31 Ağu 2015

Sinüzit Hakkında

sinüzit hakkında

3 haftadır burunlarım tıkalı, gözlerimin altı şişiyor. Burunların akmaya başladı fakat o bile 2 haftadır kesilmeden devam ediyor. Sonuç; Sinüzit  Kurutmak için antibiyotiğe başlamak zorunda kaldım.
Kışın bile bu kadar beni zorlayan rahatsızlığım olmamıştı. Peki nedir Sinüzit?

Sinüzit Belirtileri Nelerdir?

Gözaltları başta olmak üzere yüz genelinde yaşanan basınç hissi ve ağrılar sinüzitin karakteristik belirtileridir. Ayrıca burundan sarı (açık yeşile yakın) renkte akıntı olabilir. Başınızı öne doğru eğdiğiniz de ağrı ve basınç hissi artar. Belirtilere göz ağrısı ya da şiddetli baş ağrısı eşlik edebilir.
Sinüslerin dolu olduğu zamanlarda balgamlı öksürük, ateş, diş ağrısı görülebilir ve ağız kokusu artabilir. Burnun tıkalı olması nedeniyle tat ve koku duyularında azalma yaşanır.

Sinüzit Çeşitleri
Sinüzit; akut (birden ortaya çıkan) ve kronik (uzun dönemli) olmak üzere 2’ye ayrılır. Akut sinüzit genellikle viral bir enfeksiyon nedeniyle sinüslerin dolması neticesinde görülür. Akut sinüzit belirtileri ortalama 1 hafta içinde kendiliğinde kaybolur.
Bir diğer akut sinüzit nedeni olan bakteriyel enfeksiyonların yol açtığı sinüzit ise viral enfeksiyondan farklı olarak tüm sinüslere yayılabilir ve tedavi edilmezse kronik sinüzite çevirebilir.
Eğer sinüzit 10 gün içinde iyileşmediyse ve 5 gün geçmesine rağmen burun akıntınız artarak devam ediyorsa bunun nedeni bakteriyel enfeksiyon olabilir.
Bu enfeksiyonlar dışında bazı alerjiler de sinüslerin dolmasına neden olabilmektedir.
Kronik sinüzit genellikle uzun süreli tedavi edilmeyen bakteriyel enfeksiyonlar neticesinde oluşmaktadır. Bu tip enfeksiyonların tedavisi pek kolay değildir ve 2,3 farklı antibiyotik ile enfeksiyon kurutulamadıysa doktorla görüşmeniz gerekebilir.
Kronik sinüzit, sinüslerde kalıcı değişikliklere neden olur ve bölgeyi enfeksiyonlara daha yatkın hale getirir.

Sinüzit Belirtileri
Sinüzit; gözaltlarında, elmacık kemikleri ve alın bölgesindeki ağrılarla kendini belli eder. Yine bu bölgelerde sanki ağırlık var gibi baskı hissedilir.
Burun akıntısı sinüzitin en çok görülen bir diğer belirtisidir.
Balgam sarı renkte ve yoğun olabilir. Sinüs enfeksiyonları sırasında orta dereceli ateş, kulak iltihabı, dolu öksürük, diş ağrısı yaşanabilir. Yine enfeksiyon nedeniyle ağız kokusu artabilir, koku ve tat duyularında azalma görülür.

Çocuklarda Sinüzit Belirtileri
Çocuklarda sinüzitin başlıca belirtileri öksürük ve 7-10 gün ya da daha uzun sürelerde devam eden burun akıntısıdır. Bu belirtilere baş ve yüz ağrısı eşlik eder. 2 yaş ve üzerindeki çocuklarda sinüzitle beraber alerjiler de görülür. Ayrıca sık sık kulak enfeksiyonları yaşanabilir.
Sinüzit belirtileri bazı diğer hastalıklarla benzeşebilir. Örneğin diş ağrısı, grip ya da üst solunum yollarını etkileyen hastalıklar sinüzitle aynı belirtilere neden olabilir.
Yaşadığınızın sinüzit olup olmadığını 7 günden uzun süren ve zamanla kötüleşen burun akıntısı ve ağrılardan anlayabilirsiniz.

Sinüzitten Korunmak Mümkün mü?
Şu anda sinüzitten korunmak için özel olarak geliştirilmiş bir aşı bulunmuyor ancak grip aşısı olmak sinüzite neden olan virüs ve bakterilere karşı vücudunuzu güçlendirecektir.
Sinüziti her yıl belirtili dönemlerde yaşıyorsanız bunun nedeni alerji olabilir. Bunu önlemek için bir alerji testi yaptırarak nelere alerjiniz olduğunu belirleyebilir ve sinüslerinizin dolmasına neden olan alerjenlerden uzak durarak koruma sağlayabilirsiniz.
Kış aylarında yüzünüzü soğuğa karşı korumak, klimalı ortamlarda uzun süreli kalmamak, vücudu güçlendiren vitaminler bakımından zengin bir beslenme sinüs enfeksiyonlarını önlemek için yapabilecekleriniz arasında bulunuyor.

Sinüzit İçin Evde Yapabilecekleriniz
*Evde yapabileceğiniz bazı basit uygulamalarla sinüzitin neden olduğu bazı sorunları hafifletebilirsiniz.
*Bol bol sıvı içerek balgamın incelmesini sağlayabilirsiniz.
*Sıcak su buharı solumak hava yollarını açar, balgamı yumuşatarak atılmasını kolaylaştırır.
*Sinüzit ağrısının arttığı anlarda bir havluyu ısıtarak yüzünüze koyun. Aynı şekilde sıcak çay poşetlerini de kullanabilirsiniz.
*Sıcak ve buharlı bir duş almak hava kanallarının açılmasına yardımcı olur.
*Aşırı soğuk ve kuru havalarda dışarı çıkmamaya çalışın.
*İç mekanlarda, ısıtıcı ve kaloriferlerin çalıştığı kış aylarında havayı nemlendirmek için bir buhar makinesi kullanabilirsiniz.
*Hava kanallarını açmak için burnunuza tuzlu su çekebilirsiniz. Karışımı evde hazırlayabilir ya da eczanelerde hazır olarak satılan tuzlu spreylerini kullanabilirsiniz. Ayrıca gün içinde 3-4 kez tuzlu suyla gargaraya yaparak enfeksiyonun yayılmasını önleyebilirsiniz.
Balgamı çıkarmak için hımkırırken kendinizi fazla zorlamayın. Şiddetli hımkırmak baş ağrısını arttırır ve burun damarlarının çatlamasına neden olabilir.
Kendinize sıcak bir çay hazırlayıp buharını soluyabilirsiniz.

Ne Zaman Doktora Gitmeli?
*Yıl içinde 2-3 kere akut sinüzit yaşıyorsanız bunun kronik sinüzite çevirmemesi için doktora gitmelisiniz.
*Aşağıdaki belirtiler yaşanıyorsa vakit kaybetmeden muayene olun;
*Gözlerde ağrı ve göz çevresinde şişlik
*Alnın şişmesi
*Hafifletilemeyen baş ağrıları
*Zihin karışıklığı
*Çift görme ve görüşte yaşanan diğer değişiklikler
*Boyun ağrısı
*Nefes darlığı
*Çok nadir olarak sinüs enfeksiyonu yüz kemiklerine ve göz boşluğuna yayılabilmektedir. Yine nadir olarak beyne yayılan enfeksiyon menenjite yol açabilir.
*Göz çevresinde yaşanan şişlikler enfeksiyonun göz boşluğuna yayıldığının belirtisi olabilir. Bu durumda en kısa sürede bir sağlık kuruluşuna gitmelisiniz.

