23 Haz 2017

Çocuk O Bir şey OLMAZ Demeyin


Başlıkta ki cümleyi hayatınızdan söküp atın.

Özellikle bu hafta avm lerde bayram alışverişleri sırasında mağazaların kalabalık olması nedeniyle çocukları kabin sırasında bekletmeyip tezgah aralarında giydiren ailelerle denk geldim. Çocuk utana sıkıla etrafına bakıyor ama anne acele bir şekilde çocuğun üstündekileri çıkarıp aldıklarını denetiyor.

Evet mağaza kalabalık aceleyle alıp çıkmak istiyorsunuz ama etraf ufacık çocuklara göz koyan pisliklerle dolu bunu unutuyorsunuz. Tezgah aralarında yani mağaza içinde kameralar 7/24 çekim yapıyor bunu hiç düşünmüyorsunuz. 8 yaşında ki bir erkek çocuğunu ulu orta giydiren anneyi dayanamadım uyardım ve tek sözü "aman ne olacak çocuk o bir şey olmaz" dedi. Çok güvendiği karşı komşusuna su içmeye giden ve öldürülen Ceylin de bir çocuktu diyemedim. O sıra da yanıma mağaza çalışanı gelip anneye etrafta kamera olduğunu hatırlattı ama azimli anne utanan çocuğuna inat denenmesi gerekenleri denetti ve çekti gitti.

Bayram alışverişlerinizi kalabalık ve son günlere bırakmayın. Maaş zamanını bekliyor olabilirsiniz o zaman da alın olmazsa getirin değiştirin. Hiç biri olmasa da mağaza içinde çocuğunuzu soyacağınıza bayramlık almayın daha iyi.

Belki çok sert düşünüyor olabilirim. Fakat okuduklarımız, duyduklarımız ve şahit olduklarımız o kadar kötü ki elimde değil çocuklara yapılanlara kayıtsız kalamıyorum. Bizler çocuklarımız için her türlü tedbirimizi almak zorundayız. Bir şey olmaz lafıyla geçiştirilecek dönemler maalesef bitti. Artık özellikle de çocuklara bir şeyler oluyor. Ve yapanlar cezasız kalıp tekrar aramıza dönebiliyor. Bu sebepten bu konularda fazla hassasım ve her annenin de böyle olması gerektiğine inanıyorum.

Bir diğer konu da avm lerde kapı açık bir şekilde çocuğa tuvaletini yaptırmak. Kapıyı kapatmıyor çünkü içerisi dar(mış), gelip geçende bakmasın(mış). Bence de bakmasın ama engel olabilecek misin bugüne kadar hangi çocuğun tacize uğramasına engel olabildik?? Olamıyoruz o yüzden tedbir almak zorundayız.

Bursa'da bir avm de 10 yaşında ki çocuğunu tek başına erkekler tuvaletine gönderen anne bir süre sonra çocuğu çıkmayınca merak edip içeri dalıyor ve şok oluyor. Çocuk tuvalette bayıltılmış ve tecavüz edilmiş baygın halde yerde buluyorlar. Bunu bende yapıyorum 11 yaşında oğlumu mecburen tek başına erkekler tuvaletine yolluyorum. Bu haberden sonra avm lere çocukla gidemez oldum. Evde yapın çocuğum tuvaletinizi diye nasihat ediyorum. Çocukları ister istemez korku içinde büyütüyoruz. Çünkü mecburuz. Çünkü çocuklara göz koymuş bir sürü pedofili etrafta başı boş geziyor.

Ve tekrar altını çizmek istiyorum lütfen "ÇOCUK O BİR ŞEY OLMAZ" demeyin. Çocuklara yapılanlara engel olmak zorundayız. Onlarla her şeyi konuşmalı ve anlatmalıyız. Kabin dışında soyunmak istemeyen çocukları zorlamamalıyız. Bunu yapmaya zorlarsanız o çocuğa anlattığınız güvenlik kuralları hiç bir işe yaramaz.

Şimdiden bayramınızı da canı gönülden kutlarım.
Sevgiler










devamı »

21 Haz 2017

Çocuklar İçin YOUTUBE Tehlikesi


Haberlerde okudum 7-10 yaş arası bir grup çocuk youtube dan bomba yapımı izliyorlar ve izledikleri şekilde plastik damacana içine aseton ve çatapat atarak kibritle ateşliyorlar. Sonrası vahim bidon alev alıp çocuğun birinin yüzüne geliyor ve vücudunda ciddi yanıklar oluşuyor. Daha da kötüsü gözünün korneasında yanık var. Çocuk hastanede tedavi altında umarım hasar kalmadan iyileşir.

