24 Tem 2015

Evde YOKUZ

yıllık izin

 Evvet 3 gün 5 gün derken bugün son iş günüm. 1 yıldır dört gözle beklediğim izin günüm bugün 18:30 itibariyle başlıyor.

 Son yazımda bavul hazırlamam gerek ama rahatım diye yazmıştım (TIK TIK ) çocukların bavulu hazır ama daha karı koca olarak bizim hiçbir şeyimiz hazır değil :)

 Bu sene böyle plansız bavul hazırlama ve son dakika planlı tatil olacak diyelim. Yarın sabah erkenden Antalya'ya gidiyoruz. Bu sene Yağız a sünnet düğünü yapacağımız için tatil yapamayız diye düşünüp erken rezervasyonda tatil ayarlamadık. Antalya'ya ailecek hayatımızda sağlam yeri olan arkadaştan öte bir dosta gidiyoruz. Oradan da Marmaris'e geçme niyetimiz var o da planlı değil. Bir butik otel de kalıp Marmaris'e yakın tüm cennet koylarını gezmek istiyoruz.

 Ela küçük acaba bir otel bulup oradan çıkmasak mı dedik ama şuan her şey dahil otellerin fiyatları uçmuş ve bende neden bilmiyorum hiç hotele kapanacak modda değilim Ela arıza çıkarmazsa bol bol gezmek istiyorummmm :)

 Birde bu sene geçtiğimiz seneler gibi bir sürü eşya ve bavul almadan tek bavula sığma gibi bir hedefim var. Herkese kısıtlama getirdim mümkün oldukça az eşya hedefimi gerçekleştirmek istiyorum çünkü tatilden dönünce o bavullardaki eşyalar günlerce yerleşmek bilmiyor ve çoğu da el sürülmeden gittiği gibi geliyor.

 Ben bunları hesaplarken Ela'nın dün burunları akmaya başladı hafifte ateşi vardı. Biraz moralim bozuldu ama akşam bayağı terleyerek attı sanırım bu sabah bomba gibiydi "gidiyormuyuz anne" diye kapıda bekliyordu kuzum. Son 1 gün diye ikna ettim kaçtım evden.

 İznimin son günlerinde de Eylül de yapacağımız sünnet düğünü için sünnet anası olarak abiye elbise bakmam gerekecek. Bu işler de son dakikaya bırakılmaz ama bende ki rahatlık hala mevcut umarım gaza gelir izin günümde abiye işini de hallederim yoksa bu işi Eylül'e bırakırsam sonum kötü :) Bu sünnet annesi modelini de hiç sevmedim yeri gelmişken söyleyim :)

 Evet kısaca 15 gün ortalarda bir var bir yok olabilirim. Bir instagram bağımlısı olarak bizi oralardan takip edebilirsiniz.@GULSAHONEN Amacım 2 çocukla dinlenmekten öte kafa dağıtmak bol bol çocuklarımla vakit geçirmek. Döndüğüm de "hiç dinlenemedim" diye isyan edersem bana bu sözümü hatırlatın.

 Yorumlara dönemezsem şimdiden affola dönüşte hepsini telafi ederim ;)

 Hastalıksız bir tatil dileyin bana ne olurrrr ;)

Sevgiler,


devamı »

22 Tem 2015

Süpürge Saçlı Anneler

süpürge saçlı anneler
Normalde bu modda olurdum ama hiçç değilim :)

İzine çıkmama bugünü saymazsam şurada 2 gün kaldı. Bir rahatlık çöktü ki şimdiden anlatamam :)

 Ev dağınık, oyuncaklar her yerde, bavul hazırlanacak, çamaşırlar yıkanıp ütülenecek vs vs hiç umrum da değil. Saçımı başımı süpürge etmekten vazgeçtim. Pek bi rahat böyle tamam sonunda hepsi yine bana patlayacak ama şu anın tadını çıkarmazsam çatlardım vallahi.

 İte kaka iş yapabilen bir insan hiç olmadım. İçimden gelmiyorsa yer gök yerinden oynasa kimse yaptıramaz. Valla tamda böyle bir süreçteyim işte. Ela bile dağınık oyuncaklarından rahatsız oldu sanırım ki topla kızım demeye kalmadı baktım sabah salonda ki oyuncakları sessizce tek tek odasına taşıyordu.

 Yağız da dün akşam baktım kendine ait tüm eşyaları toplamış bavul hazırlığına başlamış. Babamızı katmıyorum o az biraz nemrut son ana kadar şansını dener. Karakter aynı bizde oda canı isterse benden fazla iş yapar istemezse hayatta ellemez :)

2 günde hayat tecrübesi olarak öğrendiğim ama unuttuğum bazı şeyleri çok iyi hatırladım valla,

1- saçım başım süpürge olsa da işler yürüyor olmasa da,
2- herkese şunu yap, bunu topla, orayı düzelt demeyince daha bir gaza gelip yapıyorlar,
3- her yer mum gibi derli topluyken madalyamı verdiler sanki o yüzden şimdi ki halini dert etme,
4- çok konuşmak değil sessizlik bazen her şeyi çok daha kolay çözebiliyormuş yırtınmaya gerek yok yani :)
5- ayrıca artık iyice eminim Allah her kadına saçını süpürge etsin diye saç vermemiş.

 Kısaca sevdim ben bu halimi iç huzura erdim bi Allah sonumu hayır etsin.