Sinüzit Tedavisi
Sinüzitin nedenine, akut mu yoksa kronik mi olduğuna bağlı olarak farklı tedavi yöntemleri kullanılabilir.
Hafif vakalarda hava kanallarını açmaya yardımcı spreyler ve reçetesiz ağrı kesiciler önerilebilir.
Burundaki nemi azaltarak nefes alıp vermeyi kolaylaştıran “dekonjestan” ilaçlar verilebilir.
Sinüzitin neden olduğu ağrıları kontrol altında tutabilmek için doktor önerisiyle ağrı kesiciler kullanılabilir.
Ancak bazı ağrı kesiciler sinüziti kötüleştirebileceği için ağrı kesici kullanmaya başlamadan önce doktorunuza danışmalısınız.

İlerlemiş sinüzit için steroid yapıda olan ve adrenal korteks tarafından salgılanan bir grup hormon olan “corticosteroid”ler tablet veya iğne şeklinde kullanılabilir. Bu tablet ve iğneler uzun süreli kullanılmamalıdır.


Sağlıklı günler dilerim,
devamı »

28 Ağu 2015

Gezimanya Röportaj



Gezimanya sitesi ile çok keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.

Linke tıklayarak sizlerde okuyabilirsiniz.
Yer verdikleri için kendilerine bir kez daha teşekkür ederim ;)

https://gezimanya.com/Soylesiler/

herkese mutlu bir haftasonu dilerimmmm



devamı »

Sünnet Annesi Modeli


buda sünnet kardeşi modeli :)

 Yağız 1.sınıftayken sünnetini yaptırmıştık. Hamileyim diye de mevlüt falan okutmadım. Üzerine 2 sene geçti 2016 da düğün yaparız diye hesaplarken kışın basketbola giden Yağız'ın boyu birden uzadı. 2016 da birde kg alırsa boyumuz kadar çocukla sünnet düğünü yapmayalım dedik ve düğünü bu Eylül'e planladık.

 Aynı mekanda düğünden önce mevlüt okunması benim içime sinmiyor. Bu yüzden mevlüt kısmını evde yakın akrabalarla yapmaya karar verdik. 2 ayrı telaş olacak keşke 3-5 kişi ile sünnet olduğu gün mevlütünü de okutsaydım diye düşünmeden edemiyorum.

 Mekan hazır. Davetli listesi hazır. Kına gibi, sünnet yatağı gibi şeyler yapmayacağım.

 Asıl problemimiz KIYAFET :) Yağız sünnet kıyafeti giymek istemiyor tamam haklı çocuk küçük değil artık özenmiyor pelerine falan baba oğul takım elbise giyme konusuna ikna oldu.

 Ela ve benim için daha zor. Ela pembe gelinlik diye tutturduğu için ama bende beyaz istediğim için ona ayrı bir çözüm bulacağız daaa ben şu yeni öğrendiğim sünnet annesi modeline takıldım.

 Nedir bu sünnet annelerine ısrarla gelinlik giydirme merakı anlamış değilim. Düz bir abiye istiyorum deyince herkes bir yadırgadı beni. Mağaza da ki satıcıları geçtim çevremde ki çoğu bayanın da yorumu "beyaz giymelisin gelin gibi olmasın bu senin 2.düğünün" mantığındalar.

 Resmen kıyafet bulamadım :) denediklerimin hepsi ya gelinlik gibiydi ya da çok sade birer abiye elbiseydi. Baktım olmayacak diktirmem diye inatlaşıyordum ama yine bizim modacının (gelinlikçinin) yolunu tuttum. Yok yok gelinlik seçmedim :) Sağolsun götürdüler beni kumaşçılarına vizon renkler, ten renkleri, kendinden desenli işlemeleri bir dünya kumaşla karşılaştım işte orda da kafamda ne istediğim şekillendi. Ortada sadece kumaş var. Vizon ve ten rengi arasında bir şey. Terzi bu kumaştan bana kumpas kurup gelinlik dikmezse inşallah kendi istediğim gibi bir elbise giymiş olacağım.

 Her yerde mi böyle bilmiyorum ama resmen Bursa da durum bu sünnet annesiyim dediğin an gelinliği veriyorlar kucağına. Heves edip kendi isteğiyle gelinlik giyene saygım sonsuz da benim gibi istemeyene zorla diretmenin anlamı yok. Hem nedir o fiyatlar öyle almış başını gidiyor en ucuz gelinlik için 2 milyar para biçtiler. Düğünümde vermemişim o kadar para şimdimi vereceğim :)

 Neyse neyse kısaca ben sisteme biraz aykırı davrandım da elbiseyi görmeden yine de çok konuşmayayım ne ile ortalara çıkacağım belli olmaz. Tek tesellim "beyaz değil işte" demek olur :)

 Ama sünnet annesi modeli diye birşey varmış bunu da öğrenmiş oldum :)

 Bir de takı konumuz var. Yağız a 500 kişiyi öptürmek eziyet olacağı için takı töreni yerine bir köşeye sandık ve zarf koyacağız. Daha bunu kimselere söylemedik günler öncesinden beynimi yedirmeye niyetim yok.

 Zor işlermiş bunlar diyorum ama işleri zorlaştıran aslında çevre faktörü. Kulaklarını da insan herkese maalesef tıkayamıyor.

sevgiler,

devamı »

25 Ağu 2015

Portatif Lazımlık

portatif lazımlık

Bezi attığımızı dün ki yazım da anlatmıştım. Kız çocuklarının dışarı da tuvaletini yapma sıkıntısı çok fazla. Erkek çocuğu gibi öyle pet şişelere falan yaptıramıyorsun :) hoş Yağız ona da yapmamıştı.

 Neyse acemi bir kız annesi olarak dış mekanlar da ki tuvaletler de çok sıkıntı çektim. Elini kolunu her yere sürme çabaları, klozetlerin üzerini peçetelerle kaplama, kendince hijyenik bir ortam yaratma, klozete tam oturamadığı için rahatsız olan evlat çığlıkları falan derken tatilde bir arkadaşımın bahsettiği Potette Plus portatif lazımlık ürününü araştırdım.

 E-bebek mağazasında bulduğum gibi aldım. Ve alalı daha birkaç gün olmasına rağmen annelik sürem boyunca aldığım en gerekli ürün ilan ettim kendisi :)

  Çarşıya çıktığımız da yanımıza almıştım sağda solda tuvalet araştırmayalım diye bir kuytuya çekilip Ela yı oturttum başta dışarda olduğu için tedirgin oldu ama sonra rahatlayıp yaptı. Poşeti de toplayıp çöpe atınca hiç koşturmadan kazasız halletmiş olduk.

 Ürün hem oturak hemde klozet adaptörü olarak kullanılıyor ve paketin içinde 3 tane poşeti var. Poşetlerin orta yerinde ped var. Çocuğunuz çisini yapınca o ped emiyor ya da büyük tuvaletini de yapsa sağa sola bulaşmıyor sonra da poşetin ağzını bağlayıp çöpe atabiliyorsunuz.

potette plus

 Evde de kullanılabilen bu ürünü biz özellikle arabanın bagajında tutuyoruz çünkü yolculuklar da çocukların olur olmaz yerde çişi gelme ihtimali çok yüksek. Zaten ufacık bir şey olduğu için yer kaplamıyor.

