29 Haz 2016

Alıştık mı?


Yazmak istediklerini yazamamak, acılı insanlara çare olamamak ve tüm bunların karşılığın da çok şükür facebook güvendeyiz demekten utanmak çok zor.
Senin, benim sevdiklerimden biri ya da sen ben herhangi birimiz de dün akşam orada olabilirdik. Çok şükür değildik demekten de utanıyorum. Onca masum insan canından olurken sevdiklerinin bizim anlayamayacağımız şekilde canı yanarken ben nefes almaktan da utanıyorum. 

Ülkenin huzurunun içine edildi. Canı yandığında insan suçlu arar hadi aramayayım diyorum ama elimde değil sebep olanlar bu kadar belliyken göz göre göre çözüm üretilemezken kader de bu varmış demek çok saçma olur. Sadece bizim değil tüm dünyanın başına geliyor demek daha bir saçma olur. 

Her patlama sonrasında siyasilerin çıkıp terörü lanetlemesi çocuk kandırır gibi tehditleri ve ardından gelen yayın yasağı Türkiye'nin bu yıl ki ritüeli oldu. Hepimiz sadece isyan edip klavye başında yazmaktan öteye de gidemiyoruz. Sebep olanları istifa ya bile çağıramıyoruz. Çünkü ülkemin yarısı işid / pkk gibi pisliklerin bu ülkeye kimler tarafından sokulduğunu bilmemezlikten geliyor. Pkk ele başlarının hangi parti üyeleriyle halay çektiklerini ben ve benim gibiler unutmuyor ama ülkemin yarısı unuttu. Şunu da kabul etmiyorum kimse uyku da falan değil tam tersi herkes cin gibi sadece bazıları istedikleri gibi yaşamayanları kınayarak diktatörlük rejimi ile huzura ereceğine inanıyor. 

Konu bu da değil artık konu bu saldırılara bu kadar alışıyor olmamız, konu artık bir çok şeyi karşıdan izleyip kabulleniyor olmamız. Konu hala bazılarının açıklamalarını alkışlayarak izliyor olmamız. Ve farkındaysanız artık yayın yasağına bile isyan etmiyoruz. Alışmadık alışmayacağız desekte yavaş yavaş her şeye alışıyoruz. 

Ama yukarda Allah var bir sürü insanın ahı var elbet bunların acısı çıkacak elbet bu saltanat bitecek. Elbet ülke gündemini parmağında oyuncak edenler belasını bulacak. Ama o saate kadar evlatlarınıza iyi sahip çıkın. Bu toprakların nasıl kazanıldığını iyi anlatın. Yasaklara rağmen bayrağına sahip çıkmayı öğretin. Çamur atmaya çalışanlara inat Atatürkçü evlatlar yetiştirmek biz annelerin en büyük görevi olsun. Başka türlü geleceğimizi gerçekten koruyamayız bunu bilin. 

Peki olay yerinde olan taksicilerin kişi başı 100 tl ye yolcu taşımalarına ne demeli? Belçika da böyle bir saldırı olduğun da taksiciler olay yerinden herkesi ücretsiz taşıdı. Gerçekten gözlerini para bürümüş beyinleri anlamak çok zor. Bu kadar kafayı yemiş bir milletiz artık. Bunu duymayan ülke de kalmadı kendi kendimizi rezil etmeye bayılıyoruz.

Bu bloğa çok fazla siyaset sokmak istemiyorum. Ama yaşananlara kayıtsız kalmak çok zor. 

Ölenlere Allah tan rahmet sevdiklerine de sabır diliyorum. 

Ve bu mübarek günde en büyük duam bu sebepsiz savaş bitsin artık sebep olanlar da Allah'ından bulsun. 