 Keşke bende dahil her kadın her zaman böyle davranabilse diye düşünmeden edemiyorum. Böylece kız çocukları anne modelini benimserken büyüdüğünde kendini daha çok önemseyecek, erkek çocuk ise kadının her işe yetişen, annelerin ise "yemeyip yediren giymeyip giydiren" modelden öte kadında bir insan mesajını alarak yetişmiş olurdu.

 Hep bunları diliyor böyle olsun istiyoruz ama maalesef çocuk yetiştirirken en büyük rol modelin aile içinde anne ve baba olarak bizlerin olduğunu çoğu zaman unutuyoruz.

  Kadın işe gidip çalışsa da ev işlerine yetişmeli, ev hanımı olsa da bu işleri yapmaya mecbur bu kadının görevi mesajını erkeklere hep bizim gibi anneler verdi. Bizde çocuklarımıza bu mesajı vermeye devam ediyoruz. Bu kısır döngü biz ve bizden sonrakilerin çocuk yetiştirmelerine göre de devam edecektir.

 Çocuklarım için çok süper bir anne, süper bir model olmasam da herkes kendi sorumluluğunu bilsin, kendi işini anne babaya muhtaç olmadan yapsın (belki çalıştığım için olsa gerek) mesajını elimden geldiğince taviz vermeden aşılıyorum ve 2 çocuğum da bunu benimseyene kadar aşılamaya devam edeceğim.

 NOT:  Dilerim bizim çocukların döneminde süpürge saçlı anneler modeli çoktan bitmiş olur. Annelik sadece fedakarlıktan ibaret değildir. Bunu benimseler yeter.

Sevgiler,



devamı »

21 Tem 2015

Ülkemde YİNE Acı BİRGÜN


suruç ta patlama

 Suruç ta ki patlama haberlerini okuduğumdan beri ne enerjim kaldı ne de çocuklarımın geleceğine dair umudum.

 Basın açıklaması yapılırken patlama anı kameralara yansıyor bunu ben izlerken kendimden geçtim bu videoları izleyen anne babalara Allah sabırların en büyüğünü versin. Amaçları sadece çocuklara oyuncak götürmek, kütüphane kurmak olan bu gençleri katledenleri Allah a havale ediyorum. Ve asla basit bir canlı bomba eylemi olduğuna inanmıyorum.

 Bitsin artık! Can almak bu kadar kolay olmasın. Terörü de bunları aramıza sokanları da lanetliyorum.

 Ölen tüm gençlerimizin mekanları cennet olsun.

NOT: "Aman izleme öyle haberleri" diyenler üç maymunu oynayarak sizin de çocuğunuzun başına gelmeyeceğini garanti altına alamazsınız.

devamı »

20 Tem 2015

Ramazan Bayramı

çocuklar Geçte olsa tüm arkadaşlarımın geçmiş Ramazan Bayramı mübarek olsun. Sevdiklerimizle daha nice uzun bayramlar geçiririz inşallah ;)


elbiseBu sene bayramların hafta sonuna denk gelmesi izin gün süremizi azaltmış olsa da tatil tatildir diyerek kendimi teselli ediyorum. 1.gün köy ziyareti yaparak doğal hayatı arada çocuklara hatırlatıyoruz. Ziyaret edecek büyük sayısı epey bir azalınca 2. güne bizde bayram falan kalmıyor. 
kız çocuk  Elimizden geldiğince köylerde ki bağlarımızı koparmamaya çalışıyoruz. En azından çocuklar bunları unutmasın diye mücadele ediyoruz. 

 Bizim evin bücürlerine gelince Ela tam bir köy çocuğu ot, börtü, böcek ne varsa seviyor. Hayvanlardan da korkusu yok. Ama gel gelelim şehir çocuğu olduğunu iddia eden Yağız'ı arabadan yada evden çıkaramıyoruz. Hele ki bir kedi, köpek görsün tutmayın Yağız ı :)  İki kardeşin bu kadar ayrı dünyaların çocukları olması ne kadar ilginç bilemedim :) 

 Son zamanlar da her bayram söylediğim bir şey var şu ki; ne yaparsak yapalım ben uzun zamandır çocukluğum da ki bayramlar kadar güzel bayramlar geçirmiyorum. Yani o zamanlar daha bir heyecanlı olurdu daha bir birlik beraberlik olurdu ama artık hepimiz bayram denilince aklımıza izin kullanıp tatile gitme fikrine sabitlenmiş durumdayız. Öyle ki el öpmeye gitmek istediğimiz büyüklerimiz bile kapılarını kapatıp tatile gitmiş olabiliyorlar :)

 Çocuklar deseniz onlar da bizim gibi yaşamıyor bayramı. Hangimiz yabancıların kapısına çocuklarımızı el öpmeye gönderebiliyoruz ki? Aksine kendini öptürme, kucağa oturma gibi uyarılar da bulunuyoruz ve doğal olarak çocukların da bayram dan anladığı sadece üç beş kuruş harçlık oluyor. O paraları bile toplarken ben bebek alma hayali kurardım şimdi oğlum ise rayban güneş gözlüğü alacağım diyor :)) daha ne diyeyim ki. Sağlık olsun

Dipnot: Son yazımda saç kazıtma meselesini yazmıştım (TIK TIK) bayram da her 10 kişiden 6 sı "aa kazıt şu çocuğun saçını" dedi bir de bunun yanın da Ela nın hala bezini atmamasına çok şaşırdılar. Tepkileri duysanız sanki 9 yaşında bezli bir çocuk vardı karşıların da :))

 Sevgiler,







devamı »

15 Tem 2015

Çocuğun Saçını Kazıtmak!

