyorum.Elimden geldiği kadar da bastırırım fotoğrafları albümlerde kalsın hatıralar isterim.Tabi buna bütçem biryere kadar yetebiliyor.

Birde günümüzde bu fotoğrafların paylaşılmaları var artık yani sadece albümde kalma dönemi çok eskide kaldı.

Yağız artık eskisi kadar poz vermiyor malesef bende hep Ela nın peşindeyim çoğu fotoğrafını da instagram da paylaşıyorum.Daha öncede dediğim gibi instagram çıktı çıkalı facebook a çok fazla fotoğraf yüklemiyorum.Nedense instagram daha samimi geliyor.

Birde NAZAR konusu var.Bana koyma şu kızının fotoğraflarını nazar değecek diyorlar.Ama gülüp geçiyorum çünkü nazar ın bir fotoğraf karesinden değeceğine inanmıyorum.Bana göre nazar göz teması ile değer yada kötü bir gözle birinin yüzüne bakan insanın nazarı değer.He art niyetli insan çok bakıpta beddua ediyorsa onu bilemem öylesini zaten Allah a havale ederimde nazar bana göre bambaşka bir konu.

Kısaca ;Allah tüm evlatları kem gözlü insanlardan korusun diyerek ben fotoğraf yüklemeye devam edeyim.

İnstagram da bizi @GULSAHONEN olarak bulabilirsiniz.

sevgiler,
sosyalanne

devamı »

29 Eyl 2014

Ücretsiz Blog Tanıtımı



Ücretsiz Blog Tanıtımı
Siteler arası link trafiğini artırmak ve sayfalarınızı daha geniş kitlelere duyurmak istiyorsanız Blog Deposu'nu ziyaret etmeniz yeterlidir. Blog Deposu'nda yayına alınan tüm reklamlar ücretsizdir. Birbirinden farklı etkinliklerle kısa zamanda takipçilerinizi çoğaltabilirsiniz. 

Blog Deposu için tık tık
devamı »

24 Eyl 2014

Zamane Çocukları

Ela had safhada uykusuz bir çocuk uyutma uyumaz yani o derece.Hiç öyle uyku sersemliğide yaşamaz.

Bu yüzden akşamları Ela  nın uyku saati yaklaştığın da bizi bir stres sarıyor.Beni asla istemiyor babasıyla birlikte odasına gidiyor battaniyesini alıp yatağına yatıyor babasını da yatağın tepesinde dikiyor.Tam daldı heralde kaçayım diyorsun parke çıtırtısına bağırıyor.Benim 45dk kadar yatağın başında dikilmişliğim var.Fakat babasına kıyamıyor olsa gerek en fazla 20dk da dalıyor.

Dün gece babamız iş yemeğindeydi eyvah nasıl uyuturum Ela yı diye beni bir panik sardı.Oyunlar oynarak bayağı bir yordum duş aldırdım kitap okuduk hadi yatalım dememle kıyamet koptu tamam dedim sustu.Gittim kendi yatak odama oturdum aldım elime kitap okuyor gibi yaptım ışıkta kapalı dayanamadı geldi yanıma çıktı.Ben saklayana kadar yan tarafta cep telefonumu gördü aç dedi "finger family "videosu favorimiz onu açtık ben anlamadım birden ninni bölümüne girdi sanırım başladı telefonda ninni çalmaya şu meşhur "dandini dastana " ninnisini 30dk olarak video yapmışlar bir elinde ninni çalan telefon diğer elinde battaniyesi hiççç gözyaşı dökmeden,çığlık çığlığa bağrışmadan kıçını döndü uyudu bizim küçük hanım.O halinin fotosunu çekmeyi isterdim ama malesef telefonum elindeydi.

Şimdi ben o ninniyi her gece söylemeye çalışırken bağırmaktan dinlemeyen aman teknolojiye çokda alışmasın diye çabalarken youtube dan ninni dinleyerek uyuyan 1,5 yaşında ki çocuğa ne desem ne yapsam boş.

 Ela yı yatağına yatırıp kalktım Yağız hadi yatağa dedim "Ela ile yattın benimlede yat "dedi aa süper hadi gel yatalım birlikte sana ninni söyleyim dedi "off anne saçmalama ben 9 yaşındayım" dedi beni de yanına almadan gitti yattı.

Hayır üzüldüğüm acaba sesimmi çok kötü diye düşünüyorum :) Hepte istemişimdir kollarımın arasında ninni ile uyuyan bir evladı ama kısmet olmadı bir türlü.Yağız başını yastığa koyduğu gibi uyurdu ninniye gerek kalmazdı sıkıntılı sarılmama da izin vermezdi.Ela desek fazlaca sıkıntılı uyku sevmez öyle sıkıştırıp kolumda uyutucam mümkün değil.Benim de kaderimde telefondan ninni dinleyerek özgür uyuyan evlat varmış napalım sağlık olsun :)

Sevgiler,
(sanırım)sesikötü anne :)

devamı »

19 Eyl 2014

ELA 18 Aylık


Ela kuzusu bugün itibariyle dolu dolu 18 aylık oluyor.

Hep deriz ya bir yürüse konuşsa hemen büyüse...Yağız da hep böyle düşündüm ne zaman yürür ki? ne zaman konuşacak acaba? ne zaman tuvaletini öğrenecek?ay artık kendini kurtarsa! her işini kendi yapmaya başlasa vs vs diye diye kocaman oldu ve ben bişey anlamadım.

