31 Eki 2014

Herkes ANNE OLAMAZ!


Bu haberi okuyunca resmen insanlığımdan utandım.Bu çocuğun engeli varsa bu eylemi yapan annelerin akıl ruh sağlığı yerindemi peki ? Tabii ki HAYIR.

Yarın kendi çocuklarının engelli olmayacağının garantisini kimden aldılar acaba?Bir annenin vicdansız olmasını anlarımda koca sınıfta bir tek anne bile vicdan yapıp durun demedimi ya?Çok üzüldüm gerçekten bu anneler birde evlat yetiştiriyor gelinde hayır bekleyin onların yetiştirdiği çocuklardan.

Engelli çocuklara sahip olan anneler herzaman özeldir asıl onlardır anne ben kendimi bile her zaman eksik görürüm onların yanında.Kendi hayatından vazgeçmek ne demektir en iyi onlar bilir.Ben ölürsem evladıma kim benim gibi bakabilir kaygısını en iyi onlar taşır.Bu olayda en çok o anne için üzüldüm çocuğunu mutsuz görmek beni bile buralardan bukadar üzdüyse onu kahretmiştir.

Ne diyeyim Allah ıslah etsin insanlıktan çıkmak üzereyiz gerçekten!!! Allah kimseyi düşürmesin ve çocuklarımızdan böyle insanları uzak tutsun.

Herşeye rağmen sağlıklı ve mutlu haftasonları dilerim,
Sevgiler,
öfkelianne
devamı »

30 Eki 2014

Evde Etkinlik

Dün izinli olmamı fırsat bilerek günümün çoğunu Ela ile oynayarak geçirdim.Yağız artık bireysel takılıyor :)

Montessori etkinliklerini facebook ve sitelerden bulup not ediyorum.Sonra da evde uyguluyoruz.Sizlere de belki fikir olur.Bazen insan hakkaten çocukları nasıl eğlendireceğini bilemiyor.

Bu yazı tahtası abimizden kalma kalem gördüğünde dayanamayan bücür tahtaya yazma işine fena alıştı.Abisi yazıyor oda onu taklit ediyor bayağı bir eğlencemiz oldu.


Hamurlarla daha yeni tanıştı ağzına hiç götürmüyor.Kurabiye merdanem ve kalıplarım sanırım artık Ela nın :)


Buda bir montessori etkinliği.Çamaşır sepetimizin deliklerinden kurdele geçirdik.İçine attığım oyuncakları aralardan çıkarması gerekiyordu ki çakal sepeti ters devirip bak oldu dedi :) yaratıcı çocuk napayım ;)


Kırtasiyeden aldığım bu yapıştırmalar bizim herşeyimiz.Hem şekilleri öğrendi hemde vucüduna yapıştırmaktan çok zevk aldı.Ela gibi araba yolculuğu sevmeye çocuklar içinde ideal.Yolculuk sırasında bunlarla oyalamak kolay oluyor.

Bizden şimdilik bukadar saat 23:00 ben bloğa yazı yazıyorum bu küçük cadı yanımda defterine yazı yazıyor.İdeal ikili olduk ama bu çocuk uyumadan nasıl büyüyecek hiçbir fikrim yok :)

Sevgiler,
Aktifanne






devamı »

Çocuğum Hiperaktifmi?

Çocuklarımız yeni yürümeye başladığın da herşeyi keşfetmek isterler ve bu merakla 5dk oturmadan evin altını üstüne getirebilirler.Otur dinlen , yapma,elleme sözlerini ise asla umursamazlar.Genelde bu durum da anne babalar hemen çocuklarına çok yaramaz ,şımarık gibi yapıştırmalar yaparlar.

Evet tüm çocuklar aynı evrelerden geçiyor.Kimisi ağır kimisi hareketli.Çok sakinlik,hareketsizlik iyi olmadığı gibi çok fazla hareketlilikte iyi değil ve bu farkında olmadığımız bir sorunun belirtisi olabilir.Bu yüzden çocuğa çok yaramaz yada çok uyuşuk sıfatını yapıştırmadan önce hareketlerini gözlemlemek lazım.

Eskiden sadece çok hareketli bu çocuk derken şimdiki zamane çocuklarına bakarak HİPERAKTİF olabilirmi acaba diyoruz.Eskiden vardı da benmi duymuyordum bilmiyorum ama son zamanlarda inanılmaz anneler arasında konu olmaya başladı.

Yağız çok sakindi evet evrelerine göre düz duvara tırmandığı zamanlar da oldu ama geneli sakin yapılı bir çocuktu Ela için pek sakin diyemeyeceğim :) ama öyle erkek çocuğu gibi koltuk tepelerinde de gezen bir çocuk değil oturup oynarsan ilgilenirsen herşeye eşlik edebiliyor.





Fotoğrafta görüldüğü üzere nerde tehlikeli yerler var oraya çömme derdinde :) çok da masumdur kendileri :)

 He birde sandalyemiz var heryere onu taşıyor ve ondan destek alarak tırmanıyor.









Peki nasıldır Hiperaktif çocuk?
 Belirtileri genellikle üç,dört yaşlarda, yaşıtlarıyla iletişimin başlamasıyla birlikte fark edilir. Erkek çocuklarda daha sık görülür. Okula başlamayla birlikte, okul başarısına da engel olarak dikkat çekebilir.
 
Bebeklerde görülebilecek hiperaktivite belirtileri;
  • Huysuzluk
  • Huzursuzluk
  • Fazla uyuma
  • Sürekli ağlama  
Çocuklarda görülebilecek hiperaktivite belirtileri;
  • Düşünmeden hareket etme
  • Yaptığı işi organize etmede zorlanma
  • Dikkat eksikliği
  • Uykuda hareketlilik
  • Konsantrasyon bozukluğu ve çabuk sıkılma
  • Ödeve konsantre olamama
  • Hareketsiz durumda oturamama, sürekli hareket halinde olma  
Eğer çocukta bu belirtiler gözlemleniyorsa öncelikle bir doktora danışılmalı ve ardından da onun yönlendireceği şekilde psikolojik yardım alınmalıdır.
 
Hiperaktivite Çeşitleri
Üç çeşit hiperaktivite çeşidi vardır;
 
Bileşik tip
Hem ataklık‚ hem de dikkat eksikliğinin bir arada olduğu hiperaktive durumudur.
 
Hiperaktivite ve ataklığın önde olduğu tip 
Bu tipte dikkat eksikliği daha az gözlenirken, aşırı hareketlilik söz konusudur. Bu çocukların dersleri kötü değildir, ancak hareketlilik nedeniyle uyum sorunu yaşayabilirler.
 
Dikkat eksikliğinin önde olduğu tip
Hareketlilik belirtileri çok fazla gözlenmez. Fakat dikkat eksikliği nedeniyle okul başarıları çok iyi değildir.

Fakat unutulmamalıdır ki her yaramaz çocukhiperaktif değildir. Anne babanın çocuğun davranışlarını iyi gözlemlemesi ve takip etmesi. Hiperaktivite tanısını koymak zordur ve zaman alabilir. Sorunların kaynağı bulununcaya dek sabırlı olmalı ve çocuğunuza duygusal açıdan destek olmanız gerekir. Son olarak çocuğunuzla sağlıklı bir ilişki sürdürebilmeniz açısından enerjinizi kontrollü harcamalı ve kendi ruh sağlığınıza da dikkat etmelisiniz.


Kaynak: cocukgelisimi.com

Sevgiler,

devamı »

29 Eki 2014

Kışlık Çocuk Patikleri

Ela ya ev ayakkabısı çok aradım.Ayakkabı gibi birşey aldım bizim ateşli rahat edemedi.

Sonra penti de bu kalpli patikleri buldum.Kalbin içindede çıngırak var Ela koştukça ötüyor hangi odaya girdi hemen anlıyoruz :) Altlarıda kaydırmaz olduğu için  daha bir güvenli.


Penti de genelde çocuk ürünleri 2 yaştan başlıyor ama bu patiklerin kalıpları küçükmüş bizimde çok işimize yaramış oldu.

Makinada da yıkanabildiği için her anneye tavsiye ederim ;)

Sevgiler,
devamı »

29 Ekim CUMHURİYET BAYRAMI



Bugün çoğunluktayız ama gün gelecek azınlıkta kalacağız.