Sadece bu yaş grubunda mı bilmiyorum ama benimde etrafımda gördüğüm hatta Yağız da dahil bir çok çocuk youtube videolarına fena halde sarmış durumdalar. İzledikleri tüm deneyleri evde yapmaya çalışıyorlar. En son geçen yıl Yağız türk kahvesi ve limon karışımın üzerine 7 tane domates yeme deneyi yapmış ve gece boyu istifra etmişti. Bu ona ders oldu şimdi en azından izlediklerini denemiyor. Umarımda yaşadıklarını unutup tekrar cesaretlenmez.

Youtube tabletlerden silsekte google aramalarından youtube videoları çocuklar tarafından çok rahat izleniyor. Ela'nın da arada canavar şekline girmiş elsa bebeklerin birbirlerini korkutmalarını izlediğine şahit oldum. Çakal yazma bilmiyor ama arama butonunda mikrofona konuşarak istediği videolara ulaşıyor. Şimdilik eline başında oturacaksam telefon ve tablet veriyorum.

Ama bu da çözüm değil !!!

Hangisinden nereye kadar telefon ve tablet kaçırabilirim bilmiyorum. Süre kısıtlaması da bu konuya çözüm değil izleyecek olan çocuk 5dk içinde de izler. Başında otursak hiç birimizin o kadar vakti yok. Ela daha bir kontrol edilebilir ama Yağız gibi 11 yaşında ki bir çocuğun başında oturmam çok zor.

Bu tür videolar yayınlanmaya devam ettikçe ve birileri bu akıma engel olmadıkça çocuklar her zaman risk altındalar.

İşin riskli kısmı haricinde bir de sürekli video çekme hevesleri var. Şu acılı cips uğruna kamera karşısında kime acı gelecek acaba derken çocuklar resmen cipse alıştı. Yeni bir şey aldıklarında hemen açmıyorlar. Çünkü kamera karşısında video çekerek açıp tanıtım yapıp öyle açıyorlar. Bacak kadar çocuklar ürün tanıtımı yapıyorlar yani :)

Video çekme kısmında çektikleri şeyleri takip ettiğimiz sürece bir sıkıntı görmüyorum. Fakat izledikleri konusunda engel olmadığım noktada denedikleri şeylerin başlarına açacakları sıkıntıları konuşmaktan, detaylı anlatmaktan başka elimden bir şey gelmiyor. 6 yaş altına ciddi bir tablet/telefon kısıtlaması tehlikeyi bir nebze olsa azaltır. Fakat büyük yaş grubunda ki çocuklara katı kurallar koymak yerine sürekli konuşmak gerekli. Özellikle izledikleri konusunda gün içerisinde mutlaka sohbet etmeye çalışın ve google arama geçmişinden hangi sitelere ve hangi kanallara girdiklerini çaktırmadan kontrol edin.

Keşke elimizden gelse hukuk yoluyla bu tarz riskli videoların kaldırılmasında payımız olsa...

Not: Bir insan Elsa gibi sevilen bir karaktere, doğum yaparken canavarlaştığı bir şekile sokup neden çocukların izlemesine sebep olacak video çekip yayınlar aklım gerçekten almıyor.

Siz ne gibi önlemler alıyorsunuz?





devamı »

20 Haz 2017

Çocuklar Sizin Çocuklarınız Değil!



ÇOCUKLAR SİZİN ÇOCUKLARINIZ DEĞİL

Çocuklar sizin çocuklarınız değil,
Onlar kendi yolunu izleyen Hayatın oğulları ve kızları.
Sizin aracılığınızla geldiler ama sizden gelmediler
Ve sizinle birlikte olsalar da, sizin değiller.
Onlara sevginizi verebilirsiniz, düşüncelerinizi değil.
Çünkü onların da kendi düşünceleri vardır.
Bedenlerini tutabilirsiniz, ruhlarını değil.
Çünkü ruhlar yarındadır.
Siz ise yarını düşlerinizde bile göremezsiniz.
Siz onlar gibi olmaya çalışabilirsiniz ama sakın onları 

Kendiniz gibi olmaya zorlamayın.
Çünkü hayat geriye dönmez,
Dünle de bir alışverişi yoktur.

Siz yaysınız, çocuklarınız ise,
Sizden çok ilerilere atılmış oklar.
Okçu, sonsuzluk yolundaki hedefi görür.
Ve o yüce gücü ile yayı eğerek,
Okun uzaklara uçmasını sağlar.
Okçunun önünde kıvançla eğilin.
Çünkü okçu, uzaklara giden oku sevdiği kadar,
Başını dimdik tutarak kalan yayı da sever.
KHALİL CİBRAN

Çocuklara kendileri olabilmeyi hediye edin. Bundan daha güzel hediye olmadığını büyüdüklerinde çok iyi anlayacağız. Önyargıdan uzak, bolca sevgi ve merhamet dolu çocuklar için bunu yapmak zorundayız.

