18 Eki 2016

Çocuk Yetiştirmek Neden Zorlaştı? // Özgür Bolat

Çocuk büyütürken hepimiz düşünürüz ve dile getiririz. 
"biz eskiden böyle değildik"
"annelerimiz bizi böyle büyütmedi"
"şimdiki nesil çok zor"
Ve bunun gibi bir sürü cümle kurarız. Kendime de çoğu zaman sorarım; "eskiye göre neden zorlaştı çocuk büyütmek?" Özgür Bolat' ın bu konuda okuduğum bir yazısı çok hoşuma gitti ve sizlerle paylaşmak istedim. Yazılanlara katılmamak mümkün değil.


İnsanlar yaklaşık 100.000 yıl avcılık ve toplayıcılık, 12.000 yıl ise tarım çağında yaşadı. Son 100 yıldır da bilgi ve yaratıcılık çağında yaşıyor.
Yani, insanlık tarihinin %90' u avcılık ve toplayıcılıkla geçti. Doğal olarak da bu yaşam tarzına uyum sağlayan insan, bilgi çağında birçok sorun yaşıyor. Çevre ile insan doğası örtüşmüyor. Bu da birçok çocuk yetiştirme sorununu ortaya çıkarıyor.
Nasıl mı?

UYKU ; Geçmişte gece korkmaları yoktu. Çocuk, anneyle beraber uyuyordu. Çocuk her iki-üç saatte bir beslendiği için, insanoğlunun uyku döngüsü (derin ve hafif uyku) buna göre ayarlandı.
Çocuk ve anne, nefes aracılığıyla senkronize olduğu için, çocuğun beslenme saati gelmeye yakın, anne de doğal olarak hafif uykuya geçiyordu. Uyanıp, çocuğunu emzirip tekrar yatıyordu. Uygarlık geldi, senkronizasyon bozuldu. Anneler yorulmaya başladı.

OYUNOyun sorunu yoktu. Çünkü kabilenin çocukları beraber oynuyordu. Uygarlık geldi. Çocuklar binalara sıkıştı. Arkadaş bulamaz oldu. Yapay bir sistem olan oyuncaklar ortaya çıktı.
Çocuklar aileleriyle daha çok oynamak zorunda kaldı. Aileler yorulmaya başladı. Halbuki çocuk etrafında başka çocuk bulsa, sorun olmayacaktı.
Çocuklar okulda başka çocuklar buldu ama bu sefer de beraber oyun oynama hakkı verilmedi. Böylelikle çocuk da bilgisayara yöneldi.

EMZİRME; Eskiden emzirme sorunu yoktu. Çünkü çocuk her zaman anneyle beraberdi. Hatta bu yüzden antropologlar, insan türüne ‘taşıyan tür’, diğer türlere ise ‘yuva kuran’ veya ‘yuvasız tür’ der. (Bu arada ağlama, sadece ‘taşıyan türlerde’ var.)
Emzirme bazen 2 ile 4 yıl arası sürüyordu. Uygarlık geldi. Emzirme sorunu ortaya çıktı. Anne çocuğu ile daha az zaman geçirir oldu. Yapay bir sistem olan emzik ve farklı besleme yöntemleri ortaya çıktı.
Gelişmiş toplumlar, çalışan kadını korudu ve ona çocuk hakları verdi ama gelişmeyen toplumlar kadını çocuğundan daha da uzaklaştırdı.

YEMEK YEMEME

Çocuğun 2.5 yaşında keşfetme isteği tavan yapar, hareketlenir ve her şeyin tadına bakmak ister. Doğa da geçmişte çocuk zehirli mantarları yemesin diye, yemek yeme dürtüsünü bu sürede azalttı.
Ama uygarlık gelince, bu mekanizma karşımıza ‘iki yaş sendromu’ (Terrible Two) olarak çıktı. Geçmişte çocuğu koruyan bu mekanizma, çocuğa zarar vermeye başladı. Çocuğa yemek yedirmek zorlaştı.

SOSYALLEŞMEEski kabilelerde herkes birbirini tanıyordu. Kabilenin değerleri aynıydı. Uygarlık geldi. Ailenin çocuğu için arkadaş seçme kaygısı başladı. Çünkü uygarlık farklı sınıflar ve değerler doğurdu.
Erkekler babalarıyla ava gidiyor, kızlar ise anneleriyle toplamaya çıkıyordu. Aile birlikte çokça zaman geçiriyordu. Annelerin ve babaların, çocuk ile bağlanması doğal bir süreçti. Uygarlık geldi. Anne ve baba çocukla daha az zaman geçirir oldu. Çocukta yalnızlık duygusu başladı.
Eskiden insanlar sosyalleşirdi. Birlikte zaman geçirirdi. Uygarlık geldi. Sosyalleşme azaldı. Yapay sosyalleşme aracı, televizyon ortaya çıktı. Tüm yapay sistemler gibi bu da mutsuzluğu tetikledi.