Bu yüzden çocuklarımıza küçücük yaşlarında cumhuriyetin önemini aşılayın.Bayramlarımızı fotoğraflarla anlatın.Kutlamalar kalksa bile siz evinizi bayraklarla donatın.Din ve laikliğin birbirine karıştırılmaması gerektiğini küçüklükten öğrensinler büyüyünce algılamıyor bazı zihniyetler.

Ve okullarda okunmasa da evleriniz de andımızı okuyun çocuklarınızla.Andımızı okumanın kimseye bir zararı olmadığını öğrensinler.

Bu ülkenin vatanına ihanet etmeyen,bir torba kömüre birkaç paket erzağa ülkesini satmayan,onca vergi ödemesine rağmen AMA YOL YAPTI demeyen hakkını arayan nesillere ihtiyaç var.

Çok fazla uzatmaya gerek yok,
CUMHURİYETİMİZİN 91.YILI KUTLU OLSUN.

Tüm hainlere soysuzlara inat NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE !!!






devamı »

28 Eki 2014

Çocuklar Herşeyimiz!

Boğazım düğüm düğüm oldu Allah ım tüm çocuklara acil şifa versin.

Bu sayfayı hazırlayanlarıda tebrik ediyorum.Bir çocuğu mutlu etmekten daha güzel ne olabilir ki amaçları bağış toplamak değil.Sadece arzuladıkları küçük isteklerin karşılanmasına aracı olmak.

Daha fazla yazacak kelime bulamıyorum.Sağlıktan ötesi yalan derdiniz var sanıyorsanız bir daha düşünün.

Siteyi mutlaka inceleyin ve elinizden geldiğince duyurun belki hepimizin elinden gelebilcek birşey vardır.

Sevgiler...

http://leyladansonra.com/

Biz kimiz?
Şimdilik 3 kişiden oluşan tıbbiyeli bir ekibiz. Okulumuzun onkoloji servisini ziyaretlerimiz sırasında çocukların en büyük isteklerinin bile bizimkilere kıyasla ne denli küçük olduğunu gördük ve ‘1 çocuk 1 istek’ temalı bir proje başlatmak istedik. Yani Latince deyimiyle mottomuz da olan ‘Unus puer Unum desiderum’ Amacımız asla bağış toplamak değil. Yalnızca bir çocuğa sorulduğunda ağzından ilk çıkan, son zamanlarda en çok düşlediği şeyin gerçekleşebilmesi için aracı olmak. Biz onları ziyaret ettikçe yenileniyoruz, öğreniyoruz, vermekten çok alıyoruz esasen. İstedik ki borcumuzu ödeyelim küçük arkadaşlarımıza. Bir fotoğrafla birlikte ufak da bir tıbbi hikaye ve o miniğin tek dileğini paylaşacağız sizinle. Mutluluğunu bizzat görmek isterseniz İstanbul Üniversitesi İstanbul (Çapa) Tıp Fakültesi’nde kendisini bulabileceğiniz yeri tarif edeceğiz size, böyle bir imkan yoksa da bize kargolamak isterseniz biz ulaştıracağız.
devamı »

27 Eki 2014

Gebelik Ve Sigara

Etrafım da içen birçok arkadaşıma hatta eşime rağmen ben hiç sigara kullanmadım.

İnsanların bile bile kendilerine bu zararı vermelerinide aklım hiç almadı.Onu da geçtim hamileyken bebeğine nasıl kıyabilir bir anne onu hiç anlamam.

İçmeyene göre atıp tutmak kolay olabilir ama karnında senden bir parça varken ona bu kötülüğü yapma lüksün olmamalı.

Hamileyken ve emzirirken sigara içen arkadaşlarım bu yazı sizlere ;

Hamileyseniz ve sigara içiyorsanız, henüz doğmamış bebeğinize de sigara içiriyorsunuz demektir!
Hamilelikte sigara tüketimi bebek ve hamilelik üzerine son derece olumsuz etkilere sebep olur. Sigaranın içerdiği zift, nikotin, karbon monoksit ve diğer zehirli birçok madde direkt bebeğe geçer.

Sigara içen annelerin bebekleri, içmeyen annelerin bebekleri ile kıyaslandığında 200-250 gram daha düsük agirlikta ve 1 cm daha kisa dogmaktadir.Ayrica dogum kilosu düsük olan bebeklerin kronik bir hastaliga yakalanma ve dogumdan sonraki ilk 1ay içerisinde ölme riski 40 kat artmaktadir.

İstatistiklere göre, sigara içen annelerin düşük yapma ve ölü doğum yapma oranı içmeyenler göre %50 daha fazladır. Ayrıca, sigara içenlerin bebekleri 21/2 oranında aniden ölüm riski taşır. Eğer hamile olmadan önce sigarayı bırakırsanız, tüm bu riskler dört ay içinde yok olacaktır.

Gebelikte sigara kullanimin bir diger önemi de bebegin sinir sistemi gelisimi üzerindeki olumsuz etkileridir. Yapilan çalismalarda dogum öncesi sigaraya maruz kalan bebeklerde hiperaktivite, dikkat eksikligi, heceleme ve okuma zorluklarinin daha sik oldugu görülmüstür.

Yine bazı çalısmalarda bu bebeklerde zeka gelişiminde yetersizlik ve bazi davraniş
bozukluklarinin daha sık oldugu gösterilmistir. Bunun sonucunda dikkat eksikliği, okuma ve matematik problemlerinin öğrenilmesi ortalama olarak 4-5 ay daha geç olmaktadir.

Ayrıca aktif degil, pasif içicilikte ayni olumsuz etkilere yol açmaktadir.
Dolayısıyla gebe iken yanınızda sigara içilmesine izin vermeyin.

Sigaranın etkilerini özetleyecek olursak,
• Sigara düşük riskini arttırır
• Sigara yarık damak gibi bazı doğumsal anomalilerin görülme riskini arttırır.
• Sigara erken doğum riskini arttır
• Sigara plasenta previa ve abrubtio plasenta riskini arttırır.
• Sigara düşük doğum ağrılığı görülme oranlarını %30 arttırır
• Sigara anne karnında bebek ölüm riskini arttırır.
• Sigara çocukta ileri dönemlerde astım ve benzeri kronik hastalıkların görülme riskini arttırır
• Sigara çocuğun ileriki yaşamında öğrenme yeteneğinde azalmaya neden olur.
• Sigara çocuğun hiperaktif olmasına neden olabilir.
• Sigara çocukta davranış bozukluğu görülme riskini arttırır.
• Sigara çocuğunuzun da ileride sigara bağımlısı olma riskini arttırır.

Sigara az veya çok da olsa bebek üzerine kesin olarak ZARARLI' dır. Sorumluluk sahibi ve bilinçli bir anne adayı iseniz sigara içmemek görevinizdir.
 Hatırlıyorum da hamileyken sigara içen arkadaşım çocuğu doğduktan sonra bebeğiyle aynı odadayken sigara içerdi içme dediğimde de "aa yok canım ona duman gitmez "derdi.Bebeğini alıp ben dışarı çıkarırdım ve bana çok kızardı.Şimdi ne durumda bilmiyorum.

Kaynak :Zekai Tahir Burak

Sevgilerimle,
devamı »

Çocukluk Kanseri NÖROBLASTOM

Cumartesi sabahı butik kurabiye yapan bir arkadaşın 2,5 yaşında kızının vefat ettiğini duyduğumda çok üzüldüm.Detayları okuduğumda daha bir şaşırdım.Koskoca doçent doktor bile annenin uyarmasına rağmen karnındaki kitle için birşey yok demiş ve ayağını gögüs kafesine kadar alçıya almış.Ağrı artınca fakültede yapılan tetkikler sonucu 4.evreye ulaşmış bir NÖROBLASTOM olduğu ortaya çıkmış.Çok sinsi bir çocuk kanseri olan bu hastalığın teshisi geç kalınmadan konulabilseydi şimdi o küçük melek annesinin kollarında olacaktı.


Hangi doktora ne kadar güvenmeli bilemiyorum.Aile sağlık bakanlığına şikayette bulunmuş ama neye yarar kim dinderebilir ki evlat acısını.

Nedir bu NÖROBLASTOM diye merak edip araştırdım.Hiçbir şikayet ihmale gelmez.

 

  NÖROBLASTOM


Her yıl ülkemizde 200 çocuğa nöroblastom teşhisi koyulmaktadır.Nöroblastom çocuklarda en sık görülen kanser tiplerinden biridir. Genelde 5 yaşın altındaki çocuklarda görülür ve süt çocuklarındaki kanserlerin yarısından sorumludur.
Bu kanser tipi büyük çocuklarda ve ergenlik öncesi dönemde çok nadirdir. Nöroblastomun sebebi belli değildir. Ayrıca, herhangi bir kimyasal madde ya da maruziyet nöroblastomla ilişkili bulunmamıştır.