Sevgiler,

devamı »

16 Haz 2017

Bayramlık


Çocukken en mutlu olduğum anlardan biri çarşıya çıkıp bayramlık alma telaşıydı. Alınan kıyafete asla karışmaz beğendinmi derlerse anında kafa sallardım annem ne beğenirse büyük mutlulukta alır giyerdim. Çünkü bilirdim ki annem benim için en güzelini, en yakışanını, en uygununu seçerdi. Ederi, değeri önemli değildi yeni olması bana özel alınması içimde bambaşka mutluluklar yaratırdı.

Şimdi öyle değil,
Çünkü günümüzde çocukların çoğu sürekli yeni bir şeylere sahip oldukları için, doyumsuz olmuş durumdalar. Yeni kavramı onları sadece bir kaç saat mutlu ediyor sonra hop başka istekleri ortaya çıkıyor.

Yıl içerisinde de sık sık kıyafet, oyuncak gibi alışverişler yapıldığı için en şahsen bayramlarda eskisi gibi özen gösterip kıyafet almıyorum. Kaldı ki çocuklarımın biri 11 diğeri 4 yaşında olmasına rağmen benim aldıklarımı beğenmiyorlar. Ben ihtiyaca göre alıyorum beğenen giyiyor beğenmeyen dolabında ne varsa onunla idare ediyor. Özellikle bizim evde kıyafet seçimleri başlı başına büyük bir sorundur.

Onlar alınan kıyafetlere burun kıvırdıkça ben kendime daha çok kızıyorum. Yok indirim, yok yazlık, yok tatillik derken abartı derece de kıyafet alır duruma geldik. Yeri geliyor kendimize almayıp onlara alıyoruz. Çoğu zaman kendim için bir şeyler almaya gittiğim her mağazanın çocuk reyonunda kendimi buluyorum.

Çalışan annelerin vicdanını rahatlattığı için çocuklarına bolca kıyafet ve oyuncak aldığı söylenir. Başkalarını bilmem ama benim böyle bir vicdanlık durumum yok yani kendimi böyle teselli etmiyorum daha fazla zaman geçirerek kendimi rahatlatmak bana daha iyi geliyor. Alışverişin yeri her bayanda olduğu gibi bende de ayrı bir şeyleri almak ya da sahip olmak arzusu yaratılışımızda var.

Durum böyle olunca da çocukları ister istemez doyum noktasına bizler ulaştırıyoruz. Siz almasanız da etrafında gördüklerine özenen bir çocuğa da çoğumuz kayıtsız kalamıyoruz. Tüm bunların toplamında da çocuk için BAYRAMLIK alışverişinin pek bir anlamı kalmıyor. Anneleri için indirim anlamında çok anlamlı olabilir o ayrı 😊

Peki sizde durum nasıl evlerinizde hala bayramlık heyecanı yaşanıyor mu?













devamı »

12 Haz 2017

Çocuklara İkramlıklar


Geçtiğimiz hafta iftar için gittiğim iki mekanda osmanlı şerbeti ve osmanlı macunu ikram eden arabalardan gördüm.

Özellikle osmanlı macununa bayılırım direk aklıma özellikle ramazanlarda çocukları sevindirmek için mahallemize gelen macuncular gelir. Annemin yememelisin dişlerine zarar verir demesine rağmen gizli saklı aldığım günleri çok iyi hatırlarım.

Bu araçlarıda mekanlarda görünce işletmeden detaylı bilgi aldım. Meğer bu araçların kiralanmasını sağlayan www.ikramarabalari.com diye bir site varmış. Sitelerini incelediğimde osmanlı şerbeti ve osmanlı macunu arabalarının yanında, pamuk şeker ve popcorn arabası kiralama da yardımcı olduklarını gördüm. Aklıma direk çocuk etkinliklerinde güzel bir tercih olabileceği geldi. Sünnet düğünleri için de çocuklara güzel bir alternatif olabilir. Bizim sünnet düğününde sadece şişme oyun alanı kurdurabilmiştik. Böyle bir şeyi daha önce keşfetseydim asla kaçırmazdım :)

Biz geç kaldık fakat sizlerin düğün telaşı varsa ikramarabalari sitesini mutlaka incelemenizi tavsiye ederim. Pamuk şekeri, elma şekeri, popcorn ikramlarıyla düğünlerde çocukları oldukça eğlendirebilirsiniz. Eminim benim gibi büyüklerde kayıtsız kalmayacaktır ;)

İkram arabaları seçenekleri de şurada belirtmiş olayım;

Pamuk Şekeri Arabası, Popcorn Arabası Kiralama, Maraş Dondurması Kiralama, Osmanlı Macunu Hizmeti, Osmanlı Şerbeti Kiralama, Kahveci Güzeli, Patlamış Mısır Arabası, Salepçi, Bozacı Kiralama, Kağıt Helva, Elma Şekeri, Lokmacı Kiralama, Simitçi Arabası Kiralama, Köfte Arabası Kiralama, Pilav Arabası, Bardak Mısır Arabası, Kestane Arabası, Çaycı Standı Kiralama gibi...