Ela için bunu demiyorum keşke diyorum tüm zorluklarına rağmen böyle kalsa altında beziyle hep bana ve babasına bağlı kalsa.Konuşmaya başlamasa,elimi bırakıp koşmaya cesaretlenmese,renkleri sayıları hayvanları daha öğrenmese bebek kokusu gitmese ne bileyim küçücük kalsa işte.

Ama öyle de olmuyor işte.1,5 yaşında oldu evet Yağız a göre daha tadını çıkara çıkara yaşıyorum çoğu şeyi.Sonra vicdan da yapıyorum keşke Yağız da da ne zaman büyücek diye düşüneceğime her anın tadını çıkarsaymışım diyorum.Hep derim ilk çocukla öğrenerek büyüyorsun ikinci çocukla gerçekten anne oluyorsun.3.de ne olur merak etmiyor değilim :)

İşin dram kısmını geçelim çocuk büyüdü işte 1,5 yaşın da oldu hayvanları böcekleri öğrenmesin deyip kenar süsü olarak büyütmüyorum tabiki.

Artık birçok kelimeyi anlaşılır şekilde söylemeye başladı.Kendi kendine sürekli ben yapıcam moduna giriyor.Eline çatal kaşık veriyorum.Çoraplarını giysin yada kendi kendine çıkarsın istiyor yapamayınca da çok kızıyor henüz erken ama biraz destekleyerek yardımcı oluyorum.

Kitaplara ilgisi büyük ; fotoğrafta ki takvim çok güzel her sayfasında renk ve o renkten nesne var.



Birde bu tarz kitaplarımız var daha sayılar için erken ama kitabı açıp karpuz nerde ,kalem nerde dediğim de hepsini gösteriyor.Birde kalp stecker aldım kırtasiyeden ellerine yapıştırmaya bayılıyor.Bunları kalem nerde dediğimde kitap üzerine de yapıştırmaya başladık.


Müzik aletlerine bayılıyor.Çok sesli olmamasını öncelik alarak küçük bir ksilofon aldık.Zaten her müzikle ritim tutarak kıvırarak oynayan Ela hanım hem çalıp hem oynayabiliyor.


Birde Yağız dan kalma bowling imiz var.Bunlarla da abisiyle oynayıp kukaları devirdiğin de havalara uçuyor.


Geçenler gittiğimiz oyun evinde eiğitimci ablamız çocukları yere yatırıp ayaklarının arasına balon koydu.Ve aşağı yukarı bacaklarını indirmesini sağladı.Bu kareketi seven Ela evde annesinin küçük pilates topuyla bunu çok sık tekrarlıyor :)

Birde inanılmaz hatra aşırı derecede kalem tutkumuz varki evlere şenlik yeni berjerlerimin canına okudu duvarlar perişan kapılar deseniz öyle.Bembeyaz evimin heryerinde renk cümbüşü var.Baktım olmuyor kullanmamak için direttiği mama sandalyesinin üzerine kağıt kalem koydum.Başta kalemleri alıp aşağıya inmek istedi ama izin vermedim.Kalemleri bırakıp inebilirsin dedikçe karalama işlerini sadece orada yapabileceğini öğrendi.

Legolarla da oturup oynuyoruz fakat legolara kitaplar ,kalemler kadar ilgisi yok.Çok zorlamıyorum zaten.

Yağız da eğitici çok fazla oyuncak aldım çok da paralar verdim.Ela da bunu yapmıyorum.Ayına göre eğitici tek birşey alıyorum.Gayet yeterli oluyor.

Şimdiki çocuklar öğrenmeye fazlasıyla açık çok boş bırakmamak lazım.Çalışıyorum ama akşamları elimden geldiğince ilgilenmeye çalışıyorum.Zaten birlikte vakit geçirmek günün tüm yorgunluğunu alıyor.

Sevgiler,
18 aylık kızannesi ;)


devamı »

16 Eyl 2014

Oyuncak TABANCA

Bu oyuncağı satanlar dan çok çocuklarına alıp kullanmalarını izleyen aileleri boykot ediyorum.

Bir furyadır gidiyor site içinde hangi çocuğu görsem elinde bu tabanca dan var.Yağız da istededi başta ne olduğunu anlamadım arkadaşlarım bundan alırsam ancak beni oynatacaklarmış dedi.Yakaladım bir çocuğu baktım elindekine bildiğiniz tabanca ve plastik mermi atıyor.Birbirlerini vuruyorlar.

Çocuklardan birini vurmuşlar canı acımış ağlıyor geçen günde Yağız a yaptılar aynısını.Bu sefer daha bir ısrarla istedi Yağız bana da alın diye bayağı şansını zorladı.İyice de çoğalmışlar bu oyuncağı alan çocukların sayısı.Bunu bir anne baba nasıl alır çocuğuna aklım almıyor gerçekten.

Amaç ne?

"Alayım da eli silah tutmayımı öğrensin "diyorlar bilmiyorum ama benim gibi doğduğundan beri çocuğunun eline su tabancası bile vermemek için uğraşan annelerin çocuklarına hiçte iyi örnek olmuyorlar.

Yağız almayacağımıza ikna olunca birdaha istemedi eli silah tutmayan başka arkadaşlar bulmuş onlarla oynuyor.

Bu oyuncaklarla büyüyen çocuklar zorba olmayacakmı ozaman gururmu duyacağız yeni nesille.Bir taraftan okullarda zorbalıkla mücadele ediliyor diğer taraftan da bu tarz çocuklar yetişiyor.