Nöroblastomların yaklaşık üçte ikisi böbrek üstü bezlerinden ya da kalp hızını, kan basıncını ve sindirimi kontrol eden omuriliğe yakın sinir hücrelerinden köken alır. Diğer nöroblastom vakaları göğüs kafesinde, boyunda ya da pelvisten (alt karın) kaynaklanır. Birçok nöroblastom hastasına tanı konulduğunda, kanser; lenf bezlerine, karaciğere, kemiklere, kemik iliğine ya da diğer organlara yayılmıştır (metastaz yapmıştır). 
Nöroblastomun daha nadir görülen tipleri de vardır.
• Ganglionörom: yayılım yapmaz ve büyümez
• Ganglionöroblastom: ganglionöromla nöroblastoma arası tip; büyüyebilir ve yayılım yapabilir, yerleşim yeri ganglionöroma benzerdir.

Nöroblastomun belirtileri nelerdir?
Nöroblastomun erken belirtileri genelde müphemdir. Yorgunluk, tartı kaybı ve iştah kaybı olabilir. Tümör büyüdükçe tümörün köken aldığı yere bağlı belirtiler ortaya çıkar.
• Karın tümörlerinde mide ağrısı, iştah kaybı ya da idrar yapmada ya da dışkılamada problemler 
• Omurilik tümörlerinde yürüme ya da hareket etmede zorluk yaratan kol-bacak güçsüzlüğü 
• Kemiğe yayılmış tümörlerde kemik ağrısı
• Göz çukuru kemiklerine yayılmış tümörlerde göz etrafında koyu renk halka ile şişkin göz
• Ateş, kansızlık ve yüksek tansiyon gibi geç belirtiler

Nöroblastom tanısı nasıl konulur?
Eğer doktorunuz çocuğunuzda nöroblastom olduğunu düşünüyorsa, dikkatli bir muayene yaptıktan sonra birkaç tanısal test yapacaktır:
• MR taraması: Manyetik alanlar yardımıyla bilgisayar görüntüleri oluşturur.
• Bilgisayarlı tomografi: X ışınlarını kullanan bu makine ve bilgisayar, 3 boyutlu görüntüler de dahil olmak üzere vücudun ayrıntılı resimlerini oluşturur. Tümörün boyutu, şekli ve yerleşimi hakkında ayrıntılı bilgi verir. 
• İdrar ve kan testleri
• Kemik iliği aspirasyonu ve biyopsisi: Kalçadan iğne ile kemik iliği örneği alınır ve mikroskop altında değerlendirilir. 
• Biyopsi: eğer tümör tespit edildiyse kesin tanı koyulması için büyük olasılıkla biyopsi alınacaktır. Genelde ameliyat esnasında doktor tarafından alınan doku örneği mikroskop altında incelenir. 
Bu testler tümörün boyutu, yerleşim yeri ve vücudun diğer bölümlerine yayılıp yayılmadığını belirleyecektir. Tedaviyi planlamak için önemli olan bu değerlendirmelere evreleme adı verilir. 
Nöroblastom belirtileri diğer sık görülen hastalık belirtilerine benzediği için, tanı konulmasında bir gecikme olabilir. Tecrübeli bir çocuk onkoloğu ya da patolog; tümör biyopsisini ve diğer test sonuçlarını aldıktan sonra nöroblastom tanısını koyabilecektir. 
İdrar örneğinden yapılan tarama testleri, genelde nöroblastom vücutta yaygın olmadıkça nöroblastomu tespit edemez. Bu sebeple doktorlar, yenidoğanlara ve küçük çocuklara tarama testi yapılmasını tavsiye etmezler.

Nöroblastom nasıl tedavi edilir?
Nöroblastom tedavisi;
• Cerrahi
• Radyoterapi
• Kemoterapi
• Kemik iliği nakli tedavilerinin karışımından oluşur.
Tedavi planı; hastalığın evresi, çocuğun yaşı ve tümörün yerleşimine göre yapılır. Bazı düşük riskli nöroblastomlar tedavisiz gerileyebilir ya da diğer bir grup sadece cerrahi ile tedavi olabilir. Bununla beraber, teşhis konulduğunda vücudun diğer bölgelerine yayılmış olan ve yüksek riskli nöroblastom adı verilen birçok tümör birden fazla yoğun tedavi uygulamasını gerektirir.

Prof.Dr.Alp Özkan ın kanserli çocuk sitesine mutlaka göz atın.

Sevgiler,
devamı »

26 Eki 2014

3 ASKER ŞEHİT!!!


Nefesim düğümlendi.Bu nasıl bir hainlik bu nasıl soysuzluktur aklım almıyor.

Askerlerimiz sokak ortasında öldürülüyor hemde silahsız savunmasız.Bu fotoğrafta oğlunu gören anneyi kim teselli edebilir?Hangi hak hukuk söndürür yüreğinde ki ateşi?

Bunu yapan soysuzları aramızda barındıran ,çözüm süreci adı altında serbest kalmalarını sağlayıp askerimizi bile gözünü kırpmadan vurmasına fırsat veren,bayramızı söküp yerlere indirmelerine cesaret verenleri Allah a emanet ediyorum.Bedduadan nefret ederim ama aynı şekilde evlat acısı yaşamalarını canı gönülden diliyorum.

Kimse kusura bakmasın bu ülkeye yem edecek evladım yok benim oğlumun askerlik yapmaması için elimden geleni yaparım.Şehitlerimizin arkasından "vatan sağolsun" da kimse demesin.Ben kör olmuş %60 lık kısımla mücadele edecek güçte değilim onların sayesinde ele geçmiş bu ülkemede oğlumu asla feda etmem.

Şehitlik en güzel mertebe ama vatanını korurken savaşırken şehit olmak varken savunmasız haldeyken şehit olmak bir ana için yenilir yutulur birşey değil.

Bu 3 evlat nur içinde yatacak ama geride kalan ailelerini hiçbirşey teselli edemeyecek.

Kimse kafasını yastığa huzurla koymasın çünkü vatanımız artık mehmetçiklerimize değil vatan hainlerine emanet.

Sakın susmayalım sesimizi duyuralım da demeyin kabul edin artık azınlıktayız ve topluca birkaç kg kömüre SATILDIK!!!

Sevgiler,
Yıkılmışanne


devamı »

23 Eki 2014

Kız Bebeklerde Vajinal Yapışıklık


kız çocuklarında vajinal yapışıklık

Ela 3. ay kontrolüne gittiğimizde vajina yapışıklığı farkedildi, o güne kadar hiç duymamıştım bebeklerde böyle bir problem olabileceğini. Meğer fazla pişik kremi ve temizleme mendili kullanımı böyle bir soruna yol açabiliyormuş.

Kız bebeklerde sıklıkla karşılaşılıyormuş; dolayısıyla rutin aylık kontrolü sırasında çocuk doktorunun vajinayı kontrol ederken bu yapışıklığı da fark etmesi gerekir.
Genelde doktorlar 10 gün östrojen kremi kullanılmasını öneriyormuş.Masajlada açılıyormuş.Doktorumuz bize direk çocuk cerrahına gitmemizi söyledi.Cerrahi müdahale ile açılacağını duyduğum anda ne yapacağımı şaşırdım.Çocuk cerrahına götürdük saniyelik birşeyle müdahale etti ve açtı.Tabii Ela çok ağladı doktorun söylediğine göre canı yandığı için değil korkudan ağlamış ama benim içimde fırtınalar koptu.El kadar bebeğe naptık biz diye günlerce uyuyamadım.

Üzerine 1 ay geçti yine kapandı.Bu sefer başka çocuk cerrahına gittik kesinlikle müdahale etmemize gerek yok sadece daha fazla kapanmaması için her altını açtığında kontrol edin dedi ve krem bile vermeden kızımı da ağlatmadan bizi gönderdi.Şimdi öteki doktorun şak diye müdahale etmesimi doğru yoksa bu şekilde kalmasımı doğru bayağı bir soruşturdum.Tamamen kapanmadığı sürece acil müdahale gerektiren bir durum değilmiş.İlkinde Ela yı boşuna korkutmuş olduk emin değilim ama belkide o günden beri çocuk hastane kapılarını daha görür görmez ağlamaya başlıyor.Ela daki son durum hala az birşey kapalı ve her zaman kontrol ediyoruz.