Gerisi sizin tercihinize kalmış...


Mutlu günler

devamı »

9 Haz 2017

HADİ Çocuğum

Hadi

En sevmediğim şeylerden birinin bana müdahale edilip HADİ demesidir.

Peki benim çocuklara en çok kullandığım cümle hangisi tabii ki HADİ, HADİ Çocuğum, HADİ evladım...

Her huyumu değiştirebilir, her şekilde kendimi geliştirip eğitebilirim fakat bu koşturmalı hayat tarzı  içinde HADİ kelimesini hayatımdan söküp atmam şimdilik çok zor gibi görünüyor.

Sabah servise yetişmeye çalışırsın çocuklardan biri telaşınızı fark eder ve hareketlerini iyice yavaşlatır. Diğeri sabahın köründe merdivenleri tek tek sayma telaşına düşer HADİ dersen inatlaşır kriz yaratır. Sen buna rağmen hadilere başlarsın.

Akşam eve girip acil yemek/sofra işlerine girişmen gerekir çocuklardan biri eve girmeyeceğim diye ortamı gerer. Hadi kızım, hadi evladımlar ardı ardına sıralanır.

Hadi ellerini yıka,
Hadi yemeğini ye,
Hadi odanı topla,
Hadi duşa gir,
Hadi yatağına yat,

Bunun gibi bir sürü örnek verebilirim.

Bizler koşturdukça çocukları da peşimizden HADİ diyerek sürüklüyoruz. Bir düşünün bakalım günde kaç kere HADİ ile başlayan cümleler kuruyor ve kaçı çocukları harekete geçiriyor? Bizim evde hiç bir hadi işe yaramıyor o kesin.

Çocuklar tabiatları gereği anı yaşayarak hareket eden, telaşı, endişeyi bilmeyen varlıklar ve uzmanlara göre çocuklara hadi demek ileride onların, telaşlı, unutkan, tembel, sorumsuz olmalarına sebep oluyormuş. Günlük telaşımızı çocuklar için yavaşlatmamız gerekiyormuş ki buna hepimiz katılıyoruz ama nasıl olacağını henüz çözebilen yok.

Belki de dengeyi gerçekten sağlamak zorundayız. Arada hiç üşünmeden kaç kere HADİ dediğimi bir kenara not ediyorum öyle yazınca ağzından çıkana daha bir dikkat edebiliryorsunuz fakat bu yöntemle de kesin bir sonuca henüz varamadım.

4 yaşında ki çocuğun anı yaşamasını bende isterim. Fakat özel sektör patronları benim işe geç kalma mazeretimi "çocuğum anı yaşıyordu acele edemedim" dediğimde çok hoş karşılamayacaklardır. Bu durumda herkes kendi çapında haklı çıkıyor.

İşin özü; HADİ demekten eminim hiç bir anne memnun değildir. Fakat günlük telaşlarımızın yanında çocuklara sorumluluklarını öğretme ya da onlara müdahale etme isteğiyle yanıp tutuşan analık tarafımızı çoğu zaman bir nebze olsun bastırmak için bir şeyler yapmalıyım gibi hissediyorum. Ben HADİ komutunu vermeyeyim oğlum yemeğini yemesin ama yemeğini yememe tercihi karşısında abur cubur yiyemeceği kuralını da öğrensin. Veya odasını toplamasın ama kaybolan bir şeyini de benim bulmayacağımı kabul etsin. En azından bunlara çözüm bulsak HADİ Çocuğum cümlesinde ciddi bir azalma olacağına inancım sonsuz.

Yazıyı tam burada bitireyim diyorum sonra şeytan dürtüyor arkadaş neden hep biz çözüm arayıp buluyoruz. Biraz da babaları çocuk gelişimine, psikolojisine falan önem verip araştırıp çözüm bulsun :) Hadi ben kaçtım...

Bu arada HADİ Çocuğum demeden çocuk büyüten varsa cidden alnından öperim.