  Uzun zamandır piyasa da olan bu ürünün bana göre çok fazla reklamı yapılıp herkese duyurulmalı diye de düşünüyorum. Çünkü etrafım da bende dahil hiç kimse böyle bir ürünün varlığını duymamış. Işıklı, sesli uçuk rakamlı lazımlıklardansa bu ürün daha fazla tanıtılsa annelerin daha işine yarar.

 Kısaca 4 yaşına kadar çok rahat kullanılacağını düşündüğüm bu portatif lazımlığı tüm annelere canı gönülden tavsiye edebilirim. Ben e-bebek ten 34,90tl gibi bir rakama aldım. Sebebini hala çözemedim ama pembesi 39.90tl :)


sevgiler,






devamı »

24 Ağu 2015

Tuvalet Eğitimi ( Bezi Attık)


2 yaş tuvalet eğitimi
Sifonda ki büyük yıldız benim küçük yıldız onun :)
 Her yerde bas bas bağırdım ben daha Ela nın bezi atmasına hazır değilim diye. 20 Eylül de sünnet düğünümüz var o telaş bitsin öyle bıraktırırım diyordum. Ama Ela nın ne kadar hazır olduğundan da daha önce (TIK TIK) bahsetmiştim.

 Neyse tatilde deniz kenarlarında olduğumuz için Ela'ya sadece denizden kaldığımız yere giderken bez bağladım gün içinde sadece mayosu ile durdu. O bir hafta uzun süre çişini tutabildiğine şahit oldum. Hal böyle olunca eve döndüğümüz de bez bağlamamaya karar verdim. (tık tık)

 Ela' yı da karşıma alıp "kızım bak bezi artık atıyoruz çişimiz geldiğinde tuvalete yapacağız" diyerek açıkladım. Banyomuzda 1,5 yaşından beri oturağımız ve adaptörümüz vardı altı bağlıyken gidip oturuyor gülüyordu. Konuşup anlaştık ama iş ciddiye binince küçük hanım gün boyu evin her köşesine mini göller yaptı.

 1.günü hiç umursamayan çocuk 2.günü sabah bir kere altına yaptı ve çok rahatsız oldu yanımda da bir arkadaşım vardı "aa yok ben bağlıyorum bezi daha hazır değil" dedim ama arkadaşım "asla bağlama bak rahatsız oldu" dedi ve bağlatmadı :) Ela ile tekrar tuvalete gittik külotunda ki prenses kızın ıslandığını görünce "kızları ben ıslatıyorum" dedi ve sonra döndü bana"önce sen yap bana göster anne" dedi böyle bir cümleyi de beklemiyordum yalan değil o an bir tereddütte kaldım ne yapılmalı bu durumda, çocuğun yanında tuvaletimi yapmak ne kadar doğru diye düşündüm. Ama Ela hanımı dinleyerek tuvaletimi yaptım. Tamam dedik banyodan çıktık. Hakkaten sonra ki çişini tuvalete yaptı. "bak işte senin gibi öğrendim" dedi. Birde sifonu çekince klozet kokusunun suyla birlikte köpükler oluşturması Ela nın hikaye yaratmasına sebep oldu. "ben çişimi yapınca köpükler annelerinin yanına gidecek" dedi. Bu hikayenin aklına gelmesine sebep aylar öncesinden okuduğumuz "güle güle kakalar" kitabıdır :) Hikaye biraz mide bulandırıcı olsa da çocukları etkileyen bir kitap :)

 3.günü sünnet kıyafeti için Eskişehir e gitmemiz gerekiyordu Ela tuvalet eğitimi alıyor diye onu anneme bıraktım 2,5 saat yolda bezsiz zor olur diye düşündüm ama daha Bursa sınırlarından çıkamadan annemden telefon geldi çok ağlıyormuş döndük aldık. Yanıma da oturağı aldım ama hiç gerek kalmadı 2,5 saat çişini tuttu ve Eskişehir'e vardığımız da yaptı dönüşte de aynısı olunca "vayyy be çocuk gerçekten dünden hazırmış sorun bendeymiş" demekten kendimi alamadım.

 Çişini ne kadar süre tutabildiğini de (saat olarak) böylece öğrenmiş oldum ve sık sık "çişin varmı" sorusunu da rafa kaldırdım. Çünkü ne kadar sık sorulursa çocuk o kadar sıkılıyor ve inada yapıyor. Kaka kısmı da problem olmadı hatta kakasını beze ağlayarak yapan çocuk tuvalete güle oynaya yapmaya başladı.

 Evet bu kadar bir sürede bizim tuvalet eğitimi bitti. Birkaç sticker çıkarmıştım ortaya işe yarar diye onlara bile gerek kalmadı. Gece de hiç bağlamadım. Ve inanın (dilimi ısırayım) hiç gece yatağa yapmadı. Yatmadan önce yapıyor gece sık sık kalkıp su içmesine rağmen çişini yapmıyor sabah uyanınca ilk sorum "çişin varmı" oluyor ama YOOOK diyor ben yapayım o zaman deyince benimle geliyor ve çişini yapıyor. Mesane kontrolünün bu kadar iyi olmasına da ayrıca şaşırmış oldum. Aslında Yağız da böyleydi gece hiç altına kaçırmadı ve asla gece tuvalete kalkma gibi bir huyu yoktur. Tek fark Yağız'ı 3 yaşında bezden zorla ayırdık :)

 Kısaca bütün bu süreci Ela kendi başına yönettiği için beni hiç yormadan her işini kendi hallettiği için kızıma teşekkür eder devamını canı gönülden dilerim :))

Sevgiler,

Geleceğe not: Bez bırakma tarihi 03.08.2015 ( 28 aylık)






devamı »

21 Ağu 2015

Okullar Neden Açılamıyor

 Dün öğrendiğim üzere okulların açılması 14 Eylül değil 28 Eylül e ertelenmiş.

 Sebebi de turizm şirketleri kurban bayramını da değerlendirmek istiyormuş. Turizm şirketleri madem bu kadar her şeyi düşünüyor ilk önce kendi milletini kazıklamayı bıraksın.

 Peki bu kadar kolaymı eğitim sektöründe her şey? Bunu telafi için Haziran sonunda okul kapanır o sıcaklar ne olacak o çocuklar düşünen varmı ki? Çalışan ebeveynler var çocuklarını sağda solda birilerine emanet ediyorlar, bakacak kimse olmadığı için yaz okullarına para döküyorlar haberi olan varmı? Tabii ki yok yeter ki turizmden kalkınalım.

 İlköğretimde özel okula karşıyım dedim devlete verdim. Sistem  4+4+4 oldu neyse ki dedik yaşı tam tutuyor o bitti hopp dönüşüm projesi başladı bulunduğumuz okul ortaokul oldu. Ve bu sene sadece 1 sene için Yağız başka bir okula geçecek. Seneye de ortaokula için yine eski okuluna dönecek.

 Dershaneler deseniz özel okula dönecek dendi kayıtlar bile yapıldı sanırım oda onaylanmamış dershaneler yine dershane olarak kalacakmış.