Korkulcak birşey değil fakat çok fazla kişinin bilgiside olan bir konu olmadığı için doktor kontrollerinde  doktorunuz bezini çıkartıp kontrol etmiyorsa mutlaka uyarın.Farkedilmezse ve tamamen kapandığın da çişi dışarı çıkamadığı için idrar yolu enfeksiyonu olacaktır.

Çocuklar sayesinde insan aklına bile gelmeyecek herşeyi öğreniyor fakat belirtmek isterim ki bunlar tamamen kendi tecrübelerim tıbbi yardımda bulunuyormuş gibi olmak istemem :)

Sevgiler..

devamı »

Çocuklar da Yemek Yeme Problemleri


Kimi çocuk iştahlıdır kimisi ise asla yemeği sevmez.

Yağız beni bukonu da da (bebekliğinde) zorlamadı gayet iştahlıydı 2 yaşı itibariyle de kendi kendine yiyebiliyordu 3 yaşında kreşe verdiğimde her işini kendi görebilcek kıvamdaydı.

Ela ek gıdaya geçince çok zorladı bizi o yemedikçe kendimi paralardım birkaç kere sinirden zorladım bile kusmaya kalkışınca bıraktım.Zorlamama etken tabii ki büyüklerin aman bu çocuk çok zayıf aman bu çocuk büyümüyor gibi yorumları oldu.

Karşılaştırma belli Yağız iştahlı herşeyi yiyordu tombikti ne oldu?

Hareketlenince zayıfladı ama yemek yemesi gayet iyidi dediler ki doymuyor -evet doymuyor ben aç bırakıyorum çocuk doyurmak adetim değil. 2 yaşına kadar abur cubur asla vermedim dediler ki ; aa olurmu herşeyden tatsın çocuk , tamam 2 yaşından sonra keşfetti abur cuburu yiyor bu seferde dediler ki ; aaa yemek yemiyor hep abur cubur yiyor ee yani eşeğin ayağı!!!

Sonuç ; 9 yaşında çocuk bıraksan tüm gün açıktım demez iştah sıfır ver abur cuburu asla hayır demez.Eve alınmadığı için çok fazla yiyemiyor ama ya okulda engellemem mümkün değil.Kışın hasta oluyormu? yooo kolay kolay hastada olmaz.Ozaman sorun yok bazen sinirlerim bozulsa da zorlamamak için kendimi frenliyorum.

Kendi çocukluğumu hatırlıyorum da babam kardeşimle beni inanılmaz zorlardı.Yemek bitmeden sofradan kalkmamız mümkün olmazdı.Sebze yemekleri,salata ve balık konusunda asla taviz vermezdi ve şuan o günlerde zorladığı hiçbir yemeği ağzıma dahi süremiyorum.Çocuklar için bayağı kısmını aştım ama daha aşmam gereken çok yol var önümde.
Tüm bunları düşününce ; Ela yıda zorlamadım 6 ayında ek gıdaya başladı 9.ayına kadar yarı aç yarı tok günlerini geçirdi.Kg su az olunca doktorumuz kg aldırıcı toz mama verdi bukadar sağlıklıyken ne gerek var dedim ama yinede kullananların yorumlarını da okudum baktım memnun kalan da yok kullanmadım.10.ayında birden iştahı açıldı herşeye kendi saldırır oldu yaşına gelmeden de ona özel plastik çatal aldım ve kendi yemeğe çabaladı. O arada doktorumuzu değiştirdik oda kg sunu az bulunca iştahı iyi dememe rağmen bir sürü test yaptırdı.Sonuçların hepsi temiz çıktı.Geçen kış doğru düzgün hastalanmadı bile umarım bu kışta öyle geçer.

Ela şuan 19 aylık iştahı çok güzel kimi sofrada görse oturur yer.Ama sofradan kalktığı an elinde asla yiyecekle gezmesine izin vermem.Ve mümkün oldukça artık kendi tabağı kendi çatalı ve kendi kaşığını kullandırmaya çalışıyorum.Erken gibi gelebilir ama değil nasıl kalem tutabiliyorsa kaşıkta tutabilir yeter ki siz aman döker saçar aç kalır endişesiyle elinden almayın.Bırakın etraf pislensin.Önlük bile kullanmadığımızı itiraf etmeliyim.

Birde kaynaklara göz atalım ;
bebekkokusu.com
Bazı çocuklar dikkat çekmek için beslenmeyi reddedebilirler. Bu durumda yemekten önce çocukla oynamak çözüm olabilir. Çocuk tarafından yiyeceğin reddedilmesi, anne-babaya karşı kullanılan güçlü bir silahtır. Bu silahı hiçbir zaman çocuğun eline vermemek, verilmişse geri almak uygun olur. Aile ile çocuk arasında yaşanan olumsuz yeme davranışı ile ilgili gerginliklerin devam etmesi, daha büyük ve çözümlenmesi zor sorunlara yol açabilir. Ailenin, çocuğun yemeğini yemesi konusuna çok önem vermediği mesajını vermelidir.
Olumsuz yeme davranışı olan çocuklara yaklaşımda aşağıdaki noktalara dikkat edilmesi yararlı olabilir.
  • Çocukların yemekten 1 saat önce ve yemek sırasında sıvı alımları azaltılmalıdır. Bu midenin dolarak gerilmesine ve yalancı tokluk hissine yol açabilir.
  • Çocuk biberon kullanıyorsa, biberon bardakla değiştirilmeye çalışılmalıdır. Çünkü biberon ile beslenme bebeklik döneminde kalmalı, çocukluk döneminde sıvılar bardakla alınmalı, diğer yiyecekler çiğneyerek yutulmalıdır. 
  •  Günlük süt tüketimi 2 su bardağını aşmamalıdır. Sütün fazlası beslenmeyi bozabileceği gibi demir emilimini engelleyerek kansızlığa da yol açabilir.
  • Çocuğun besin seçimindeki öncelikleri dikkate alınarak farklı çeşitte besinler sunulmalıdır. Bu konuda onun tercihleri de göz önünde bulundurulmalıdır. Fakat bu her zaman köfte, kızarmış patates, pilav, makarna olarak değil de yemesi gerekli olan besin gruplarından onun tercih etmesine fırsat verilmesi tarzında olmalıdır. Örneğin kırmızı et yemesi için köfte, yemeğin içinde kıyma, parça etli yemek, sulu köfte vb. şekilde kırmızı et içeren farklı menülerden kendi tercihine yönlendirilebilir.
  • Yemek porsiyonları annenin kendi ölçülerine göre değil, çocuğun gereksinimine göre ayarlanmalıdır. Genellikle anneler, porsiyonları kendilerine göre düşünmektedir. Toplam mide kapasitesi 300 ml olan bir çocuk 200 ml çorba içtikten sonra ancak 100 ml (yaklaşık yarım su bardağı) başka bir besini alabilecektir. 
  •  Bir öğünde verilen besin reddedildiyse, tamamen farklı bir besin denenmeli ve onun da reddedilmesi durumunda, bir sonraki öğüne kadar herhangi bir besin verilmeden beklenmelidir. Bir sonraki öğün zamanında önce istese de bir sonraki öğünü beklemesi gerektiği söylenmelidir. 
  •  Ara öğünler küçük porsiyonlar şeklinde olmalıdır. Bu daha sonraki ana öğüne acıkmasını sağlayacak kadar olmalıdır.
  • Herhangi bir nedenle ödül olarak şeker ve tatlı türünden besinler verilmemelidir. Genel olarak ödül – ceza yemek konusunda uygulanmamalıdır. Bu uygulandığında yemek yemenin stratejik bir olay olduğu mesajı çocuğa verilecektir.
  • Yiyecekler çocuğun kolayca yiyebileceği ve ilgilenebileceği biçimde hazırlanmalıdır. (Örneğin küçük dilimlenmiş havuç, salatalık, küçük şekillenmiş köfte, sigara böreği, karikatürize edilmiş kurabiye, kek vb)
  • Çocuklar anlatılanı değil, gördüklerini taklit ederek öğrenirler. Bu nedenle anneler, babalar ve çocuğun bakımından sorumlu diğer kişiler olumlu (tutarlı ve benzer) yeme davranışı içinde olmalıdır. Çocuğa yedirmeye çalıştığı yemeyi kendisi yemiyorsa bu hiç de iyi bir örnek olmayacaktır.
  • Grup halinde yaşıtlarıyla ya da arkadaşının evinde, restoranda, piknikte yemek, çocuklarda, özellikle seçici çocuklarda olumlu yeme davranışının gelişmesine yardımcıdır. Evde yeme sorunları olan çocuklar bu gibi durumlarda kötü davranışlarını terk edebilirler.
      