Sevgiler,











devamı »

7 Haz 2017

Sünnet Düğünü Detayları


sünnet cemiyeti

 Düğün telaşı bitti derken kurban bayramı başladı o bitti derken okul telaşı başlamış durumda. Detaylar kafamdan silinmeden sünnet düğünü hakkında tecrübe ettiğim bazı detayları paylaşmak isterim.

* İlk tavsiyem daha önce de belirttim mutlaka 8 yaştan önce bu telaşı bitirin. Yağız 10 yaşında sünnet kıyafeti giydiremedik. Sahneye güneş gözlüğü ile çıktı. Kendilerini bir çıkışta gördük bir daha göremedik. Ve hep şartları vardı. İlk çıkışta hep birlikte çıkmakta istemedi farklı oldu gerçi hepimize tek tek ve oynayarak çıkış yaptık :) Geceye direk oynarak başladık yani düşünün gerisini :)

 * Mümkünse çocuğun sünnetini önceden yaptırın ve o hafta daha mevlütünü eviniz de okutun. Aynı mekanda önce mevlüt sonra göbek atma merasimi benim hiç bir zaman içime sinmedi. Biz evde yakın aile dostları ve akrabalarla okuttuk. Misafirlere el havlusu ve cantık - ayran ikram ettik. Hatta adettir dediler Yağız ın küçük parmağına ufak ta bir kına yaktılar. Bazı yerlerde ayrı kına gecesi yapılırmış o işlere bulaşamam dedim çıktım kenarıya. Büyüklerde adet çok.

 *  Mekan belirlemeden önce mümkünse oturup davetli listesi hazırlayın. Hem kaç kişilik mekan ayarlayacağınıza hem de davetiye sayısı için kafanızda fikir oluşur. Hemde yemekli yemeksiz olarak kişi sayısına göre fiyat almanız daha uygun olur.

* Cemiyetin yapılacağı mekana çocukların eğlenmesi için sünnet organizasyonu yapan firmalar ile görüşülerek balon ile süsleme, sünnet tahtı, mehter takımı gibi organizasyonlar ayarlayabilirsiniz. Bu konuda özellikle arayış içindeyseniz www.sunnetdugunleri.com adresini güvenle tavsiye edebilirim.

* Ben çok istedim ama yapamadım. Davetiye yerine tema vakfına bağış yapabilirsiniz onlar sizin yerinize sade bir davetiye basıyorlar ya da davetiye yerine üzerinde isim ve mekan bilgilerinin olduğu etiketli çam fideleri dağıtabilirsiniz. Misafirleriniz çoksa çok masraflı olur derseniz bu çam fidelerini sünnete gelen çocuklara hatıra amaçlı dağıtabilirsiniz. Çocuklara da güzel bir farkındalık sağlamış olursunuz. Hemde çocuğunuzdan arkadaşlarına harika bir sünnet hatırası kalır.

* Kıyafet işini benim gibi son günlere kesinlikle bırakmayın istediğim gibi hazır elbise bulamayınca mecbur diktirdim çok şükür yetişti ama panik durumum hep yüksekti. Takılarımı bile düğünden 1 gün önce alabildim. Mümkünse tüm aile bireylerinin kıyafetleri 1 ay öncesinden hazır olsun.

* Eğer kıyafetlerinizi önceden hazırladıysanız gidip kuaförünüze saç provası yaptırın ve o gün hazır saçınız yapılmışken giyinin güzelce gidin dış mekanda fotoğraf çekimlerinizi yaptırın. Aynı gün fotoğraf çekimi çok ama çok zor. Biz çekimi sonra ki güne bıraktık. Gerçi hava bozdu hala yapamadık :) ama herşeyimiz hazır gidip güzel bir yerde çekim yapacağız hem elbisem yırtıldı pislendi derdim de olmayacak. Saçıma bir maşa yaptırıp o günün tadını çıkarmayı planlıyoruz. Not: mekanda fotoğraf çekimi oldu ama albüm için dış mekanı istediğimiz için böyle bir plan yaptık.

* Kuaförünüzle saat konusunda mutlaka teyitleşin hatta yazılı onay alın :) 4 de çıkarsınız diyen kuaförümüz sayesinde 18:00 de zor çıktık ve kapımızda bekleyen misafirlerimize çok ayıp oldu. Sünnet gezmesi planımız vardı gecikme yüzünden iptal ettik. Kocayla yaşanan gerginlikte cabası :)

* Takı sandığı fikri için sebep olan arkadaşıma ne kadar teşekkür etsem az. Çok ama çokkk rahat ettik. 500 kişi vardı takı töreni olsaydı çok uzun sürecekti ve Yağız muhtemelen bütün gece suratını asacaktı.