çocuğun saçını kazıtmak
kuş tüyü saçlarıyla pek mutlu pozlar veriyor :)
 Ben 2 yaşına kadar bayağı kelmişim saç falan yokmuş sonra da bir çıkmış maşallahı var hem gür hem kalın telli. Ela'nın şimdilik çok ince telli ve seyrek saçları var. Hatta ilk çıkan saçları daha yeni döküldü şekilsiz bir şaçı oldu. Bende uçlarından biraz kestim toparlansın diye.

 Ama maalesef etrafa bu yetmedi. Sizde mutlaka duymuşsunuz dur illa "kazıtsana şu çocuğun saçını gürleşsin" derler. Ben kızım olacak diye dünya kadar tokaya yatırım yaptım hiçte kazıtamam valla :)

Şimdi havalar sıcak terletir o saçlar sıfıra vur ne demek aklım almıyor benim ki gürlükten hava almıyor saç diplerim bende mi sıfıra vurayım yani :)

 Saçı sıfıra vurulmuş çocukluk arkadaşım var hala saçları kuş tüyü gibi incecik benim ise sıfıra vurulmamış ama maşallahı var.

 Yağız daha yaşında yoktu saçlarını azıcık kestireceğim diyerek babası aldı ve götürdü bir geldiler sıfır olmuş çocuğun saçları yeminle o an eşimin saçlarına da ustura vurasım geldi. Hiç yakışmıyor çocuklara ya bir de ne gerek var Allah aşkına kökten kesince gürleşir diyen eskilere bakmayın siz genetik bu saç olayı. Hiç bir araştırma sonucu evet kafayı kazıtınca saç gürleşir demiyor.

 Hadi tamam siz buna inanıyorsunuz ama yolda, parkta falan her gördüğünüz anneye kazıt şu çocuğun kafasını saçları gürleşsin ya da saçı çok olan çocuğun annesine de sıcaklarda bunalır o saçlarla kestir gitsin diye akıl vermeyin. Gerçekten sinir bozucu oluyor.

 Şimdi bayram da geliyor adım gibi biliyorum el öpmeye gittiğimiz her evden aynı ses çıkacak "bir kere sıfıra vur şu çocuğun saçlarını gürleşsin" diyecekler. Sanane ablacım, teyzecim diyemeyeceğim içinde kafa sallayıp geçeceğim ama içten içten sinir olacağım kesin :)

 Millet olarak çok seviyoruz herkesin çocuğuna müdahale etmeyi bir rahat bıraksalar anneleri bence her şey çok daha güzel olacak.

 Tekrar dip not geçeyim belki bu fikri savunanlardan biri de okur yazımı :) bilimsel olacak çocuğun saçını kazıtmanın saçın gürleşmesine hiçbir katkısı yok!!!!

 He tamam yine de buna inanıyorsanız kendi çocuklarınızın kafasını ( ki çok yazık) kazıtın ve lütfen başka anneleri rahat bırakınız zira gerçekten bir gün bir anneden ciddi fırça yiyebilirsiniz :)

 Bu sıra çok duyduğum ve ayar olduğum cümleler;

 "Kışın bari çocuğun saçlarını kazıtta yaza kadar uzasın"
 "Bak havalar güzel bol bol güneşe çıkar D vitamini alsın"
 "Aaaa kulaklarınımı deldirdin daha çok küçük". Deldirmemiş olsam eminim "aa deldirmedin büyümeden git deldir" diyeceklerine kalıbımı basarım.
 "Ah yazık yaz tatilin de bari çalışmayıp evde çocuklarınla olaydın"
 "Bu kadar çok kıyafet alma çocuğun yediği helal giydiği haram"

Yanlarına kendi yorumlarımı yazacaktım ama vazgeçtim :) büyüklere saygım sonsuz susma hakkımı kullanıyorum :)

Sevgiler,







devamı »

14 Tem 2015

Hakkımda Bilmediğiniz 11 Şey

 Mim yazılarını okumayı çok seviyorum fakat cevaplama konusunda az biraz tembelim sanırım :)  www.ailecekgezilecek.com beni mimlemiş :) yüzünü görmeden kanımın kaynadığı blogger arkadaşlarımdan biri. Hazır vakitte yakalamışken soruları hemen cevaplamak istedim.

 Sonra dan gördüm ki http://kozmetikpsikolojisi.blogspot.co.uk/ beni mimlemiş :) teşekkür ederimmm ;)

1.Elinizde sihirli bir değnek olsa neyi veya neleri değiştirmek isterdiniz ?

  Çocuklara eziyet edenlerin idam edilmesi için elimden geleni yapardım. He birde Bodrum da deniz manzaralı bir yazlığım ve 3 ay da yaz tatilim olmasını sağlardım :)

2.Mesleğinizi değiştirmek isteseydiniz hangi meslek dalını seçerdiniz veya ne olmak isterdiniz ?

 Radyo, Tv sinema okumayı çok istedim. Kamera arkası hayalim vardı sevdiğim işi yapamayanlardanım. Şimdi ise bambaşka hayallerim var :)

3.Bir gün boyunca aç kaldınız (Ramazanda olduğu gibi ) ilk ne yemek isterdiniz ?
 Mercimek çorbası

4. Bir dalga olsaydınız nereye vururdunuz ?
  Phuket adasına vursam çok sevinirdim  

5. Issız bir adada kalsanız yanınıza alacağınız 3 KİŞİ ?
  Sayı belli kızçem, oğlum, kocam

6. En çok görmek istediğiniz Şehir veya Ülke ?
  Maldivler

7.Asla giymem dediğiniz renk hangisidir ? Neden ?
 Ten rengime uyduğu sürece her rengi giyebilirim ayırmam pek

8.Bayram da ne yapacaksınız ?