Belki arkadaşlarımın arasında da vardır çocuklarına bunu alan ama kusura bakmasınlar resmen kınıyorum alan anne ve babaları..

sevgiler,
sinirlianne


devamı »

Sizi en çok çocuğunuz şaşırtır!

Biz anneler, çocuklarımız ile ilgili endişelerimizden dolayı onların potansiyelini bazen göremeyebiliyoruz. Oysa hayata bir de onların gözünden bakmayı denesek.... Hayata çocuklarınızın gözlerinden bakıp, gülümsemeye ne dersiniz? Endişeleriniz onların yaşayarak öğrenmesinin önüne geçmesin…

Bir boomads advertorial içeriğidir.
devamı »

15 Eyl 2014

Çalışan Anne Psikolojisi


çalışan anne
Bugün okulun ilk günü Yağız 3.sınıfa başlıyor.

Yağız bugün okula tek başına gitti.Tek başına derken etüd den servisle okula bırakıldı.İlk gün genelde anne yada baba bırakır ya bugün öyle olmadı.Artık büyüdü diye birde anne babası gidemeyen çocuklar üzülmesin diye işyerinden izin almadım.Servisten iner nasılsa arkadaşlarını bulur diye düşündüm.

Ama kendi vicdanımı hesaba katmamışım öğlene doğru pişmanlık sarmaya başladı beni.Ya kendini yanlız hissederse ya panik olursa diye kurmaktaydım ki aklıma oğlu aynı okulda olan bir arkadaşım geldi.Sağolsun Yağız ı bulmuş ve benimle telefonda konuşturdu sesi gayet iyidi arkadaşlarımı buldum dedi etüd de güzel geçti dedi.Ama benim içim rahatlayacağına paramparça oldu.

Çalışan anne olduğum için bin pişmanlık duyduğum zamanlardan biri işte bu anlar.Resmen içim acıyor.Elinden tutup okula götüremediğim için resmen kahrolmuş durumdayım.1.sınıfta dahi "ben büyüğüm elimden tutup okula götürme beni ayıp anne "diyen bir oğlum olduğunu unutuyorum işte.Elinden tutmasam da uzaktan takip etmek bile şuan içime su serpebilirdi.Bazen bu annelik hormonlarına aklım ermiyor.Çoğu zaman bilinçli bir anne olduğumu düşünürken bir okadar da şuurumu kaybedebiliyorum.Ela da da bunları yaşamayı kaldırabilirmiyim hiç bilmiyorum daha şimdiden Ela nın anaokuluna ilk başlayacağı günü düşünüp hemen ağlamaya yelteniyorum.

Hal böyle oluncada;

Dönüyorum taaa en başa ANNE dediğin çalışmalımı çalışmamalımı ? Ev hanımı olan anneler daha mı mutlu?Drama çevirmeyeceğim bu işi yoksa cidden işin içinden çıkamıyorum.

Yaşlanıyorum sanırım galiba.Ya da annelik duygusu 2.çocuk da daha beter hormon patlaması da yaşatıyor olabilir.Yoksa çalışmanın çocuklarıma zerre kadar zarar verdiğini düşünsen bugün işimi bırakırım.Ama öyle değil elimden geldiği kadar kaliteli vakit geçiriyorum önce ev işi değil önce çocuklarım diyorum.Tabi ki eksikliklerim vardır ama evde olan anneler dört dörtlükmü?Sanırım herkese göre değişir bu fikirler.Neyse uzatmıyorum :)

Başta oğlum olmak üzere 2014-2015 öğretim yılının her çocuk için başarılı bir yıl olmasını diliyorum.Anne babalara da bolca sabır diliyorum.Çok lazım olacak :)

ÖNEMLİ NOT: Anne ve babalar lütfen çocuklarınızı sınıf kapılarında beklemeyin beslenme saatlerinde evlerinizden sıcacık yemekler götürmeyin.Düşünün ki annesi babası çalışan çocuklar var yada anne ve babası hiç olmayan evlatlarıda düşünün.Kaldı ki okula bırakıyoruz sokağa atıyormuşuz muamelesi yapmayın.

Sevgiler,
ÇALIŞAN ANNE

devamı »

12 Eyl 2014

SESSİZ ÇIĞLIK

Uykusuzluk,yorgunluk ,dinlenememe artı üzerine düşüncesizce soğuk birşey içme başarımla Pazartesi gününden beri seslerim kısık.

Telefonla konuşurken birkaç kişinin korkup yüzüme kapatmışlığı var.Ihlamur , pekmez,ballı tarçın gibi şeyler deneyip birde ilaç bile içtim.Ama ilginçtir ki düzelme yok.Boğazlarım ağrıyor ,öksürüp aksırmıyorum da sadece seslerim yok.Allah ım ne önemli birşeymiş diye düşünüyorum insan sağlığının kıymetini gerçekten  kaybedince anlıyor.

İnternette ses kısıklığı ile bir araştırma yapayım dedim.Sağolsun sanal alem 3 günden fazla süren ses kısıklığı kanser işareti olabilir bilgisiyle tümör e kadar teşhiş koydu.Acilen okumayı bıraktım.Dr gitmek gerek de onada vakit yok oda ayrı bir konu :)

 Kendimi geçtim en büyük endişem gripse yada mikrobik birşeyse ve çocuklara bulaşırsa diye düşünüyorum.Zaten bütün gün anneye hasret kalan çocukları akşamları kendimden uzak tutmak çok zor.İzin alıp dinlenmek istiyorum ama aklıma evde çocuklarla olacağım ya onlara bulaşırsa düşüncesi giriyor vazgeçiyorum.Ne garip bir duygudur bu annelik hele ki benim gibi herzaman her koşulda
"ÖNCE BEN" diyen insan bile özellikle sağlık için kendini en son sıraya atabiliyor.