  • Geçici olarak bir yiyeceğe düşkünlük veya reddetme, bu yaş çocuklarda görülen yaygın bir sorundur. Normal gelişimin bir parçası olarak kabul edilen bu durum, çocuğun bağımsızlığının bir ifadesidir. Bir süre için istemediği bir besini bir süre sonra çok sevebileceği gibi sevdiği bir besini de sonra istemeyebilir.
  • Yemek saatlerinin çocuğun gününün hoş bir bölümü olmasına özen gösterilmelidir. Ailesi birlikte olduğu, hoş anların yaşandığı bir zaman dilimi olması sağlanmalıdır. Aksi takdirde yemek zamanı çocuğun hiç hoşlanmadığı bir an olabilir.
  • Reddetme durumunda, çocuğu yemek konusunda zorlama doğru değildir. Bu sorunları daha kötüleştirir. Reddedilen besin daha sonra tekrar denenmelidir. Bir öğün, bir gün hatta biraz daha uzunca bir süre yemek yememesi çocuğun genel durumu konusunda zarar vermeyecektir. Yaşayan bir canlı olarak kısa bir süre sonra acıkacak ve yemek isteyecektir.


    Dr. Ruhi Çakır

Sevgiler,
devamı »

22 Eki 2014

BOYUN KADAR KİTAP OKU



Ben kendimi bildim bileli kitap okumayı çok severim okul yıllarımda üşenmez oturup özet yazardım birde.

Yağız doğduğunda da en büyük hedefim kitap sevgisi aşılamak oldu.Ve oyuncaktan çok kitap aldım.Arabalardan çok kitaplarla haşır neşir oldu.4 yaşındayken benden özenip illa yatağının kenarına başucu kitabı koyardı.

İlkokula başlayıp okumayı öğrenince çok mutlu oldu ilk iş oturup benim kitapları okumaya çalıştı içinde kalmış kitaplarım demekki :)

2.sınıfta çocuklardan okudukları kitapları özetlemesini istiyorlar işte bunu hiç sevmiyor.saftirik diye saçma bir kitap serisi var 200 sayfanın üzerinde ver eline onu okusun ama 10 sayfayı özetle de koşarak kaçar.

Bursa nın Nilüfer ilçesinde oturuyoruz biz.Geçen yıl Nilüfer Belediyesinin BOYUN KADAR KİTAP OKU projesini duyunca çok sevindim.Ve Yağız da katıldı.Tabi işin içinde okuduğun kitabı özetlemede var.Yarışma başladığında tüm sınıf katılmıştı fakat sonlara doğru birçok çocuğa zor geldi ve bıraktılar.Yağız ve 1 arkadaşı sonuna kadar gitti.Yağız özetlemeye rağmen devam etti çünkü amacı ödül almaktı ama üst sınıflardanda katılım olduğu için onlar kadar okuyamadı.Fakat KİTAP KURDU belgesi aldı ve ödül verme kısmı da bize düştü :)

Şimdi bu yıl yine tekrarlanıyor.Katılcakmısın diye sordum HAYIR dedi çok üzüldüm hergece 3 kitap okurum ama yarışmaya girip özet asla yapmam dedi.Ne kadar açıklasamda ikna edemedim.Sonra rüşvet karşılığı katılabileceğini söyledi.Sadece sana yarışma için kitap temin edebilirim dedim ve çatışma çıktı.Sonuç sabah katılmaya karar verdiğini söyledi hadi hayırlısı bakalım :)

Boyun Kadar Kitap Oku
BOYUN KADAR KİTAP OKU GENEL TANITIM
Nilüfer Belediyesi; çocuklara kitap okuma alışkanlığı kazandırmayı ve okumayı daha eğlenceli bir hale getirmeyi amaçlayarak her yıl "Boyun Kadar Kitap Oku" adıyla yarışmalı bir proje gerçekleştiriyor. Nilüfer Kütüphane organizasyonu ve ile her yıl eğitim öğretim yılının başında duyurulan proje Nilüfer Rotary Kulübü Derneği işbirliğiyle gerçekleştiriliyor.
Kütüphane üyeleri ve Nilüfer İlçesine bağlı devlet ilköğretim ve ortaöğretim okulu öğrencileri arasından 8- 14 yaş grubunu kapsayan projenin diğer paydaşlarını, Nilüfer İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü, Nilüfer İlçe İlköğretim ve Ortaöğretim Okulları, okul idareleri, öğretmenleri ve öğrenci velileri oluşturuyor.
Proje sonucunda en çok kitap okuyan çocuklara ve onların aracılığı ile sınıflarına değişik ödüller veriliyor.
Bilgi için: 224. 441 01 42 / 224. 441 81 89

Sevgiler,
kitapkurduanne
devamı »

DART ÖDÜLÜ ALMAYAN KALDIMI?



Birçok blog ta okumuşsunuzdur belki fakat ödülün ne olduğunu bilmeyenler için açıklamış olayım amaç blogların birbirini tanıması keşfetmesi diyebilirim.

Bana bu ödülü hergün bloglarına uğramadan geçmediğim sevgili
ve
vermiş.İkisende çok teşekkür ediyorummm.

Ama bu ödülü almanın bazı kuralları var.
1. Ödülün fotoğrafını yayımlamak .
2. Size ödül veren blogun bağlantısını eklemek.
3. 15 bloga bu ödülü dağıtmak.

Ben de bu ödülü 15 arkadaşıma veriyorum.


 SEVGİLER...
devamı »

21 Eki 2014

L'Oréal Infallible Kalıcı Rujlar



Daha önceki yazımda TIK TIK çok fazla kuruyan çatlayan dudaklarım olduğundan bahsetmiştim.Tabi bu bir kısır döngü kuruyor çatlıyor ben yoluyorum tekrar kuruyor çatlıyor ben yoluyorum derken dudaklarımın canına okuyorum o yüzden kolay kolay ruj yada nemlendirici sürmeden durmam.

Normal rujları sürüyorum bir süre sonra bir bakıyorum yolma eğilimine geçmişim ve dudakta ruj falan kalmamış.

Gün içinde de farklı renk rujlar kullandığım için kalıcı rujları hiç denememiştim ama merak edip Loreal rujunu aldım bir tarafı nemlendirici diger tarafı gloss gibi renklendirici.Önce renkli kısmı sürüyorsun hemen dudakta kuruyor ve üzerine nemlendirici kısmını sürüyorsunuz o an süper görünüyorlar.

Ama gel gelelim bende pek işe yaramadı çünkü üste sürdüğüm nemlendiricinin etkisi hemen geçti ve dudaklarım inanılmaz kurudu.10 dk bir nemlendirici sürmek zorunda kaldım.

Valla birkaçkere daha denedim nemlendiriciyi altta renkli kısmı üste de sürüp zorladım ama yok yani sınıfı geçemedi bu ruj bende :)

Birkaç yerdede okudum çok fazla kuru dudaklarda işe yaramıyormuş keşke almadan önce okuyaydım daha iyi olurdu.

Hal böyle olunca bugün vedalaştık kendisiyle...

sevgiler,
bakımlıanne


devamı »

Montessori Eğitim Nedir?



Bu sıralar çokca duyduğum montessori eğitime bayağı aklım kaymaya başladı.Bursa da semineri de olmuş fakat kaçırdım birdahakine mutlaka gideceğim.

Araştırmalarım sonucu çoğu danıştığım kişi ilk bu kitabı okuyarak başlamamı söyledi.Akşam kitabı bitirdim.

Kısaca eğitimin açıklaması şöyle;

Montessori eğitimi İtalyan bir doktor ve eğitimci olan Maria Montessori tarafından geliştirilen ve serbestlik, sınırlar içinde özgürlük ile bir çocuğun doğal psikolojik, fiziksel ve sosyal gelişimine verdiği önem ile tanımlanan bir eğitim yaklaşımıdır.

Bu eğitim sistemine göre çocuğa çok fazla müdahale edilmemeli.Hepimiz yapıyoruzdur dökersin ben yedireyim,yapamazsın ben yapayım diyerek çocuklarımıza kendi istediğimiz gibi yön vermeye çalışırız.İsteriz ki bizim istediğimiz saatte uyusun ,herşeyi bizim istediğimiz gibi yapsın vs vs .İşte bizim bu müdahaleci yaklaşımlarımız çocuğu kendi içinde kişilik kargaşası yaşamasına sebep oluyormuş.

