26 Eki 2017

Ödev Gibi Sorumluluk Kontrolü

Ortalama 2 yıl önce ödev sorumluluğu başlığı altında bir yazı yazmışım. Bugün yine aynı mantıktayım ve aynı uygulamaları evde devam ediyorum. Bu düzeni de bozmaya niyetim yok. Ödev anne babanın değil çocuğun sorumluluğudur.

Ve çocuğu en başında nasıl alıştırırsanız ömür boyu öyle gider. 10 yaşına kadar çocuğun ödevini birlikte yaptıysanız geçmiş olsun o saatten sonra sen büyüdün artık tek başına ödevini yapmalısın demenizin hiç bir faydası olmayacaktır.

Buradan ödev sorumluluğunu ailelere yıkmaya çalışan öğretmenlere de selamlarımı yolluyorum. Sizin okulda öğretmediğinizi bizim evde öğretmemizi beklemeniz çocuklara zarar veriyor. Zaten eğitim sistemi daha oyuna doymamış çocuğu okula alıyor birde üzerine sayfalarca ödev verilerek daha okulun ilk yılından çocukları fazlasıyla okuldan soğutmayı el birliği ile başarıyorlar.

Ödevin gerekliliğine inanmadığımı düşünmeyin. Ödev bir gerekliliktir okulda öğrenilenlerin evde tekrarıdır. Fakat abartılmasından, çocukların bunaltılmasından, baskıyla ödev yaptırılmasına fazlasıyla karşıyım. Biz Yağız ile güzel bir şekilde ilkokulu atlattık. Ödev sorumluluğunu da Yağız çok şükür üzerine aldı. Bizden yardım isterse sadece o zaman devreye giriyoruz. Fakat bu yıl ödev seven bir öğretmenimiz sayesinde her sayfa ödeve veli imzası atma görevi çıktı. Ben rahatsız oldum ama üzerinde durmadım fakat Yağız öğretmeninin onlara çok fazla güvenmediğini düşünüyor. Şimdi ben yıllarca bu çocuğa sorumluluklarını öğretirken, ona sürekli güvendiğimi belirtirken, öğretmenlerinin de ona her zaman güvendiğini söylerken bu durumu ona açıklamam çok zor. Birde üzerine whatshap grubu kuruldu (tekrar belirteyim hepsi 6.sınıf öğrencisi) ve çocuklarının ödev takiplerini yapan anneler var. Ben değil Yağız bile gülüyor. Anne bu çocuk bugün okuldaydı annesi neden ödevini gruptan soruyor dediğinde gülüp geçiyorum çünkü cevabını bende bilmiyorum. Anneleri kibar bir dille uyarmak istedim fakat karşı atak gelince uzatmadım bu saatten sonra whatshap grubu krizlerini hayatta çekemem. Tek korkum Yağız'ın bunu uygulamayı örnek alması olur onu da şimdilik açıklayarak, gülüp geçerek atlatıyoruz.

Ben çocuklar büyüdükçe kontrollü bir şekilde meydanı onlara bırakma taraftarıyım. Her şeyi en iyi şekilde başarmak zorunda değiller. Her başarısız olduklarında, bir şeyleri beceremediklerinde ve her yere düştüklerinde onlara el uzatıp yerden kaldırmak onlara zarar vermekten başka hiç bir işe yaramayacaktır. Arkasında olmak, değer verdiğinizi hissettirmek ve ne olursa olsun onlardan vazgeçmeyeceğimizi anlatmak benim için hep en ideali oldu.

Çocuklarınıza tabii ki sahip çıkın fakat abartmayın. Başarılı ve mutlu bir birey yetiştirmek için önce çocuklara ayakta durmayı öğretin inanın gerisi gelir.

Not: Şuan çocuğu 1.sınıfta olan anneler biliyorum şuan fena halde Ela ve Lale lerle kafayı yiyorsunuz ama merak etmeyin 2. dönem yükünüz biraz daha hafifleyecektir. Ve tam da bu dönem de ödev sorumluluğunu çocuğa ne kadar doğru öğretirseniz sonra ki seneler o kadar rahat edersiniz ;)

Yazımın sonunda sizlere bir de kitap önerisinde bulunmak isterim;

Şımarık Çocuk Bir şehir Efsanesi


"Ebeveynlik, temelde (ya da en iyi senaryoda) bir sevme, destekleme dinleme, rehberlik etme, yeniden değerlendirme, öğretme ve müzakere etme işidir. Vakitsizlik, sabırsızlık ve beceriksizlik nedeniyle bu işi iyi yapamadığımız zamanlar olacaktır. Ama çocukları istediğimizi yapmaya sürekli zorluyorsak, onların davranışlarına verdiğimiz karşılıkların idealin çok uzağında kaldığını da kabul etmemiz gerekir."
devamı »

4 Eki 2017

Çalışan Annelere Söylenmemesi Gerekenler


Bir sitede çalışmayan annelere söylenmemesi gerekenleri okumuştum, bende çalıştığım için ilk önce kendimin duymaktan rahatsız olduğum yorumları yazmak istedim.