Bayramdan 1 hafta sonra izine çıkacağım için bayram planı şimdilik yok cümbür cemaat evdeyiz.

9.Ölmeden önce yapılacaklar listesine eklediğiniz 3 şey ?

Öfke kontrolümü sağlamak ve ev halkınada bunu aşılamak.
Merak ettiğim birkaç ülkeyi gezmek,
Kafamda olan iş hayalini gerçekleştirmek ;)

10.Bir uçurumun kenarındasınız tam atlayacaksınız o an aklınıza bir şey geldi o gelen şey nedir ?
 Tabii ki çocuklarım onlar var olduğu sürece uçurumun kenarından bile geçmem ;)

11.Yerde 50 TL bulsanız ne yaparsınız ? 

 Sahibini ararım baktım bulamadım ihtiyacı olan birine verir yoluma devam ederim :) duruma göre görmemezlikten de gelebilirim :))
  
Bende bazı arkadaşları davet etmek istiyorum. Tabii isteyen herkes de katılabilir ;)
Sevgiler,







devamı »

Ağlama Meselesi


ağlama meselesi

 Kendimi çok dinler takip ederim ve genel de de kendi ilacımı kendim bulurum. Severim yani kendimi iyi etmesini :)

  Yapmak isteyip yapamadığım bişeyi yaparım, kendime daha fazla vakit ayırırım o an işte aklıma ne gelirse :)

 Ama gel gelelim şu durduk yere ağlamalarıma bir türlü çözüm bulamadım. Tamam balık burcuyum feci duygusalım ve kırılganım. Ama eskiden bu kadar ağlamazdım. Ne zaman Yağız'a hamile kaldım işte o zaman bende film koptu. Hormonların oyunu böyle bir şey sanırım. Birde belki hatırlayan vardır o yıllarda (2005-2006) Aliye diye bir dizi vardı. Kocası çocuklarını kadının elinden almaya çalışıyor falan annesi çocuklarının peşinde koşuyor. İşte o dizi hamileliğimi doruklar da yaşattı bana :)

 Hem izlemekten vazgeçmez hemde içim çıkana kadar ağlardım. Dizi bittiğinde resmen yorgunluktan gözlerim şiş vaziyette uyuya kaldığımı hatırlarım.

 Sonra haberleri izlerken ağlamalarım başladı. Kocam git öte dese ona da oturup dakikalarca ağlardım. Ne yapacağını şaşırırdı. ( Şimdi ağlamak yerine laf sokmayı tercih ediyorum :))) )

 Valla en son çizgi filmlere ağlıyordum. Caillou çok meşhurdu Yağız döneminde aman o çocuk kel lösemi kesin diye paralamıştım kendimi ağlamaktan. Neyse hayırlısıyla doğum yaptım normale döndüm derken bu seferde içinde çocuk kelimesi geçen her habere, trafik ışıklarında dilendirilen çocuklara, çocuklara uygulanan şiddete, hasta çocuklara ağlar oldum hala da öyleyim. En hassas yanım artık çocuklar.

  Yağız'ın karne alması, Yağız'ın okula başlaması, Yağız'ın düşmesi, Yağız'ın gösterileri, Yağız'ın her bir şeyi benim için ağlama sebebi şimdi artık buna Ela da eklendi ben daha çok uzun yıllar ağlarım :) Sadece kendi çocuklarım da değil gördüğüm her çocuğun mutluluğuna, üzüntüsüne de ağlarım.

 Aslında bir nevi ağlamaya sebep aramak benimkisi yani bana öyle geliyor. Rahatlıyorum evet ama memnun da değilim. Tüm bunlara rağmen de kabul edeyim ki çok da güzel dizginlerim kendimi, hayatta çaktırmam :)

 Sabah sabah nerden çıktı bu ağlama meselesi derseniz; sabah evden parmak ucunda sessizce çıkarken Ela babasıyla sarmaş dolaş uyuyordu baktım Yağız yalnız başına uyuyor çok içerledim neden o bizden ayrı yatıyor diye :) sonra ayna da kendimi görünce "onlar uyuyor sen işe gidiyorsun illa sebep arıyorsan otur buna ağla" dedim kendime.

NOT: İzin dönemim yaklaştığı şu sıra bende bir gerginlik, mutsuzluk, huysuzluk, sulu gözlülük gibi şeyler su yüzüne çıkmaya başladı. Hep bundan bu dengesiz yazılarım :)

Mutluluktan ağlayacağınız bir gün dilerim ;)
devamı »

9 Tem 2015

Tatil Kitapları

 Malum ben işte çocuklar evde. Yağız bu sıra ayarı kaçmış gibi site de dışarıdan eve girmek istemiyor. Kitap okumayı çok seven çocuk tatilin de rehavetiyle elini sürmemeye başladı. Bu işe bir el atmak gerek diyerek test kitabı arayışına girdim. Evde olanların hepsini okul kapanmadan bitirdi neymiş efendim tatilde rahat edecekmiş :) yemezlerrr ;)

 Teknolojiden bayağı uzaklaştığı için mutluyum ama kitap ve testlere artık dönmesi lazım. 