* Mekan girişine kocaman şişme bir oyun parkı kuruldu. Çocukların hepsi tüm gece orda oynadı. Pistte veya ayak altında hiç çocuk dolanmadı. Bu bizim değil otelin hizmetiydi ama çok güzel bir fikirdi gerçekten.

* Küçük çocuğunuz varsa Ela gibi :) mutlaka gündüzden kendiniz uyutun mümkünse konu komşuda uyusun ses olmasın. Uykusunu sağlam alsın. Ela yı kuaföre gitmeden kendim uyuttum. Düzenini bozmamakta fayda var. Düğün çıkısında falan sorun yoktu ama biz oynamaya başladığımız an Ela delirdi babasına ve bana kene gibi yapıştı. Ne dayı, ne anneanne ne de dede sakinleştiremedi. 10 dk annemin kucağında sızmış ve kalktığında inanılmaz enerji doluydu ortalarda oynadı durdu. Eve geldik herkes pertti ama o hala bana kitap okur derdindeydi. Öyle bir tuhaftı Ela o gece :) Gelinliğini çok sevdi kendi istediğim gibi diktirdim. Neden aynı giyinmediniz diye soranlar oldu bilmem kızım pembe istedi onumu kırcaktım :)

* Son olarak mutlaka yakın bir arkadaşınıza ya da kuzeninize tembihleyin sizin bol bol fotoğrafınızı çeksin :) ben sadece bir kaç video ve fotoğraf bulabildim. Mecbur mekandan gelecek olan cd leri bekleyeceğiz.

 Aklıma gelen detaylar bunlar. Kendi düğününüzde bu koşturmalarla anne babanız ilgileniyor ama konu sünnet düğünü olunca her detay karı koca olarak size düşüyor. Sağa sola kulaklarınızı tıkayın. Yemekli yaparsınız beğenmezler yemeksiz yaparsınız çok boş derler. Otel tuttuk ne gerek var dediler salon tutsak ona da kulp takarlardı. Davetiyelere 2 kişilik yazdık ona bozuldular sallamadılar da :) Ve tüm bu olumsuz yorumları da emin olun eş dost çevreniz değil yakın akrabalarınız yapar. Hepsini duymamazlıktan gelin. Önce çocukların rahatını sonra da kendi keyfinizi düşünerek her şeyi içinizden geldiği gibi yapmaktan geri kalmayın ;) Başkalarına göre değil kendi zevkinize ait bir organizasyon olsun ki geleceğe güzel anılar bırakmış olun. Şu şöyle olsaydı dediğim hiç bir şey yok her şey gönlümüze göre oldu. Sadece Ela nın da ağlaması yerine daha fazla eğlenmesini çok isterdim ama malum 2 yaş sendromu atakları olduğundan diyerek kendimi teselli ediyorum.

 Son olarak sünnete ya da sünnet düğününe karşı olan bir kesim de var. Bu tartışılacak bir konu değil herkesin neye gerek var neye gerek yok konusunda kendince aklı yetiyor diye düşünüyorum. Saygı duymak en güzeli.

Sevgiler,

30.09.2015 tarihinde yayınlanan yazımdır.



devamı »

Yüksek Ateşi Düşürmenin Yolları


Ateş Nedir? Nedenleri Nelerdir?
Ateş; enfeksiyonlara ya da enfeksiyon dışı faktörlere bağlı olarak vücut ısısının normal sınırların üzerine yükselmesidir. Çocuklarda ateşin en sık nedeni viral üst solunum yolu enfeksiyonudur.

Ateşin Yararları Nelerdir? Titreme Neden Olur?
  Ateşi başlatan pirojen maddelerin bağışıklık sistemi üzerine olumlu etki yaptığı, mikroplarla savaşan hücrelerin aktivitesini arttırdığı bilinmektedir.
  Titreyen çocuğun ateşi yükselecektir. Titreyen çocuk havale geçiren ile karıştırılmamalıdır. Ateş düşürme uygulamaları yapılırken çocuğun titremesi ne izin verilmemelidir, tekrar ateşi yükselir. Titremeye soğuk uygulama sebep olur (soğuk havada çıplak çocuk, soğuk su ile duş gibi) Çocukların ellerinin ve ayaklarının morarması titreme esnasında çoğunlukla normal bir bulgudur.

Ateş de ciddi enfeksiyon belirtileri nelerdir?
  Ciddi bir hastalığın olup olmadığının belirlenmesinde en önemli gösterge çocuğun genel durumudur. Neşesiz, rengi soluk, dudak ve parmak uçları mor, ileri derecede halsiz ve yorgun veya baygın, kalp atışları ve nefes alması hızlı ise dikkatli olunuz. Üç aylıktan küçük bebeklerde ateş acil bir durumdur.