Ve her şeye rağmen NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE


devamı »

23 Haz 2016

Ramazan Koşturması

Yeni yayın sayfasını açıyorum saatlerce bakıyorum ve kapatıyorum. Evet ramazan ayına girdiğimizden beri tam olarak yaptığım bu :)

Eminim bir çoğunuz da koşturma içerisindesiniz. Ramazan dan sonra beni kim nasıl toplar bilmiyorum. Mutfaktan yatağa, yataktan mutfağa ve oradan işe geliyorum. İşten direk mutfağa girip oradan çıkamamak ve sonra işe gitmek aklımı resmen başımdan aldı. Çocuklar da anneanneden geliyor parka parktan geliyorlar direk sofraya sonra banyoya ve hopp yatağa onlar da ne olduğunu anlamadan birlikte oynayalım mı demeye kalmadan uyumuş oluyorlar. Ela için tam böyle değil tabii neyseee :))

Kabul biraz da kendim uzak da durmak istedim. Bu mübarek aylar da dedikodudan, gereksiz yorumlardan, laf olsun diye konuşanlardan hepsinden uzaklaşmak istedim ama sanırım onlar benim ilham kaynağım ki iyice bir miskinlik çöktü bana bıraksalar sürekli uyuyacağım. Oruç ile birlikte vücudum ve beynim kampa girmiş gibi...

Sosyal ağlarda da çok aktif değilim ramazan boyunca oruçluların oruçsuz avına çıkması gibi bir durum var. Bak bak oruç tutmuyor, oruç tutmuyorsunuz bari ilan etmeyin gibi gibi... Bunları gördükçe yorum yapasım geliyor sonra da diyorum ki senin onlardan ne farkın kalır boşver kapa geç... Allah insana önce kalp temizliği nasip etsin.

Bana da özelden birileri yazmış "oruç tutuyor musunuz?" diye bende "elimden geldiğince evet ama neden sordunuz" dedim merak ettim yazmış. Sonra da neden açıklama yapıyorum ki diye kendime kızdım. Bir insan tanımadığı birini neden sorgular aklım almıyor bu nedenle kimseye bulaşmamak için uzak duruyorum.

Bir de sosyal ağlardan bir arkadaşım da "sesin soluğun çıkmıyor hamile misin yoksa" dedi. Mübarek günler de içine mi doğdu ne oluyor ya desem de çok güldüm. Hamileliklerim de ilk 3 ay dünya ile iletişimim kesiliyor da muhtemelen ona bağladı oda :) Yok valla hamile de değilim. Allah 3-4 çocuk isteyene versin :) Öyle bir psikolojiye hazır değilim evde 2 tane sendromlu çocuk varken 3.bir bebek beni benden alır :) Tabii yine de napıyoruz büyük konuşmuyoruz sonra başıma geliyor gerçekten çok pis apışıp kalıyorum.

Kısaca kendi halim de herkes den uzak takılıyorum sorun yok hamile de değilim :) Ramazan dan sonra normale dönerim ;)

Not: Bu arada çekilişim devam ediyor katılmayan herkesi beklerim ;) 2 yıl cekilisim

Sevgiler








devamı »

17 Haz 2016

Karne Günü


karne notları

Karne günü geldi iyi kötü bir öğretim yılı daha sona erdi. Bu sene bizim için daha bir duygusal çünkü küçük müçük dediğimiz evlat ilkokulu bitirdi. Eylül de orta okullu bir evlat annesi olacağım.

Daha anaokulu gittiği zamanları hatırlıyorum deyip drama bağlamayacağım. Büyüyorlar işte...

İlkokul da en büyük şansımız öğretmenimizdi. Eğitim çarpıklığından 2 ayrı okulda tamamladılar derslerini ama öğretmenimiz hiç değişmedi. Ve tüm öğrencilerine notlardan başarıdan çok sevginin önemini öğretti. Ödev falan da doğru düzgün vermedi sürekli kitap okutturdu. Okulda ki toplu sınavlara evde değil okulda kendi hazırladı. Ve sınıf olarak hep dereceye girdiler. "anne biliyormusun sevgisiz başarı olmuyormuş" demişti Yağız 3.sınıfta bana şimdi öğretmenin etkisini daha bir anlıyorum.