Eee nerden başlayıp ne yapmak gerek diyerek inceledim.Öncelikle evde çocuğa ait bir oyun alanı olmalı.Oturulan oda içerisinde bir kilim yada bir battaniye yayarak burası senin özgürlük alanın diye öğretilmeli.Zamanla evin geneline yayılmaktan vazgeçebiliyorlarmış bunu duyduğuma pek sevindim :)

Sonrasında mutfakta ,banyoda ,odasında kendi ihtiyaçlarına kolaylıkla erebileceği alanlar oluşturulmalı.Mesela mutfakta çocuğun boyuna göre bir çekmece seçip içerisine onun mama tabağı,kaşığı,çatalı konulabilir.Böylece oda sofra hazırlamaya yardımcı olacaktır.

Gelelim kitaba kitapta içerisinde fotoğraflarla anlatılan evde uygulanabilincek etkinlikler var.

Biz başlangıç olarak kaşık tutmayı pekiştirmek için (bunun ince motor gelişiminede katkısı var daha sağlam kalem tutacaktır.)
Fotoğraftaki etkinliği yaptık.
Sol tarafına boş kaseyi koydum sağına da içi nohut dolu kaseyi koydum.Ve önce eliyle sonra kaşıkla aktarmasını önce ben gösterdim sonra kendisine bıraktım.İlk sefer için gayet başarılıydı.Daha sonra bunu kırmızı mercimek ve un ilede yapabiliyoruz.Ama bizim için şimdilik nohut ideal çünkü kırmızı mercimeği aktarmakta zorlandı küçük olduğu için etrafa dağıldı ve sinirleri bozuldu.Ara ara denemeye devam ediyoruz.Takviye olarakda Ela nın önüne artık tabağını koyuyorum ve döke saça yemek yemesine izin veriyorum.Kaşık ,çatal ve kalem kullanımı gayet iyi.

Birde mutfak aletlerinden bir etkinlik yaptık bildiğiniz kevgiri ters çevirdik ve deliklerinden fırın makarnada kullanılan kalın spagetti çubuklarını geçirmesini gösterdim çok eğlendi bunuda sık sık yapıyoruz.Deliklere sokmak baştan zor gibi görünsede hırs yapıp denemekten vazgeçmiyorlar.


Montessori de plastik oyuncak yok çoğu metaryel ahşap bende unnado bebek sitesinde düzenli yayınlanan ahşap oyuncaklardan 1-2 tane aldım Ela resmen bayıldı.



 




Fotoğraftaki kutu içinde ahsap harfler var ve kutu içinde 2 adette ip var.Çocuklar el becerilerinin gelişmesi için ahşap harfleri ipe geçirmeye çalışıyorlar daha küçük yapamaz dedim ama umduğumdan çok başarılı sonuçlar aldım.Tabi hocamızın emeklerini unutmamak lazım :)

 
 
 
 
 
 
 
Birde fotoğrafta yine ahşap tan parmak kuklalar var ki Ela nın bunları nasıl sevdiğini anlatamam yaşlı olanlar anneanne ve dedesi diğerleri annesi babası ve abisi hepsini sayıyor ve sonunda ELA yok diyor.Sonra abi diye gösterdiğini Ela diye gösteriyor abiside "hayır o benim "deyince başlıyor çığlıklar demekki anlıyor ters birşey söylendiğini :)


Başlangıç olarak bu etkinlikleri yaptık.Yeni etkinlikler öğrendikçe yazarım.

Sevgiyle kalın,
Montessori anne
devamı »

20 Eki 2014

Ela 19 AYLIK


Etkinlik bitti gelelim gerçek hayata...

Dün Ela nın 18.ayını doldurma günüydü genelde ay dönümlerin de Ela yı daha bir özenle süsler fotoğraflarını çekerim.Ama dün balkopugubursada etkinliğinde olduğum için kaldı.

Gelelim 18.ay gelişimine;
Son bir aydır gördüğü heryere tırmanmaya başladı.Sandalye koyup istediği heryere eriyor artık.Bir oyun evi öğretmeni ; "sizin tehlikeli gördüğünüz tırmanma eylemi aslında çocukların motor becerilerinin gelişmesinde ciddi katkı sağlayan bir durum bırakın sizin gözetimizde parkta yada evde tırmansın" demişti.E hal böyle olunca nekadar içim gitsede engellemiyor ,yapma etme demiyorum sadece çok fazla yanlız bırakmamaya çalışıyorum.

Dil gelişimide 1 ay öncesine göre çok farklı artık kelimeleri daha anlaşılır şekilde ve doğru yerde kullanıyor.
Kullandığı kelime sayısı arttı ve artık "baba gel "anne git" gibi 2 kelimeli cümleler kurabiliyor.Kelime kartlarımızı hala kullanıyoruz.

Kelime kartlarından iki ürünü tavsiye edebilirim eşleştirme kartları ve ilk kelimelerim

Gördüğü herşeyi anlatmak için mücadele ediyor.Çok anlatmak isteyipte anlatamadığı yerde de bağlıyor kendini rusçaya anla anlayabilirsen :) ilgiyle dinliyor anladığım kelimeleri tekrar ediyorum çok hoşuna gidiyor.Yağız la daha fazla iletişim halinde dikkat ediyorum da Yağız sürekli onun dilinde konuşmaya çalışıyor "şüt istermisin kardeşim "dediğini duyunca oturup konuştuk "sen doğru cümle kullan ki oda senin gibi söyleyebilsin "deyince Yağız Ela nın başına birden öğretmen kesildi.
"Bak Ela bu möö değil bu bir inek "
"hayır meecik demiyoruz o bir kuzu"
"pisi diye birşey yok KEDİ demelisin"
 Ela da tepkiler sabit kafa sallayıp tamam diyor.Valla bana pek birşey kalmadı hoca Yağız olunca renklerden sayılara kadar kardeşine herşeyi öğretmeyi çalışıyor en son yere benim pilates lastiğimi serip dengeyi öğrensin diye Ela yı yürüttüğünü görünce alnından öptüm çocuğumu :)

Zaten bu uygulama sadece türk halkında vardır emin olabilirsiniz hayvanları çocuklara ilk önce mööcük, meecik,pisicik,havhav gibi açıklamalarla öğretmeye çalışırız.Yağız a zamanında büyükler tarafından aşılanan mööcük ün aslında bir İNEK ve MÖÖ diye ses çıkartır diye kafasına işlememiz 3,5 yaşını buldu.

Birde artık kendi kendine yeme istekleri arttı yoğurt kaşıklama da usta olacak duruma gelmek üzere döksede pes etmiyor ve ısrarla kaşıkla yemek için uğraşıyor asla engel olmuyorum.

Yağız da yaptığım dur dökersin ben yedireyim ,yapamazsın ben getireyim,suyunu içemezsin ben içireyim hatalarını Ela da yapmamaya çalışıyorum.

Benim çocuklarımla geçirecek çok fazla vaktim yok akşamları birkaç saat ve haftasonları 2 tam gün.O yüzden elimden geldiğince her vakti konuşarak en olmadı yaptığım her işi özellikle Ela ya anlatarak hareket ediyorum.

Amacım sağlıklı aklı başında hür iradeye sahip evlatlar yetiştirmek.Ve umarım etrafta da saatlerce çocuklarını tv karşısında bırakan annelerden çok kalmamıştır.

Çünkü yarının garantisi olmadığı gibi zaman da çok hızlı geçiyor ve çocuklarla geçen her an her saniye çok kıymetli.

Ve son olarakda hatırlatayım bugünkü Türkiye nin en büyük umudu şuan yetiştirdiğimiz çocuklara bağlı.

Sevgiler,
ANNE




devamı »

BALKÖPÜĞÜ BURSA DA ETKİNLİK

Dün çocuklarımdan ayrı güzel bir organizasyona katıldım.

Sevgili balköpüğü Gizem #balkopugubursada adı altında Almira Hotel de güzel bir organizasyon gerçekleştirdi.