Buarada eşim 2 gün izinli çocuklar ona emanet her sabah zırt telefon arka fonda bir ağlama bir çığlık sesleri.Duyan evde savaş var sanır.Yağız babasını delirtmeyi çok iyi biliyor baba oğul değilde 2 koca insan gibi kavga ediyorlar.Hergün yeni bir şey aldırma çabası var bana yapmıyor ama babasına gelince sınırları zorluyor.Eşim şimdi kızıyor ama bunda kıyamayıp benim engellemediğim zamanlarda her dediğini yapmasının katkısı büyük.Yoksa bana okadar diretip uzatamıyor.2 günde isyan bayrağını çekti hayır ben işyerindeyim benim ne katkım olur ki beni arayıp bağrınıyorlar onu anlamıyorum zaten sesim çıkmıyor duyuramıyorum kendimi :) şuan gülüyorum ama ciddi bir sinir harbi yaşadık sabah sabah.

Birde bu psikolojiyle aklıma (her annede oluyormu bilmiyorum ); hastayım ya sesim çıkmıyor ya annesi hasta olan çocuklar geliyor kuruyorumda kuruyorum.Sonra bol bol dua edip halime şükrediyorum.

Allah herkese ilk önce sağlık versin gerisi hikaye...

Not: Başlığa baktımda kitap ismi gibi olmuş :)

sevgiler,
#hastaanne
devamı »

11 Eyl 2014

Çocuklar İçin Güvenli İnternet Kullanımı Nasıl Olmalı?

Ne kadar kısıtlamaya çalışsakta hepimizin çocuğu teknolojik aletlerle içli dışlı olmuş durumda.Bizde de durum farksız 1,5 yaşında ki Ela bile selfie çekebiliyorsa diyecek başka sözüm yok.Pepe şarkıları ve bu sıra finger family videolarına hayranlıkla eşlik ediyor.Süre tabiki kısıtlı.

Yağız da durum daha farklı elinden almasan bisikletle gezerken bile tabletle oynayabilir.Tüm bunlarla ilgili araştırma yaparken bir siteye denk geldim onlineanne sayfasına bayıldım.Aradığım tüm bilgileri buldum desem yalan olmaz.

Ve bugün sayfasına konuk oldum.

Röportajı okumak için TIK TIK :)

Buarada sayfayı ziyaret ettiğinizde mutlaka hazırladıkları "Çocuk İstismarı Güvenlik Aktiviteleri ve Çocuklar için İnternet Güvenliği "kitapçıklarını okumadan geçmeyin.Olabildiğince çok aileye ve öğretmene ulaştırmaya çalışıyorlar.Ayrıca siteden ücretsiz olarak indirmek de mümkün.

http://www.onlineanne.com/2013/12/09/ola-ile-onbes-dakika-cocuk-istismari-guvenlik-aktiviteleri/

http://www.onlineanne.com/2014/04/15/internet-guvenligi-aktivite-kitabi/




sevgiler,
Teknolojikanne ;)


devamı »

10 Eyl 2014

Okul Zili Çalsın Artık



İlkokul 1 .sınıflar için okul başladı fakat 3.sınıfa geçen oğlum için zilin çalmasına 4 gün var.Yağız benim kadar değildir ama sabırsızlıkla okulların artık açılmasını bekliyorum.

Ne düzenim kaldı ne otoritem.İyice sallamaz moda geçti.Sitenin içinde çocuklar gecenin 12 sine kadar oynuyorlar oda onlara özeniyor.Israrla salmıyorum fakat anneanneden eve gelirken babasından kaçıp sitede takılıyor.Neyse ki artık yolun sonu 4 gün sonra bambaşka bir koşturma başlayacak.

Çocukları ilkokul 1 başlayan ailelerin kaygılarını anlıyorum.Çok zordu ilk sene özel anaokulundan yada ilgi dolu evlerinden çıkıp kalabalık bir ortama girmesi,kendini koruyabilirmi endişeleri,ödev yapmayı sevecekmi zorlanacakmı düşünceleri birde hamile olduğum için hormonlarım alt üst oluşu beni benden almıştı.Birde bizim oğlan heryerde tuvaletini yapmaz klozet yoksa hiç yapmaz ne yapar ne eder diye çok düşünmüştüm.Ama baktım ki endişelerimiz yersiz bir şekilde öğreniyor alışıyor herşeye.

Bizim ilkokul maceramız büyük hevesle başladı ödevlerini içtenlikle yapıyor inci gibi yazıyor sabahın körü,gecenin körü sürekli evdeki yazı tahtasına birşeyler yazıyordu.Sonra bir sıkılma evresi girdi o düzgün yazı gitti karman çorman yazı geldi.Ödevleri zorla yapmaya başladı.Allah tan hamile olduğum için tüm o stresli dönemde babamız ilgilenmişti.Okumayı sökünce de bir rahatlama dönemine girdik.Çocuklarda haklı o el yazısını ben bile düzgün yazamazken o küçüçük parmaklar yazarken nasıl yorulmasın?En çok elyazısına isyan ettiğimizi hatırlıyorum.