Ateş hangi durumlarda düşürülmeli?
  38.7 derecenin üzerinde ise, huzursuzluk, halsizlik, baş ağrısı, gibi diğer fiziksel rahatsızlıklar eşlik ediyorsa, kalp akciğer hastalığı varsa, ateşe bağlı tekrarlayan nöbetleri varsa ateş düşürülmelidir. Ateşli dönemde çocukların sadece % 2-4 ünde havale görülür, bunların çoğunda kalıcı nörolojik hasar oluşmaz.

Ateşli çocukta Öncelikle neler yapılmalıdır?
  Vücutta ısı kaybına izin vermek için ateşli çocuğun giysileri sıkı olmamalı, ince bir giysi giydirilmelidir. Gerektiğinde çocuk tamamen soy olmalıdır. Odanın iyi havalandırılması sağlanmalıdır. Ateşli çocuğu metabolizma hızı arttığı için, sıvı kaybı artmaktadır. Susuzluk da ateşe arttıracağı için, çocuklara alabildikleri kadar su, meyve suyu gibi sıvılar verilmelidir. Çocuğun üşütüp titremesine izin verilmemelidir.

Ateş düşürücü ilaçlar
  Ateş düşürücü ilaçlarla vücut sıcaklığı normale dönmez, sadece 1- 2 derece azalır. Ateş düşürücü ilaç vermedi ki amaç çocuğu fiziksel olarak rahatlatmak, ağrılarını azaltmak, huzursuzluğunu gidermektir.
  Novalgin, çocuklarda ateş düşürmek için kullanılmamalıdır. Döküntülü hastalarda Aspirin kullanılmaz. Birden fazla ateş düşürücü ilaç ardışık olarak kullanılmamalıdır. Doktorunuzun önerdiği ilaçlara başladığınız andan itibaren 48- 72 saat Ateş devam edebilir. Bu süre içinde ilaçlar belirtilen aralıklar ve dozlarda verilmeye devam edilmelidir.
  Parasetamol ilaç (parol, Calpol, Minoset, Aferin gibi) kullanımına ilaveten su ile yıkama, ateşin düşürülmesinde parasetemolün tek başına kullanılmasından daha etkili değildir ateşi geçici azaltır. Hastayı soğutma ilaç etkisini gösterene kadar uygulanabilir, faydalıdır.

Ateş düşürmek için; Novalgin, Aspirin, soğuk su, alkol, beyaz sirke ve iki ateş düşürücü ilacı aynı anda asla kullanmayınız.

GERÇEKTEN BİLMENİZ GEREKENLER
  Çocuğunuz ateşlendiğinde sakin olun, panik yapmayın, çocuğunuzun genel görünümü ateşin derecesinden daha önemlidir. Hastalık çocuğun iştahı azaltan bir durumdur ve iyileştiğinde kendiliğinden yerine gelir. İlaçların verilmesi için çocuğun yemek yemesi beklenmemelidir. Ateş hastalığı tedavi etmez. Önemli olan çocuğu tedavi etmektir, termometreyi DÜŞÜRMEK değil.

NOT: Bu yazı hastanelerin dağıttı broşürler üzerinden oluşturulmuştur.


devamı »

5 Haz 2017

Organik de nedir canım?


Londoneranne bloğunun sahibi Nil bugün bloğuma konuk oldu. Yeni kurdukları organiktükkan hakkında ki tüm bilgiyi gelin kendisinden öğrenelim.


İnsanlara kendimizi anlattığımızda dalga geçenler, deli misiniz siz diyip gülüp geçenler, hadi canım organik de neymiş gidin işinize bakın diyenler ve daha niceleri oluyor. Ama aslına bakarsınız yaptığımız ne delilik ne de boş gereksiz bir iş. Evet 7 yıllık bambaşka alanlarda verilmiş akademik çabalardan sonra uğraştığımız iş biraz farklı görünüyor olabilir dışardan bakıldığında, ama aslına bakarsanız biz çok memnunuz. Eşim ve ben Londra’da Kimya Mühendisliği (ben)  ve Ekonomi (eşim) alanlarında yaptığımız doktora eğitimlerinden sonra 1 yaşındaki kızımız İnci Azra’yı da alarak ülkeye geri geldik. Şüphesiz yurt dışında eğitim ve yaşam insana farklı bir vizyon ve değer katıyor. Bizim kazandığımız tüm bu değerler kızımızın ailemize katılmasıyla asıl manasını buldu diyebilirim. Laboratuvarda kimyasallar arasında harıl harıl çalışıp makale basmak için uğraşan bir kadının asıl kaygısı anne olunca kızıma nasıl yaşanabilir bir  dünya bırakırım sorusunun yanıtını bulmaya dönüşüyormuş.