 Bu kadar değişken eğitim sistemimi olur? 4+4+4 sistemine karşı gelen anneler imzalar topladılar dikkate bile alınmadı şimdi MEB kalkmış turizm sektörünün talebi diye okulların açılış tarihi erteleniyor. Sektördeki şirketlerin borusu anne babalardan daha çok ötüyor başka bir açıklaması yok sanırım.

 Ya arkadaş bunlar senin ülkenin geleceği!! Ve senin bu ülkenin kalkınması için bu çocuklara ihtiyacın var.

 O zaman bende talepte bulunmak istiyorum. Kökten kapatın gitsin okulları nasılsa savaş kapıda çocuklarımızın hepsini asker olarak dağa göndeririz yeter ki sizin evlatlarınıza bir şey olmasın biz vatan uğruna canlarımızı feda ederiz.

 Neyse Allah biliyor ya gerçekten çocuklarımı bizim ülkemiz de okutacak olmaktan çok rahatsızım. Çünkü bu ülke de eğitimin önemi maalesef en son sıralarda...

 Sevgiler,

devamı »

19 Ağu 2015

Akdeniz Anemisi


talasemi taşıyıcısı

Evlenene kadar babam kansızım diye beni doktorlara taşıdı. Özelede gittik devlete de sonuç belli "kansız" kan iğnesi, demir ilaçları hop yeniden kan sayımı sonuç hala "kansız".

 Evlendim 2 ay sonra hamile kaldım. Tabii hamileliğin ilk ayların da kan alındı doktorum kan değerlerin düşük dedi. Anlattım yıllardır ne kullandıysam yükselmedi. Dünyanın demir ilacını kullandım banamısın demedi. Bunun üzerine doktorum HEMOGLOBİN ELEKTROFOREZİ testini yaptırmamı istedi.

 Sonuç 22 yaşım da Akdeniz Anemisi Taşıyıcısı (Talasemi Minör) olduğumu öğrendim. Doktorum acilen eşine de bu test yapılmalı eğer babada taşıyıcı ise bebeğin akdeniz anemisi hastalığı ile doğması yüksek ihtimal dediği anda dünyam yıkıldı. Günlerce internette araştırma yaptım.

Peki nedir Akdeniz Anemisi;

 Akdeniz Anemisi Taşıyıcılığı; ülkemizde ve dünyanın pek çok ülkesinde rastlanabilen ve anne babadan bebeklerine bulaşan kalıtsal bir çeşit kan hastalığıdır. Bu rahatsızlık Akdeniz ülkelerinde oldukça yaygın olduğundan dolayı Akdeniz anemisi adı ile anılır.

Talasemi Majör: Akdeniz anemisi adı ile de anılır. Henüz 4-5 aylıkken oluşan devamlı kan nakli gereken çok önemli bir çeşit kan hastalığıdır. Hasta çocuklar kendilerine gerekli olan hemoglobini yeteri kadar üretemezler. Bunun neticesinde huzursuzluk, halsizlik, iştahsızlık, dalak ve karaciğer büyümesi nedeni ile karında şişlik sıklıkla ateşlenme, kemiklerde değişiklik, iskelet sisteminde bozukluklar ve yüzde tipik bir görünüm meydana gelir. Bu hastalar yaşamları süresince düzenli olarak tedavi altında olması gerekmektedir. Yapılacak tedaviler oldukça pahalı ve zordur.

Talasemi intermedla: Hasta bebeklerde bir yaşın sonunda teşhis konulur. Taşıyıcılar kadar sağlıklı olmayan, daha az kan ihtiyacı olan bu hastalığın hafif türüdür.

Talasemi Minör: Bu hastalığı taşıyan kişiler oldukça sağlıklı bir şekilde yaşamlarını sürdürmektedirler. Eğer anne ve babanın her ikisi de bu hastalığın taşıyıcısı ise oluşan her gebelikten % 25’ i normal olarak %50 gibi olasılıkla doğan bebek talasemi taşıyıcısı, olarak doğmaktadır. Kalan % 25 ise talasemi majör bebek doğabilir. Ancak anne ve babadan sadece teki talasemi hastası ise doğacak her bebek % 50 olasılıkla taşıyıcı doğmaktadır. Bu sebeple ebeveynlerin bebek sahibi olmadan evvel talasemi taşıyıp taşımadığını öğrenmeleri oldukça önemlidir. Bu hastalığı taşıyanların büyük çoğunluğu taşıyıcı olduklarını bilmeden yaşamlarını sürdürürler.
Talasemi taşıyıcılığı bulaşıcı bir hastalık değildir. Bu hastalık tedavi gerektirmez ve evlenmeye engel değildir. Fakat kişilerin her ikisi de taşıyıcıysa birliktelikleri halinde hamileliğin 9-10 haftalarında testler yapılarak doğum öncesi tanı konulabilir.
kaynak

 Eşime de test yapıldı ve çok şükür bir şey çıkmadı. Yani eğer eşim de taşıyıcı olsaydı Yağız direk hasta olmuş olacaktı ve tedavi olması gerekecekti. Yağız da ben kan grubumdan doğdu ve oda şuan benim gibi taşıyıcı. Yani tedaviye gerek yok. Ama ileri de sağlıklı bir bebek dünyaya getirebilmesi için evleneceği kişininde taşıyıcı olup olmadığına mutlaka bakılması gerekecek.

 Öğrendiğim kadarıyla artık evlenirken istenilen evraklar arasında bu testler de varmış. Buna çok sevindim en azından bilinçli olmuş olurlar benim gibi kapı kapı doktor gezip demir eksikliğinden kaynaklı kansızlık tedavisi görmemiş olurlar.

 Bu testi öğrendikten sonra ailede herkes yaptırdı. Çünkü bu genetik babamda ya da annemde var ama biz bilmiyorduk. Evet meğer annemde varmış ona da her gittiği doktor kansızsın demirin eksik diyerek 2 hap yazıp gönderiyordu. Maalesef ülkemizde sağlık sektörü bu şekilde. Sonrasında kardeşim de çıktı. Merak ettik eşimin annesine de yaptırdık onda da çıktı. Eşimin annesinde çıkınca tüylerim diken diken oldu çünkü eşimde annesi gibi taşıyıcı olabilirdi.

  Ela benim kan grubumdan doğmadı yani onda kansızlıktan eser yok.

 Evet bu tedavi gerektiren bir hastalık değil ama bilinçsizce yüklenen demir ilaçları vücuda zarar verebiliyormuş bunu sonradan öğrendim. Ben ıspanak haricinde hiçbir yeşil sebzeyi yemem (marul, maydanoz, yeşil biber, roka vb.) o kadar demir ilacı kullandığım dönemde eğer ben deli gibi yeşillik tüketen biri olsaydım vücuduma yüklenen fazla demir bana zarar verebilirmiş. İlk defa yeşillik yemediğime o zaman sevinmiştim. Tabii artık yesem iyi olacak kullandığım bir hap falan yok çünkü :)

 Sonuç olarak ne olursa olsun tüm ilaçlara rağmen düzelmeyen bir kansızlıkla karşılaştığınız da hemen devlet hastanelerine gidip HEMOGLOBİN ELEKTROFOREZİ testinin yapılmasını isteyin.
Gereksiz yere demir ve ya kan ilaçları kullanmamış olursunuz.