Öncelikle belirtmek isterim ki Bursa da bukadar blog yazan arkadaş olduğunu görünce şaşırdım.Bursa bu tarz konular da çok geri kalıyor.Ama bu etkinlik sayesinde bir çok kişi birbirinden haberdar oldu.
Daha önce online takip ettiğim birçok kişiyle tanışıp arkadaş olma fırsatını yakaladım.Hepside şahane insanlar.

bakbuharika  Buket
kremrengi  Esin
ayyparcasi  Aycan

eceabdioglu  Ece
busragenc  Büşra
incilimakyaj  İnci
nihanlamakyaj  Nihan taa Ankara lardan sadece bu etkinlik için gelmiş.
kozmetikmeraklısı  Beyza
modalizaa Özlem
onyuzmilyonoje adaşım Gülşah
kalpşeker Esma


İnşallah adını yada blogunu karıştırdığım arkadaşım olmamıştır çok üzülürümmm.Çünkü bu çıtır hatunların hepsini tanıdığıma çok memnun oldum.Atladıklarım da vardır mutlaka onlarıda bulucam sosyal medyadan :)







Gizem in bir de "en çok okunan bloglar" hakkında güzel bir sunumu vardı.Benim gibi taze bloggerlara faydalı bilgiler aktarmış oldu.İkramlar ,Gizem in ilgi ve alakası yeni tanıdığım insanlar hepsi sayesinde çok güzel bir gün geçirdim.

Çıkışta da Gizem bizi eliboş göndermedi.Okadar ince düşünülerek hazırlanmış ki gözlerime inanamadım.Çoğuda evde kullandığım markalar.Organizasyon PAKMAYA sponsorluğunda hazırlanmış ve bizede leziz bir kutu hazırlamışlar evde bayağı işimi kolaylaştıracak hatta Yağız kutuyu görünce babasına anneme artık masraf yapmamıza gerek kalmadı diye yorumda bulundu :)

KOROPLAST çöp poşetlerinin limon kokulusunu evde kullanıyordum birkaç çeşitte yolamışlar hatta banyo içinde lavanta kokulu poşet görünce pek bi sevindim çünkü banyo çöp kovasına büyük boy buzdolabını takıyordum şimdi ona gerek kalmadı.


DERMOKİL ürünleride dikkatimi çekti zaten kullandığım birkaç ürün vardı bunlarıda deneme fırsatına sahip olacağım inşallah.
Daha da bir sürü detay var aslında BAMBUMM bıçağıda merakla araştırdığım bir üründü onu da söylemeden geçemeyeceğim.Diğer yabancı olduğum ürünleri deneyip bilgi vermeyi tercih ediyorum.





Birde NOTE makyaj ürünleri çıktı paketten bloglarda duyuyordum adını ama hiç denemedim ben kolay kolay makyaj ürünlerimi değiştirmem ama NOTE ürünleri hazır elime gelmişken kullanıp deneyeceğim.










Bukadar detay bile az gerçekten anlatılmaz yaşanır birgün oldu benim için emeği geçen herkese çok çok teşekkürler herkesi tanımak aynı ortamda bulunmak çok güzeldi.Umarım kalıcı dostluklar da kazanılmış olur.

Sevgiler,
sosyalanne
devamı »

19 Eki 2014

UYKU EĞİTİMİ / 2.ÇOCUK


Yağız ın uyku eğitimini, alıştığı düzeni bir önceki yazımda anlatmıştım.9 yaşında hala aynı düzende sorunsuz ilerliyoruz.

Gelelim Ela ya!

Sağolsun küçük hanım annelik tecrübelerimi baştan yazdırdı.Doğdu an göz göze geldik ağlamıyor cin gibi etrafa bakınıyordu işte o an dedim ki "kızım Gülşah yandın sen bu kız seni parmağında oynatır " çok da doğru tahmin etmişim :)

Neyse ; eve gidene kadar ağlamayan etrafı izleyen hanım kızım 1 haftadan sonra günde 1-2 saati ağlamaya ayırarak ortalığı inletti kolik dedik dr götürdük gaz sancısına rastlanmadı.O zamanlar süpürge sesinin youtube da yüklü olacağını tahmin edemeyen lohusa ben koca elektrik süpürgesini saatlerce uyusun diye çalıştırdığımı bilirim.Neyse bir arkadaş tavsiyesi ile youtube yüklenen bu tarz sesleri öğrendim.Çok hayır duamı almışlardı 1 saat lik süpürge sesini youtube yükleyen arkadaşlar :)

Ela ya hemen o dönem de battaniye sevgisini aşıladım yanına koya koya onunla uyumaya Yağız gibi çok alıştı.

0-4 aylık dönemde telefonda süpürge sesi ile Ela babasının omzunda uyudu.4 aylık olana kadar ben çok zor uyuttum gündüz bile babasını arıyordu.Ağlamaları 4.ayında hafifleyince odasını ayırdık.Artık geceleri babasının omzunda değil yatağında sütünü içerek uykuya dalıyordu.Dikkatinizi çekerim sadece süt içerek.
Çünkü , duş aldırdığım anda cin gibi oluyor, ninni sesiyle gülümsüyor asla uyuklamıyordu.Yani Yağız daki gibi ışıkları kapa duş aldır çak bir ninni de uyusun taktiği asla sökmedi.

Sabahları 6 da cin gibi kalkıyor ve birdaha da uykuya hiç dalmıyor.

Öğlen 12 :00 de battaniyesiyle uyuyor fakat 1 saati geçmiyordu.Hiçte öyle uyku sersemliği uyanmaz gören saatlerdir uyur sanır o derece :)

Gece de en erken uyduğu saat 22:00 olunca dr una sorduk.Bu kadar ufak bebek günde 7-8 saat uykuyla nasıl büyür diye kafayı yicektim.Bütün testleri iyi çıkınca beslenmeside iyi olunca dr muz sorun yok sadece uykuyu sevmeyen bir bebek dedi.

22:00 - 06:00 arası deliksiz uyuduğu için en azından bu düzen bozulmasın diye rutinimizden pek dışarı çıkmadık.Çoğu zaman gece misafirliklerimizi bile 22:00 olarak ayarladık.Yatağı haricinde de hiçbir yerde uyumuyordu.

Bu rutinimizde malesef emzik bırakma savaşımıza kadar sürdü.Uyanmayan çocuk geceleri saat başı meme diye ağlamaya başladı aldığım karardan pişman olup üzülerek 2.günün gecesi emziğini geri verdim fakat bu sefer de inat edip Ela emziği istemedi.Geçer elbet deyip 1 hafta uykusuz kalarak o haftayı atlattık.Fakat bu arada geceleri çok ağladığı için ve bende hemen yatağından almak istemediğim için odasında yatağında ısrarla yatırdım.Ama babası ağlamalarına dayanamadı ve kucağına 1-2 sefer alınca Ela geceleri kalkıp babasını arar oldu.Biri bana bir çocuk 3 saat aralıksız ağlarmı dese asla inanmazdım.Ama biz Ela da resmen bunu yaşadık ağlamaktan gözlerinden iltihap aktı ve gözleri kapandı.Çok da zorlamamak adına baba omzunda uyumalar yine baş göstermiş oldu.Bu böyle olmaz diyerek  Dr.Richard FERBER - Kontrollü ağlatma yöntemini denemeye karar verdim.Bunu yazımda da anlatmıştım.

Yazımda da ilk geceyi belirtmişim 1 saat ağlama krizinden sonra sızdı kaldı yatağında.Sonraki günler bu süre daha da azaldı.Ama o arada sanırım Ela korktu uykuya zor dalıyor ve gözleri kapalı ağlamaya başlıyor.Sarılıp burdayım kızım desemde "ANNE GEL" diye ağlıyor.Emin olamasamda ben o dönem de korkmuş olacağını düşünüyorum.

Akşamları babasıyla uyuyor benimle olunca ağlıyor.Çok üzerine gitmek istemiyorum.Ama içten içede kahroluyorum zaten uykuyu sevmeyen bir çocuk ve onu ben bu hale getirdiysem diye içim içimi yiyor.

Gündüzleri sorun yok anneanne de battaniye ile sorunsuz uyuyor.Ama süre yine 1 saati geçmiyor.

Haftasonları ile sıfır uyku ile aksam de 22:00 uyuyor.Sabahları yine erkenden kalkıyor.Fakat bu hafta hiç kalkmak istemedi muhtemelen artık uyku yetmiyor ve ben anneanneye bıraktığım için mecburen sıcacık yatağından uyandırmak zorunda kalıyorum.Yağız da bu konu da vicdan yapmazken sanırım yaş ilerledikce daha başka bir boyuta taşınıyor hormonlarımız.