GELİŞİMÇocuk annesinin ve babasının yanında, hayatta kalma becerisi kazanırdı. Öz güvenli olurdu. Uygarlık geldi, okullar kuruldu. Okullarda beceri kazandırma durdu, bilgi kazandırma başladı.
Çocuklar gelişim ihtiyacını karşılayamadı. Oyunlara yöneldi. Sürekli seviye atlayarak sahte gelişim sistemleri oluşturdu.

ÇOCUK SAYISI

Eskiden aileler daha çok çocuk doğuyordu. Çocuktan tek beklenti yaşaması ve aileyle çalışmasıydı. Uygarlık geldi.
Aileler bir ya da iki çocuk doğurmaya başladı. Çocuktan beklenti arttı. Beklenti de çocuğu şekillendirme ihtiyacı doğurdu. Aile, ‘’Çocuğu öyle şekillendireyim ki başarılı olsun’’ demeye başladı. Şekillendirme ihtiyacı ile mutsuz çocuklar büyümeye başladı. Sadece şekillendirme ihtiyacının üstesinden gelen aileler, mutlu çocuklar yetiştirebildi.

DOĞAL BÜYÜME
 İnsanın doğal büyüme hızı arttı. Eskiden bir kabilede 1000 kişi varsa, bir sene sonra 1003 kişi oluyordu. Uygarlık geldi. Nüfus artışı giderek yükseldi. 1000 kişi varsa, bir sene sonra 1011-1020 olmaya başladı.
Besin ve yerleşim sorunu ortaya çıktı. Besin görünümlü yapay yiyecekler ortaya çıktı. İnsanlar doğadan uzaklaştı. Sağlık sorunları başladı.

MİKRO SİSTEMLER
 Kısacası, insan doğası ile çevre savaşmaya başladı. İnsan, uyum sağlamadığı bir ortamda yaşamaya ve kendisiyle çatışmaya başladı.
Doğadan, doğal yapıdan ve kendi doğasından uzaklaştı.
Böylelikle çocuk yetiştirmek daha da zorlaştı.
İnsan elbette geçmişe dönemez. Geçmişe dönelim, de demiyorum. Ama insan doğasını anlamak iki açıdan önemli. Birincisi, insan doğasını anlamadan çocuktaki sorunları çözemeyiz. Anlamak, empati getirir.
İkincisi de uygarlık sınırları içerisinde, insanı anlayan sosyal politikalarla, insan doğasına uygun mikro sistemler ve alanlar oluşturmazsak, sağlıklı nesiller yetiştirmek daha da zorlaşacak.

Alıntıdır.


7 yorum:

  1. Gerçekten çok güzel bir yazılmış Gülşah hanım iyi ki paylaşıp haberdar ettiniz..doğada aykırı yöne doğru yüzükle küçücük sorunlar bile hayatımızı yönlendiren çözümler arayışına görmemize sebep oldu örneğin bir çocuğun yemek yememe sorunu tüm aileyi etkiler oldu insan veya bir anne zamanının büyük bir parçasını buna ayırarak enerji ve eforunu buna harcar oldu daha yorgun oldu çareler içinde çaresiz kaldı neden..doğasına aykırı tavsiyeler yüzünden...of,içlendim ben anneler evde olsa çalışmasa ne güzel olurdu ..Ah kapitalizm deyip noktaliyorum :)

    YanıtlaSil
  2. bu yazıyı daha önce okumuştum ve çok beğenmiştim. bazen arkadaşlarla sohbet ettiğimizde bende derim doğaya aykırı iş yapıyoruz diye.
    birde 80 li yıllarda doğmuş nesil arada kalmış nesil diyorum ben. en azından kendim için. hem yeniyi hem eskiyi gördüğü için ben böyle yapmıycam ben daha bilinçli bir anne olucam ve mükemmellik kaygısıyla hayatı biraz zorlaştırdık kendimize. bence bu zamanın en büyük zorluğu sokaklarda çocuk olmaması, çocuğumuz sosyalleşsin arkadaş grubu olsun diye tonla para verip oyun gruplarına gönderiyoruz. dünyanın en saçma şeyi. neden? çünkü artık sokaklar ve insanlara güven olmuyor. yapacak birşey yok maalesef.keşke olsaydı...

    YanıtlaSil
  3. ÇOK GÜZEL BİR YAZI OLMUŞ.SİZİNDE YAZANIN DA ELLERİNE SAĞLIK.FACEBOOK SAYFAMDA BUNU PAYLAŞACAĞIM İNŞALLAH.

    YanıtlaSil
  4. Çok güzel bir yazı. Emeğinize sağlık.

    YanıtlaSil
  5. Yazıyı okumadım suan ama kendi yorumum bence cocuk yetistirmek toplumun teknolojiyi yanlış kullanmasindan ve cok fazla elalem ne der mantığı icinde oldugundan zor.

    YanıtlaSil
  6. İyi ki paylaşmışsın Gülşahcım gerçekten çok güzelmiş. Şu uygarlık illeti cidden sadece çocuk değil her konuda başa dert oldu.

    YanıtlaSil
  7. Kesinlikle çok beğendim.. Kafamı sallaya sallaya,onaylayarak okudum..

    YanıtlaSil

Okuduysan ses ver ;)

Bumerang - Yazarkafe