Bunların dışında; Yağız şanslı ki Bursa nın en iyi devlet okullarından birinde.2 senemiz bitti çok da memnunuz.Okul spora çok önem veren bir okul tenis kortu,basketbol sahası,akıllı tahtaları vs mevcut.Her sene kurs açıyorlar satranç,voleybol,gitar,tenis,haftasonu etüdleri gibi..Özel okulmu devlet okulumu diye hiç gelgit yaşamadık biz.İlkokul için okadar uçuk paraları vermeye kıyamadık.Bu kararımızdan da gayet memnunuz.Malum ben çalışıyorum ee devlet okuluda yarım gün bizi bir tek bu düşündürdü.1.sınıftayken eve yarım gün bakıcı bir ablamız geldi.Sabah geliyordu kahvaltısını ettiriyor öğlen yemeğini yediriyor giydirip okula gönderiyordu.Hergün okul saatine yakın işyerinde bağrınmaktan canım çıkıyordu.Sebep Yağız ın hergün üniforma giymek istemeyip değişik kıyafetler giyme merakından kaynaklıydı.Birde ilk sene her okulda böylemiydi bilmiyorum ama Çarşamba günleri serbest giyim günü oluyordu.Ve benim bittiğim gündü o günler.Telefonda laf anlatmak çok zor.Akşam konuşuyoruz birgün sonra yine aynı kavga.Ödev kavgası yapmadık kıyafet kavgası yaptığımız kadar.İte kaka bağrış çağrış 1.sınıfı bitirdik.

2.sınıfa geçtiğinde eve kadın asla istemedim bir yıl daha kıyafet kavgası etmem mümkün degil.Etüde vermeye karar verdik.Acaba çokmu ders yüklemiş oluruz diye bayağı düşündük.Ama özel okula gitseydi tüm gün derste olacaktı zaten diyerek etüde verdik.Böylece ödevlerini orda öğretmenler eşliğinde,anlamadığı yerleri de sorarak yaptı.Akşamda bize ödev kavgası diye birşey kalmadı.Kadın olsaydı temiz bir eve ,hazır bir yemeğe gelecektim.Ama etüd olunca yemek, ev derdi de yine bana kalmış oldu :)Ödev yapmakmı yoksa ev işlerimi diye sorarsanız tabi ki ev işleri derim.2.sınıfların bile ödevlerine aklım basmadı desem yalan olmaz.

Bu sene artık 3.sınıf olacağız.Ve yine Etüd e yazdırdık.Bu sene ki etüdümüzün adı TİAMO hemen hemen her şehirde şubesi olan adını bayağı duyurmuş bir kurum.Bursa da da 2.seneleri umarım memnun kalırız.Artı olarak da etüdde mental aritmetik dersi alacak.Çok ağır gelirse iptal edeceğiz diye anlaştık ama bunu Yağız a söylemedik.Yağız ın artık oyun anlayışı teknolojik aletler olduğu için pek BOŞ vakti kalmaması taraftarıyım.

Bakalım bu yıl bizi neler bekliyor.

Tüm eğitim öğretim yılının tüm çocuklar için başarılı geçmesini dilerim.Ailelere de bol şans dilemeden geçemeyeceğim :)

Sevgiler,
meraklıanne
devamı »

4 Eyl 2014

Kreş Korkuları

Annelerin en heyecanlı dönemlerinden biride sanırım bu Eylül ayı ile birlikte miniklerini kreşe yazdırma dönemleridir.

Acaba erkenmi , nasıl bırakırım,kolay alışırmı,hangi kreşe vermeli vs vs uzar gider bu telaş listesi. Yağız'ı kreşe 3 yaşı bittiği gibi vermiştik.Annem artık yorulmasın Yağız da günlerde gezmektense saatlerini okul ve arkadaş ortamında daha verimli geçirsin diye bu kararı vermiştik.Karar verdikte gerisi okadar kolay olmuyor malesef Yağız bide içine kapanık bir çocuktu ve bizi çok zorladı 3 ay ağladı desem yeridir.Hele öğretmenimizin canına okudu :) Şansımıza öğretmenimiz çok çok iyi çıktı.Zaten bu okul dönemlerinin hepsinde geçerli "okul değil önemli olan öğretmen"Sayesinde umduğumdan fazla güzel gelişmeler yaşadık.

Çocuk içinde aile içinde kolay bir süreç değil bu.Hele ki türk annelerinde ki hassas kalplere + vicdan duygusunu eklersek iş çıkmaza girebiliyor.3 yaştan önce mecbur kalınmadıkça kreşe verilmesi taraftarı değilim.Ama belli bir yaştan sonrada maddi durumlar gözönüne alınarak çocuğun evdede durması taraftarı da değilim.Kreşe verme noktasına gelindiğinde ise ilk önce kararlı olmak gerektiğini biz çok iyi öğrendik.Günlerce Yağız kreşte bense işyerinde ağladığım günleri dün gibi hatırlıyorum.Bu konuyu bukadar dram halinde yaşayan eminim sadece türk annelerdir.İlk önce kreşin çocuğa faydalı olduğuna anne baba olarak inanmalıyız.Biz tedirgin oldukça çocukta rahat olamıyor bu bir gerçek.