Sağlıklı günler dilerim,



devamı »

18 Ağu 2015

Tatilde Favori Ürünlerim

Bu tatil aşağıda ki ürünleri her kullandığım da "iyi ki almışım" dedim. Çok da memnun kaldığım için olsa gerek yazma gereği duydum :) 

penti plaj çantası Penti den aldığım bu plaj çantasına neler sığdırdım inanamazsınız. Tabii ki bu ebatta plaj çantası her yerde bulunabilir amaaa bu üzerinde ki büzme parçası beni en rahat ettiren tarafı oldu. Tek bir yere bağlı kalmayıp gezdiğimiz için içine koyduğum hiç bir eşya yolda dağılmadı. Sahil kenarında da çocuklar ellemediği sürece eşyalarımız kuma dağılmadan çantada durmuş oldu.

koton plaj çantaları Koton dan aldığım bu plastik torbaların pembe olanı cüzdan gibi ona para, telefon, saat gibi şeyleri koydum diğer büzgülü torbaya ise güneş kremlerini koydum. Böylece çanta içinde kargaşa olmadı. Her aradığımı kolay buldum ve yağların akıp ta diğer eşyalara zarar vermesini engellemiş oldum.

maybelline 2 çocukla tatile çıkmış olabilirim ama rimelsiz çıkmam arkadaş :) Bu sene ye kadar kirpiklerime zarar verir diye hiç denememiştim ama bu sene gözümü karartıp uygun fiyatlı olan Maybelline waterproof suya dayanıklı maskara sını denedim ve inanılmaz memnun kaldım ne akma yaptı ne de kirpiklerimi döktü. Çıkarması zor dediler ama onu da yağlı göz makyajı temizleme sularıyla hallettim.

bronzlaştırıcı yağ Tatillerimin olmazsa olması bronzlaştırıcı yağ. Eda Taşpınar ın bu ürününü ilk defa denedim. Ela ile tüm günü denizin ortasında geçirdiğim için güneşlenemedim ama bu ürünü dışarı çıkmadan önce sürdüm ve güneşlenmemiş olmama rağmen umduğumdan daha güzel bronzlaştım. Ve benim için asıl önemli kısmı hiç soyulmadım. Bu yüzden bu ürüne ayrı bir bayıldım.

onarıcı bakım köpüğü Bu da makyaj bloglarında çokça okuduğum bir üründü. Saçlarım hem gür hem kalın telli bu yüzden de çok kabarır tülerir zor şekle girer. Ama ıslak saçada kuru saçada uygulanan urban anti-frizz köpük tüm şikayetlerimi ortadan kaldırdı. Denizden çıkınca kullandım kolay tarandı, akşamları duştan sonra kullandım kolay da şekil verdi. Tek ürünle bu saçları adam ettiği için kışında favori ürünüm olmaya devam edecek.

2 çocuklu olunca her anne gibi pratik şeyler arıyor insan, işimi kolaylaştıran, beni yormayan şeyleri seviyorum ve bu ürünlerin de hepsi gerçekten tatilde favori ürünlerim oldular.

Sevgiler,






devamı »

14 Ağu 2015

Kat Kat Giydirmeyin!

bebekler nasıl giydirilir

 Avm de dolaşıyorum üzerin de ince askılı bluzu ile bir anne elinde bebek arabası ile mağazalar da dolaşıyor. Tam şöyle mağaza da yanımdan geçerken bebek arabasının içinde peluş battaniye topanı gördüm. İçinde bebek yoktur heralde diyerek bir daha baktım çakmak çakmak gözleri açık yüzü kıpkırmızı olmuş bir bebek bakınıyor. Dehşete düştüm.

 Müdahale etmek istedim, sağında solunda döndüm arkası dönükken bebeğin üzerini bile açmak istedim ama yok yapamadım. 15dk peşinde dolanmışımdır. Aklımda bebekte kala kala yolumu değiştirdim.

"Yahu dışarısı 36 derece senin üzerinde ip askılı var o bebeğin suçu ne peluş battaniyeye sararken ne düşündün ki" dememek diyememek resmen tüm gün kendimi yememe sebep oldu.

 Sizde de varmı bilmiyorum ama ben çok yaparım ben üşüyorsam aman çocuğumda üşüyordur deyip giydiririm ya da ben sıcakladım o da sıcaklamıştır diyerek üstünü çıkarırım sonra da kızarım kendime ama bu gördüğüm örnek resmen benim yaptığımın çok daha masum olduğunun kanıtıdır. En azından ben 40 derece havada peluşlara sarmıyorum :)

 Hiç unutmuyorum Ela 5 aylıkken doktor kontrolüne gittimiz de emzirme odasında bi bayanla karşılaştım oda bebeğini emziyordu ve bana Ela yı göstererek hasta edersin o çocuğu dedi(ağustos ayında). Kendi kucağında ki bebeği polar battaniye ötesi yorgana sarılıydı Ela da ise şortlu penye takımı vardı. Kadın Ela ya bakarak dehşete düştü bende onun kucağında ki yorgan yığınına bakarak dehşete düştüm. Bebekte ağlamaktan ememiyordu dayanamadım "bebeğiniz muhtemelen sıcaktan ağlıyor" dedim olur mu hiç el kadar bebek (3 aylıkmış) kundaklanır da sıkı sıkı sarılır da dedi. Baktım ne desem işe yaramayacak çıktım odadan. Bekleme salonunda otururken duydum doktor fırça atıyordu "yahu kadın bebek bu kadar giydirilir mi öldürceksin sıcaktan" diye :) o gün umarım doktorun uyarısı faydalı olmuştur diye hep dua ettim.

 Evet türk milleti olarak hiç kabullenemeyiz ateşli bile olsa o bebek her türk annenin gözünde ÜŞÜR ama biraz vicdan ya. Doktorlar bas bas bağırıyor uyarıyor. Sıcaklarda bebekleri/çocukları sıkı sıkı giydirmeyin hatta kışın bile fazla abartıp kat kat değil kendi giydiğinizden 1 kat fazlasını giydirseniz yeter diye uyarıyorlar. O da yeni doğdunda böyle sonrasın da siz nasıl giyiyorsanız çocuğunuzu da öyle giydirin diyorlar.

"Bebekler sıkı giydirmeye bağlı olarak çok terler ve sıvıyla birlikte tuz kaybederek hastalanabilir."

 Bu ve bunun gibi uyarılar her gün defalarca karşımıza çıkıyor. Ama yok gördüğüm üzere hala bu uyarılara ikna olmayanlar anneler var.

He birde yazayım rahatlayım bebekler yıkanınca da üşüyüp hasta olmuyorlar o yine türk annelerin kuruntusu :)

Çocukları rahat bırakın kat kat giydirmeyin sık sık banyo yaptırıp rahatlamasını sağlayın. Sıkıyorsa o peluş battaniyeleri bu sıcaklar da siz sarınıp dışarı çıkın. Uzman değil fenalık basmış #annetavsiyesi dir. 