tatil seti

  Tudem yayınları öğretmenlerinde tavsiyesi olduğu için ilk aklıma gelen yayın evlerinden. 3.sınıf ı bitirip 4.sınıfa geçen çocuklar için şahane bir tatil kitabı. Hafta hafta ayrılmış dosyalar var içinde. En sevdiğim tarafı bu oldu. Sırayı bozup önden arkadan karışık yapamaz. Tüm dersleride aynı kitapta bulmak mümkün. Kitabın sonun da da yine tüm dersleri kapsayan test eki var. Ben haftaları ve test ekini kopardım elimde 12 haftaya ait dergi şeklinde kitapçıklar oldu. 

tudem tatil seti


tatil okuma kitabı Bu da yeni okuma kitabımız. Charlie'nin Çikolata Fabrikası kitabını eskiden beri bilirim ve Yağız' ın okuyacağı yaşa gelmesini zor bekledim diyebilirim :) 9 yaş üstü tüm çocukların zevkle okuyacakları bir kitap olduğunu düşünüyorum. Ayrıca kitabı okuduktan sonra internetten filmini de izletmeyi düşünüyorum.

Kitabın konusu;

Charlie'nin çocukları heyecanlandıran, büyükleri gülümseten öyküsü…

Charlie; annesi, babası, iki ninesi ve iki dedesiyle, 
büyük bir kentin bitiminde, küçük bir tahta barakada yaşamaktadır.Yoksuldurlar. Charlie çikolataya bayılır, ama alacak parası yoktur. Biriktirilen parayla, yılda bir kez, küçük bir çikolata girer evlerine. Bu büyük kentte, Charlie'lerin evinden bile görülen, kocaman bir çikolata fabrikası vardır; dünyanın en ünlü çikolatalarını üretir. Günlerden bir gün, fabrikanın sahibi Bay Wonka, imparatorluğunu devredeceği bir varis seçmek için yarışma düzenlediğini açıklar; Charlie de adaylardan biridir...

2 kitabı da kitapyurdu sitesinden gayet uygun fiyata aldım ;)

Bu benim tavsiyem olan 2 tatil kitabı. Sizin de tavsiyeleriniz varsa fikir verirseniz sevinirim ;)

Bu arada bizi instagram dan takip etmeyi unutmayın. Her ne kadar sayfam sürekli Ela paylaşımları ile
dolu olsa da tavsiyelerime de yer veriyorum ;) instagram : GULSAHONEN

Sevgiler,


devamı »

7 Tem 2015

UYKU EĞİTİMİ

uyku eğitimi

Bundan 18 ay önce uyku eğitimi konusunda bilinçli hatta uzman olabilecek bir anne gibi görürdüm kendimi.

Çünkü Yağız da bebekliği itibariyle çok güzel uyku rutini oluşturmuştuk.

Çok şükür gaz sancısıda yaşamadık çok sakin ve huzurlu bir bebekti.Bir sürü araştırma yaptım.Zaten tecrübesizim diye yanlış yapmaktan çok korkarak büyüttüm Yağız'ı.

En başta belirtmeliyim ki uyku rutinine 1 yaş öncesinde başlamak gerekiyor.

Araştıranlar bilir uyku eğitimi ile ilgili bir sürü yöntem ve yorumlar var.Ağlatmamak için ben en sakin olanı seçtim.

Öncelikle kendi kokumun üzerine sinmesini sağladığım battaniyeyi her daim yanında bulundurdum.Daha ilk aylarda battaniyesi uyku arkadaşı oldu.

Ben çalışan bir anneyim saat 7 de eşim ve ben kalkarız.Yağız ıda mutlaka uyandırırdım.Hiçbir zaman uyuyorken anneanneye taşınmadı.Bu düzene alıştığı içinde sabahları hiç zor uyanma ağlama sorunları yaşamadık.Sabah erken kaldırmamın nedeni ise ;saat 10:00 a kadar uyuyan bir çocuk kolay kolay öğlen uykusuna 12:00 - 13:00 arası dalamaz.Öğleden sonra uyuyan çocuk ise özellikle akşam vakti uyuyanlarıda görüyorum kolay kolay akşamları erken yatamaz.( bunlar sadece genelleme) İşte bu yüzden çalışan anne olduğum için değil sırf bu düzeni kurmak için sabahları onuda uyandırdım.Bunu sadece birkaç sabah yaptım sonrasında çocuk zaten kendi kalkıyor.Haftasonu dahi öğlenlere kadar uyuyan bir aile üyemiz yok.

Bazı anneler uyandırmaya kıyamıyor ama o küçük bedenlerin bu uyku düzenine alışması için bunlar gerekli sonuçta çocuk kaliteli uyku ile besleniyor.Bunu sağlamakta bizim elimizde.

Ayakta sallamaya hiç alıştırmadık sağolsun annemde beni destekledi ve öğlen uykularını da anneannesi ile sarmaş dolaş uyudu.Okulda da battaniyesi ile uykuya dalıyordu.

Gece rutinimiz ise;duşunu aldırıp,odasına gece lambasını takıp cd çalarda ninni çalarak o ortamda üzerini giydiriyor saçlarını okşayarak uyutuyordum.Sonraları buna kitap okuma alışkanlığımızı da ekledik.Elimden geldiğincede babaya bırakmadım zaten bütün gün görmüyor olmamın hasretiylede uykuya geçişine tek başıma ortak olmak istedim.Ama ev hanımı iseniz bence arada bir bile olsa geceleri babalarda ortak olsun uyku rutinine.Bütün gün görmeyip özlediği babasının yanında sakinleşmek daha kolay olacaktır.