Ortaokul için özel mi devlet mi diye araştırma yaparken mezuniyet gecesinde öğretmenimizin kendisine de sormuştum. "Benim çocuklarımın özel okula ihtiyacı yok ben inanıyorum ki onlar devlet okulunda da başarılı olacaklar sizde sadece inanın ve destekleyin" dedi. Utandım resmen ve ben çocuğuma 4 yıllık öğretmeni kadar inanıyor muyum acaba diye kendimi sorguladım.

Ve sonuç itibariyle sevgi içerisinde bir devlet okulunda ilkokul dönemimizi bugün bitiriyoruz. Yıllar geçti ben ilkokul öğretmenimin şefkatini unutmadım eminim oğlum ve arkadaşları da kendilerini bu kadar seven, onlara bu kadar inanıp, güvenen öğretmenlerini unutmayacaklar.

Karne gününe gelince evet sosyal ağlarda çarşaf çarşaf karne alan çocuk fotoğraflarını görünce içim burkuluyor çünkü bilerek izin almıyorum böyle günde doğrumu yanlış mı bilmem ama sanırım bizim evde basit bir konu karne günü :) 

Yağız da da hiç heyecan yok. Geçen gün e-okul dan bakıp takdir alıcam işte dedi ve geçti.Bu sabah bana "sen zaten gelme ya ağlıyorsun ya fotoğraf çekiyorsun" dedi. (arkadaşlarının içinde fotoğraf çekimine de karşı beyimiz) Bu sebeptendir ki ben babasından gelen fotoğraflarla iş yerinde ağlayacağım.

Asıl konu bu karnelerin ebeveynlerin de karneleri olduğunu unutmamak! Notları kötü diye çocuklara saldırmadan önce kendimizi de bir sorgulamak gerekiyor.

Ve ve ve özellikle belirtmek istiyorum ki takdir dahi alsa övgüyü abartmamak ve önüne hediyeler yığmamak konusunda uzmanların da dediği gibi dikkat etmemiz gerekiyor. Bırakın başarısını kendine en büyük hediye olarak görsün. Çok sevdiğim bir söz var ZEKAYI DEĞİL, ÇABAYI ÖVÜN. Başka da söze gerek yok sanırım.

Tüm çocuklara şimdiden iyi tatiller dilerim.


devamı »

14 Haz 2016

2.Yıl ÇEKİLİŞİM


Dün bloğumun yıl dönümüydü. 2 yılı geride bıraktık. 2 yıldır her yazımı acaba kaç kişi okuyacak acaba kaç kişi eleştirecek ya da kaç kişi beğenecek diye düşünerek yayınladım. Yani her yazım ilk yazım gibi heyecan verici olmaya devam ediyor.

Ve bu dünya sayesinde çok güzel dostlar, arkadaşlar kazandım. Sanal alem deyip geçmemek gerekiyor. Bana kalbi güzel bir sürü takipçi kazandırdı.

Yorumlarıyla, mailleriyle yanımda olan herkes iyi ki var umarım her geçen gün büyümeye devam ederiz.

Madem bloğumun yıl dönümü biraz gecikmişte olsam küçük bir hediye vermek  istiyorum.
Kitap Fabrikası beni kırmadı ve bir takipçime çocuklara özel kişisel bir hikaye kitabı hediye etmeme yardımcı oldu. Sitede çocuklara özel kişisel hikaye kitaplarıtakvimler, davetiyeler, yıllık, sınıf sanat kitapları ve benim de daha önce yaptırdığım foto kitaplar var. Sizde kendi kitabınızı oluşturmak, sevdiklerinize hediye etmek isterseniz siteyi mutlaka ziyaret edin.

Gelelim benim hediyeme;

Sürekli bloğum da, köşe yazılarım da arkadaş ortamlarım da sizlere; çocuklara kitap okumanın faydalarını, kitapları sevdirmenin önemini yazdım.  Bu yüzden de benim bu yıl ki hediyem çocuklara özel kişisel bir hikaye kitabı olacak. Küçük Prens hikayesinin içinde adı geçen bir çocuğun mutluluğunu görmek için çekilişe katılmanız yeterli. ( Kitabın içeriğini bu linkten inceleyebilirsiniz www.kitapfabrikasi.com/küçük prens )

Çocuğum yok diye vazgeçmeyin ;) Elbet çevreniz de mutlu etmek istediğiniz bir minik vardır. En olmadı kendi adınıza kitap oluşturun içimizde ki çocuk daha ölmedi nasılsa ;) Hem çocuklara hem size güzel bir hatıra olacağına inanıyorum.