Londra’da yaşadığımız süre boyunca organik üretim ve tüketimin dünya ve dünya üzerinde yaşayan tüm canlılar için ne kadar elzem olduğu konusunda oldukça bilinçlenmiştik. Kızımızın da ailemize teşrif etmesiyle birlikte bu bilinç katlanarak artmaya devam etti. Gıdadan, kozmetiğe, temizlikten tekstile İnci Azra için ne kullanıyorsak hepsinin organik olmasına özen gösteriyorduk. Zira bizim için en kıymetli varlığın göz göre göre o kadar kimyasala maruz kalmasına göz yumamazdık.  Ülkemize dönmemizle olayların rengi biraz değişmeye başladı. Bavulumuzda getirdiğimiz pirinç, un, makarna ve bilimum sebze meyve çeşitlerinin tükenmesiyle bir organik arayışına girdik. İlk hafta İnci Azra’nın annanesi semt pazarından elinde bir poşet çürük armutla geldi, iki katı fiyatına almış, organikmiş. İkinci hafta dedesi gezen tavuk yumurtası almış, kahverengi ve tavuk pisliğine bulanmış. Hiçbirinin kontrolü yok, sertifikası, belgesi yok tabiki. Bunun üzerine bir araştırmaya girince müthiş sonuçlar çıktı karşımıza, farklı semtlerde haftalık kurulan organik pazarlar, çoğu zengin semtlerde küçük küçük organik marketler ve bilimum internet sitesi. Kimisi organik ile doğalı bir arada satıyor, kimisinde konvensiyonel ürün bile var. Yani erişilebilirlik bir problem. Tüm bunların yanında toplumda süregelmiş müthiş bir bilgi kirliliği. Benim İnci Azra’nın tükettiklerine dikkat ettiğimi bilen herkesin ağzına kolayca yapışan bir ORGANİK kelimesi. Köyden gelen herşeyin Organik olması iddiası ise artık sınırları aştı, zira tarım zaten çoğunlukla kırsalda yapılır. Siz hiç İstanbul’un göbeğinde tarla gördünüz mü?

İki akademisyen olarak dayanamadık kolları sıvadık ve sosyal sorumluluk olarak yola çıkarak bir proje oluşturduk. Sadece sertifikalı organik ürünlerin satılacağı bir platform kurduk. Özellikle platform kelimesini kullanıyorum yanlış anlaşılmasın diye çünkü www.organiktukkan.com bir e-ticaret sitesi değil, bir marketplace yani pazaryeri formatında çalışan bir sitedir.

Organik sertifikası olan gıda, kozmetik, temizlik, tekstil olmak üzere her sektörden satıcılar girip bu platforma ürünlerini satacak, bu sayede insanlar güvenilir bir platformdan aradıkları bütün ürünlere ulaşabilmenin keyfini yaşayacaklar. Ülkemizde var olan yerli yabancı markaların üreticileri ve distiribütörleriyle tek tek tanışıp, platformumuza davet ettik, onlara yola çıkış sebebimizi ve projemizin amacını anlattık. Hepsi projemizi destekledi, ve şuanda sitede 105 marka bulunmakta. 105 marka ile Haziran ayında çıktığımız bu yolda ilk 3 aylık hedefimiz marka sayısını 150’ye, 2018 başında ise 200’e çıkarmak. Sitede gördüğünüz ürünlerini hiçbirini biz satmıyoruz, hepsini bizzat marka sahipleri ve distribitörleri satıyor olduğundan aslında tüketiciler sordukları sorulara en doğru cevapları alırken, hizmetin de en kalitelisine erişmiş olacaklar.

Bizim platform olarak sorumluluğumuz ne olacak diye sorarsanız, biz bir taraftan şu 'sadece sertifikalı ürünler' diye ortaya attığımız iddiamızda tutarlı olabilmek için düzenli kontrollerde bulunurken, bir yandan da sitenin bloğunda ORGANİK hakkında yazılar yayınlayarak toplumumuzda varolan bilgi kirliliğini kaldırmaya çabalayacağız.

Organik üretimi ve tüketimi sağlığımız, çevremiz, ve geleceğimiz için bir yaşam biçimi haline getirebilmek üzere girdiğimiz bu projede bizlere destek vermek istiyorsanız, lütfen sosyal medya hesaplarımı takip edin, hep birlikte bu konulara değinip, hoş sohbetler edelim.
Hepinize organik günler diliyorum.
Londoneranne, Nil.


devamı »
Bumerang - Yazarkafe