Geceleri su içme alışkanlığı kazandırmadım bunun faydasını tuvalet eğitiminde de çok gördüm gece su içmediği için altına kaçırma yada sık sık tuvalete kalkma yaşamadık.Süt verdiğim saatleride sabit tutmak için elimden geleni yaptım.Ve artı olarak bez bağlandığı dönem boyunca kakasını yapmadığı sürece uykusu dağılmasın diye bezini değiştirmedim.Her döndüğünde ya da ufacık bir ağlamasını duyduğumda koşarak yanına gitmedim sadece uzaktan izledim.

Herşey böyle 4*4 lük değildi tabi 2-4 yaş arasında uyumayacağım krizleri de oldu ama bu rutini hiç bozmadık.Hep odasında uyuttuk sabahları yanımıza gelmek istediğinde karşı koymadık "aman yapmayın alışır birdaha da bırakmaz "diyenlere inat aramızda uyumasına izin verdik.3 yaşında anaokuluna başladı ve ben büyüdüm artık diyerek sabahları da yanımıza gelmeyi bıraktı.

Demek ki neymiş alışır diye dert etmeye gerek duymadan o kokunun,o minik ellerin,sarılmaların tadını çıkarmak daha mantıklıymış :)

Yazılanlar askeriye düzeni gibi gelebilir ama unutmamak lazım ki kesintisiz ve kaliteli gece uykusu beyin gelişimini hızlandırır ve bebeğinizin sağlıklı büyümesini sağlar!

Yazdıklarım Yağız da edindiğim çok iyi tecrübelerdi çokda faydasını gördük.Yağız 9 yaşında ve hala yatmak istemiyorum desede dayanamaz gider yatar yaz tatillerinde bile gecenin geç saatlerine kadar uyanık kalmasına izin vermiyoruz.Sitemizin içerisinde gece 12 lere kadar oyun oynayan çocuklar var evet çok özeniyor onlara ama biliyorum ki gelişimi devam ediyor ve o saatte oyundan çok uykuya ihtiyacı var.

Ben bu konuyu artık çözdüm,uyku sorununu halletmek kolay birşeymiş gibi düşünürken Ela ile bambaşka bir boyuta geçtik artık o başka bir yazıya kaldı.

Sevgiler,
ANNE





devamı »

Mutluluk Kimin Sorumluluğu? Doğan Cüceloğlu

mutluluk kimin sorumluluğu

 Doğan Cüceloğlu anne olduktan sonra keşfettiğim ve sık sık açıp yazılarını okuduğum biri. Kitaplarının da benim için ayrı bir önemi var. Çok beğendiğim bir yazısını da sizlerle paylaşmak istedim.

"Onunla, beni mutlu etsin diye evlendim; beni mutlu etmedi!” ya da, “Onu mutlu etmek için her şeyi yaptım, ama mutlu olmadı,” türünden yaklaşımlar azımsanmayacak sayılarda; sık sık duyarız.

Mutluluk kimin sorumluluğu?

Doğal olarak yetişkin insanlardan söz ediyorum.

Normal yaşam koşulları içinde düşünüldüğünde, yetişkin insanın kendi mutluluğundan sorumlu olmasını beklersiniz.


Aslında iyice incelenip irdelendiğinde mutluluğun kişinin kendine, ilişkilerine, topluma, evrene, yaşamına anlam verişinin bir yansıması olduğunu görürüz.

Anlam verişin yansıması ne demek?… Kendi varoluşunu anlamlı görme veya görmeme ne demek?. Bana göre Shakespeare özetlemiş; “var olmak veya olmamak.”

Dış koşullar ne olursa olsun, kendi varoluşunu anlamlı bir bütün olarak gören insan mutludur. Bu bizi kişisel bütünlük olgusuna getiriyor; doğal olarak. Yani, kişisel bütünlükten yoksun olan kişinin mutlu olması olanaksızdır. Daha büyük ev, daha lüks araba, daha konforlu bir yaşam gibi dış koşulları iyileştirerek daha mutlu olacağını sanan kişi, bunları elde etmek için kişisel bütünlüğünden taviz verdiğinde, kendi varoluşunu anlamlı görme konusunda fakirleşmektedir.

Ve dış koşullar iyileşirken kendine olan saygısını ve mutluluğunu kaybetmektedir.

Evet, mutluluk kişinin anlam verişinin içinde gizlidir; anlam verme sürecinin temelinde de kişinin bütünlüğü yatar.

İnsan kendi kişisel bütünlüğünden sorumludur.

Her insan kişisel bütünlükten ne zaman ve ne kadar yoksun davrandığını sezgisel olarak bilir. Kimi insan için bu sezgi çok önemlidir; kimi insan ise kaale alınmaya değmez.

*Kişisel Bütünlüğüm Denetimim Altında

Denetimimiz altında olan ve denetimimiz altında olmayan şeylerin farkına varmak kişinin olgunlaşmasında önemli bir adımdır. Mutluluk için en önemli kaynak olan kişisel bütünlük kesinlikle kişinin denetimi altındadır.

Yaşamımda denetimim altında olanlardan sorumluluk alırım ve onlarla ilgili olarak elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışırım. En iyisini yapmaya çabalamak, bu çabanın sonucunda alınan sonuç ne olursa olsun, olgun insan için mutluluk kaynağıdır. En iyisini yapmaya çabalamak kişisel bütünlüğün ve bu nedenle de başarının ve mutluluğun kaynağıdır. En iyisini yapmaya çalışırken öğrenmeye açık olurum, öğrendikçe olgunlaşırım, olgunlaştıkça daha gerçekçi olarak yaşamın anlamının benim kişisel bütünlük içinde en iyisini yapma niyetimde gizli olduğunu görürüm.