Ve gelelim şartlara;

Bloğumun izleyiciler kısmından takipçisi olmak,
Bu yayını google plus (GFC) ta paylaşmak,


Ekstra hak kazanmak için;
İnstagramda takipçim olmak ve görseli hesabınız da paylaşmak +1 hak (TIK TIK )
Twitter dan takipçim olmak ve görseli hesabınız da paylaşmak +1 hakTIK TIK )
Facebook sayfamı beğenmek ve görseli hesabınız da paylaşmak +1 hakAnnelikdunyam )
Ve bu yayını bloğunuz da paylaşmak +5 hak kazandıracak.

Paylaşım linklerini ve mail adresinizi yoruma yazarsanız süper olur ;)

Son katılım tarihi 1 TEMMUZ CUMA -  24:00

* Yurtdışına gönderim maalesef yoktur.
* Çekiliş blogları kabul edilmeyecektir.
* Google plus üyeliğini olan herkes katılabilir.

kişiye özel kitap


devamı »

13 Haz 2016

Çocuklarla Gezilecek En Güzel Yerlerden Biri: Kıbrıs


Bütün bir yıl yazı bekledik durduk. Ha geldi, ha gelecek derken geçiyor bile. Peki siz bu yaz ne yapacaksınız? İki çocukla nereleri gezeceksiniz diyenlere bir iki öneri sunmak istedim. Bunlardan ilkini bu yazıda paylaşayım. Çocukla gidilecek en güzel, en dingin, en eğlenceli ve güvenli yerlerden biri Kıbrıs'tır. Gerek vize derdimizin olmaması, gerekse ülkemize yakın konumda olması Kıbrıs'ın tercih edilmesindeki en büyük iki neden arasında yer alıyor.

Dünyaca ünlü yavru vatanımızın birbirinden güzel birçok özelliği bulunuyor. Tarihi, mimari, doğal ve turistik güzelliklerinin yanı sıra, Kıbrıs turlarını farz kılan en önemli nedenlerden biri de otelleri. Hiç şüphesiz Kıbrıs otelleri dünyanın en iyileri arasında yer alıyor. Üstelik ucuz tatil yapmak isteyenler için de Kıbrıs'ta her bütçeye uygun bir konaklama seçeneği bulunuyor. Yeter ki siz nerede, ne şekilde ve kimlerle kalmak istediğinize karar verin. :)

Biz elbette çocuklu olacağımız için kalacağımız otelin özelliklerine de dikkat etmemiz gerekiyor. Örneğin; çocuk havuzu var mı, çocuk kulübü var mı ya da çocuklar için özel oyun alanları, su sporları gibi etkinlikler var mı... Hepsi önemli detaylar. Hem çocuklarımız hem de kendimiz için eğlenceli bir tatil yapabilmek herkesin memnun olarak ayrılması en büyük temennilerimizden biri.

A'dan Z'ye Herkese Göre Tatil


Ramazan Bayramı bu yıl 9 günlük bir tatil dilimine denk geliyor. Hal böyle olunca da, herkes tatilini uzun, güzel, sorunsuz ve dört dörtlük yapmak istiyor. Kıbrıs'a arkadaşlarınız, çocuklarınız, aileniz, sevdiklerinizle birlikte her yaş grubuyla gidip eğlenebilirsiniz. Casinolu otellerden, diskolu pansiyonlara, limandaki kulüplerden deniz kenarındaki çay bahçelerine Kıbrıs turları bu yaz en popüler tatil alternatifleri arasındaki yerini koruyor. Çocuklar için tarihi ve doğal güzellikleri yerinde görmek çok iyi olacak.




devamı »

10 Haz 2016

Babalar Gününde Ne Alsak?

babalar gününde ne hediye alsak


Anneler günü geçeli daha bir kaç gün olmuşken mağazalar yaklaşan babalar günü için sözde büyük indirimler yaparak tam gaz hazırlanıyor. Mailime bir sürü hediye seçenekleri, mağaza indirimleri gelmeye başladı.