Her konuda özellikle de annelik konusunda yorum yapmayı çok seven bir toplumda yaşıyoruz. Tecrübesi ve ya fikri olsun ya da olmasın karşısında ki insanın kalbini kırmak pahasına da olsa çatır çatır yorum yapan insanlardan hepimizin bolca etrafında vardır. Maalesef bunu özellikle de hem cinslerimiz severek yapıyor.

Annelik konusu oldukça hassas bir mevzu bir de günümüzde bir çok annenin çalışmak zorunda olduğunu düşününce bu annelere yorum yaparken bin kere düşünmek gerekiyor.

Çalışan annelere sadece karşıdan gördüğünüz kadarıyla değerlendirip yorum yaparken biraz empati yapmayı deneyin yakın zamanda sizde çocuklarınızı bırakıp çalışmak zorunda kalabilirsiniz ya da ev hanımı olduğunuz için size olumsuz bir yorum gelse ne yaparsınız mutlaka düşünün.

Herkesin hayat görüşünüze saygı duymak gerekli diyerek, çalışan annelere söylenmesinden rahatsız olduğumuz yorumları sırasıyla yazmaya başlıyorum ;

"Çalışan annelerin çocukları anneden ayrı kaldığı için illa hırçın/yaramaz/şımarık yabani olabiliyor"
Bu yorumu şöyle açmak isterim; kızım da oğlum da daha 15 aylıkken 2 cümleli kelimeler kurmaya başlamıştı ve yeni evli çocuksuz bir arkadaşım kızımı görmeye geldiğinde ona bir kaç soru sordu ve kızım cevap vermeden arkama saklandı. Ziyaretçimizin yorumu direk;" sen çalışıyorsun ondan bu çocuk hala konuşmuyor ve yabani doktora götürmeyi düşünmüyor musun?" oldu. Ve ekledi ben çocuğum olduğunda asla çalışmayı düşünmüyorum çocuğum ile bizzat kendim ilgileneceğim." Çocuğu olmadığı için dil gelişimin ne zaman başladığından bile haberi olmayan bu arkadaşa o an ne açıklama yapsam boş olacaktı. Anne olunca anlarsın demeyi ihmal etmedim :) Bu mantıkta bir sürü hem cinsim olduğunu adım gibi biliyorum. Sadece çalışan annelerin çocukları yaramaz/ şımarık/ yabani/ hırçın olurmuş gibi yorum yapmaktan vazgeçin. Annesi çalıştığı için geç konuştuğunu düşündüğünüz çocuğun yanında yorum asla yapmayın. Hatta annesine de böyle bir yorum yapmayın. Durduk yere vicdan azabı yaratmanın anlamı bence yok.

"Tabii sen işe gidiyor evden uzaklaşıp kafanı dağıtıyorsun"
Evet işe giderek nefes alacak bir alan kendimize yaratmış oluyoruz. Fakat işte de her türlü insanlar uğraşmak zorunda kalıyoruz. Hatta çocuğumuzu hastayken de bırakıp işe gittiğimizi özellikle hatırlatmak isterim. Ayrıca işe kafa dağıtmak için değil bayağı çalışıp para kazanmak için gidiyoruz :)

"Çalışarak bebeğini anne sütünden mahrum bırakıyorsun"
Anne sütünün önemini günümüzde artık her anne az çok farkında. Ben çalışmama rağmen sağdığım sütlerle çocuklarımı 8 ay kadar emzirdim. Bir arkadaşım çalışmasına rağmen 2 sene boyunca çocuğunu emzirdi. Bir ev hanımı arkadaşım ise sütü kesildiği için yeni doğan bebeğini sadece 1 ay emzirebildi. Yani anne sütü çalışıp çalışmamaya bağlı olamaz. Saatli bir şekilde sağım yapıldığında çalışan annelerde gayet güzel emzirebilir.