Sevgiler,


devamı »

12 Ağu 2015

Tatilden Kalanlar (Gezebildiğimiz Yerler)

 Evet fırsat bulduğum şu anda gezebildiğimiz yerlerin fotoğraflarını paylaşmak istiyorum. Fotoğrafları karıştırdım da 700 tane arasında toplasam 5-6 manzara fotoğrafı var geri kalanının çoğu tabii ki Ela hanımın pozlarından oluşmakta :)

 Antalya'ya gittiğimiz ilk gün arkadaşımın kızını ve Yağız'ı resim kursuna bırakıp yanımıza Ela yı alıp Falezlerin orda bir kafeye oturduk. Manzaramız muhteşemdi.
manzara süperdi
 Sonraki gün çok merak ettiğimiz hatta 2 gece orda konaklasak mı diye düşündüğümüz Adrasan Koyuna gittik. Bayıldımm havuz suyu gibi denizi var. Tertemiz, berrak çocuklar kadar bizde denizden çıkmak bilmedik. Sessiz, sakin bir yer olduğu için 2 gece konaklasaymışız sıkıntıdan patlarmışız gibi geldi :) Böyle günü birlik tadını çıkarmak daha mantıklı. Antalya' ya yolunuz düşerse mutlaka uğramanız gereken yerlerden biri olmalı diyebilirim.

antalya adrasan koyu
ADRASAN
ANTALYA ADRASAN
ADRASAN KOYU

Sonra ki gün Belek sahiline gittik incecik kumu vardı ve denizi yine muhteşemdi. Tüm günü burada geçirdik.

antalya belek
Belek Sahili

antalya belek
Antalya - Belek

Sonra ki gün Lara Mimoza Beach gittik. Yataklı localardan kiralık ve çok rahat ettik. En azından Ela için kolaylık olmuş oldu. Şezlong tepesinde küçük hanımı pek memnun edememiştik :)

mimoza beach club
Lara Mimoza Beach

Mimoza Beach güzeli :)
 Antalya'dan ayrılma vakti geldiğinde üzülmedik desem yalan olur her yıl görüşebilmek için şafak sayıyoruz ve günler su gibi akıp geçiyor. Hakları ödenmez dostlara sahibiz.

 Sonra ki gün Marmaris' e geçtik. Marmaris yemyeşil bir yer şaşırmadım desem yalan olur. Ülke olarak yeşillikleri betona çevirmeyi severiz nasıl olmuşta ellememişler diye hayret ettim :)

 Biz Marmaris İçmeler de bulunan Kurt apart diye bir yerde kaldık ama inanın gördüğüm en temiz, en nezih apartlardandı. İçmeler sahiline 10 dk mesafe de konum olarak da yemyeşil bir alanın içinde çok güzel bir yerdi. İçmeleri özellikle seçtik. Merkeze ve gezmek istediğimiz koylara yakınlığı sebebiyle doğru seçim yaptığımızı da gördük.

 Aparta yerleştiğimiz gibi İçmeler sahilini ziyaret ettik. Etrafta türk görmek çok zor her yer turist dolu. Asıl garibime giden market isimlerini bile türkçe değil yabancı isimler koymuşlar etrafa baktığında Türkiye demiyim ben diye soruyor insan.

Marmaris İçmeler Plajı
 Marmaris'e gittiğimizin 2.günü merak ettiğim koylardan biri olan Turunç plajına gittik. Orda ki otellerden birinde arkadaşlarımız konaklıyordu ve sağolsunlar bizi de tüm gün misafir ettiler. Yani hem plajın hem havuzun hem otelin imkanlarından faydalanmış olduk. Upuzun bir plajı var yol turunç un içinde bulunan çarşıya bağlanıyor ama biz çocuklarla maalesef cesaret edip yürüyemedik.
marmaris turunç paljı
Marmaris - Turunç Koyu
 3.gün yine görmeyi çok istediğim Kızkumu plajına gittik. Tarihi alan diye denize girmeyi yasaklamışlar. Sadece denizin içindeki yolda biraz yürüdük ve fotoğraf çekindik. Marmaris'e yaklaşık 20 km uzaklıkta olan Kızkumu nun efsane olan hikayesini internetten mutlaka okuyun. Resmen denizin içinde yürüme yolu var. Ve nasıl böyle olmuş diye merak uyandırıyor :)



marmaris kızkumu
Marmaris - Kızkumu
 Kızkumun da denize giremeyince 9km daha ileriye giderek Selimiye Köyüne ulaştık. Köy demeye bin şahit lazım tabii :) sakin, huzurlu, gürültüsüz bir yer büyülenmemek elde değil. Sessizlikten Yağız ın canı sıkılsa da ben bayağı kafa dinledim.

marmaris selimiye
Marmaris - Selimiye Köyü
 Selimiye köyünü biraz geçince de karşınıza Bozburun çıkıyor burada durmadık ama deniz muhteşemdi. Buralar da 5 yıldızlı oteller bulmak mümkün değil sahil boyunca sıra sıra apartlar var. Ve hepsi full dolu. İçmeler'e veya Marmaris'in içine göre bu koylarda konaklayan turist sayısı çok az. Henüz keşfetmemiş de olabilirler :) 

bozburun
Marmaris - Bozburun

 Ve son günümüzzz kahvaltı edip yola koyulduk. O güne kadar hafif hafif esen rüzgar vardı fakat  gideceğimiz gün daha sabahtan inanılmaz sıcak bastırdı. Öğlene kalmadan da aparttan ayrıldık. Aslında 1 gün daha planımız vardı. Çünkü Marmaris'te bulunan Kleopatra plajını da çok merak ediyordum. Fakat buraya ulaşım Sedir adasından teknelerle yapıldığı için Ela ile de buna cesaret edemediğimiz için iptal ettik. Aklım da da kaldı resmen ama başka sefere artık :) Roma dönemine ait çok güzel kalıntılar varmış Marmaris'e yolunuz düşerse bizim yerimize de gidip gezin :)

 Neyse biz yola çıktık İzmir'in önünden geçerken şeytan dürttü gerçek bir kumru yiyelim dedim ve yolculuğun uzama riskini de alarak Alsancak kordon daki meşhur kumrucu şevki yi bulduk iyi kide bulmuşuz valla tadına doyamadığımız bir kumru yedik. Kordonu da şöylee bir gezdikten sonra artık bize ev yolu göründü.

Alsancak kordon
alsancak kordon
İzmir - Alsancak Kordon




 Plansız tek bir yere bağlı kalmadan çok güzel bir tatil geçirmiş olduk. Çocuklar olmasa tekne turu da güzel olurdu. Ama bize bu şekilde bile yetti.

 Ve son olarak emeklilik nasip olur da inşallah böyle güzel sahil kenarların da torunlarla keyif yapmak nasip olur diyorum ;)









sevgiler,

devamı »

11 Ağu 2015

Çalışan Anne Olmak ( Konuk Yazar)


 Bloğumun bu hafta ki konuk yazarı www.minikkelebeginannesi.com yazarı Ayşe Köseler Güneş. Ayşe ile bloglarımız sayesinde tanıştık. Görmeden kanımın kaynadığı insanlardan bir tanesi :) Bloğum için yazdığı yazısı ile sizi baş başa bırakıyorum.

 Çalışan anne olurum diye hayal etmiştim hep ama vicdanımı bu kadar zorlayacağını hiç düşünmemiştim . Hamileliğimde 9 ay aralıksız çalıştım . Çalışmaya alışınca zor geliyor evde vakit geçirmek . Doğum iznim biter bitmez işe başlayanlardanım . Çalışan anne olmayı hem seviyorum hem sevmiyorum . Malum özel sektör çalışma saatleri ve cumartesi mesaisi...

