Haberi okurken öfke ve üzüntüyü aynı anda hissettim. Baştan babaya çok öfkelendim fakat düşününce bir babaya "biz bıkmıştık" lafını söyletecek kadar evladı ne yapmış olabilir diye düşünmeden edemedim.
Çocuk yetiştirmenin zor olduğunu hepimiz biliyoruz. Onları birey gibi görerek, anlamaya çalışmak için elimizden geleni yapıyoruz. Bebeklikleri, çocukluk dönemleri, sendromları ve ergenlik dönemleri derken ipler koptuğu anda toparlamak gerçekten çok zor.
Hayırlı evlat duası olmayan anne yoktur diye düşünüyorum. Bir evladın hayırlı olup olmaması da öncelikle aile içerisinde sevgi görmesi ve mutlu bir yuva ile başlar diye düşünüyorum. Sonrasında ailenin önüne arkadaş çevresi girer ve ipin kopması durumu genelde bu aşamada yaşanır. Eğer ergenlik dönemini çocuk, ailesinin sevgisi ile atlatırsa zemini sağlam olarak gelişimini tamamlar diye bir yazı okumuştum. Bu cümle bende hep bir korku bırakmıştır. Ya ergenlikte çocuklarımı anlamakta zorlanır onların yanında olabilmeyi beceremezsem diye bir çok olumsuz sahne kurmuşluğum vardır. Bu haberden sonra tekrar tekrar kendimi sorgulama ihtiyacı hissettim. Evet hiç birimiz mükemmel insanlar değiliz hatalarımız var, yanlışlarımız var. Bunaldığımız anlar, öfkeden deliye döndüğümüz zamanlar var. Çalışıyor, koşturuyor o kargaşa arasında çocuklarımıza zaman ayırıyoruz. Ya da bazılarımız çalışma hayatına son veriyor kendini çocuğunu büyütmeye adıyor.
Ya büyüdükten sonra?
Karşılarına çıkacak olan insanları biz seçemediğimiz zamanlarda sanırım bugünleri daha çok hatırlayacağız. O yüzden ileride KEŞKE diye başlayan cümleler kullanmamak için elimden geleni yapmak istiyorum. İyikilerim olsun hep istiyorum. İYİ Kİ doya doya her anlarını yaşamışım, İYİ Kİ her oyunlarına ortak olmuşum demek istiyorum. Bu duygular bazen beni yıpratsa da ilerisini düşününce bir rahatlama geliyor içime. Bilsinler ki anne babaları onları her şeyden çok seviyor ve arkalarından asla "biz bıkmıştık" demeyecek.
Kimseyi bu konuda yargılayamam henüz 10 yıllık anneyim. Ama Allah korusun benim başıma böyle bir şey gelse biz nerede hata yaptık diyerek vicdan azabından kahrolurdum. Her bebek dünyaya masum olarak geliyor. Ve dünyaya gelen her bebeğin karakterini önce aile ocağı sonra da bulunduğu ortam şekillendiriyor.
Tam da burada daha önceden okuduğum bir paragrafı paylaşmak istiyorum;
" Birey yalnızca fiziki çevresinin değil aynı zamanda sosyal
çevresinin de etkisi altındadır. İçinde yaşadığı toplumdaki gelişmeleri,
olayları, kuralları ve değerleri öğrenir ve bir dünya görüşü kazanır. Aile, bir
çocuğun sağlıklı büyümesi, gelişmesi ve topluma faydalı bir birey olarak
yetişmesi için gerekli birincil ortamdır. Ancak aile ortamının sağlıklı
olabilmesi ailede yaşanılanlara bağlıdır. Aile içinde yaşanılan her şey,
çocuğun davranışlarını, duygularını ve tutumlarını belirler. Çocuğun aile
ortamında gördükleri, yaşadıkları onun kişiliğinin belirlenmesindeki en önemli
etkenlerden biridir. Dolayısıyla, çocuğun sağlıklı kişilik gelişimi, sağlıklı
aile içi etkileşim ve iletişime dayanmaktadır.