Daha açıklayıcı olması açıdan nette okuduğum yazılardan birinide paylaşayım ;

- Çocuk anneden ayrılma durumlarında şiddetli tepkiler gösterebilir. Ağlama, bağırma, tepinme, anneye sıkıca yapışma
- Okula gitmeyi reddetme, zorlandığı dönemlerde aşırı huysuzlanma, somatik yakınmalarda bulunma(karın ağrısı, baş ağrısı vb.)
- Uyku ve yeme bozuklukları
- Okulda sempatik olmayan özellikler bulma, öğretmenden yakınma, ilgi görmeme vb bahanelerle okula gitmeyi zorlaştıracak sebepler ileri sürme.
Yukarıda sıralanan bulgular basite alınmamalı, çünkü bu sorunlar çocuğun sosyalitesini ve mesleki uyumunu bozmaktadır. Okula ilk başlayan çocukların anne-babalarının en sık dile getirdikleri soru ve sorunlar şunlardır.

Okula yeni gidecek çocuğa neler söylenmeli? Bu sık karşılaşılan soru devamlı sorulmaktadır. Çocuklar genelde okula gitmek için sabırsızlanır. Çocuğunuzu okula hazırlarken karşılaşacağı somut gerçeklerden söz edin. - Ona okulda öğretmen ve diğer öğrencilerle kalacağını, - ders gününün sonunda eve geleceğini, - ilk günlerde bazen kendini yapayalnız ve mutsuz hissedebileceğini, birkaç gün içinde alışacağını, - bazı çocukların, annelerinden ayrıldığı için ağlayabileceğini söyleyin. Ona karşılaşacağı her şeyi anlatın. Bu olaylar gerçekleşince şaşırıp paniğe kapılmasın. Ona tozpembe bir tablo çizerseniz, endişe edeceği durumla karşılaşırsa yaşadığı düş kırıklığı onun ruhsal durumunu öyle sarsar ki ne diğer çocuklarla oynar, ne öğretmeni ile konuşur, ne de derse ilgi duyar.

Neden bazı çocuklar okula gitmeye karşı olumsuz davranır ? Okula gitmek istemeyen çocukların çoğu zaman anneden uzak kalma korkusu yaşadıkları bilinmektedir. Ayrıca ev küçük kardeşin varlığı sevilmediği, istenmediği duygularını körükler. Bazıları öğretmeni sert ve ihtiyaçlarına karşı ilgisiz bulduğundan olumsuz tepki gösterir. Bazen de sınıfta korku ve telaş saçan çocukların varlığı olumsuz tepkinin doğmasına yol açar. Aile içi çatışmalar çocuğun endişe içinde olmasına yol açtığı gibi, evden uzakta oluşu kaygısını artırmaktadır.

Bu süreçlerin hepsini yaşadık desem yalan söylemiş olmam.

Çocuk okula alıştıktan bir süre sonra okula gitmek istemediğini söylerse nasıl davranılmalı ? Bu, sık görülen bir tepkidir. Böyle bir durumda anne baba sanki bütün suç çocuğunmuş gibi davranır. İlk önce okulda neyin olup bittiğine bakmak gerekir. Çocuk çoğu zaman; onu hırpalayan bir çocuk, sözünü etmekten ürktüğü korkutucu bir olay, öğretmenin olumsuz bir tavrı ile karşılaşmış olabilir. Hemen harekete geçip, ona yardım etmek için çalıştığınızı, sorunun çözümü için savaştığınızı anlamasına yardımcı olun. Diğer bir sebep ise kendinden beklenilen başarı seviyesine varamamış olmalarıdır. Bu konudaki yeteneksizlik onda başarısızlık duygusunun gelişmesine ve bu tatsız duygudan kaçmasına yol açar.

Tam alıştı derken en başa döndüğümüz dönemler de oldu.Karnım ağrıyor sanırım ateşim var gibi bir dizi mazeretlerle karşılaştık.Kararlılığımızdan asla vazgeçmedik.Açıklama yapıp yine okula bıraktık.

Sonuç olarak bizim alışma süreceimiz uzun sürsede Yağız için kreşin çok fazla faydasını gördük.Odasını toplayan,eşyalarını katlamadan dolabına koymayan,görgü kurallarını ikiletmeden yerine getiren,sofrada bizi zorlamayan şahane bir çocuk oldu.Bunların hepsi biliyorum ki öğretmenine yaranmak içindi ama bizde bayağı faydalandık :)

Şimdi Ela içinde aynı şeyi düşünüyorum ve diyorum ki çalışmıyor evhanımı bile olmuş olsam yinede 3 yaştan sonra çocuklarımı kreşe verirdim.Zamane çocukları öğrenmeye çok fazla açıklar ve biz anne babalar onlara herzaman yetemeyebiliyoruz.He ben yetiyorum diyen varsa birşey diyemeyeceğim :)

Not: Fotoğrafa bakınca vay be zaman ne kadar hızlı geçiyor demeden geçemedim.Çocuklar büyüdükçe sorunlarıda büyüyor.

kaynak : http://www.bebekkokusu.com/news/templates/konular.aspx?articleid=184&zoneid=87

Sevgiler,
devamı »

2 Eyl 2014

Erkek Gibi Kadın OLMAK

Erkek gibi kadınlar vardır herşeyi kendi başlarına hallederler.Başında erkek olmadan da yaşarlar.Kocalarına bile eyvallahları yoktur.Heryere tek başlarına girip çıkarlar.

İşte ben o tip kadınlardan hiç olamadım sanırım artık olamam da :) Öyle bir kadın olmayıda hiç hayal etmedim aslında.