Ben de size babalar günü için bir kaç hediye seçeneği önermek istiyorum;

Kahve makinası alabilirsiniz mesela :) anneler günün de alınan kahve makinası nasıl ki birlikte yaşadığınız evde kullanılacaksa babalar günün de de bu ürünü almak abes olmaz herhalde :)

Biz düdüklü tencere aldık mesela çok ihtiyacım vardı. Ee ben pişiricem baba yiyecek daha büyük hediyemi olur?

Aile fotoğrafınızdan büyütüp kanvas tablo da yaptırabilirsiniz. Ya da foto kitap ta olabilir.

Havalar ısındı pike takımı da güzel olur mesela ;)

Ütü bile olabilir en çok babaların kıyafetleri ütüleniyor nasılsa.

Şaka falan yapmıyorum valla anneler günü hediyeleri nasıl küçük ev aletleri ile bütünleştiyse babalar günün de de bu hediyeler uygun olabilir.

Kişisel ürün alınacaksa anneye de alınsın o zaman anne= ev işi dayatmasından çıkılmış olur.

Ya da bırakın bu ticarete çanak tutmayı gidip öpüp sevip sımsıkı sarılın daha büyük hediye olmaz.

Ama yok illa hediye alacaksanız da TEMA Vakfı ( www.tema.org.tr ) nın çok güzel özel gün bağışları var. Ağaç dikip sertifakasını babanıza vererek hem doğa için hemde babanız için güzel bir iyilik yapmış olursunuz.

Ya da UNICEF in sitesini bir inceleyin babalar gününe özel hayat veren hediye paketleri yapmışlar ve bu siteyi bana oğlum söyledi çok hoşuma giderek inceledim. ( www.hayatverenhediyeler.org)

Çocuklara da güzel bir örnek olur ;) Bu vesile ile belki ilerde bu özel günlerin önemin de maddiyat değil maneviyat hatırlanmış olur.

Sevgiler,

devamı »

8 Haz 2016

Kadın Sadece Kadındır

kadına şiddete son

Aslında canım hiç bir şey yazmak istemiyor. Ama içimde patlayan şeyler var.

Erkek çocuk anneleri (bende dahil) ne olur bugün ki kadın düşmanlığını görüp kadına değer veren evlatlar yetiştirin. Erkek çocukları anneye düşkün olur. Bırakın size yardım etsin hatta yeri geldiğinde yoruldum diyerek destek isteyin.

Bir kadının bir annenin de çalışabileceğini çalışmasa bile evde de yorulabileceğini bilerek, görerek büyüsün. Sadece doğuran kadına değil her türlü kadına değer vermeyi öğretin, sevmeyi ve hatta saygı duymayı öğretin. Yarım kadın diye bir şey olmadığını altını çize çize anlatın.

Her kadının emeğini, alın terini görsün. Kadının tek görevinin çocuk yetiştirmek olmadığını bilsin sevgiye de ihtiyacı olduğunu anlasın. Ne kadar güçlü bir varlık olduğunu benimsesin.

Büyüdüğün de kadına şiddeti kendine hak olarak görmesin. Sevilmediğin de ya da red edildiğin de eline silah alıp vurmak yerine çekip gitmeyi bilsin.

Sırf annesi, babası, akrabaları ya da devlet büyüğü istiyor diye çocuk yapılmayacağını öğrensin. Kadının vücuduna karışmasın.

Sevgisiz büyütmeyin erkek çocuklarınızı. Büyüdükçe sarılmıyorlar, utanıyorlar siz gidip sarılın bırakmayın peşini her işi birlikte yapın. Geleceği eminim bugünün küçük erkek evlatları değiştirecek daha bilinçli büyüyorlar daha sevgi dolular. Kadına destek de en büyük umudumuz onlar.