 Çalışan anne olmakla öğrendim süt sağmak için harcanan emeği . Çalışan anneyim işe geri döneceğim diye 150 paket sütü nasıl gece gündüz sağıp stok yaptım bilmiyorum . İşe başlamamla beraber , 12 ay boyunca süt sağma makinem ile kanka olduk desem yeridir. Çalışan anne olmak demek bir anlamda da pratik olmak demek. Çalışıyor olunca ev işlerini de net belli bir düzene oturtmak gerekiyor . Rayına oturunca her şey tıkır tıkır işliyor. Mesela çalışacağım ilk aylara pratik olsun diye soğanları ince ince doğrayıp poşetleyip dipfrize attım. Evde ne kadar sarımsak varsa hepsini soyup temizleyip dipfrize attım . Bazen zahmetli yemekleri çok yapıp birazını dipfrize kaldırdım ki çalışan anne olunca yapamam diye.

 Çalışan anne olmak bir nevi vicdanın sürekli avuçlarında yaşamak gibi bir şey . Emin ellerde olduğunu bilmek bile aklının bebeğinde kalmasına engel değil . Her sabah onu bırakıp yüreğin eriye eriye işe gitmek . Zamanla büyümeye başladığında 'Anne işe gitme' demesiyle ağlamak demek. Akşam iş dönüşü kavuşmalarımızın , sevgi yumağı olmamızın bu denli güzel oluşu.

 Çalışan annelik ne kadar titiz olursan ol bulaşıkları bırakıp, çamaşırları bırakıp çocuğunla oynadıktan , ilgilendikten sonra o uyuyunca sessiz sedasız bütün işleri yapabilmek demek. Çalışan annelik sürekli kendini suçlu hissetmek , bazen bazı şeyleri eksik yapıyor hissetmek demek. Çalışan annelik hiç yorulmamak demek aslında yaşayarak öğrendim. Çalışan anne olmak çocuğunla çok kaliteli zaman geçirmek aslında. Bazen özlemini gidermek için, daha fazla zaman geçirmek için, sabit uyuduğu saatte uyutmamak daha fazla onla oynamak demek .

 Şöyle bir gerçek var ki ülkemizde çalışan anne ile ilgili yasal düzenlemeler yapılmıyor . Çalışan anne neredeyse hiç bir hakka sahip değil.

 Ülkemizde keşke çalışan annelere çok daha iyi çalışma şartları sunulsa , cumartesiler de tatil olsa , süt izni 6 aya çıkarılsa ne kadar şahane olur diye hayal ediyorum. Diğer ülkelerdeki çalışan annelere verilen hakları duyunca bile o ülkelere kaçıp gidesim gelmiyor desem yalan olur .

Çok sevgili ülkem de umuyorum ki çalışan anne ile ilgili düzenlemeler yapılıp , en kısa zamanda en iyi şartları sunarlar da annelerde bebeklerde mutlu olur ve çok ayrı kalmazlar .

Ayşe Köseler Güneş

NOT: Sizde konuk yazar olmak isterseniz bana gulsah.onen26@gmail.com adresinden ulaşabilirsiniz.


devamı »

10 Ağu 2015

Tatilden Kalanlar ( 2 Çocuk ile Yolculuk)

 Dün ev işleriyle uğraşırken pazartesi olsun da işe kaçayım demiştim ama şimdi pişmanım :) resmen pazartesi sendromu yaşıyorum :) Benim tatil bitti diye Bursa da da hava bir kapadı ki anlatamam şakır şakır yağmur yağıyor.

 Tatil nasıl geçti derseniz? Ela ile yapışık gezdik diyebiliriz. Babacı olan çocuk birden anneci oldu deniz de dahi babasına gitmedi kucağımda durdu. Neyse ki suyu çok seviyor da tüm günümüz denizde geçti.

 Bu postu sadece 2 çocuk ile yolculuk ( özellikle Ela ile yolculuk da diyebiliriz) kısmına ayırıyorum :)
2 çocuk ile yolculuk

 Bizim tatilin en büyük riski Ela'nın araba sevmemesiydi. Ve biz buna rağmen bir otele kapanmayıp gezme planlarıyla yol çıktık. Kabul deli cesaretiydi biraz ama değdi.

 Antalya için yola çıktığımız ilk gün sabah 05:00 çıkalım ki Ela uyusun yolun yarısını anlamasın diye düşünmüştük ki maalesef Ela sabahın köründe cin gibi oldu Yağız'ı sürükleyerek arabaya bindirdik Ela'yı ise koşturarak :)

 İlk bir saat Gülşen'in bangır bangır şarkısıyla sabahın köründe hepimiz Ela gibi cin olduk zaten. 1 saatten sonra sıkılmaya başladığı anda çantadan boya kalemi ve kağıt çıkardım ki kalemin pembe oluşu bizi 1 saate yakın oyaladı ama tabii oda bir yere kadar sürdü ve oto koltuğundan çıkarın beni diye bağırmalar başladı ve yine imdadımıza Gülşen bangır bangır şarkısı yetişti. O an Gülşen i görsem alnından öpeceğim yani iyi ki çıkarmış bu şarkıyı diye :) Benimmm şarkımm diye diye oynadı hep.

 Afyon Özdilek te mola verdiğimiz de hepimiz derin bir nefes aldık evet buraya kadar bu çocuk hiççç uyumadı. Tekrar yola koyulduğumuz da sızdı kaldı çok şükür derken 40dk sürdü sürmedi uyandı. Tabi yine çantadan çıkardığımız hikaye kitaplarıyla oyalamalar, resim çizmeler araya Gülşen şarkısı şıkırtırmalar derken Antalya da ki arkadaşlarımızın evine vardık. Daha dinlenmeden de babamızı evde bırakıp arkadaşla birlikte 3 çocuğu alarak dışarı çıktık. Resim kursuna çocukları bırakıp Ela yı yanımıza alıp şahane bir manzara eşliğinde arkadaştan öte dostumla hasret giderdik. Ela hala cin gibi :)
2 çocuk ile tatil

  4 gece Antalya da kaldıktan sonra zor da olsa ayrıldık. Marmaris'e doğru yola çıktığımız da bize yine Gülşen bangır bangır şarkısıyla eşlik ediyordu. 4 saate süren yolculuğumuz 15679 kere aynı şarkıyı dinledik desem yalan olmaz. İlk başlarda Gülşen i alnından öpmeyi düşünen ben artık saçını başına yolma evresine terfi etmeye Marmaris yollarında başladım. Marmaris'e ilk defa gittim ve bayıldım daha sonra gezdiğimiz yerleri fotoğraflarla yazacağım. Ama hakkaten ülkemde cennet gibi köşeler var. Önce buraları keşfetmeden yurt dışını gezenlere şaşırmamak elde değil.

 Marmaris'te görmek istediğim koylar vardı hepsine gidemedik ama gördüğüm yerler muhteşemdi. Evet Ela ya rağmen her sabah başka yerlerde denize girmek için yollara düştük.