Ben sırtımı güvenerek bir duvara yaslamayı seviyorum.o duvarın "ya yıkılırsa" ihtimali bile beni uzaklaştırmıyor bu istekten.Hassasım çabuk kırılırım canımda çok tatlıdır.Bazen herşeyi tozpembe görürüm bir dost kazığı yedimmi kendime gelirim.Bikaçgün sonra unutur yine başa sararım.Tipik balık burcu kadınıyım.Yanlız kalmaktan nefret ederim.Hakkımı asla yedirmem çenemle yenerim karşımdakini ama gel gelelim pazara markete bile koşturmayı beceremem evde geceleri yanlız yatamam.Bunu yetiştirilme tarzına bağlardım hep ama Ela yı gördükçe bunun tamamen kişilik yani yapıyla alakalı olduğunu düşünüyorum.Ela da benim gibi balık burcu ağlamayı sever,sesini yükselt gücenir,hassas,prenses edasında etrafta dolanan 17 aylık bir kız çocuğunu bebeklikten itibaren erkek gibi olsun diye müdahale edemezdim sanırım.Tamamen yapısı genetiği öyle.İyi tarafı mutlu olmayı bilecek olması kötü tarafı ise çok kalbini kıracaklar çok üzülücek.(inşallah öyle olmaz tabi)Elimden geldiğince onu gerçek hayata hazırlamaya çalışacağım.

Gece gece bu duyguların sebebi şudur ki;
3 gündür babamız şehir dışında toplantıda.Ela geceleri babası uyuttuğu için baba diye ağlıyor.Bende bir şişe kapağını dahi açamazsam gözlerim doluyor  tek başıma yapamıyorum işte diye bunalım yapıyorum.(Yağız babası gibi soğuk kanlı tepki yok :) )

erkek gibi kadın olmak

Sanki ev boşalıyor terkedilmiş duygusuna kapılıyorum.Hiçbirşeye yetişemem tek başıma olmaz yapamam gibime geliyor.Birine bukadar bel bağlamak belki iyi birşey değil ama elimde değil farklı bir bağla bağlanıyorum sevdiğim insana.he pis huyumda vardır o sağlam bağ kırıldığım yaralandığım anda kopma noktasına geliyor söküp atabiliyorum.Ama bu ihtimalle yaşamıyorum.

Kısaca sırtımı duvara yaslamayı özledim 4 gün 4 yıl gibi geçmek bilmedi.Kocası şehir dışında çalışanların Allah yardımcıları olsun çok zor.Gerçi onlar benim gibi bunalım yapmıyorlardır zamanla herşeye alışıyor insan.Yeter ki sevdiklerimiz hayatımızda olsunlar...

Sevgiler,
Özleyenanne




devamı »

DOĞUM KİLOLARI



Yaz başında gündem de olan sonbaharda ise amann yaz bitti diyerek salınan klasikleşmiş konudur kg mevzusu. 

Hamilelik alınan kilo ise bambaşka bir konu.2 kişisin sen ona göre yemelisinle başlar,aman ye süt yapsın diyerek devam eder ve son olarak annenin ayna karşısında ki durumunu farkettiğinde "amann Allah ım nasıl vereceğim bu kg ları"diyerek paniklemesiyle evre değişir. Bununda devamı gelsin diyetler ,gelsin sağlıksız beslenmeler ,gelsin kolay yoldan hap yutarak zayıflama teknikleri olarak devam eder. 

Gelelim benim doğum kg larıma; Ben hayatım boyunca zayıf bir kız oldum hiç öyle etli butlu olduğumu bilmem.Hatta lise yıllarımda bacaklarım çok ince diye pantalonlarımın içine 2 kat külotlu çorap giyerdim.O derece yani... 

Yağız a hamileliğim de 8 ay boyunca 11kg aldım büyükler amann bu göbekle ufacık çocuk doğurursun hiç kg almamışsın gibi laflarla demediklerini bırakmadılar.Fakat biliyordum ki çok çok iyidi aldığım kg ama son 2 hafta evde normal doğum korkum yüzünden hareketsiz yattığım için 8kg aldım ve doguma 19kg alarak gittiğim için herkes tarafından tebrik edildim.Doktorumun yaşadığı şoku anlatmam mümkün değil.İşin garibi ben kendimi okadar kg lulu görmeyip hastaneden eve döndüğüm gibi 36 beden tişörtümün içine girmeye çalışacak kadar büyük bir özgüvene sahip olmamdı.İşte ozaman sanırım farkına vardım.Ama malesef emzirme dönemimde de büyüyen mideme engel olamadım.Her gelen misafirle oturup hamur işi yemeyi ihmal etmedim.Üzerine kg almadım ama 11 kg fazlalıkla işe dönmek beni çok rahatsız etti.Biraz oluruna bırakarak birazda azimle 10 ayda eski kg ma döndüm.Çok fazla kg alıp veren biri değilim bu tecrübeden sonra yediğime içtiğime çok dikkat eden biri olmaya çalıştım. 