*Mutluluğun Kaynağını Dışımda Bekleyince

“Evliliğimde her şey istediğim gibi giderse ben mutlu olurum,” diyen kişinin evliliğinde mutlu olması olanaksızdır; çünkü mutluluğunu kendi dışında yer alacak olaylara ve süreçlere bağlıyor. Bu, “Güneşli havada, 24 derece ısıda, nem düşük ve 300 metre yükseklikte mutlu olurum,” demeye benziyor. Bu kişi ancak çok kısıtlı zamanlarda kısa süre mutlu olacaktır. Yerin yüksekliğini seçebilirsin ama havanın güneşli olmasını, ısısını, nemini denetlemen olanaksızdır.

Böyle bir beklenti içinde olan kişi kendini doğadan kopararak sahte bir dünya yaratmaya doğu gider; o dünyada, alış veriş merkezlerinde olduğu gibi ışık, ısı, nem sürekli denetlenir ve kişi bu yapma dünyada mutlu olmaya çalışır.

Birçok evlilikler, eşlerin birbirlerini sürekli denetleme istemi nedeniyle, alış veriş merkezlerindeki gibi yapaysallaşmıştır. Eşlerin kendi özgün kişiliklerini kaybettikleri bu yapay dünyada, yapay kişilikler yapay mutluluklar arayışı içindedir.

“Hayatımda her şey istediğim gibi giderse mutlu olurum,” yaklaşımı mutluluğun kaynağını dışarıda arama tutumunu yansıtır. Olgun ve gerçekçi bir kişinin tutumu değildir. Çünkü yaşamımızda da denetleyebildiğimiz şeylerin sayısı gerçekten çok azdır. “İş yaşamımda her şey yolunda giderse mutlu olurum,” diyen kişi de aynı yolun yolcusudur.

*Mutluluğun Kaynağını İçimde Bulmak

“Evliliğimde her şeyin istediğim gibi gitmesi için elimden gelenin en iyisini yapacağım,” diyen kişinin evliliğinde mutlu olması için bir tek koşul vardır; o da, elinden gelenin en iyisini yapma niyeti içinde olması ve çabalamasıdır. İçinde bulunulan koşullar içinde elden gelenin en iyisini yapmaya niyetlenmek ve gayret etmek kişinin kişisel bütünlüğünden, yani iç dünyasından, kaynaklanır. Bu kişi mutluluğunu kendi dışında yer alacak olaylara ve süreçlere bağlamamış olur; niyetinin saflığı onun mutluluk kaynağıdır.

“İş yaşamımda her şeyin yolunda gitmesi içinde elimden gelenin en iyisini yapacağım,” diyen kişi de, işler nasıl giderse gitsin, niyetinin saflığı içinde, elinden gelenin en iyisini yaptığı sürece, mutludur.

Bazı okurlarım, “İş zarar ettiği halde mi?” diye akıllarından bir soru geçiriyor olabilirler.

Evet, iş zarar ettiği halde bu kişi mutludur. Bir tek koşul var: bu kişinin kişisel bütünlük içinde olması. İşi iyi gidince mutlu olan ve işi kötü gidince mutsuz olan, “niyetinin saflığı içinde elinden gelenin en iyisini yapmaya çabalayarak kişisel bütünlük içinde yaşamanın” gerçek mutluluk olduğunu bilmeyen henüz olgunlaşmamış kişidir.

“Hayatımda her şey istediğim gibi giderse mutlu olurum,” yaklaşımı gerçekçi ve olgun bir yaklaşım değildir. Gerçekçi olmayan her tutum gibi, bu tutum da, kişinin yaşamında önemli sorunlar yaratacaktır.

Yaşamdaki her şeyi denetim altında tutmaya çalışmak olanaksızı olanaklı kılmak çabasıdır; böyle bir çaba kişiyi nevrotik yapar. Nevrotik kişi kaygılar denizinde yüzerken mutlu olması olanaksızdır.

*Bana Göre Mutluluk

Mutluluk konusunu irdelemeye son vermeden önce kendimce birkaç büyük laf etmek istiyorum.

Mutlu olmayı başarmak demek, kişisel bütünlük içinde yaşamayı başarmak demektir.

Kişisel bütünlük içinde yaşamayı başarmak demek, insan olmayı başarmak demektir.

Mutlu olmak konusunu tartışmak, insan olmak konusunu tartışmak anlamına gelir.

İnsanın doğası kendini gerçekleştirme yönünde programlanmıştır ve kendini gerçekleştiren insan ise mutlu olmaya mahkumdur.

Doğan Cüceloğlu
devamı »

6 Tem 2015

Düğme İliklemeyi Öğretme

5 gündür çocuklarla evdeydim. Güya bol bol etkinlik yapacaktım. Ama evde gözüme batan o kadar çok iş çıktı ki etkinliklere pek sıra gelmedi. Neyse bir tane yapabildik en azından :)

 Daha erken mi diye düşünürken Ela ya düğme iliklemesini öğretmek için daha önce nette gördüğüm bir etkinliği yaptım.