 Neyse Marmaris te de 3 gece kaldıktan sonra Bursa için yola koyulduk bu sefer hiç sabahın köründe çıkmadık nasılsa saat kaç olursa olsun Ela hiç uyumuyor. Yola çıktığımız da bilin bakalım bizi hangi şarkı eşlik ediyordu ben yazmayım artık :) Dönüşümüz gidişimize göre daha iyidi evet yine sadece bangır bangır şarkısını dinledik başka şarkıyı açmamıza asla izin vermedi bir ara bırak ağlasın başka şarkı dinlemek istiyorum dedim ama 15 dk hiç susmayınca babamızın dikkati dağılacak diye korktum ve pes ettim. Şarkı krizi haricinde bir sıkıntı yaratmadı sanırım artık yolculuğa alıştı. Bizde hazır duruyor diyerek İzmir den istikametinden geçerken hadi bir gerçek kumru yiyelim dedik ve 2 saat rotarı göze alarak İzmir Alsancak a geçtik kumrucu şevki meşhurmuş onu bulacağız diye canımız çıksa da Alsancak kordonu görünce değdiğini düşünmeden edemedim. Sıcağa rağmen sahil kenarında biraz takıldık. Bu arada kumru ya bayıldımm Bursa da kumru diye sattıkları ekmek arası sosismiş onu da öğrenmiş olduk :)

 İzmir den sonra 2 çocuk ile yolculuk 9 saatin sonunda evimize gelmemizle son buldu. Yazı boyunca tek çocuktan bahsettim değil mi? Yağız arada agresif olsa da yol boyunca her yolculukta ki gibi beni hiç üzmedi Ela'nın durumuna göre yer değiştirip durduk. Ela rahat dursaydı yol boyunca uyurdu da ama maalesef Ela dan fırsat kalmadı.

  Ela gibi bir çocuğunuz varsa yolculukta yanınıza;

* Bol miktarda sevdiği renklerde kalem, kağıt,
* Bol miktarda şekilli yapıştırmalar,
* Az miktar da oyun hamuru,
* Bol resimli hikaye kitapları ALIN hepsi kısa sürelide olsa işe yarıyor.
* Birde Gülşen şarkılarından uzak durun çocuklar da bağımlılık yapıyor :)

Kimi arkadaşım tablete çizgi film indirmemi söyledi ama ekrana bakmak mide bulandırır diye ben hiç denemedim.

 Sevgiler,


devamı »

7 Ağu 2015

Mutlu Yıllar OĞLUM

ilk annelik

Ben kendimi bildim bileli babamdan başka bir erkeğe aşık olamam, sevemem derdim. Aşıkta oldum çok da sevdim ve evlendim.
Tamam dedim yaşlanmak istediğim erkeği buldum artık başkasını sevemem ama sevdim çok sevdim.
Tüm sevgilerden farklı tüm aşklardan başka.
ANNE kelimesinin büyük bir aşk olduğunu öğrendim. 
Bu sarı kafalı çocuk benim tüm bildiklerimi unutturdu. Kokusu, teni, sesi, dokunuşları herşeyiyle bana bambaşka bir hayatın kapılarını açtı.
Çok şükür sağlıkla bugünlere geldik. Bugün benim minik dediğim ergen kuzum 10 yaşında.
Rabbim isteyen tüm kadınlara bu duyguyu yaşatsın. Ve hiçbir anneyi evlat sevgisi ile sınamasın.

Oğlummm,
Hayatımın anlamı seni her şeyden çok ama çok seviyorum. 
DOĞUM GÜNÜN KUTLU OLSUN başarı dolu sağlıklı, huzurlu yılların olsun.
İyi ki doğurmuşummm ;) iyi ki varsınnn.



devamı »

4 Ağu 2015

Ben Geldim

kızkumu
marmaris kız kumu plajı

 Herkese merhabaaa,
 Sadece 1 haftadır yokum ama ne yalan söyleyim aklım hep bloğum da kaldı :)

 Telefon haricinde teknoloji ile bir bağlantım olmadı. Sağ olsun Ela ile zaten yapışık ikiz gibi gezdiğimiz için yorumlara bile dönemedim.

 Antalya ile başladığım tatilimiz Marmaris ile devam etti. Bir otele tıkılmadan ilk defa plansız farklı yerler de konaklayarak geçirdiğimiz tatilden (çok şükür hastalıksız) hepimiz mutlu döndük.

 Bir hafta daha izinliyim ama malum Eylül de ki sünnet düğünümüz için kıyafet sorununu ve davetli listesini çözmeliyim. 7 Ağustos Yağız ın doğum günü bir  çok arkadaşımız tatilde olsa da beyimiz doğum günü istiyor ona da bir çözüm bulmam gerek. Birde daha önce yazdığım gibi (TIK TIK ) çok istemesem de Ela ile tuvalet eğitimine başladık. "Ben daha bebeğim" demeye başladı ama artık dönmeye niyetim yok :)

  2 çocukla tatil nasıl oldu? Araba sevmeyen bir kızçe ile saatler süren yolculuğumuz nasıl geçti, nasıl oyaladık hepsini daha sonra yazacağım.

 Ve son haberim; bloğuma artık düzenli konuk yazar almaya karar verdim. Bugün itibariyle bloğunuz olsun ya da olmasın özellikle sizlerin çocuk büyütürken yaşadığınız tecrübeleri kendi bloğum da paylaşmak istiyorum. Ara ara konuklarım oldu ama bunu düzenli hale getirmek gibi bir planım var. Bu yüzden annelik serüveniniz hakkında yazacaklarınızla bloğum da yer almak isterseniz mail adresimden ulaşın seve seve yazılarınızı yayınlarım.

 Şimdilik bizden haberler bu kadar tek tek bloglarınızı ziyarete geleceğim tekrar görüşmek üzere ;)

sevgiler,

devamı »

3 Ağu 2015

KİZOA Online Video Yapma Programı

kizoa

 Fotoğraf düzenlemek herkesin favorisi haline geldi. Çektiğimiz fotoğraflar ile video yapmak ise sanıldığının aksine gayet kolay. Kizoa online video ve slayt yapma programı herkese fotoğrafları ile yaratıcılıklarını sergileyebilecekleri kolay ve ücretsiz bir uygulama sunuyor.

 Bunun için karmaşık yazılım programları indirmeye gerek kalmadan sadece bir internet bağlantısı ile video yapmak birkaç dakikanızı alacak.

 Kizoa programının kullanımı gayet basit. tr.kizoa.com adresine girip ücretsiz üye oluyorsunuz. Hesabınıza istediğiniz kadar fotoğraf yükleyebilir ve albümlere ayırabilirsiniz. Programda kolaj yapma, Kırmızı göz kaldırma, filtreleme ve ölçü değiştirme gibi fotoğraf düzenleme seçenekleri var. Programın en hoşa giden yanı, kolay ve eğlenceli şekilde şahane slayt gösterileri yapmak.

 Düğün, mezuniyet, tatil gibi özel anlar için hazır şablonları kullanarak veya isterseniz sıfırdan kendiniz slayt gösterisi hazırlayabilirsiniz. Animasyonlar, özel efektler, müzik ve yazılar ekleyerek siz ve sevdikleriniz için eğlenceli videolar hazırlamak bir zevke dönüşecek. 

 Mesela yeni ekledikleri şeffaf başlık efektleri fotoğraflara ayrı bir hava katıyor. Örnek video : 

 Bu kreasyonları sosyal ağlarda ve e-posta yoluyla paylaşmak ücretsiz. Ayrıca gruplar olusturabilir ve grup içerisinde ki üyeler bir birleriyle video ve fotoğraflarını paylaşabilirler.


 Mesela yaz tatiliniz için böyle bir video hazırlamak hoş olmaz mı ? : http://www.kizoa.fr/Video-Yapma-Program%C4%B1/d23015425kP111327298o1l1/yaz-tatili

Yeni keşfettiğim bu siteye üyeliğimi yaptım bile en kısa zaman da bende tatil fotoğraflarımız dan böyle güzel videolar hazırlayıp sizlerle paylaşacağım. 

Sevgiler,

devamı »
Bumerang - Yazarkafe