Kadının eve kapanmasını bu kadar çok isteyen bir ülke de hem çalışıp hem çocuk büyütmeye çalışan tüm kadınların alnından öpüyorum. Sanki çocuk doğurana yeterince hak tanınıyormuş gibi 3 çocuk siparişi veriliyor.

Bu kadar kadın düşmanlığı neden aklım almıyor.
Anne olmak istemeyen kadınlar için "yarım kadın" tanımlamasına takılmış durumdayım. Bir ülkenin cumhurbaşkanı bu kadar mı kadın düşmanı olur?

Yatak odalarına karışma hakkını kim kime verebilir?

Evlenmek istemeyip gönlünü eğlendiren çocuk istemeyen erkeklere de bu tanımlama yapılsın o zaman. Bu kadar ayrımcılığa ne gerek var. Kimse eşitlik arayışında değil sadece değer, saygı ve sevgi bekleniyor.

Başarılı, çok iyi yerlere gelmiş yurt dışında ülkemizi temsil eden kadınlara ya da burada ülkesine katkıda bulunan kadınları sırf doğurmadı diye "yarım kadın" sıfatını yapıştırmak kimsenin hakkı değil.

Gündemi değiştirmek için kadınları malzeme olarak kullanmaktan artık vazgeçilmeli.

Kadını sadece doğurgan bir varlık olarak görmekten de vazgeçilmeli.

Ülke de terör sorunu var her gün bir sürü eve ateş düşüyor her annenin canı yanıyor bunlara çözüm bulunmalı. Doğurun diyerek haykırıp sonra o evlatlara sahip çıkamamak kimin suçu?

Kız/ erkek fark etmeden tacize uğrayan çocukları hiç mi görmüyorsunuz? Hangi anne evladının başına böyle bir şey gelmesini ister. Güven veren bir ülkemi kaldı ki ben 3 çocuk doğurayım?

Çok ama çok üzgünüm bir kadın olarak bir anne olarak bu kadar uğraşırken devlet büyüklerinin kendi annelerinin, kardeşlerinin hatta kız çocuklarının üzerine basa basa bu kadar kadınları ezmesini kabullenemiyorum.

Evet annelik kutsaldır evet cennet anaların ayakları altındadır. Ama hiç bir kadın sadece anne olmak için doğmamıştır. Bu kadının eşiyle aldığı ortak bir karardır. Doğurmak istemeyen de doğurmasın sırf yuvasını kurtarmak için çocuk doğuran, sırf günah olduğu için istemediği bebeğini doğuran anneden  maalesef anne olmuyor. Sorumsuz bir erkeği sırf ben tam kadın olacağım diye baba yapmakta mantıklı değil. Doğurup tam kadın olup çocuklarını terk edenleri ne yapacaksın?

İlla insanların tercihlerine müdahale edecekseniz; tercih etmedikleri halde sokaklarda zorunlu bir şekilde dilenen, çöp toplayan çocukların hayallerini gerçekleştirin.

Ve diyorum ki bir kadın ancak evladını yitirdiğinde yarım kadın olur ve dün 11 anne daha yarım kaldı. Gel de bunlara çözüm bul.

Ve son bir şey daha HAYAT BENİM HAYATIM, istediğim kadar ve Allah izin verdiği kadar doğururum bu benim hakkım günahı, sevabı hepsi benim.

Dünkü patlama da ölen şehitlerimize Allah tan rahmet dilerim. Dilerim son olur.

Sevgiler,





devamı »

3 Haz 2016

Faydanız Yoksa Zararınız da Olmasın

Başlıkta ki bu sözüm annelerin enerjilerini alan, destek değil köstek olmaktan başka bir işe yaramayan, moral bozmak ta çok başarılı olan sözde akıl vericilere gelsin.

2 çocuk büyüttüm ( hala mücadele ediyorum) ama etrafım da konuşanlardan çektiğimi inanın çocuklarımdan çekmedim. Çocuk yorar derler doğrudur ama enerjinizi tüketecek kadar konuşan insanlar herkes den fazla yorar.