 Keçelerden 10 tane kare parça kestim.
 Her karenin ortasını düğme geçecek kadar çizgi şeklinde kestim.
 Bir kurdele alıp ucuna da büyükçe bir düğme diktim.

düğme iliklemeyi öğretme

 Bu kadar. Gerisini Ela ya gösterdim keçeleri düğmeden geçirip kurdele nın aşağısına doğru çekmesini anlattım. Yapar mı demeye kalmadı çocuk sanki yıllardır düğme ilikliyormuş gibi 2 dk çözdü olayı :)

düğme iliklemeyi öğretme

Mutlu bir hafta dilerim..


devamı »

2 Tem 2015

Kardeş Şartmı?

ikinci çocuk şartmı

23 yaşında plansız bir şekilde anne oldum. Evet çok erkendi ama o minicik beden hayata sımsıkı bağlanmama, aldığım her nefese şükretmeme sebep oldu. Fakat anneanne eline bırakıp işe dönmek çok zoruma gittiğin de “benden bu kadar 2.çocuk içinde vicdanıma daha fazla yüklenemem” deyip daha yolun başında oğluma kardeş yapmama sözünü verdim.

 7 sene yalnız büyüyen oğlum hiçbir zaman kardeş istemedi.Hatta kendinden ufak tüm çocuklardan hep kaçtı. İyimi yapıyoruz kötümü derken anne babası vefat etmiş bir kızın annesinin mezarı başında “annemm bana kardeş yaptığın için binlerce kere teşekkür ederim” dediğini duydum. Ailesinin ölümünden sonra yalnız kalan kız kardeşiyle birlikte hayata tutunmuşlar. İşte bu sahne beni benden aldı.Kendimi çok bencil hissettim. Ne olursa olsun 2.çocuğu yapacağım dedim çok şükür Allah izin verdi ve sağlıklı bir kızım oldu.

 Başlarda “kardeşe gerek yok” diyen oğlum ise şimdi en büyük destekçim. Evet 7 sene den sonra yeniden bir bebek bakımıyla uğraşmak çok zor oldu. Geceleri sık sık uyanmak, uykusuz işe gitmek, diş sancısı, uyku düzeni,2 yaş sendromu derken herşey başa sarıldı. Kızım oğluma göre çok zor bir çocuk.Uykusuz, inatçı, ağlamayı çok seven, her diş çıkarma evresinde bizi bizden alan bir evlat. Kısaca hiçbir şey karşıdan görüldüğü gibi güllük gülistanlık değil.

 Ama kabul etmeliyim ki evimize apayrı bir neşe getirdi. 7 sene de özlediğimiz bebek kokusunun tadını çıkara çıkara değerlendirdik. Hepimiz ağzının içine bakıyoruz. Oyun oynarken oyunu bırakıp gidip gidip abisinin boynuna sarılıyor. Abisi de “iyiki kardeşim olmuş anne “ dedikçe ben aldığım karardan dolayı daha bir gururlanıyorum.

 Evet hala çalışıyorum.2.çocuğuna bakamam diyen annem de şuan kızımı büyütüyor. Maddi gücüm çok çok iyi değil orta diyebiliriz. Oğlum da özel okulda değil devlet okulunda okuyor. 2.çocuk da en çok ikisine de iyi bir eğitim imkanı verebilirmiyiz konusunda çok zorlandık. Ama kabul etmeliyiz ki ben çocuklarımı en iyi okullar da bile okutsam bu ülke de arkan sağlam olmadıkça ya çocuğun askerde şehit olur (Allah korusun) ya da milyonlarca işsiz arasına girer. Kimisine çok saçma gelebilir ama benim daha doğrusu bizim doğrumuz buydu. 2.çocuğu yapmamış olsam da daha ilkokulda oğlumu özel okula vermeyeceğimi kesinleştirince 2.çocuk fikri daha kolay kafamıza yerleşti. Kızımı kucağıma alınca endişelerimin ne kadar yersiz olduğunu daha o an çok iyi anladım.

 Hep tartışılan yaş farkına gelince; iyiki arayı bukadar uzun tutmuşum diyorum. Yaş farkı az olan annelerin en büyük tesellisi büyüdüklerin de arkadaş gibi olacaklar sözüdür. Ama onlar büyüyene kadar anne her iki çocuğa yetişmek için perişan oluyor. Büyük olan çocuk daha ufacıkken abisin/ablasın moduna geçiriliyor. Hele ki anne çalışıyorsa daha çok zorlanıyor. Bizde böyle birşey olmadı oğlum kıskanma olayı da yaratmadı. Kızımı oğlumla birlikte büyütmeye devam ediyoruz diyebilirim. Kızmayın alınmayın bu kadar yaş farkı da planlı değildi. Sadece yaşadığım tecrübe bu yönde oldu.

  Şimdi  gelelim asıl soruya. Kardeş şartmı?

  Canı gönülden söylüyorum. Eğer imkanlar yeterliyse, birde bebeğe bakacak biri sorunu yoksa evet KARDEŞ ŞART. Kendiniz için değil, evliliğinizi kurtarmak için hiç değil sadece ilk çocuğunuz için şart diyorum. Şimdi kardeşleriyle küs olanlar da gülecektir benim bu yazdıklarıma ama bir hastalık olduğun da elini yine küs olduğu kardeşi tutacaktır.

 Dipnot olarak belirtmekte istiyorum ki anne 2.çocuğun sorumluluğuna hazır değilse hiç kimse kendini zorlamamalı. Anne mutlu olmadığı sürece çocuklar da mutlu olmaz o yüzden birazcık da olsa önce ben demeyi öğrenmek gerekiyor.

Not: Daha birkaç gün önce vicdan meselesi yaparken bugün iyi ki iki tane doğurmuşum diye biliyorsam bu tamamen annelik duygularıyla alakalı :)

Sevgiler,
Gülşah ÖNEN
devamı »
Bumerang - Yazarkafe