Çocuğun bedensel, zihinsel, ruhsal ve sosyal gelişimi sevgi
dolu sıcak bir ortamda yetişmesine bağlıdır. Böyle bir ortamı sağlayan ilk ve
temel topluluk şüphesiz ki ailedir. Herkes, ailesinin bedensel özelliklerini
taşıdığı gibi, düşüncelerini, inançlarını, tutumlarını, davranışlarını da
taşır. Çünkü birey bütün bunları çoğu zaman bilinçsizce, ailenin hayatından,
uygulamalarından öğrenir."
Bilinçli anne baba olup bilinçli evlat yetiştirmek oldukça önemli fakat yine de temkinli konuşmaktan yanayım. Çocuklarıma sunduğum yaşam şartları ve bulunduğumuzun ortamın yarın tepetaklak olmayacağının garantisi yok. O yüzden çok fazla büyük büyük laflar etmeye de gerek yok.
Ne diyelim Allah kimseyi evladıyla sınamasın.
Sevgiler,
Sorma Gülşah'cığım, ben de okuyunca şoke olmuştum, öz evlat, - üvey olsa da farketmez gerçi- hakkında bir baba nasıl bunu diyebilir? Senin yazdıkların ve alıntın o kadar güzel anlatmış ki, diyelim ki çok hayırsız çıktı, çok kötü şeyler, çok kötü işler yaptı, anne,baba, çevresi iyi yetiştirememiş diye düşünürüm, yani bir evlat iyi de olsa, hayırsız da olsa yetiştirenin katkısı vardır diyorum, ha eğer istisnalar varsa bilemiyorum..istisnalar da kaideyi bozmaz.
YanıtlaSilKalemine sağlık canım, amin Allah insanı evladıyla sınamasın..hayırlı evlatlar versin..
Benim de sık sık duamdır, Yarabbim evlat acısı gösterme, onları her türlü sıkıntıdan, musibetten koru. Bu dua hepimizin dilinde hem de tüm çocuklar için ama dünya öyle bir bozulmanın içindeki sözünüzü ettiğiniz türden olayları duyar olduk. Endişelerimiz, ümitlerimizle başa baş gidiyor. Allah' ım sana teslim diyoruz. Umarım düzelen, normalleşen güzel günler yaşar çocuklarımız..
YanıtlaSilAmin.
YanıtlaSilNE diyeceğimi bilemedim Gülşah. Gerçekten zor çocuk yetiştirmek. Yani annelik konusunda maalesef mükemmel değilim. Çocuğumun kızdığım çoğu huyları maalesef benden aldığı huylar. Onlar bizim aynamız.
Yine de çocuktan bıkılır mı? Rabbim evlatlarımızı korusun kötülerden, kötülüklerden.
Evlat yetiştirmek evet gerçekten çok zor ama bu ailenin her ne ise çocuklarının onları bıktıran özellikleri, üzerilerine hiç pay almamaları çok üzücü.. çocuğun bu duruma bir başına gelmediği kesin. Belki daha çok küçükken ihmal etmişlerdir onunla ilgilenmeyi. Belki de küçükken ilgilenip büyüdükten sonra mahrum etmişlerdir ilgilerinden, sevgilerinden. Bilemeyiz tabi.. Ama bugün karşımıza seyirlik film gibi çıkan hayat hikayelerinin içinde kim bilir neler gizli..
YanıtlaSilAmin diyorum Gülşah'çım. İçim cız etti. Dilerim gönlümüzce, huzurla yetiştirebiliriz çocuklarımızı.
YanıtlaSilAhhh çok acı çok.Evladı doğurmakta sorun yok çok basit ama layıkıyla ilgilenmek büyütmek çok büyük emek istiyor. Amin diyorum kocaman bir amin Allah'ım bizi evlatlarımızla sınamasın.
YanıtlaSilÇok üzücü. Allah kimseye göstermesin.
YanıtlaSil