Ela ya hamileliğim daha yakın zaman olduğu için tüm süreçler hala aklımda.Daha biliçliydim.İlk hamileliğimde ki gibi çok kg almamayı kafaya koymuştum.Sağlıklı beslenerek sağlıklı evlat dünyaya getirmek mümkündü.Büyüklerinde ye laflarına çok takılmamaya karar vererek yola devam ettim.25.haftaya kadar düzenli sağlıklı bol su içerek 5kg aldım.O haftaya kadar hiç tatlı yemedim desem yeridir.E artık kaçamak yaparım hakkımdır dediğim anda da şeker yüklememde az bi yükseklik çıktı.O güne kadar şeker hastalığı nedir nasıl beslenirler bilmezken ben bunu büyük olay haline getirdim.Halbuki korkulacak kadar yüksek değildi.Hamur işi tatlı gibi şeyler yasaklandı.İyide zaten yemiyor dikkat ediyordum.Hergun sabah aç karnına psikoya bağlayıp şeker ölçümleri yaptım.Bebeğime zarar verirmi düşüncesi ise beni mahvetmeye yetti.Doktorum sağolsun okadar bilgilendirdi ki dikkat ettiğim sürece bisey olmayacağını kabullendim.Bu şekilde de doğuma 13kg.alarak girdim.Eve geldiğimde hala narkozun yarattığı şişlik vardı.1 ay içinde vücudumda ki ödem gitti tabi ben buarada okadar şekersizliğe alışmışım ki ne çayımda şeker arar oldum ne de tatlı krizlerim kaldı.Günde 4 lt içtiğim su ise benim doğum kilolarımı 3 ayda vermeme yetmişti.Bunlara destek olarak da 15 günden sonra dr dan da onay alarak evde cd lerle pilates ve hergün düzenli yürüyüş yaptım.Hele o müzik eşliğinde hergün yaptığım yürüyüşlerin beni nasıl rahatlattığını anlatamam.Kafama koyduğumu yaparım Mart ayında doğum yaptım Haziran da kg kalmayacak diye kendime hedef koydum ve öylede oldu.Doğumdan önce 54kg olan ben şuan 52kg.yum. 

Şimdi diyenler olur çokmu önemli bukadar kilo denen şey.Evet önemli!Benim için önemli değil ben doğum yaptım bu kg da ona feda olsun diyenlere kusura bakmasınlar pek inanmıyorum.Genç yaşta yağlarla vücuda verilen zarar yaş ilerleyince vücudun pes etmesine kadar dayanacak.E çocuğuma feda olsundu hani neden çocuğun seni sağlıksız görsün ki ona bu şekildemi örnek olunacak.HAYIR tabiki... Kimse kendini kandırmasın şekersiz hamursuz da yaşanabiliyor.Yeter ki irade olsun.Evet bünye meselesi biraz da bu ama kimse de "su içsem yarıyor "tarzında bünye olmadığı bilimsel açıdan kanıtlanmış.

O yüzden miden seni yönlendirmesin sen mideni yönlendir. 

sevgiler...
 ;)
devamı »

1 Eyl 2014

DURUM RAPORU!!!

Şu emzik bırakma sürecinde yeni bir tecrübe daha edindim; çocuk gelişiminin şakası olmaz arkadaş. 

Günlerdir emzik yüzünden ağlıyor ,uyku düzeni bozuldu yöntem geliştirelim diye havada kırk takla atarken.Ateşinin çıkmasıyla anladık ki küçük hanımın köpek dişleri geliyor.Tüm o çığlıklar diş sancısı yüzünden miş(sonraki yanılmaya kadar teşhis bu)meğer. 

2 gecedir dilimi ısırayım oramı buramı kaşıyayım saatler süren ağlamaları yok.Diş etleri bayağı beyazlamış sanırım artık son patlama evresinde.Yani Yağız da insan evladı ama çocuğun hiçbir diş çıkarma evresinde gürültü kopmadı.Sakin sakin hepsi çıktı kontrol etmesen yeni dişi çıktığını anlamazsın o derece yani.Sadece 2.azı dişlerinde huy değiştirir gibi oldu okadar.Ama maşallah Ela 2 şer 2 şer çıkardı ve her aşamasını doyasına yaşattı bize.Kendi çektiği ağrı sancıda cabası... 

Şimdi beni sırada ki 2.azı dişleri korkusu sardı desem yeridir.Huy suy değişiyor en sancılı diş azı dişlerin çıkışı.E biz en kolay dişleri bile olaylı çıkardığımız için bundan korkmam çok doğal hakkım.Ama malesef bu sürece hazırlanıp biz hazırız diye beklemeye geçme modu olmadığı için "buda bir dönem geçecek elbet" tesellilerimizi ezberleyip bekleme yapmaktan başka çaremiz yok.Normal de güler yüzlü,mutlu ve huzurlu bir bebek olan kızımın bu süreçten etkilenip asık suratlı bir bebiş olmaması en büyük duam. 

Demem o ki hakkaten anne baba aynı olsada her çocuk farklıymış.O yüzden elde tek çocuk varken sakın başkalarının çocuğuna göz süzmeyin 2.lerin ne olacağı hatta 3.lerin(Allah korusun) ne olacağı belli olmuyor.Öyle sağda solda tek çocuğunuz varken çocuk gelişim uzmanı kesilmeyin 1.çocuğunuza sözünüz geçiyor olabilir ama 2.çocuk size hayatı baştan yazdırabilir bunu hiç unutmayın.

Ela sağolsun bunu benim kafama iyice kazıdı.

Aa buarada artık gurur ve onurla #elvedaemzik diyebiliriz ;)

NOT; Bu süreçte destek olan başta kocam olmak üzere küçük abimize ve anneannemize teşekkürü borç bilirim.

Sevgiler, 
#öğrenenanne
devamı »
Bumerang - Yazarkafe