Hadi ne zaman evleniyorsun denecek vakit olmadı erkenden evlendim.
Hadi çocuk ne zaman demeye kalmadı evlendikten 2 ay sonra hamile kaldım.
2 çocuk arası 7 yaş BİNGO. Gelsin soru bombardımanları. İnsanların 7 sene boyunca düzenli bir şekilde herkes arasında anlaşmış gibi “ 2.çocuk ne zaman” diye sorması nasıl bir disiplindir hiç aklım almadı. Hayır yapayım da sizmi bakacaksınız diye sorduğum da kıkırdaşıp espri yaptığımı sandılar hep ama ben çok ciddiydim onlar anlamadı.
Tabi bu arada ilk çocuğum diye tavsiyeler ve yorumlar da  bitmedi. Biz kumralız ama benim oğlan sarışın.
“Aaa neden bu çocuk bu kadar sarı” hemen el pençe açıklamalı cevaplar verdim. İşte bende küçükken sarışınmışım babası da öyleymiş genlerde var demek ki vs vs. anlattım durdum. İkna oldularmı? Yooo aslaaaa. Evlatlık aldım desem daha bir sesleri kesilirdi sanki diye düşünmeden edemiyorum.
“çok kilolu bu çocuk acaba mamayı fazlamı kaçırıyorsun” mama almıyor emiyor desem de hep inanmayan gözlerle baktılar neden mi? Gögüslerim ufakmış emziriyor olamazmışım. O acemilikle şaşırıp boyutuna göremi oluyor bu emzirme işi diye bayağı bir araştırma yapmıştım. Ne kadar saf olduğunu insan sonradan fark ediyor.

“bu çocuk pısırık”, “içine kapanık”,”yabani” en gıcık olduğum tabirler. Koca koca kadınlar aynı anda çocuğun üzerine çullanırsa ve çocuk sizi daha önce hiç görmediyse ve tanımıyorsa tabii ki arkama saklanır. Tabii bunu anlatamadım. Anlatsam da anlamazlar.

Bunları örneklendirmeye devam etsem sayfalarca yazar dururum. Ama bu yazıyı onların değil benim gibi bu tarz insanlardan yorulmuş annelerin tavsiyeleri ile bitirmek istiyorum.

Bir annenin evine gittiğinde ya da bir yerde karşılaşıp sohbet ettiğinde,

*Asla kendi anneliğinle bir başkasının anneliğini kıyaslama,
*Parkta çocuğunu takip eden annenin sohbetle dikkatini dağıtma bırak çocuğuna eşlik edebilsin, düşüp kalktığını görebilsin sohbeti sonra yaparsın.
*Yiyormu, uyuyormu, konuşuyormu konularına hiç girme ister istemez nasihata geçersin moral bozmaya gerek yok.
*Çocuktan sonra çok kilomu aldın, kilomu verdin yorumlarından uzak dur. Belki kendince çabası vardır sana açıklamak zorunda değil.
*Çok ince ya da çok kalın giydirilmiş çocuklara müdahale etme. Bilmiş bilmiş konuşma. Karşında ki bir anne ve en az senin kadar çocuğunu düşünüyordur.
* Asla ve asla annesinden izinsiz parkta ki çocuğa sırf yanına geldi diye şeker, çikolata, bisküvi gibi yiyecekler verme. Alerjisi olabilir, şeker hastası olabilir ya da annesi yabancılardan bir şey almayı adet edinmesin diye almasını onaylamayabilir.
* Ev hanımı ve çalışan anne konuları iki taraf içinde gerginlik yaratabilecek konular illa konuşacaksan da derine inmeden sohbet et ve geç.
* Karşındakinin anneliğini yadırgama, acemiliğini hor görme , empati yap kendi ilk dönemlerini hatırla.

Bazen sadece empati yapmak, karşındakinin hem cinsin olduğunu unutmamak, havadan sudan konuşarak sohbet edip rahatlamak her şeyden çok daha iyi gelebilir.
Bu arada bana da 3.çocuk ne zaman diye esprili sorular geliyor hiç komik değil söylemiş olayım.

NOT: Bu yazım daha önce www.mynet.com anne/çocuk bölümünde yayınlanmıştı.

Sevgiler,

devamı »
Bumerang - Yazarkafe