"Küçücük çocuğu bırakıp nasıl işe döndün ben asla kıyamıyorum"
Böyle düşünen ve çekinmeden yüzünüze söyleyen biriyle bütün ilişkinizi daha o nokta da kesebilirsiniz. Çünkü bu kasten adam yaralamak gibi bir şey oluyor. Çalışan bir kadını bu yorumla üzüntüden komaya sokabilirsiniz. Yasalardan haberiniz yoksa söyleyim; devletimiz özel sektörde çalışan anne adaylarına toplamda sadece 4 ay doğum izin hakkı veriyor. Bunun 1 ayını doğumdan önce de çıkmak zorunda kalıyorsunuz. Geriye doğumdan sonra 3 ay kalıyor. Yani ortalama 2,5 - 3 aylık bebeğinizi mecburen bırakıp işe dönmek zorunda kalıyorsunuz. 6 ay ücretsiz izin hakkınız var. Fakat bunu da her işveren kabul etmiyor. Etse de size 6 ay maaş vermiyor ve sigortanızı asla ödemiyor. Ben Ela'yı doğurduğumda iş yerinde 10.yılımdı ufacık çocuk diyerek vicdan yapıp işi bıraksaydım 10 yıllık tazminatım havaya uçup gidecekti. Yani bazen konu sadece maaş olmayabiliyor. Kimisinin kredi borcu vardır dönmek zorundadır. Kimisinin sgk günleri dolmak üzeredir. Kısaca kimin neye ihtiyacı var, ne derdi varda çalışıyor bilemezsiniz. Ve bilmeden yaptığınız yorumlar fazlasıyla karşınızdakini yaralayacaktır.

"Sana asla doyamıyor bu çocuk bir yanı hep eksik kalacak"
Merak ediyorum tüm gün evde olan bir anne çocuğu ile günün kaç saatinde iletişim halinde oluyor? Bende 6 ay ev hanımı oldum ve asla tam zamanlı 7/24 çocuğumla ilgilenemedim. Bunu yapan varsa o ayrı alnından öperim. Fakat tüm gün çocukları tv başında bırakan annelerinde olduğunu hatırlatmak isterim. Ve emin olabilirsiniz ki çalışan anneler akşamları çocukları ile daha fazla vakit geçirmek için elinden gelenin fazlasını yapmaya çalışıyorlar. Bu yüzden yara açmak için bence uğraşmayın ;)

"Çalıştığın için küçücükken (küçük dediği 4 yaş) kreşe vermek zorunda kalıyorsun aslında tamda sana ihtiyacı olan bir dönem"
Ben şanslıydım çocuklarıma annem baktı. Fakat 3 yaşları dolduğu gibi ikisini de kreşe başlattım. Çalıştığım için değil tamamen onların gelişimine katkı olsun diye başlattım. Ev hanımı da olsam para durumum müsait olduğu sürece 3 yaşını dolduran çocuğun okula başlatılmasından yanayım. Ülkemizde ilkokul yaşı oldukça erkene çekilmiş durumda ve hiç okul öncesi eğitimi almamış bir çocuk 1.sınıfta fazlasıyla zorlanacaktır.
Ayrıca bakıcı sorunundan dolayı çok erken yaşta çocuğunu kreşe vermek zorunda kalan anneler olabilir. Emin olun işe zaten çoğu sabah ağlayarak gidiyordur. Olumsuz yorumun ona hiç bir katkısını olmayacağını lütfen bilin.

Bunlar aklıma gelen ilk örnekler neyse ki etrafımda böyle düşünen çok fazla yakınım yok. Olsa da artık bu mantıkta ki insanlardan koşarak uzaklaşıyorum. Ve çoğu olumsuz yorumu kafama takmamayı zamanla öğrendim.

Sadece çalışan anneler için yazdığıma bakmayın, biliyorum ki ev hanımı olan anneleri de üzen, kırıcı yorumlar yapan çalışan anneler var. Birbirimize destek olmamız gereken yerde bu şekilde yaralamanın cidden bir katkısı yok. Annelik çok hassas bir konu ve bu konu da kimse kimseden üstün değil. Ve tahmin ediyorum ki herkes şartları doğrultusunda çocuğu için elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyor.

Ev hanımı olup kendi ayakları üzerinde duran anneleri de unutmayalım ve inanın bence hepimiz takdiri hak eden anneleriz. Yeter ki kalbimizi kötülükten arındıralım.

Sevgiler,




devamı »
Bumerang - Yazarkafe