Biliyorum bu da bir dönem ve geçecek elbet.Anlatmak istediğim her çocuk bir değil ve her çocuk hakkaten uykuyu sevmeyebilir.Uykuyu sevmeyen çocuğu zorlamaya gerek yok demek de yanlış onu korkutmadan denemeler yaparak en doğru yolu bulmak gerekiyor.Bizde şimdilik en doğru yol baba kucağında uyumak devamını duruma göre bakacağız.

Buarada fazlasıyla karşı olduğum halde ayakta sallamayı bile denedim fakat Ela asla ayakta sallanmaktan hoşlanmadı.

Şimdilik kesintisiz kaliteli bir uykumuz yok.Ara ara uyku rutinlerini tekrarlıyorum.Elbet düzene girecektir.

İki çocuğum arasında uçurum gibi farklar olduğunun en büyük kanıtı uyku düzenidir.

NOT: çocuk = SABIR 

Sevgiler,
Uykusuz anne


devamı »

14 Eki 2014

Sessiz İLİŞKİLER

Dün bir cafe de öğlen yemeği yerken arka masam da bir çift dikkatimi çekti.

Ufak bebekleri var sanırım pusette uyumuş üzerini örtmüşler karı koca karşılıklı oturuyorlar.Adamın elinde telefon kadınsa bacak bacak üzerine atmış etrafa bakınıyor.

Valla yarım saatten fazla gözlerim onlara takıldı.Ha sohbet edecekler diye beklerken yemeğimi zor yedim.
Daha önceleri de buna benzer bir kaç çift daha görmüştüm ama bu sefer ki kadar takılmamıştım.Sanırım çağın hastalığı oldu bu durum deli gibi aşkla flört eden çifler evlenip çocuk sahibi olunca konuşacak şey bulamıyorlar.

Tamam bizde konuşamıyoruz ama öylece oturamıyoruz da 2 çocuktan ötürü diyorum hepte acaba bizdemi böyleyiz de benim haberim yok diye düşünmeden geçemedim :) Ben başbaşayken çok rahatsız olurum eşimin elinde telefon yada bilgisayar görmekten tartışmamak içinde bırakır hemen bizimki :) korkudan yani benim için değil :)))

Ama yazın başbaşa 2 geceliğine Assos a gittiğimizi düşünüyorum da ilk akşam sabaha kadar sohbet ettik vay be ne kadar birikmiş konuşacaklarımız var dediydik.Demek ki ben bu grupta değilmişim çok şükür.Yeni nesil böyle demekki arkadaş konuşmadan anlaşıyorlar.

Bir ara masalarına gidip ben bir konu açayım da muhabbet etsinler diye düşünmedim değil en azından bebekleri hakkında konuşaydılar iyidi yani!

Belki küslerdir dedim içimden ama kolkola girip çıkıp gittiler bende arkalarından bakakaldım.

Şimdi ben böyle kendi derdim sıkıntım bitiyor insanlar için ince düşüncelere giriyorum ya valla çok yoruluyorum.Saatlerce onlar adına ahh vah deyip durdum.Çocuklarıyla da konuşmaz bunlar ilerde diye gimediğim konu kalmadı.Kısaca kendime en son SANANE dedim.

Son dönemde bu konu ciddi bir sorun halinde doğumlardan sonra çiftler birbirlerinden fazlasıyla uzaklaşıyor.Erkek çoğu zaman kendi aleminde kadın ise tek başına çocuk bakma derdinde.Kadın kendini salıyor koca eve geldiğinde bi nasılsın demiyor ve sonra konuşacak hiçbir şey kalmıyor.Kadınlar mutsuz olmalarında en büyük etken bu bence.Ve mutsuz bir kadından mutlu bir çocuk yetiştirilmesi bekleniyor.

İki tarafında karşılıklı elinden geleni yapması taraftarıyım.Herşey maddiyat değildir hafta da bir iki akşamı kendilerine ayırabilmeli çiftler.Vakit yok falan deniyor ya istenirse herşeye vakit yeter.Çoğu arkadaşım kendime bakım yapacak vaktim bile yok derken ben saçımı düzleştirip kitabımı okumadan yatmamaya çalışıyorum 2 çocuğum var çalışıyorum mazeretlerinin arkasına hiç sığınmadım.Evim her zaman bal dök yala olmak zorunda değil yeter ki kendimi iyi edecek birşeyler yapayım mantığı daha ön planda bende.

Bunları da kocam için yapmıyorum beni mutlu ettiği için yapıyorum.Ben mutsuzsam gergin oluyorum ve etrafda hiçte sevimli gezinemiyorum.Uyku problemi olan bir kızçem küçük ergen modunda olanda bir oğlum var.Herşey oluyor yeterki insan kendini neyin mutlu ettiğini iyi bilsin.Sorunsuz da bir hayatım yok valla yeri geldimi de çatır çatır tartışıyoruz ama seneler geçtikçe yaşlandık sanırım 1 saate kalmıyor neden küstüğümüzü unutuyoruz.( ki normalde kolay kolay barışmam) demem o ki iki tarafında fedakarlık etmesi gerekiyor.En azından artık yanlız olmadığımızı geleceği bize bağlı olan çocuklarımız olduğunu unutmamak ŞART.

Akşama kocama sorayım bakalım memnunmu benden :)))

sevgiler..
BENmerkezli ANNE





devamı »

Herkes İYİ de ben KÖTÜMÜYÜM?

Ben kötü biri değilim ama iyi biri de olmak istemiyorum.

Bin tane iyilik yaparsın hatırlanmaz bir tane hata yaparsın yıllarca unutulmaz.

İnsanlara zerre kadar güvenim kalmadı benim gibi biri için böyle yaşamak çok zor.Her sevdiğim insana gözüm kapalı güvenerek yürümek isterim ben.Ağzımdan çıkanları başka yerde duymam heralde diye bir ışık bile yanmamalı kafamda.Kalbimde dahil herşeyimi paylaşırım.

İşte her üzüntümün sebebide bu pis huylarım oluyor.1 hata yapan kötümüdür ya da 1 iyilik yapan hemen iyi insanmı olmuş oluyor emin değilim artık.Kolay kolay insan kıramam ben kabul sinirlendiğimde, çok fazla damarıma basıldığında ağzımdan çıkanları da kontrol edemem.Hataylıysam özür dilerim.Ama özür dileyip aynı hatayı bin kere de yapmam.

Silerim de çok pis ben hatalıysam yıktıysam beni de silsinler ama açık olsun herkes.Şapkasını önüne alsın da bir düşünsün yargılamadan sorgulamadan tanımadan asmak kesmek kolay ne oluyor bir desin.Kimse demiyor bende demek istemiyorum artık.

Paçalarımdan nur akmıyor ama art niyetli de hiçbir zaman olmadım.

Empati kurup başkasının adına üzülmekte istemiyorum.Elbette başkasının üzülmesine sebep olmak da istemem.31 yaşındayım hala aşamadığım şeyler var.Herkesin gözünde iyi olmak değil derdim.Varsın kötü bilsinler beni nasılsa iyi olunca da madalya takmıyorlar.Artık fazla insan da aramıyorum hayatımda ailem eşim çocuğum 1-2 de dostum huzurlu olmama yetiyor.Yeter ki insan olduğumu unutmasınlar canım yandımı canlarını yakacağımı bilsinler.

Ben hata yaptıysam aylarca yıllarca unutmam kendime hep hatırlatırım.İyi birşey yaptıysam da kendime unutturmam gurur duyarım.Teselliyi kendi kendime yaratmak beni her zaman çaresiz durumdan kurtarmıştır.Ama dışarda durum böyle değil artık insanlar hayata olan öfkesini karşısındakinden çıkarıyor.Mutsuzluğuna dışarda sebep arıyor.Başkalarıyla uğraşmaktansa dön bir aynalara bak benim hatam neydi nerde ne yanlış yaptım de.Başka türlü huzuru kalbine yerleştiremez insan.

VE unutma kimse bulunmaz hint kumaşı değil her boşluk doluyor , her yara kapanıyor sağlıklıysan çoluğun çocuğun yanındaysa hayata karşı 1-0 öndesin.

Kısaca , önce kendi sevmeli insan ,kendi hatalarına bakmalı,kendi yanlışlarıyla yüz yüze gelmeli.Belki ozaman iyi bir insan olmaya adım atılabilir.

Yok valla isyanda değilim kızıyorum artık etrafımda olan bitenlere sadece bu :)

sevgiler,
sadece GÜLŞAH





devamı »
Bumerang - Yazarkafe